R “30KNIK0S 130509 ÇOAAD TUNE “ÜNYOĞ YISAAU VÜYNK HT OU “Hazg 9p ÇonA> SU9a İN UEpung “UASVEY — A TUKUY N 4 Tp4rur 4K ZarsUr eğinmsey 319 21K99 HOŞUNARUH “vuug nung — geğer ner — “İP FÂT ÇYDADYDA PUYESPLIY HAÂDĞIPUN) “Fanz — d “ampıo4rumıg numŞnpyo mpey g miyts HD) atuoCipı3 'NKER — 'A VEKUE “aatuoy UAWSH — 'd T <n doXmeK yoguapun3 Taçp vapıyes 'Yeyuğ SOYZOr -91498 gzşs Tuvİnpıo du tiŞREISEY AYUL — 'A WeKeEE ŞARA TEONI “ÜNELeYTEN XOS BAÇİ SULAIKPDALKON oparyağ “uyönup 3 vr gee sögey Yepailegeg “unK Yeye sapa anKezmo eyryup ma YüyeK — CA VeKUEI "(Npro zyurğıponsı) Yepaezey — ÇoĞdnavAİ 9 “d 1) D TOŞÇ AŞEDLe AA p TIG IKOK UZUCIN YFUDUU NDANA EEYUTY 10 (RAHOĞ BWlUJO ANIST) KOĞ A — D AYA ASL ddi 1£W ç£W (£W oLt —'A vekvg 10 “TPUNĞ YoK WyAsü a — YOLANST YOMOAEY D “üeKeg UZTUUSANIO "ündokidek — Opakmmumau şKoyızta üef “TpınA tuva ÇuyE apızeA Yonya TAGEK SUNDA UNU0 SA YANNONIP ANZO CUNUNUY sereyod (V — 'A VEKEE “TPORKCS TERRYUDUNO TiSYEYEA UNELO VENYO OYYAĞAM BU TyeşpuaY JAYADA YUOYROP SA OçuU YLOG “EpUNU * epo Trureeağ umümy “atKeğ TUDURDANLOR — 'd 'T (öZTÜDUmU zrURSNLU DÇAÇS KUNŞİPEIĞA MSI YOT — 298 TUTSTPLAN TARYEP Soğ HaKAİND (HÖNDOĞ KYY AOĞNT) — ZISUAZDA YOÖZLENVU4 ünuo TF 'pUay oKIyA3 Yıpıluıy T9 PKBE TeyEf — D “TUİR AULDDUYEO) VUVYLUTUPANUTYI sud zağreyo 9ü — ged sayıp 9 - sed zadwışp sü sed addeyp su iaadlreyp UKON AOE -y- sroykos — ged ejp su zanp ULLAUAANA Oo KMma NNK — Bed sudodreyp du TUYAKTDIK98 — Sed BuosTP dU 3 (em40AYD uoOPANMA FPENUZMLAJENİ VP SAa AA ea * ÇAMMLPLYU) TASTA SP Sasez vsun y 8I € VA ORDOYEG — “EPNOO AP GHOS B FOUNOP İNİ " L Ş “AJOKLDA TUNtltAsP URMDUYUS NO SPELUTE «2p Te ONĞYALDA 1Keöded A9 zmuiğipre VopuysoKıd Ia vmu ÇOğDAYG AzPUY) NEdgENY Şapuy TapunlayayLreynur TISUELI MUĞOUU KESEYO — NZASTN 2yEraE30 MKL9P UDİYE) ZgULALADİ. SKSİNANİ, *MPÂSLON ISCUMLĞEÇUE UÖK UİZİŞ MOĞISAİ ada YNU İ)a TfURALY SA SOY Y3K88 “epaisere çi Sexıa “eptamer 9291d 9p SNYK SUN ZE :2z|ssazbz uK9 Zisyeyer TOĞyunö Zisyuyul — ged sucaducrap 9U SUmo Zisyeyti — sed 9Sunazp ou Taoduruap oanpruk ZISHHZDOAU VOZİENYUL AIDYAĞ LOYOOYUL DENPUNA) WN/UNU UNNASDÖYS AYAY — $ t12 PKRDAYANIN KIZT [ Luiz vardı. Pardayan o vakte kadar Eörmediği torunu ile çabucak ahbab Olmuştu. Kıza Luizet, diye hitab edi- YOr, minimini de ince ve tatlı sesiyle , — Dur hele, ben biraz seni seveyim >.BSen onu yarın görürsün!.. birden çiftliğe hareket etti - *t. Şövalye büyük Paspartu ateline Sidilmesini tensip etmişti. Orada ço- Suğa rahat bir yatak bulunur, ve se Rin yanma gidincey ekadar küçük Lu- İ rahat ederdi. Yolda giderlerken şö- Valye küçük Luizeti geniş göğsürden İndirmedi, otele kadar taşıdı. lçh%*' anlaşmak ve dertleşmek K EPEY vakit kaybetmiş olan kafi- Madam Perinin çabuk yürüyememe- Si Yüzünden de yolq:ı geciktiler, Mon- ;';::::mı geldikleri zaman saat tu. dâa n kapan- Miştı. Fakat Pııı;.ıı;ın ;'î'f:a.. bi a Nİrname çıkararak gösterdi in Muhafizlar derhal açtılar. ada N geldikleri ve Valver madam ikoli gördüğü zaman hemen hemen Kutedn olmuştu. Madam Nikol ar- ö ı_'quuı bir elbise giymiş ol Fer ha'de delikanlıyı karşı'adı ve —"'“hlmı namına vazılmış bir tez Bötürdüğünü söyledi. Valver yana haber bile vermeden dışarı fir- ladı. Valver hemen Fer sokağına keş- tu. Hiçbir tedbir almıya lüzum gör « meden eve girdi, merdivenleri dörder dörder çıkarak odasına atıldı. Muünu- nu yaktı ve masanm Üzerinde düran Floransın mektubunu bir bakışta öku- du. Rengi bembeyaz olmuştu. Kâğni e- linden düştü ve “lânet olsun” diye ba- ğırarak derhal merdivenlere atıldı. Ce li gibi sokağa fırladı. Bütün kuvveti- le koşuyordu. Dört yöl ağıma geldiği zaman kilisenin büyük çanmın yavaş yavaş on ikiyi vurduğunu duydüu ve: — Çok geç kaldım... - diye inliye - rek adetâ beygir gibi koşmıya başladı. Nihayet kapısının önünde dört kuv- vetli atla çekilen bir arabanım durüu- ğu Sentjermen Lokseruva - kilisesine geldi. Hemen içeri daldı. Kilisede pek &z insan vardı. Ancak yirmi kadar in « san... Hepsi de Konçininin adamlarıy- dı. İçlerinde Reno, Lövinyak, Montra val ve Salaber görülmekteydi ki, bun- lar güveyin muavinleri sayılırdı. Bu insanlar bilhassa intihap edilmişler, ve kilisenin yegâne aydmlık olan mih- tabmın önünde toplanmışlırdı. Ön sırada bir tarafta Konçini ile Rospinyak, diğer tarafta 'da Leorora Hle Florans duruyorlardı. Zaten kili. sede bu ikli kadından başka kadın da yoktu. Mihrapta baş papas ile yanında iki muavini olduğu halde dini meras"me başlamışlardı; Valver bunların hiç birine dikkat bile etmemişti. $ Yalnız Floransın bir ölü benzi gibi heyecanlanmıştı. Odasında | solmuş yüzünü gördü. Genç kızla Luizi uyutmağa çalışan Parda- — kendi arasındaki asilzadeleri yararak M B L1 ği..'ğ' âğğğğ j ğ;ğ g 3 ORDE İsöss 3 | : di Si l 1 Di, | z ğ»ğ GA6 Yeğe: 2 | * 4 ? 2 3dE Göğe 5189 £ YU £ ş Bik Sih Te G C1 İ " Gak Hell 188i 6 Y y 3d 5 FĞ gça denti niİD ' iğ x vğ.î 33âgğ£ AsAş 3f oğâ B E:Eğ” Fapl İalp Yi atı 45i 3 Vllgl " ORİE A KS e a ga LAŞA | Ver at İSegi e ateda lallakı & işeli :ğîğıî%=oğâ'ğâiîğ:âğuâğ'ş'ı! EEL Ğ 2 4. A S AĞN ÇNĞ 3 $ & p ğ; B G HR L C MNÇ | OÖpİNE nit hJ S UHHRE HU TRM uîl'ıî!;"ğgğğğâğğğ“;ğn"îığıı,ğğuîğâ ; HİH İllte hei PARDAYANIN KIZI 409 mıştı. Ne konuştuklarını işitmek ve kabilse görmek istiyordu. Fausta: dışarda " — Şimdi artık Pardayan isterse MııWLW tanı- mağarayı arasın. Haydi Dalbaran, gu | yorsunuz. Eğer kapıyı da kapa da Yağımı nasıl hazır. ladığını gidip görelim. Dedikten sönra merdivene doğru - lerledi. Şövalye bunları duymuştu. Bir kaç dakika bekledikten Sonra kapıyı ya ak — magazadan - çıktı. m?:m::uı—kvımm'u- den çıkanlarm arkasını görüyordu. Kapıyı aüratle kapadı ve o da merdi- vene göldi, Fausta söylenmekteydi: — Haklikaten güzel, sen ne dersin Dal- baran, fitilin yanması nekadar siirer? — Takriben boş dakika. — Fitili sen yakacaksın. Sonra ma- ğaraya gidecek kadar vaktin kalır mı Acaca? — Ne diyorsunuz madam, yolda eğ- lenecek değilim ya, mağaranın öbür ta rafına bile gidecek vaktim var. Biraz sustular. Nihayet yine Fausta fmirane bir sesle dedi ki: — Haydi çıkaltm efendiler. Gider - ken size son talimatı da vereceğim. Şu mahzenin kapa Dalbaran. Kimbilir? Na olur ne olmaz? 'Tekrar bir sükün etrafı kapladı. Yürüyenlerin adımlarının uzaklaştığı duyuluyordu. Pardayan da çıktı. Çı- karken etrafma bakmdı. Küçük mah- zenin içinde bir mahalleyi havaya u- çuracak kadar barut vardı. Fakat be- reket versin ki, bu bina tamamen ten- .| ha bir yerdeydi. Yoldan da günde on kişiden fazla insan geçmezdi. Mahzen- lerin önünden geçtikten sonra ikinci merdivene gelmişti ki, yine Faustanm sesini duydu. Kadın göyle bir emir vermekleydi: | den bunu istemeden. Dediğimi olursanız, ne .a,uyıa(lıubiuymmdeiilıl! mmıımımmııânn rım geleceğini onun muavinlerisiniz. Hiçbir şeyden habe - riniz yok. Kat'iyyen esrarengiz bir hal takmmayınız. Kapıyı açmız ve misafiri içeri davet ediniz. Hem de siz yapar nin yaptığı gibi her tarafı kapatırsı- nız, yarın sabah erkenden kapıları a- çarsınız. Saat ondan biraz evvel ön taraftaki kapıyı kilitler ve anahtarı — Söyleyiniz. — Möayö dö Pardayan Parise geldi- ğim gün beni görmüştü. Otel Dovil ci- varına kadar beni götüren odur. Şim- di elbisemi değiştirmiş olmama rağ- men — Evet, sizi tanıiyacağı muhakkak- tır. Mösyö dö Pardayanın fevkalâde bir hafızası vardır. Şu halde, kendisi- ne görünmemelisiniz. Marki! Mösyö dö Pardayan sizi tanımaz. Onu siz karşılayınız. Yahut canım efendim, iki kişi olmanıza lü- zum var mı ki sanki? Burada yalnız Marki kalsın. Siz Parise dönünüz kont... 7 K Biraz sustular. Nihayet Faustenım sesi yine işitildi. a