*TAMPUOP DAYĞ YETEYO BXLA IUOKS APNPULAN Suzaas 19 NNANA JEpen DU 'YsdüLLe 9AK Feyiv TNŞApmoyoK — U1SY0 ng OpdAFEYLA 'AV — “Ipla e) PKEYIU Uan) aA Mducs UUPUO 1993 UrRAAP TBEE )9 YN *yügrö Eyep ' nged eyep apı eX ASNPAO TPOPNALI U3 'NPANÇOP Oiç JOŞIRIYRA Aeyu0oSE A TMppaLoj 9)9991eY SA HAdEK Jgnd 'iznd 'ijnd wrALKeY ee * PŞYAĞ 9A TpereyeK TAŞÇIAŞELA NG 1D AYA 'dayrPüla asumlen BIUOS IPÇEA EPNEKE iNY UBAKSU YÜNUŞ n BK 303 Na SA lidmeğ tardurt - 219 - ghd - TPpasa Miazo3 NNANG Tepeyou ununa - NH — YTOR AO UOPUY TURALEY CATOS TPRUNNU *JHAJP O YUNUŞ “Ngön (ĞTEY VuURAKLUY BU BA JEŞNÖNNEK — #vavA FULİZO UKB “ULAKLU IN9 YNANA OK SUNYAOY NET $ 'Uvpeso 16 SEALÂ — SOJSYEA 'NpJoKNANp ..—w anp öopunuo Tojad YNİ FHY A6 diğ ziüyeX ipunyre aa No Kok döy ep eptang “TepıyyıS #pEyeTİ Yacamıa UaY dN&oy VOPUSANPIDUN aa — 'nproKrump v1Je3)ö 913 TİNyEeNna ULTEYRLEY TepNIP rüvs OA Nat TPARPYEMLUND LEPNRPLEO BAYG PEYE Eplu| “esvur TAĞPTLIUÇNOYES SAÇ XARI TPUPÇEK SplEY a Ie Aak 389 EP YpriOo Clopıynyİ p VUCKSUYET dOylİYRA BOB “şayyooaAımasa 28 1)6İ1ü ZÜSİ NNANa i3epyeosANSe9 BULİEYYELKEY ÇABO '1013 «dük ULopByta vuyo dpyey NOS TPLAyS di YOpAYYOĞ Bçtayıp rOğdüz DA ÇYSO Bamos USPOU TUYUZ *dapyodoadağ geKEY I9 geZ apayyok Tappnuz unzA) *19)39009İ UUPUNSELE TaYULO Anuyunı 'GEpzeĞıp — SlOŞUNMNA “199 UMA9P 0001X0€ SA üşde BdUTUO X ESNAUZDA VONY N u ALMANCA EGZERSİZ Hat bir büyük tehlike vardı — kısacası, bir hamlede bü- tün insanlar, büyük, küçük, buradan — kaçınışlar Wâ.her geyi terketmişlerdi. Henüz hergey olduğu gibi sicaklı, v- turdukları sandalyeler ve ellerinde bulunan diğer geyle- Ti. Her şeyi olduğu gibi bırakıvermişler ve oradan Maç. mışlardı. Mekteplerinde el'an ıçıklar yanıyordu, mağaz:la- rm kapiları açık duruyordu, tramvaylar caddenin Cxta- sında duruyorlardı — herşey boş ve ölü bir yaziyetteydi. < © Zaman ok ve yay ile vahşi insanlar geldiler. Kemali “ Ahtiyatla varoşa girdiler. Fakat hiçbir yerde İnsan-vula- »madıilar ve nihayet ölmüş şehre vardılar. *> Hây, burada görülecek ve tecrübe edilecek şeyler var, z Orada sandık ve kutularile bir araba duruyor, küra- — a güzel bir halı ile örtülü bir merdiven var, işte hura- da rengârenk eşyalarla dolu bir oda — ah bu kadar gü- zel şeyleri onlar gimdiye kadar biç görmemişlerdi. Bak, orada vahgilerden biri bir eve giriyor. Hu, vura- B1 nekadar sessiz, mutfakta musluk damlıyor ve od Guvar saati işliyor. Vahşi, tik tak tik tak diye 8$ yıra- ran saate korkarak bakıyor. Oda gitgide vahşilerle du.u- yor ve oanlar dikkate şayan eşyaların etrafında tec.übe yapıyorlar. İşte burada bir dolap var, ki şayet biri le beyaz ve siyah tahtacıkların üzerine bastırsa, — musiki çıkıyor. Mutfakta güzel bir şey var; eğer o- » nun üstünde vahşinin siyah elleri oynuyorlarsa — vi y! - İçinden su fışkırıyor. Fakat birkaç gün sonra — abh, du- — Vardan artık hiçbir şey çıkmıyor; borunun içine hir ök soktular — fakat duvardan hiç su çıkmadı. — Jİğte mektobin odasında yüksekte havada bir « yler * yanıyor ? Bu ateş midir ? Fakat odun nerede* ve baltanın bir darbesile güzel şey havadan yere düştü. Fakat şimdi Berudan daha vssn ve daha yülksek yanıyar. *Boyys UYEĞTOSTM DIP UY YOCU YASEYH U9 RBAT USUPE FU UNOYUM YOYPOLAA SYUNAN 19918 AYT Yonar ©OM AOUYRORE GİP HYU SAT TEUYYOS SOUJO PüN GAYOL UOPUNM UOYENDEYOSOD) OFP PUN “9SEEY UT öS müu (L0MYD) OUADE PD SO *000'P KİLJUUOŞ PüN döy pun UY VORRON 0007 İeL tapof uazynz ureptod Pun ury *SOŞT UOYDELMZ PUN *GddyYeZ UyYUGUSELA 40P YU PUU dap »e0 HOM pleg PüNi “dö)suay SÜYAY YOCU SESTOY UOYTAMZ op aP OA MPON oOU HoyyuY OSKENY UOYUP JaP Ha *EM C “SUeTYUA 9540490 Hüt HADUOYK UOYOLİ UY UOYDSUNK sıp Yapueys Siynjge Sizdisry YoA UyEA 99830 9P SIV "(NSYYYAP) YORHYEZDZ NE YOOP UAYT gupypos SukKT SEp wusp “oyusgon vaAdem J SUU YOCU geğos 32 39nJ YÖŞNYEN U9 uepezo çT YOCU UNOT voA GUE OYP TAD UOYUIM YORPoLAA Yöne göyr jNeTep pisg 'ussvej uönüğ Ypmuy YotU Sloguan N OA UYY STo YA vgg HOA SNO 30P HOYOS AYPEY JOYACA ZATIY TUAPESAT yörn Srzdrörj TOA üdEYİLK UOA (TDAY) SİYUMA SAP (uap -4DÂ) OYH d 19 öyüvg Üyug OYOY MYUAPIO 99818 C *earrom Srsgsdymoy YPLU UAY UOA ea uudma Yoyyoncdg I9oru pum OİRL JiPE UYVLU OM do -40A GfE SMOPUT ZüR9 OyuNYA Hanyej PULYOSINAC ZULZ YASAP VAZEL, YOMZ IĞ UYO ÜY YÜT ZpUP “UOYUNCN UAPTOM 3meğo3 pueyyosynacı ZUR3 yYöodnp UsuyegNNSIA YUEP “uad -3 ppop ssp pun — UNgudUMÜNYENZ WoYFUYOSTINEN) NEZ OYNArI Yöm Yöyroe ST S00pı SIN3 BUYO JNL WEN 19 eTT YUP LA YAry 39p “UTERÇ US YORYAPEYİNEY TEM EP AY *(YPMAOY) YİvCARLAM dayagIY TP YAGEY PüN UŞUMOXAS oynAPUU'T SIP IYOM Pujs WTEPp “UdTULdAÇ YAGINV J0P TT gaygyoma pun Çaa$k) A9A Y HOUN v0 pun İvJUE puvUL ZIBSU4ZOZ YONYA'IV ger ALMANCA BOCZERBİZ -U Şu almanca kelimeleri almanca olarak tari/ edin; der Abhang, die Gegend, niemand, das Rezept, brens nen, der Professor, eben, das Pâeklein, das Kissen der Apotheker, ziemlich, die Wollewaare, der Winter, İi Aşağıdaki suallere almanca olarak ccvab verim: 1 — Wann wurde in Deutsehland die erste Kisembaha gebaut? 2 — Wollten die Landlewte das dazu - gehörige - Land geben? 3 — Was taten die Landleute mit den Arbeitern? 4 — Was war die Idece cines Mannecs? 5 — Mit wessen Hilfe bante er die erste ordentliche Bahn * Yukardaki swallere almanca olarak cevab verin: 1 — Üçlünecü Fridrih Vilhelmin hüküm sürdüğü zaman: da £ — Hayır, vermek istemedwer, 3 — Köylüler ipçileri 2ovdulnr. PARDAYANIN KIZI — Buhi diüleyiniz. Sizinle konuş. PARDAYANIN KIZI — Evet prenses. Eğer merak edi- yorsanız şunu da arzedeyim ki küçük Luiz şu dakikada Süjide annesiyle ba- basının yanındadır. Onlar küçüğü son Monmartr'daki Benediktin manas - | derece iyi muhafaza edeceklerdir. tırınm saati dokuz buçuğu çalryordu. Manastırların sonunda etrafı çitle ö- rülmliş küçük bir kulübe vardı. Faus- de çocuğu bizzat gelip aldığım için — Çocuğu aklınız mı? artık sizin oraya kadar zahmoete kat- lanmanıza lüzum kalmadığını da söy- size teşekkür etmek için geldim. Hem liyecektim. — Kırbaçla beygirleri Landri, kır- baçla.. —T2— İNFİLÂK Şövalye âmirane tarziyle Landriye Araba sarsılarak yola düzüldü... hitab etti: karla « insan Besi düy- kıvranıyorum, larımı söy « larımı Çi ştim. Ben jlde hare - erseniz cevab Vermeyin, . dindar bir kadımım. Bu şek cağım. Artık ölüme yakla! ket etmeliyim, dinleyiniz. malıyım. İsi Fakat ben şu anda bir ? mak ihtiyacı içinde Söyliyeceğim. Size günah! liyeceğim, Yani günab! bir azimle kendini topladıktan başına gelen her geye rıza gös- terir bir tavırla dedi ki: lâ, ceye kadar bir tek £öz söylemiye- — Pekâli Bülince Ceğini anladı. Bu noktada bile sözün- önmiyen bu adamın diğer nokta- kat'iyyen ısrar edeceğini düşün- * » Mahvolduğunu hissetti: Bir an kendisini tamamiyle kayiet- den dö; larda dü, Ü. Fakat bu hali de uzun sürmedi, Büyük Sönre durmadan söylüyor, Fauata, artık hayatının bütün fevkalâde maceral: için kurduğu Fausta bu sözlerden sonra Parda « plânm boğa çıktığını anlar gibi oldu. yanın her şeyi öğrendiğini, şövalye- Bu defa Pardayanın eline tamamivfe nin hakkından gelmek Yya saklamıştı. Pardayanın yanma ço- ta küçük Luizi kaçırdıktan sonra ora- ordu. Bu sözler uzun müld det sürdü. Prenses sanki bir rahib hu- | zurundaymış gibi hareket ediyordu. Sözlerinin tamamen birer hakikat ol duğundan şüphe edilemezdi. rını anlatıyı ben de ölümden kork - Pardayan. Bu da benim için bir Seref olacaktır. ben de sizin kadar yorgunum. içbir şey kalmamıştır. Beraber Slürüz bütün ümitlerim de mahvolmuş- Bu- kötü dünyaya beni bağlıya> Ha tür, Cak hi geçmişti. O, şimdi istediğini yaşmıı- cuğu götürmek için manastırdan çık- Ş"Gı kulübeye doğru ilerlemişti. Pardayan dinlediği şeyle fevkalâde lecekti. Bu müthiş darbe Faustayı Fakat bunlar, alıkoyamazdı. elâkadar oluyoardü. Pardayan cevah vermedi, O kadar lâkayt şimdiye kadar yediği darbelerden da- Çocuğu kulübeden alacak, çiftliğe Bötürecek ve Pardayana teslim ede- kendisini programından ha çok fazla sarstı. Cesur kadın bel- ki de ömründe ilk defa olarak nefsi- sözünü kesti: Birdenbire Faustanın t duruyordu ki, bü . sözleri işit- Mediği zannedilebilirdi. O hâlâ ıslık Çalarak madam., Sa- ne itimadını kaybetmişti. Dizlerinin bağı çözüldü, oradaki bir iskemlenin Üüzerine, adetâ cekti. Fausta kulübeye girdiği za- man orada kimseyi göremedi. Perin i- işini bir dakika evvel veya sonra görmemek i- çin emirlerinizi — ifaya başlamıştır. — Saat on bire on Var, dık adamımız olan Delbaran odada dolaşmaktaydı. Covab 'an Fausta da sustu. Şövalyenin rının gürültüsünden başka hiç alamıy: &dımlar le Luizi arka taraftaki bahçede oy- huyor zannetti. Hiç korkusuz olarak kendini bırakıverdi. Bu hali gören Pardayan alayeı haliyle sordu: baygın gibi tarafından bozulmıyan ağır, şökmüş- bir süküt üzerlerine ç bir kor| tü, © tarafa gitti, fakat orada da dona kaldı. yeraltı yolunun Şimdi içeri giriyor ve sey 'kunç Pardayan, elinde şapkası olduğu halde gülerek kendisini selâmlıyordu. Şövalyenin bu gibi vaziyetlerdeki gü- dakika bekliyecektir. Geri döndüğü za kapısını açık buluyor. sanıyordum, ne hata etmişim. Affe- dersiniz prenses!.. anladım. — O ne?f.. Sizi çok mu müteessir ettim. Halbuki memnun olacağınızı — Ha, meseleyi şimdi Galiba beni davet ettiğiniz çiftlikte Fausta hamurdandı: — Mel'un... dendi. Fausta şaşkın şaşkın miril- — Pardayan!.. Şövalyea mütebessim: dandı: lüşü hakikaten korkulacak hâdiseler- Fausta ayağa kalktı: miya gidiyorum, Hütfen benimle bera- — Haydi gidelim! barutları ateşlemez. Ben kapiyi kapa- tçı sükütu, dur- | ber gelin. man kapt kapanmış olmalıdır. Yokâa ge- Bilhassa Fa - ya... Prenses göz ucuyla tarassut ığı, Ü. yürümesi, ayni şarkıyı ıslıkla ası, ikl fenerin soluk aydınlı bunlar kadını son dörece sinirlen- diriyordu. H aAdamr: döşer ki, " şövalyenin hiasettiği gibi, karşı- Sindaki gu adamın İna Bu hal uzun seneler kadar uzun Madan Çül hep :::ldıkikılırcı Bürdi ede; görüşemediğimizden dolayı mütces - — Evet, bizzat bendeniz. Pardayan bunun üzerine hafifçe te- besalim etti. Bununla: “elimden kur- sirsiniz madam? Sizi tanıdığım gün- denberi hakkımda Fausta hülâ hayretteydi. Sordu: tulamıyacaksınız!,, demek istiyordu. * lepsine ilâve olarak da bu ü Jâkayt bir tavırla dolaştığı şu — Pardayan ha? Buradasınız öyle mi? ekten hali kalmamış olduğunuz lütuflardan biri- Fausta da bu gülüşün manasını anla- mıştı. Düşüncesini belli ettiğinden do- layı utandı. Başını önüne iğerek in- vardı her an birdenbire natlı- şeyi mahvedebilirdi. kan Menin altında bir volkan , bu vot Yarak her Bu h kadzı ni de bugün göstermek istiyordunuz değil mi? Pardayan alâyor haliyle dedi ki: Evet, meseleyi anlamaktayım ve &i- Zzin emrinizi yerine getirmek İsterim. — Sizi hayrette bırakan benim bu- 'ada bulunmaklığım mı? Müsaade edi- viz, size bunu anlatayım. Ben buraya meye başladı. Pardayan eliyle gizli kapıyı kapadıktan sonra prenses mer- divene kadar getirdi. Kolundan tut ai , nihayet dayanamadı İ ki, Va değişmiş bir sada iİle dedi ki: 21 Fauztanm Asabını gerdi. O T gi