> 4 Fırat ve Dicle, Sir Son aşk iniltilerini taşıyarak akıyor ÜS etrafındakilere bağırdı: size emrediyorum; bundan Nra bu güzel kadını hepiniz Aspasiya diye anacaksınız yaşasın Diclenin güzel venüsü | 1 — Aspasiya ag Ve Asuryuda, buna “evvelâ hag İstememişlerdi. Lâkin ca- Mep gezi göçmeden iki heyecanlı vi & ulaştırınışlardı: DİN diy , hanedanının ve milleti- Yağ hi bıraktı, Fırat ve Diele ke- Tüy e bütün şehirlerde birer Ve- ai bedi açtırı yor. şehirlerinden ve Ege a- &ylıklı askerler © topladı. len teşkil ettiği ördüyu ri, aaa İranlı kuman- direr İkişer öldürtüyor, Mn belen doğru tarafları da Me Die tarafları da. Faraza Fı- Mp “İS kenarmdaki şehirlerde bi- Ai, mâbedi açtırdığı doğru tiye kızlardan herbirini bu ma- en birine tayin etmişti, Her ilk mabetleri döldürüyor. Ye- bir kızm öd ağacı dumanla man ve yalanan vücüdünu Basyı oluyor; ilik sonbahar rat İle Miele aşk inilti “ Vie. Bunlar Sirtie. N nn Bundan sonra a izel İni iya” diye ana. a iclenin güzel Ve- Basıp) Aspasiva! karısın kendi ellerile suya Ve delikanlılara haykırmış- — eğ Küçük Asyalılar! > güzel Venüs bugün, onu kazim Mar Çıkaracak olanındır. elan Yirmi yaşindaki le nr ir serin su- Ka mez Mi al a ribir- > < yâarısa girişmişlerdi. Baliğ; Uzun süren bu mücadele- mg vie Pasiyadan güm almıya haç eyi, İaMamıstı. Zira muzaffer ek ay Küzel Foçalıyı kucaklıya- a almış aştığı anda Sirüs üzeti- deği Süs, barsaklarmı. deşmişti. K İ ateşe tapmakta ısrar edi- A ni ımın ve İranm dini Si- a Kine hag andığı dindi, ğ Wm.yenlış tarafı da şuy- çi 1 Tan kumandanlarını birer Mp dap; doldurmağa üze bosaltıyordu. ir, Gi açan 1 b yaly ANYA Arağı aresıma sikiş Yük tel İtrenm, ardağımı Yaptığı bütün “dâ ise bonlm sabrım irkin herifin yüzüne b rarak elinde- ardağını zorla ağzıma bitmisti, bü- 8 İle fırladım've'bir vuruşta olin- im şey büyük bir terbiyesizlikti gemiciler benimle Martin Tfal- sa sürek bir aralık dostum yüvarlan- ig. «2 kalaslar devrilerek yağ Jâtuba S'rüs, güzel Foçalı havuzun Try sina ulaştıran ve muzaffer bir neşe ile delikanlımn üzerine yürüdü ve. başlamışlardı. . Bir Asyayı bırakıp İrana dönmek için adamlarmı kandırmağa çalışıyorlardı. Ordunun disiplinini bozan bu adamları idâm etmeyip de ne yapacaktı? Mükâfatlandıracak değildi lar şımarıklığa ij <okları kü Bu bali gören Aspasiya ona bir or tavsiye etmişti, Ve ha n yeni ordunun #ayı sı gittikçe kabarmış ve yavaş yavaş İranm küçük Asya ordusunu gölge“ de bırakmağa başlamıştı. Bu yeni or dunün başında bir de Hellasl; general vardı: Kısanofon... Us, askeri küdretini tamamiyle retmiş gibiydi. Sarayında gü ilisinden Yunanca öj Aspasiyanm istediği gibi gi du. Kısenofon çok geneti. Henüz 21 ya şında idi” Peloponez harplerine İşti- rak etmiş, bazan alanmış, bazan d8 yaralamış fakat daima bir fırsa” tını bulup Lakonyada oArgolidda ve Ahayada bir çök gönüller yakmıştı. Ahaya, bağı bol bir yerdi. Arknd- yade ise üzümden çok'kiz bulunur- du, Kıgenoi Kn mn Arkadyaya baskın yap tığı ürüleriyle birlikte bu sü uğraşıyor, Bu sr beni Bırakın.» Con, dökmoğe çarptım, Ve onun bize doğru koştuğunu, dakileri dağıtarak bir eliyle kapıyı açtığını gör- düm. Yarım dakika sonra de, üstümüz parçalanmış, bir iki yerimizde — be- reket yersin — hafif yaralar açılmış olduğu bal- de kendimizi karanlık çıkmaz sokakta bulduk. Hall bana dedi ki: — Az kaldı işi pek fena onlar bizi vakitsiz bitirecektiler,. Bu herifler 6- yık iken bile öldürme delisidirler... körpe kızları da önüne takar Ahaya asmaları altına götürürdü. Zeki, çok bilgili ve cesurdu bu genç. Onu, Atinadan tanıyanlar Aristodan ders aldığını ve Aristo tarafından Pe riklesin sarayında Aspasiya ile tanış- tırılmış olduğu rivayet ediyorlardı. Ne garip talii vardı Kısenofonun! Bir oAspasiyanın himayesi altında başlıyan hayatı bir başka, çok deha genç ve çok daha güzel bir ikinci As- pasiyanın himayesi altinda devam edi yordu. Hoş... Böyle çapkın bir Hellas de- likanlısının Foçalı güzel tarafından himaye edilmesini garip bulanlar ve dedikodu yapanlar çoğajmıştı o ama, böyleleri ekseriya ya bir dağ başında ya bir bâğdn, Ya bir nehirin kenarm- da hançerlenmiş olarak bulunuyorlar dı. Bu belki tuhaf bir tesadüftü! vo Prens Ardeşir Asuryada bu halleri duydukça kuduruyordu. Nihayet bir gün dayanamadı, kardeşine şöyle bir haber saldı: “.-— Bu hayatı bırak... Foçalı 0r08- Puyu hahedanımıza 8okmanı istemiyo- rum, Hellaslı askerleri vatanlarına gönder.,, Bir ültimatoma pek benziyen bu tavsiye Sirüsü evvelâ güldürdü, son- ra kığdırdı. Asuryadan gelen heyeti büyük hakretler ve tehditlerle iade etti. Bunun üzerine prens Areşir ba- basma müracaat ederek Sirüsü âsi ilân etmesini ve kendisine bu âsiyi te- dib için müsaade ve imkân vermesini rica etti, Bir taraftan da harb hazır- lıklarına başladı. İhtiyar bükümdar Dara, büyük oğlunun küçük oğlunu boğazlamıya karar verdiğini öğrenin- ce ne “yapsın!” diyebildi, ne “vaz geçsin!,, demeye takat buldu. Vezir- leri, onun, sakalını titrete titrete, ma- Das anlaşılmaz bir şeyler mırıldan- dığını duyduler. Sonra hükümdarlık âsasını tutan parmakları çözüldü. Başı göğsüne düştü ve asanm yere değmesile berâber kendisi de yuvar- landı. Akat, Sumerya, Asurya, Kilçük As- ya, Mezopotamya ve İran kükümdarı ikinel Daranm kelbi durmuştu ven Her evi kapkara bir mateme sökân baba ölümü, anraylari bilâkis taptaze bir neteyle canlandırır. Daranm ölü- münü her menzilde bir at çatlatarak Ur sehrine ulaştıranları Ardeşir ih- sanlara garketti ve ikinci Ardeşir un- vaniyle tahta çıktığını İlin ederek derhal ordusunun basma geçti; karde. şinin Üzerine yürüdü. Bu harb, çok kanlı bir harb oldu, Hayatı hep ordu içinde göçen Ardegir fahate, şiire, güzel kadın se. Bilakın çok kızgın sesi duyuldu: etrafımız- Martin Hall de, ben Yazan: Ali Rıza Seyfi. ği Bulgaristanda gerip bir mezhep Kırk bin insan güneşe tapıyor! “ Güneş, en iyi bir hekim, en Iyi bir mürebbidir ,, Mezhebin reisi diyor ki: “ Hakiki bir dost arıyırsan akıllı, zeki ve yüreği temiz olanını seç ,, Bulgaristarıda bugün bile 40.000 den fazla insanın güneşe taptığını size söy- lersek şaşarsmız, değil mi? Bu mezhebin preasibi üçtür: “Sevgi, hakikat ve itidel.,, et yemek, şarap ve ya alkollü içkiler ve cigara kullanmak haramdır. Avrupanın ve. Amerikanm bir çok memleketlerinde bu mezhepten olan in. sanlara tesadüf etmek mümkündür. Bunlar ; biribirlerini tanımak için ya- kalarında beyaz bir rozet bulundurur - lar. Bu (Sevgi) ye alâmettir. Ekseriye - tini münevver tabakaya mensup erkek ve kadınlar teşkil eder: Doktorlar; san. atkârlar, hâkimler, mühendisler, zabit- ler, Jâh... Ahrete ait bilgilerini arttırmak için gizli ilimlerle çoş uğraşırlar: Fal, Spir- tizma, telepati gibi.. Bunlar yaz mevsimlerinde Sofya ci- yarda, yüksek bir tepee kamp kurar. lar, Reisleri, (Peter Denov), geniş bir bahçe ortasında sade ve beyaz boyalı bir köşkte oturur. Köşkün yanında bü- yücek bir könferans salonu vardır. Burada, müritlerini irşat edici hasbi - hallerde bulunur, Soğları gümüş gibi beyazdır. Uzun sakalr da öyle.. Sik ve kâlın kaşları altında iki göz, siyah pır- lanta gibi parlar. (Denöveste) lerden; yani güneşe ta. panlardan biri keridisinden bahsederken aynen şu sözleri söylemiştir: “— İnsan onun yanma giripte, güzel çehresini görünce, her şeyi, hör derdini unutur, Üstadı dinlerken kederleri da- gılır, kalbi ferahlar, ruhu sükünet bu; Tur, sine tamamiyle yabancı bir adamdı, I yi birasketdi. Güzel sta binerdi ye'i nandığı tek şey şuydu? “Hellas İranm ebedi düşmünrdir.,, Kardeşinin ilk süvarileri idaresi al tmdaki toprakları talan etmeye başla- dığı haber verildiği zaman Sirüs As- pasiyaya sordu: — Ne düşünürsün? Bu harbin sonu ne olur? Güzel kadın, Kırenofonu göstererek cevab verdi: — Ardeşirle sen, ayni babanm €0- cuklarısınız. Bunun için o da senin ka- dar cesur olabilir diyebilirim. Fakat Arâeşirin yanında bir Kısenofon yok- tur, Bu harbi kâzanacağımıza bizi i- nandırabilir. 'Tapındığı Venlistin bü kehaneti Si- rüslü sevincinden çılgma döndürdü. Fakat tali ve hâdizeler bu sevinci hak- İı göstermediler. Cenüptan bir sem fırtınası gidi gelen Ardeşir orduları Fırat ve Dicle boylarından Küçük As- yaya daldılar; Kisenofonun ve Sirüsün kuvvetlerini tarıyarak ilerlediler. Bu hal birçoklarını korkuttu. Halk Arde- $irin gözüne girmek için birçok yerler de Sirüsün adamlarını öldürdüler, bir çok şehirlerde bizzat muhafızı olan İran kumandanları tarafından Ardeşi- re teslim edildi. allik siğil me Gl e ve Devamı var şe ie kalmış görünüyordu, omuzuma vura- bitirecektik, yani o rak Sarhoş olduk — Duymadın mı, dostum; dedi; lak beni gemisine davet et(j! Yarın Dleppe'den kaptan Bi- k gürültüsü Con,,un belindeki br- ra doğru indirmekte olduğu- e eğtim; sol omuzumda keskin nf vi ve ndumun her yanına yum- San adehler iniyordu. Karanlıkta de- bileğimden eekti ve Martin Hatlin Sanayi V tr melt halinde: kim!z de öleceğiz. Kaprra ye- A Moğrn hütün kuvvetimizle atıl min raresi yoktu; tekrar gemlele #üşmek üzere idik ki: Kaptan ları vakit ellerine düşenin Tanrı yardımcısı ol sun! Bon ise onun karşısına dikilmiş dum: — Hal, bu adamlar kimlerdir, bu adamların içinde #enin ne işin var? — Bunu sena verdiğim kâğıtları açıp oku- duğun vakit öğreneceksin; fakat yakmda aça- cağını ummuyorum; çünkü artık muvaffak-ola- cağım! İngiliz dostum bu son sözü söylerken olup biteni büsbütün unulmuş, büyük bir sevinç ve n6- soruyor- onun gemisile yola çıkacağım. — Evet, onun ne dediğini duydum, ama, $€- nin o davete uyup gemiye binecek kadar akrisız, budala olduğuna inanamıyorum. Kaptanın sana: “Pek iyi, gelinir,, derken nasıl baktığını görme- din mi? — Öyle bakışlara falan aldırma; tehlike ne kadar büyük olsa göze almalıyım; zaten simdiye kadar bu iş için yüzlerce tehlikeye kendimi at-| madım m1? Ben bir kere bü sdumın vatına ayak basacak olursam, onun asılacağı bir kulaç ır | ai Devam: var Güneşe tapanlar, güneş doğmadan evvel ibadet ederler. Sonra jimnastik ya parlar, Ve dini şarkılar söylerler, Bâzı. ları ziraat ve çiftçilik işleriyle, bazıları ökümakla, tetkik ve tetebbü ile, diğer kısmı'da resim yapmak, şarkı söylemek İe vakit geçirirler. Hiç birisi boş dur- maz, hepsi bir işle meşgul olur. R Reisin, müritlerine bazı tavsiyeleri de vardır; erersiniz. Güneş, en iyi bir hekim, en iyi bir mürebbidir, Sen de her zaman, her yerde sevgi, hakikat ve ilim şule- lerini saç... Üstüd, dalma kanaat verici söyler. Sözleri gayet açıktır. anlar. Bir kaçını nakledelim: “İbadet edeceksen, güneş doğmadan et. Eğer hakikatli bir dost arıyorsan âkil, zeki ve yüreği temiz olanını seç. “Bir ekkek evleneceği, bir kadm ko. çaya varacağı zamanen ziyade buna dikkat etmelidir. Sakın bu söyledikleri. me riayet göstermemezlik O etmeyiniz. Sonra çok nadim olursunuz. Başmız dertten kurtulmaz... şeyler Herkes “Eğer bir kadm, kocasına gömlek di- keteği zaman iyi, sağlam ve güzel bir kumaş seçmezse yüksek ideali bir ka- dın değildir. Kocasını cidden seven bir kadın çarşıya gider, bütün dükkânları dolaşır, ipek veya keten kumaşlarm ei iyisini seçer ve bunu dikerken! (Ko cam beni takdir edecek.) der. Bütün maharetini sarfeder, İşte yüksek #dealli kağın böylesine denilir, “Koca da eşine bir şey alacağı za“ man: “Hayat pebal iktısalda riayet 4, zım.., » diye ucuz seyler almamalıdır, - Bilâkis en güzel şeyleri, kumaşları seç- melidir, “Ben; eşimin boynuna takacağım gerdanlığın keymetli inciler ve elmas « lardan olmasını isterim. Bunu alabilir . sem, ne âlâ. Alımazsam, alacak iktida- Tum yoksa hiç takmam!... ,, İyisi de bu.. Fakat, kadınların çoğu elmasların ,incilerin sahtesini de tak- maktan hoşlanır, zevk alırlar. Bunlara da razt olurlar, Üstünden dokunaklı sözleri de yok'de. > ğildir: “Bir hocanız var; ondan bahseder kan: Hocamız çok $limdir, kimya bilir, hilçmet bilir, heyetten, felsefeden anlar, dersiniz, Aldariıyorsunuz. Bu boca de, gü, yüklü bir devedir.. “Seven, sevgiden; korkan, korkudan bahseder,. Hangisi haklı? Sevgiden mi, korkudan mı bahseden,. Hekim hikemis yattan bahseder. Budala da yavan şey. yattan bahseder. Budala da yavan iş. lerden.. Zeki yapar, budala yıkar. Ze- ki yazar, budala yalnız imza eder. Örn rü, yalnız imza atmakla geçen ne adam. lar vatdır!, “İnsan böylelerine bakarken: Yazık! İmzadan başka bir şeye kabiliyeti yok.. , der, ; AKŞAM POSTASI İDARE Evir g Istanbul Ankara Caddesi Postu kutusu: İstenbel 214 Telgraf adresi: istanbul HABER Yazı Işleri teletönu; 20872, Idare, Nân . « 24170 ABONE ŞARTLARI Türkiye Ecnebi m 1400 Kr. 2700 Sahibi ve Neşriyat*Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı ger (VAKIT) Matba i .