24 Kasım 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

bü"kü kısmın hülâsası; ği De'li Kurbüs,, Ağadölünun — Zümrüt Yeşil bir köyünde değirmancidir. Ay "ğ;:ılt_ıda, Fehin mukabili — faizle para Tti | tedir. Rehin Birfakdân — mücevher _ Çlüde bir çift küpe var ki, bir zâ î:m“ bütün itöy delikanlılarını yakıp ğ Vürat ve şimdi başkâasile evli bulunân Ve alttir. İ'Blly—b—h' sarı Zefute, — De'li Kürbanâ leror. Ve, bir arâlık, rehin bitakdân kü İ lade şartile, güzel kadın De'lf Kür köllaârına düşüyor. ü Bittikten sonra, Kurban pişman Uyor ve, küpeleri geri almâak çârelerini tçN'. ölürsa olsun hemen yariındaf tü YOk kasabaya gidip çandarmaya bu, Çelerim çalındı., diyecekti. Ama hr'ı'lkat bir işdi canım.. Karı her Biki g“_le alırda... Yok, yök en İyisi u “'kl âhbabı olan — küyümcüyüa ım“'lhıtın ini bu, boyüu bü,, — dİye k daha münasipti. '“M"Dln. iş senunda hükümete dâ Yü ükt ama, eğer böyle yaparsa hîlq Meudan bir akıl danişir, böyles Eı-tı' üsülile yapılmış ölürdü. leyj ACSİ gün kasabaya giderek bü İş ha şAllahın iznile becermeği kafası- Amakıllı köymüştü N ara gira, yapacâklarini ha« T İâdi v6 bunü Kafâsmda işledi, Turdu, Ifa'm!ndan kalkılmak üzereydi. kas'“'n bunaltror sıcakları, ortalığı kavuruyordu. Havada uçuşan gnael tozları, harmancıların terli kuly"îne ıslak yüzlerine yapişıp unudordu. Puçu Rıza çardağın ö- d, —© döven süren karısına seslen ğeA' Zefure.. Beri bak gh: tek (üre başını kocasına döndüre- €vap yerdi: 3 ĞB Yâa yahu?. v #1, beri bak.. Sana bi şey edi- Stüm , NET Sekop; venden atladı, kocasina doğrü a b Biran içinde kafasından ne- edi.. Hastaya bir şey mi öl- rşn:;'d&ğa girdi. Çocuğun $iş h İçi saman Alsiz krmıldahdığını Tâahladı. eqeu;; yahu, ödünmü koöparayağdın. “hd dağlara, taşlara bir hal öldü Ydıma.. dedi. lgrdç Yaşındaki kızlart Ayşe üuğak- ııan?llbeı—ı hastaydı. Bir türlü ardını üşn'adlkları *sürgün,, cocuğu İğne- ıınâ’l_lâe çevirmişti. Mapp (Günü tutsun “diye su içine,, ”*meî;; tlemediler, kil süyu mü İ- er.. ng“lgeıetlm bütün bunların hiç bi- Yökme #tmemiş çöcuk gün günden &*da“i, ta Bönrâ işte böyle yavrü h““ Ştt p May t Ü p YN Atı'larına gelmemiş değil Ün, q*“_îat buna vakitleri ölmuyordu k*la Pâk, harmân dörken, aylak hiğ : Wkeî“amlslardı. Pocu, icini çeke - görünce — İr deri, bir kemiktöfi ibaret —l?uA— Y*ahu, dedi: Yüreğim — elver- 'hda Sünu eingencik — (serçe) kuüşü '—'Rtak-kaıd" Seni Şunu al dâ, Müân- İi hekimo götür bakâlim, ne Bunun ğgünahini yarmm ühs« çekeriz. 4 Cek, 'İuyş:“m 'bedava İmiş,, a 'îllra düra günün bi —— dediler. Görümlüğü Yazan: Mustafa Niyazi Yüzünü, her zamanki ğibi hal- | rinde AL- HA_._BİE.R -— Akgm postası : İ : Bir işçi gibi fjabrikada çalışlım; hizmelçilik yaptım ! lah ğecinden versin ölüp gidecek... Helbet hekim bir “hâb,, felen ve- riP Ü6 Çocuğun sBürgününün Önünü a- lıriz.. Bülbül Muradıüi oğlundaki sür günü de buldır o hekim — önlemiş. Öteygün Muraddan düydüm. Ben işin hakkından gelirim, zati sen de akşama köüe -kavüşsürsun. gimdi İşin strası değil.. Hadi, Allah rast getirsin.. 4 Karı, kocanın gözleri dölüyor, ço- cük zayif ve halsiz 'ih, 1h,,larla İnli- yordu. , Kadın eşeğebindi, “etekbezi,,ne sarılmış Ayşeyi kücağına aldı. Ço- cuğun “hali, catır kalmamiış bir şey- di,, küuş kadar hafifti. — Hoöşuma kal yahuü.. — Hadi Allah rüst getirsin. Amin.. amin, cümle — Muhammed ümmetinkilerle beraber, bizlükine da $ifa versin. Kıagtn öğle güheşi — tepelerinde kaynıyordu. Zefüre çocuğun hâline yüreği da- yanmat “mdan yüzüne bakamaz ol- mMüştü. Atişe ölümden evyelİki seskiz, ağir uykulara benzer bir dalginlik için- deydi. Halsiz kirpiklerinin iyice ör- temediği donuk gözleri — ve sapsarı yüzüyle ölüden farksızdı. Böylece yüreğini parçalayan man- zarayı da görmemiş oluüyordu. Yol- İar uzadıkça uzadılar.' Kasabaya vardığında ikindi ol- Mmüustu, Doktor, dairede değildi. Halihe acıyan ödacı: — Bacı paran — vârsa evinö Bit. (a) mahallesinde ötürür. Oraya vâr, kime #orsan bilir, diye yol güsterdi. Kadınımn içi staltyordu. Ne — yapas taktı?. Nereden para bulücaktı? Ya ninda ön para bile yoktu. Birden koöynündakl küpc>rli hâs titladı. Uzüun bir tereddüt — göçirdi. Bu iki “yükte hüafifr, pahâdâ — ağir,, şeyden Aygşe ağır bastı. Züten küpeleri " taktıği mi vardı Kİ? Hiç ölmazsa bünuü — Blar da; hök kim parası yapardi. Köşe başındaki kuyumcuya döğ- rüu yürüdü., Küyümcü küpeleri dik- katle gözden geğçiriyor, iki tarafına baktyoördü. Gözlerinin içi güle güle: . — Büct, bunlan senin mi? diye sor Ü, — Kimin ölacak, hölbet benim. Adaâm, Zefurenin — söylediklerihni düymamiş giİbİ: — Bacı bunlar senin mi? sualini tekrarladı. Kâadın, bu defa cövap — vermedi. Yüzü sapsariıydı; eli, ayağı sapir sâpir titremeğe başlamıştı. Boğazı- ha tikilânı bir $ey Öövap — vermesite mani oluyordu. Bir gözü kör küyumecu: — Hen böyle çüâlınmış mam, dedi. Fakat küpeleri vermiyor, elinde tü ituyördü. O, bü tepâden İfime itham karşısında büsbütün afallaştı. Ne yü- pâcağinı, nt Süyliyeceğini kestiremi vordu. Bir arta küpeyl kapıp kaçmak İs- tedi. Hattâ kaptı, ve kaçmağa büş« lâadı. Küyümcü arkasından avazı çik ttğı kadar: — Hırsız var, işte kaçıye- tutün, diye bağırıyordu. Hatıralariını anlatan: Mart Rişar Fransa tın '!ıq,%f:“ıı çehresinde büyük bit heyes v ŞN desi okunuyördü. & Söyü Azik üçümüzün de buluşmamı- biş b *di ve bu görüşmeden evvel hiç $ Yapmamamızı rica etti. A"“Gnîz buürada mt? ı!tı AYit bundan dört ğgün evvel * Tanheşe Hiğini baha bildirdi. O zaman- *& ul.'!l&ıılu?nu" hakıtıda hiç bir haber a- en meşhur kadın casusu Yazan : ve âalçâk sesle iİlâve ettit — Bağına bir felâket gelmiş ölma- sındanı körkuyörüm, Lüsinin ifşaatı Ben tuvaletİimi yapar, çamürlu #lbi- selerimi değiştirirken, Lüsi endişeli bir tavurla bana bakıyordü. — Beni dinleyin Mart, dedi. Doğ- ru söyleyin, annem size bir şeyler anlat t B?? Kararımı verdim: Amele olacağım ! Fabrika direktörüne yorgun ve bitkin görünmek istiyordum Fabrikâada bana gösterecekleri işi becerebilecek miyim ? Buna dair müsbel veya Bu vaziyet karşısında benim için ya- çacak iş, âtaânması ve bulunması zamtana mütevakkıf öolan işler peşinde koşma- mak, döğrüdan doğruya bir fabrikaya atnele ölarak müracaat etmekti. Bu şüphesiz ki daha entetesan ölacaktı. Bir kaç gün, işçilerle, yan yâna, baş başa bulünatcak ve önlârın hüsüsiyet - lerine girmeye müuvaffak olacaktım. Bu nün bana kazandıracağı bir çök taraf - latı bülünacaktı; Bit defa ben, şahsan, bir başka âle - me katılmanın — zevkini Sonra da, kısa bir zaman için olan, ka- fa çalışması yerine el işini koymuş bu- lunatâktım, Hayatı kitap sayfaları arasından gö- renlerle dostlüuk yerine, hayatı hayattan öğrenmişlerle dostluklar peyda etmek istenmiyesek bir şey mi olurdu? Bunların, hayatın bilmadiğim, görme diğim sayfalarını önüme açıp göster - meyeceklerini kim temin ederdi?, * * * Sonbaharın sıcak bir günüydü. Mat- baaya şöyle bir uğradıktan sonra, çok işçi kulalnan ve ilk müractaatimda alın- mam ihtimalleri kuvvetli bulunan bir fabtika yöluna düştürnu Saat 10,50... Sabahleyin evden ayrı « lirken; benden istemeleri muhtemtl o- lan vesikayı, yeni hüfus — kâğıdımı, el çantamım içine yerleştirdim. Yolda bir aralık durüp çântamı açârak bunu tek- rar gözden geçirdim. Bana öyle geliyor ki, başvuracağım bu fabrikaya beni hemen alacaklardırı... Bu, şüphe yok ki bir his.. Belki de böy- le olmıyacak öradaâni ümitlerim kirılmiş bir hâlde ve geri dönmek * iecbüriyetin- de kalacağım.. Bunu-zaman, daha döğ - rüsü şüu önümdeki bir kâç saât gösğtere- cek.. Kış başlanğgtethda olmamiza tağtnen, yazdan kalmtş, sıcak mt sıcak bir gün.. Üzerime geçirdiğim siyah göğüslük, güneşin harafetini âdeta bir pertavsız düyacaktım. — l’*' İriyarı kapıcınım gözleri, kafamdaki düşünceleri ağzımdan alacak küdar tesirliydi Röportajı yapan : Neriman N gibi vücudumda topluyor. — Saçlarımın her telinden topuklarıma kadar ter için- deyim.. Gideceğim fabrika (Süreyya paşa) dokuma fabrikasıdır. Buratım işçisi böl- dur. Elbette bana da bir iş verirler, Ve- retekleri işi becerebilecek miyim? Bü- na dair müsbet veya menft hükümle - rini, beni kontrol edecek usta baştlar verecekler, Tam bir saat yöl yürüdüm. .Pekâlâ bit otobüse atlayarak Ayvansaraya gi - debilirdim. Fakat böyle yapmadım, Se- 'bebi da malümdu., Fâbrikaya baş vur - duğum anda, yorgun ve bitkin görün « mek, helime acındırmak istiyordüm — « mal alâ- €© - bira” aeride Yakaladılar. Karakolda ne sordularsa- cavap veremiyor, yalnız ağlıyordu. Ne di- yecekl!? 'G4anu bana o kendi gönül rığasİle verdi,, M. diyecektli? Koöcüs sıtımn hali ne ölurdüu? Kendisine ne derlerdi sonra? Bunlari, “De'li,min kendi — gönül rizasile verdiğini söylemeğe bir tür- lü dili varmıyör, Oradakilerin hepsi bunü nâsıl aldığın? biliyorlarmiş gi- bi, yüzlerine bakimâktâan utaniyor- lardı. Geceyarısına doğrü köyden çağır tilan De'li va kocası göldiler. Kurban “kuyumcuya bir küpesi çalındığını, göz külak olmasını tei- bihtediğini,, söyledi. Ve Rıza tarafin dâfı tehin bıirakılan küpelerin nihas yet bir gün ortadan kaybolduğunu,; anlattı. Küpe kayboldüğü gün, değirmene bu kadındah başkâ kliinse gelmediği ileri Bürülüyordu. n bBu kadında çık& liyam'yorum. — Meşğuliyetlerinin mahiyetini si- ze söyledi mi? — Hem evet, het hayit. Bana vaka bit gök uydurma Şşeyler söyledi, fakat ben, hakikati keşfetm'ş olduğumu zan- nediyorum. Genç kız, ayağa kalktı. Bana doğru geldi. Yüzü bembeyaz kesilmişti. Tit rek bir sesle kekeledi: —— Önü gözetlîyordunuz değil mi? Önü tevkif ettirmek Ti istiyordunuz? — Bvet, geçirdiğim küçük kaza ol- Mmasaydı, onu ilk karakola ihbâar edetek tim, Lüsi: z& Bundah emindim, diye mıtıldan- 'dı. Fakat bereket ki het $ey Jakinin tah mini gibi öldü. — İaki mi? — Sizi obüs deliğinden çıkarmiş ©- lan, balıkçı dostüm, büyük dostum Ja ei — Demek biliyordu.. ması, sonra kocası — Rizahiim o gün karının değirmene gittiğini, bunla- rin kendi tarafından rehin bırakı- Jan küpeler olduğunu tasdik etmesi vükâyı aydınlatmıştı. Kâadin hirsiz- dr. Rıza, Allah gelse yalan sgöylemez- ” VAO , Zefure, hâlâ ağzını açıp da, bir ke ]imîgirk olsun söylememişti. Ara Sıra köcasının şü düşman düş man kehndisini baştan aşağı süzerek sönra, tönezzül etmiyor gibi bağınt öto yana çevirişila, — küpeleri “yüz görümlüğü,, diye taktığı gerdek gö- cesindeki yüzünü hatırlıyordu. Ve işte o zaman, korku, — utanç mimiklerile kırışan yüzünde biİr gü- lünmseme dalagğlaniverdi. Yoksa başı — yerdöyken, — bir “yüz görümlüğü,, yüzünden — başınâ geleh bu belâların sebeblerini araş- tiriyor zannını verecek kadar dalgin ve düşünceliydi. SON yakkabinıza ben köymuştum! — Nasıl? . diye bâğırdım, beni siz mi sakatladınız? Hürmetkâr bir tavurla elimi tuttu? — Sizi ve ayni zamanda annemi kür tarmak için, bundan başka çarem yök tu. Onunla beraber vazifeye gitmeniz beni her şeyden fazla korkutuyordu. O radatfi bir daha dönmiyecektiniz. Bina enaleyh gitmenize mani olmak lâzımdı. — Anneniz casustur değil mi? Dudaklarını isirdi ve boğuk bir ses e: — Ö kendisini çaltşmafa mecbur e- den bazı alçakların elinde, bir oyuncak tân başka bir şey değildir. Onu her za- man korumağa ve yaptığı fenalıkları biraz olsgut tâmir etmeğe — çalıştım. Annem Alman, ben Belçikalıyım ve va tânırmı severim... . Gözlerinden, acı yaşlar döküyordu: — Fakat, Maksim benden çekini- Şoör., Plânlarını alt Üüst ettiğimi anladı menji hükmü uslabaşılar veretek Fabrikâ önüne geldiğim zaman yor - günlüktan bitmiş bir haldeydim. Sen « deliye sendeliye yürüyordum. Fabrika önünde dolaşan bir kaç kişiyi “üeride brrakârak kâpıcı odasına döğrüldüm .. Hakikati söylemek lâzımgelirse içim. de, tuhumda, falso yapacağım korku - stt vardı. Fakat bu âafictaâk kapteı odası- hm eşiğine varıncıya kadar devam etti. , Kaptcı odasında üzün böylü, iti ya. ti, haşin bir adamla karşılaştım. Bu za- ten eşikte oturuyordu. Beni görünce şöyle süzdü. Gözleri, .kafamın içindeki düşünceleri ağzımdan alacak kadar te- sirliydi. Kendisine biraz daha yaklaş « tım. Yutkunarak yüzüne baktım: — Kimti artyorsun? dedi. Bunuü ökadar şiddetli ve âmirane sormuştu ki biran titredim .Ben kimi a. ramak için gelmiştim? Söyliyeceğimi şaşırmıştım. Bu dakikaya gelinciye ka- dar yalan söylemenin bu kaklar güç bir şey eoldüğünü aklıma getirmemiştim. Yolda “şöyle yapatım, böyle ederim,, diye düşünmüştüm. Fakat bütün bunlar düşünüldüğü kadar kolây tatbik edile- , bil_ecck şeylete benzemiyorldu. Böynumu buktüm: — İş istiyorum. Bilmem ki... Nete « ye müracaat edeceğim?, Kaptet oldüğü anlaşıları bu adam ya- lan söyleyip söylemediğimi anlamak is- tiyormuğş gibi beni tekrar gözden ge. çirdi. Yahuttabu gözden geçirişinde bü mânayı ben buldum, Banat — Şimdiye kâallar hiç bir yerde çalış madın me? diye sördü. — Hayir, dedim, Kapist açık duran bir ödayt gösterdi: — O hâlde şuraya başvur.. — İlk defa iş atıyanlar bu odaya mr giderler.. Bu aptalca sualim kapıcının hoşuna gitmiş olacaktı; güldü. — Seh maskara bir şeye benziyorsun, İster ilk defa, ister, yirmi defa aramış olsun, herkes o kapıya başvurür.. Hay- di gir.. İçerde masa başında oturafı ba- ya söyle.. İşçiye ihtiyacı varsa alır. — Ya iş yök derse ben ne yapatım? — Ne yapataksın, sik sık uğrar, iş olup olmaldığını soratsın.. Dişlerimi stkarak! — FPelâketi.. Dedim.. Bu hayıflanma kaptcıya dokunmuş olacaktı: ; — Niçin felâket, dedin? Çalışmaya çok mu iİhtiyacın vardı? — Evet., Hem pek çok. | — Baban yok mu senin? — Var amma burada değil., riribey. lerde kröm fabrikasında,. Bize uzaktan pek yardımı İdokunmıyor. — Sen bürada Nnerede kaliyörsün, arınen var mı?, — ÂAğınem yok. .Ninemle birlikte o - turuyoruz, Aksarayda... Der- Devamı var benden kurtulmağa Karar verdi. Beni Nise gönderecek. Gözlerinde bir sevinç kıyılarmı par ladı; f — Ve benim yerime sizi intihap et tiler, Mart! — Benden ne bikliyorlar?. — İyice bilmiyörüm. Fakât şimdi öyle zannediyorum ki, sizi hangi işler de kullânataklarını bilmiyorlar. — Niçin “şimdi” diyorsunuz? Lüsinin benden bazı şeyler sakladı ğinı ve ifşaatınrda bile annesi tehlikeli olabilecek bazı noktaları bana sövleme | diğini hissediyordum. Bu kadın ne kâdar suçlu olutsa öl- sun annesi, öz atinesi değil miydi? — Mart, yalvarıtım size buraa kalm diye devam etti. böylelikle yalnız vata- nınza hizmet etmekle kalmıyacak ayni zamanda, annemi de korumuş olacaksı nız! ÂAnnemin g#ize itimâadı var| Size ba | zı Bırları söyliyecek, siz de bunları Jo- kiye yetiştireceksiniz.., İ : pi Dövâamit vâr

Bu sayıdan diğer sayfalar: