17 Kasım 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

F VVIRINSI'_IEŞRIN —« 98? â - Orüşler 35Papçılığı ©riletmek Mhhi&a.rlar idaresi satışlarını MM İfin fiyatları indirmek gibi ı'*)mkuuîeseh»tı»iislere girişirken, Sov Çi ttnin de içki yasağına ka- B , Sİti öğreniyoruz. & Betan & içki aleyhtarları ne ka- Ün olurlarsa olsunlar yine WIM alkolü müdafaa ve & Vermekten geri kalmıyor- W::ğ bu iki taraflı iddiacrlardan de hakkı vardır; çünkü Rus & ile bizim “rakı,, alkol de- Yy, | Yüksek içkilerdir; votkada Ü OOksan, rakıda da yarı yarıya h'“”lmiuğı.ı için şarap bunlara lıEı% Şaraptaki, alkol derecesi Yet on, on iki derece arasın- hqk;ekiz derecelileri de varsâa piyasada yok gibidir; Ki hb"âka şarabın sıhhi faydaları h İta e votkayı menedenlerin “hh P satışmı artırmak istiyenle- %! haklâ-n var demek değil mi- Nş:ı Acaba inhisar idaresi ne yap- İmkî hükümetimizin de arzu et- YTakı sürümünü azaltmakla E?;' Şarabm revacını temin ede- * ’ğîkiçîn de reklâmla beraber baş- tek çare vardır: | inhisar mamulâtı satan l"”"ıı lardan idare ruhsat tezkere- %hbmnde bir resim alır; eğer bu fütüncü vesaire gibi şişeleri |u , “larak satryorsa dükkân kira- Ü © ikide birini yani senede bir Ü *Ğî Gazinolar, çalgılı kahveler hle satış yapaânlar ise sene- | e bütün caddeyi kaplayan _ıkhh] velerden, yavaş, yavaş, eser M'— İdlamasi aZ— M A YA a. Üğî gibi müsait yerlerde büyük St için bu ağır olan vergiyi bıh:'bi nisbeten hafif alkollü içki- İ ğ asına müsaade ederse hem “ceye kadar rakı içilmesinin *ı:ıhgeçîhrı hem de aynı zamanda olan şaraba revac verilmiş Hüseyin RİFAT T âşa mahal yok ' | b ı’aralarırıızı “'ğı sene içinde y 'Ştirebilirsiniz 4 b.î:ı ve nikel 10 ve 25 kuruşlukların dan itibaren tedavlilden kaldı- ' 'ki“!rli" hakkındaki karar, bazı yanlış Uyandırmış, — suitefehhümlere .7[1.!! Vermiştir. Filhakika bu paralar M fdan itibaren tedavülden kaldı- l”n%’ halk arasında, alış verişte kul- ; y_aciktır. Fakat, elde bulunan pa h. T yıl içinde mal sandıklarında, h t:eznedarlığı yapan Cumhuriyet kîvh“it_ıaukasn'ıda değiştirilebilecek - “qtlbarlı, bu ayın son günü, bronz 10 ve yirmi beş kuruşlukları el bulunduranların telâşlarına ma Ür, Bütün 1938 yılı içinde, bu " Yukarıda yazdığımız yerlerden kalarda bulunan kumbara sahip bı:e hakları mahfuzdurr. Esasen kalarda bulunduğu için, değiş- h qı;ml&meleıi kendi kendine yapıl- VBla .'“;thir. Bunlar, bir yıl içinde sa- Y î;î'ğ"l huzuriyle açılacak, yeni para- N İştirilecektir. N Graziyan şomaya dönüyor he Kralın yeğeni tayin edilecek ?'l! d'ha, 16 ÇA.A.) — Burada musir- (i *Veran eden şayialara göre, Ha- Tij Halbi Mareşal Graziani yakın- N;,ı Yaya avdet edetek ve — yerine R Yeğeni dük Daoste tayin oluna- Atpazarından ayrıldıktan sonra, Fa- tihin, rastgele s&okaklarına sapıyor, et. rafı dolaşıyorduk. Bu usülde, sessiz sa- dasız birkaç sokakta taban teptikten sonra, Mıhcılar caddesi diye bir yere çıktık. Burada, sessizlik bitiyor, patırdr başlıyordu. Çünkü Fatihin meşhur Çar. şambapazarı, bu caddenin bir kısmın- dan geçmekteydi. Issız sokaklarda sükünete o kadar a. Hoyraiyurk Riş *Jalıüllad.hı lllm!m: — Haydi pazar yerine gidip gezelim, dediği zaman, bu teklifi redettim. — Yok! Sokak başından şöyle bir bakalım kâfi, dedim. Yürüdük, sokağın bütün köşesini, yere serdiği mallarla kaplamış bir fani- lâcının yanına vardık. Aldam, 35 kuruşa koca, koca fanilâlar satryordu. Bu ©o kadar ucuz, o kadar inanılmaz bir fiyat ti ki, gerek ben, gerek arkadaşım, fla - nilâlara uzun uzun bakmaktan kendimi zi alamadık. — Küuzum, sermayesi kaç para bun. ların, diye sordum, Adam, garip garip yüzüme baktı: — Ne o, dedi.. Rekabete mi kalka - caksın, yoksa Bay?,. - — Ne münasebet!.. Ben... Lâfrmrı ağ'zıma tıkadı.. — Yok canım, şaka ettim. Siz gazete- cisiniz, biliyorum, Ben her akşam Ha. ber okurum. Efendim bu fanilâların ta- nesini 30 kuruşa alıp 35 kuruşa satıyo- ruz, 5 kuruş kâr da pekâlâ geçindiriyor bizi... Adamcağız bir taraftan bizimle çene yarıştırıyor, bir taraftna başıma topla. nan kadınlara mal gösterip, pazarlık e- diyordu. Evet, şaşmayın, bu fanilâları almak için pazarlık edenler de yardı.. Hem de muvaflfak oldular. 32 1/2 ku- ruşa aldılar. Sattığı malı eski bir gazete kâğı- dına sararken bize döndü. Yalnız benim işitebileceğim bir sesle; | l Kaldırım 3 va gan Ş n ç ĞĞ e 5 e " (t j #alihin Kesefciler sokağı ne garip bir yerdir, bu anlarsınız. YAK Güyasii, ği Si — Ne yaparsın, yüz para kâr da kâr- dır. Müşteriyi kaçırmağa gelmez, de- di.. Oratla daha fazla durmadık,. Başka bir sokağa doğru yürüyüp pazardan u. zaklaştık, Şimdi Keresteciler caddesi denen bir sokakta yürüyorduk, Temiz ve muntazam bir şekilde başlayan bu so kak, nihayetine yaklaşıldığı zaman bam başka bir şekil alryordu. Bu yazı arasın- daki resme bakınız, Keresteciler soka- ğının sonunda vaziyeti görüp te şaş. makta ne katlar haklr olduğumuzu siz de anlarsınız. Caddeye, baştan başa parke döşen . miş te, sonra, sanki İstanbulda birden- bire parke taş kalmamış gibi, sokağın sol kısmının yarısını kaldırımlayıp, di- ğer yarısını toprak olarak bırakmışlar.. Bir müdet te, bu sokaktaki, yarım yoldan! ilerledik.. Ve kendimizi, pis, bozuk, 'dar velhasıl demindenberi hiç rastlamadığımız berbat bir sokakta bul. duk. Burası Testereciler caddesi imiş.. Arnavut kaldırımı döşeli yolun, sağa uzanan kısgmında, Çarşamba pazarının h.? 1 Fatih pazarında çok ucuz fiyat satılan fanilâları hayretle seyrettim İstanbul konuşuyor ! istiyoruz ! İşik - istiyoruz ! Fatihte testereciler sokağı halkı böyle söylüyorlar Yazan : Haberci Fatihteki pazar Keserciler sokağı nin resme bir kere bahmızl bir köşesine kadar uzanmışlı bir kısmı görünüyordu. Daha doğrusu eskiciler bu sokağa yerleşmişlerdi. Karşımızda Fatih camisinin duvarı uzanıyordu. Cami avlusu olduğumuz yerden daha aşağı düştüğü için, bulun- duğumuz yerden baktığımız zaman du- varın üzerinden cami avlusunda da bir kısım esnafın pazar kurduklarını görü. yorduk. Gayet tabii olarak merakımızı çeken bu pazar yerini de görmeğe git- meden evvel, Keresteciler sokağını şöy- le baştan başa bir gezdik. İki kadın ve üç çocukla konuştuk: — Evvelâ çamurdan, sonra karanlık tan şikâyetçiyiz, diyorlardı, Eskiden bu. rada elektrik yoktu. O zaman karanlı- ğa bir diyeceğimiz olmuyordu amma, şimdi bakın mahallemizde, balıkağı gi- bi elektrik telleri kuruldu. Artık evleri. mize cereyan verip hepimizklen avuç do- lusu para alan şirketten, sokağımıza da bir lâmba asrvermesini istememiz, her halde haksız değildir. Onlar anlatıyor, ben de not tutuyor- dum. Birdenbire, incecik bir ses duy . dum: Aç kollarını, Sar kollarını.. ve ilâh., Lisan o kadar peltek, ses o kadar 1n- cecikti ki, derhal başımı çevirip baktım. Ne görsem beğenirsiniz.. Ancak 3 —4 yaşlarında minimini bir yavru. Henüz doğru dürüst konuşmasını — bilmiyor.. | Fakat (aç kollarını, sar kollarını) şar « kısını hem de bestesinde hiç bir yanlış yapmadan söylemeyi öğrenmiş.. Küçüğün şarkısınr büyük bir hayran- lıkla, dalgım dalgın dinliyordum. Fakat | hiç ummadığım bir anda, tam sırtımın ortasına müthiş bir sille İndi, Boş bu. lunduğum için hem korkudan, hem de HABERCİ Tarih diyor ki: Abdülhamidi kandıran EGasus Bolca para mukabilinde ,elde edilen memurlarla siyasi vesika çaldırmak, ca- suslar vasıtasiyle yabancı bir devletin askeri sırlarmı Öğrenmek, plânlarını elde etmek son devirlerin siyasi entri . kalarından değildir. Eğı, çok eski bir maziye maliktir. İptidaf kavimler, ve kabileler arsamda bile casusluk vardı. Eski yıllardanberi devam edegelen casusluk, son yıllar içinde hakikaten hayret edilecek derecede tekemmül et- miştir,. Casusluk yapanlar arsamda fa. hişeler avantör insanlar, satılmış adam lar bulunduğu gibi, en ummadığınız kimseler, prensesler, dükler, naâzırlar, diylomatlarla yüksek ailelere mensup kadınlar da görülmüştür. Bazı casuslar, yalnız siyasi evrak, askeri plân ve ilâh çalmakla, kopyaları- nı almakla iktifa etmemişler, bir takım meşhur kaklın ve erkeklerin gençlikle. rinde, sevgililerine yolladıkları ve on - lardan aldıkları mektupları da aşırmış- lar, sonra şantajcılıkla mektup sahip - lerinden binlerce frank, yüzlerce dolar ve altın koparmışlardır. Meşhur gazeteciler kralr (Hörst) ün müteaddit casusları yardı. Avrupanın bir çok yerlerine havadis toplamak için mühabirler yolladığı gibi, casuslar da gönderir, hariciye nezaretlerinden siya. st —dosyalarla devletler arasında . gizli mühabere evraklarını çaldırırdı. Arası iyi olmıyan nazırların, meb'usların hu- susi ve aile sırlarınır havi mektupları ve evraklarımnı ele geçirir, dosyasında sak. lardı. Sonra, zamarımda her birirden ayrı ayrı istifalde eder, bir çok mazırları, hükümet adamlarını istifaya meobur bırakır, yahut istediği şeyi yaptırırdı. Büyük ticaret müceseselerini, elde etti- ği gizli vesikalarla iflâsa kadar sürük . lediği çok olmuştur. Hariciye nezaretlerinden siyasi ev - rak ve resmi vesikalar çalmak, çaldır . mak hususunda ustaca plânlar hazırlı- yanlardan birisi de Bernar Maimon'dur. 1910 da Fransız Hariciye nezaretinden 'bir takrm siyasf evrak çalındığı zaman, bizim gazetelerimizde de adı, sıksık ya. zıldr, durdu. Vaktiyle, ikinci Abdülhamit devrin - de, bazı nezaretlerimizden de resmi ve. sikalar çaldığı söylendi. Hattâ (Mai- mon) u, lâfz yakınlığından - dolayı (Maymun) şeklinde yazanlar da oldu. Maimon, çok kurnaz, şeytana külâhı ters giydirecek derecede hilekâr bir Fi. Ixıtm yahudisiydi. Gayet mükemmel İn- gilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca ve İspanyolca konuşur ve yazardı. İşi. ni becerecek kadar İda Arapça bilirdi, (Tevrat) ve (Talut) tan mâna çıkara - cak kadar İbraniceye vâkıftı. Dünyayı dolaşmış, gezmediği yer kalmamıştı. Bu arada, 1896 da İstanbula da geldi. O tarihte Samsun —Sivas demiryolu im . tiyazını almak istiyen — (Koönt Kap- nist) in hesabmna çalışıyordu. Abdülhe. mitle Rusya arasında bu hatta dair o- lan müukavele henüz imza edilmemişti, Kapnist, Rusyanın Viyana elçisinin oğluydu. Teklifler, etüdler yapıldı, fa. kat Abdülhamidin tereddüdü yüzün - den bir şey başarılamdar. Yalnız ortada yaprlan bir şey vardı: Samsün — Sivas hattımr Osmanlı hükümeti yapamazsa Ruslar yapacaktı. Bu kaydi parafe edilen mukaveleye koyduran Maimon oldu. Hizmeti yü- zünden mühim miktarda para aldı. Ve bundan sonra da (Rettiçer) adındaki İngiliz şirketinin işini takibe başladı. Şirket namına Osmanlı hükümetine mü. racaatlarda bulundu. Bu şirketin teklif etitği İskenderun —Bağdat demiryolu idi, Hattın haritası, İkinci Abldülhamide verildi. Harita hakil:aten nefis bir sân'at eseriydi. Boyu iki metre, eni de altmış santimetre olan haritada, hatlar, ya. kutla, dağlar zümrütle, çöller, vadiler sarı yakut, sarı pırlanta ve nehirler gök yakutla işaret edilmişti. Şirket bu - nu yapmak için (10) bin İngiliz lirası sarfetmişti. Acaba bu harite — bugün mevcut mudur? Varsa nerededir? Maimon, İkinci Abdülhamitle iki defa görüştü., Eski Arap emirleri hakkında yazılmış bir çok Arapça kasideleri ken. di eseriymiş gibi, Abdülhamide okudu. Devamı Ğ mecrıda (Lütfen sayfayı çeviriniz) |

Bu sayıdan diğer sayfalar: