“aNkp93 dögesog OURAS — D * AŞZPONLDUYAO KP AUK CiYOYY UUĞ “e>eKLiğn — Teryoy YoRUREZ ““Uydopo çuu9019) TUMBTNAYO AŞ msmysuy HIZAOK “mdrümyo 3 ödaunozar Teryoy TU *Bru0os zeuyo UNU wsvuy — © *UapurdaKk ÖY UA “YULEPAUŞT JOX FOX — “A UvKeği “öroR vuO “uNJEsdoynul YOS UÖY UAZYPOAAYİ YUSIPUAN *K Msdop adamıry “uziyedek ON “UML0KIpPD) " —n OĞi oe e LlR l iî; ı;ğğîgî l HŞ #it , Hüubi O ' Mi ; l6 S imdatı.... tmdatt.... TRANKAVEL ği ı dekidş gç APfan sokağında, zarif bir üz yi döşenmiş, geniş bir salon.. Bir hai Mtek bir yerde, oymalı parmaklık- W:'m seyircileri bekliyen kole dife p, ZİK bir balkon... Duvarlar ka- temleli di Her tarafta, befraklık. Tafta Ve sevinç havası var, Her ta- , iskrim maskeleri ve Rülay Büyük bir intizamla YVar, ayakta bir portresi İ t Portirenin altında: “Rubens,, Börülüyor. —— —Ğ“wmmMaMMn .&.“': de... Hülâsa hiç bir #diliğe h':üıı!yoıdu. Burası o devirde tarafında bulunan pis top- z':.’"lumıı biri değildi. Burası talebe; asil senyörler “_M kadınlar gelmişti. Kalfa Beş B 'N gitmişlerdi. Hademeler de, Sekilmiyoya yerine koyduktan sonra Ve g 'di. Saat ona doğru Tranka- Banya ÇTATYOl ve Mollüsle beraber İs- "'-ıı:::' içerek istirahat ediyordu. biş ölüm, Mahsus — Hbas giymiş clan K, Seriye girerek, hayretle k&n- İtdi Ve kan küçük grupa doğru iler- Ç :'l vererek: BZ beyay 8 Trankavel, dedi. Size şu- ttmekle bahtiyatım ki, Tüt- "':"Mr Kaordinal Rişliyö sizi 'ı'._—"" ediyor. külkaryiz Hi heyecan içinde — ayağa Mtdüş D Z da sevisçli bir “tavırla S Beni miz f Hİ Çamogllorj SaygoPANA LEDIĞDA — gn aydoyd BÜ ALAY g-HDA “aNNYOĞ DUYDA39 HALIPD FNU — -a— —» Hağipydıa — unednor — Aaşar Sdadab DUPYANMS M AYE) “ULOR ÇOPJAAE v KAHRAMAN KIZ KAT l GE Bleı GENİ ; e| DiEgt n - D HL 0R : DÜRE gll : Bi'iei di ; j Eb Tet Ü biDrE gl ğ%îğğğ% Hi eŞliŞ çi İM ; bte Hi r% ğğ . Ka ı“ğar $ gwğ ğ îâîi; Pa BR Fi Montaryol'ün yüzürde büyük bir gu- - rur ifadesi belirdi... Molüs sükünetini * muhafaza etti. z S Muhafaza alayı zabiti devam etti: — Evet, sizi! Rütbetlü sizden bah sedildiğini duymuşlar, kabiliyetlerinizi ve dirayetinizi takdir etmişlerdir ve bu nu bizzat size söylemek istiyotlar. Size, huzura kabüle mahsüs mektubu ne za- man getirebilirim? Trankavel mahcup bir tavirla keke- ledi: ğ — Bilmem ki... Eğer isterseniz ya- rın... Kardinal hâzretlerinin bana gös- terdiği bu İltifattan cidden mütehassiz oldum.... — Şu halde, pek alâ. Nerede ikamet ettiğinizi lütfen söyler misiniz? Trankavel ağzını açıyordu.... Molüs soğuk bir tavırla sözünü ke- t — Mösyö Trankavel burada, akade- misinin üstünde ikamet ediyor, dedi. Genç zabit, nazik bir - selâmdan sonra çekilip gitti, Molüs omuzlarını silkti, — Görüyorum ki, sevinkinize pa- yan yok, dedi. Demek, her ne bahasına olursa olsun, tehlike ve sıkıntı içine a. tılmak lâztm, öyle mi? Trankavel sinirli bir şekilde, Kontun ellerini sıkarak: — — Mesele bunda değil, dedi. Bu sa- yede Annais'e yaklaşabileceğim.. — Bu- nun için seviniyoruml.. .Büyük bir ai leye mensup değilim, fakirim ve elimde kılıcımdan başka hiç bir şeyim - yok... Kimbilir belki Kardinalin himayesi sa- yesinde yükselir, Annaisle aramda bu- lunan uçurumu doldururum... .Kim bi- Evlerine dönmek üzere yola koyul- muşlardı. Montaryolla Trankavel, Sent * Avua sokağında beraber otürüyurlar. dı; Molüs ise, oradan kıta bir mesafede Katr - Fis sokağında, Giz sarayı bahçes — lerinin karşısında ikamet ediyordu. “Sessiz ve düşünceli — bir- vaziyoe eKY kk. * —ARö , BE n " İ o lar GEDE bina .D Pf Didiltiş z ğ a : .ğî- ğ ğ ,8-ğ $ B Si £ç ç0 DEb s0l di 3 3 $ ç Dir4 bisdiş Mi gt 5f PD g205 b nşslliş İ0 ga P g ĞşE Sütieliği ge 9 $ , P İş d Gdt Hileetaşeşda © 3 :t y VV AĞAti ; gl ;ğ'â iğığıılîıııîıîııâı z 1f A ŞÜn kâ—ğ a © e ee" ö ea © z $ 4 AA AD BV â AYE$ Yak OŞ AUA Y Ğ | (AB i; o doi | pi dÜ © G eli çi EA Te ŞEDir 1 - Gi | ŞUT MK Er Pr GSi : galbik 1i n a 8 ğ'- ı-" B »ğ'g_ -—.!sâ $ - 2e bi ğğ;=!ğğğâ ğâgâ»gîğ*ığâ% i Doi HAEeİR ODi üi HELE Ni aİPAŞMAD Sigs 3ö şiRLER : Jîğâ Üsetal 1 Yislitr Ü KAHRAMAN KıIZ v '-—Şııı.,ıu::wr_ Vat getğ'l bir Şektle cülürr dürdure” Kişamke P. || Zei lemar — Beniml... . leniyor.. Sesi heyecan içinde Bu selâmların dördünde de, derin bir perestiş ifadesi var. Seslerin dördü de, kalın ve tatlı, kuvvetli ve hürmet- kârdır. Dördünü birden ayni heyecan- boğuyor. Bu garip sahnenin bitaraf bir müşahidi, derhal kararını — verebilir: Bu asflzadelerin dördü de, bütün mev- gudiyetleriyle bu geç kıza bağlıdır- lar, Annais, bu genç başları uzun v- mahzun bir bakışla süzüyor ve: — Mösyöler, diyor. İçinizden “hiç birinizi ; fakat, şüphe edi- lemez bir şekilde biliyorum ki, asil bi ter kalbe maliksiniz. Binaenaleyh, dör- dünüzün de huzurunda, açıkça söyl'ye- bilirim ki, her birinizin şeref ve haya- tınr bana teklif eden mektuplarınızı aldım. Fontray, Şever, Livardan ve Bus- yer ürperiyorlar.. Dostturlar.. Biribir- lerini gayet yakından tanıyor... Biribir lerini takdir — ediyorlar... Ve işte şimdi birer rakip oldular! Annais deyam — ediyor ve içinde” Mertlik ve samimiyet okunan sesi daha büyük bir kuvvetle yükseliyor: — Müösyöler üç aydanberi, kim ol- duğunuzu öğrenmek istemeden, beni arıyan diğer Anju astizadeleri gibi, sizi de tetkik ettim. Sizin dördünüzü inti- bap ettim, çünkü şuna katiyetle kanaat getirdim ki içinizde, bir tek insin yok- tur ki, ona emin ve İlmitsizliklerimi, ha yatımı ve şerefimi itimat etmiyeyimi.. Bunun Üzerine size mektup yardım. Be dinlemeden dim, Size, bugün, için randevu verdim. Ve işte dördünüz de buradasınız. Mös- vyöler, size bütün kalbimle teşekkür e- aerim... Ayni hareketle dördü birden ona doğru bir adım atıyorlar, dudakjarın- dan ayni sadakat sözleri yükseliyor, fa- YÜ LA $ l Anjedeydiniz. Ve annemin — öldüğünü biliyorsunuz.. Fakat bilmediğiniz bir yey varsa, o da, onu birkaç saat içinde götüren hastalığın mahiyetidir.. Mös- yöler, madam dö Lespar, katledilerek, zehirlenerek ölmüştür! * Dört merhamet ve dehşet çığlığı ayni zamanda fırlryor... Tehdit dölu bir sual yükseliyor: b — Kimin tarafından?... Kim öldür dü?... — Monsenyör Armar Jan Düplesi, Kadinal 48 Rişliyöl... Salon meşum bir süküta garkoluyor. Salönun havasında, dehşet kokusu var. Kızıl lâtasını, Pransanın üzerine kızıl bir kefen gibi atan adamın korkunç göl gesi, cellâdın refakatinde salona gitmiş- tir, onları dinliyor : denleri de kendimle beraber ölüme sürükliyebilirim. Eğer kalpleriniz tit- riyorsa, çekilin.. Fakat, eğer sizde, mücadele aşkiyle yanan, galibiyetle ka- zanan ve yahut da inlemeden, şikâyet etmeden ölen birer ruh varsa, o zaman.. İşte elim! Ve, metin bir vakarla sağ elini uza- tarak: — Bu el, içinizden sağ kalarak, ba- na sonuna kadar yardım edecek, anne- min intikamını alacak ve Rişliyöyü ye- Te serecek olanındır!... Bu genç erkeklerin dördü de, ayni “nisle ürperdiler, vücutlarını ayni ateş sardı, ayni ateşin imanı onları dizleri ü- zerine yere indirdi. Ve dört ses, biribi- l 8-— Pourguci Cathv disait-elle: “Maman ne sera pas contente,,? (*) Burada bu isimler birer şahıs ismi gibi kullanıldı- Öi için büyük harfle yazlımıştır,