Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Cin ayet ve aşk romanı L Girlstienim ö günsi sömese (vana tarafıadan türkçeye Çevrilmiştir. & üm: köymüuştur. Tayyare aranıdığı sirada bü %a:ü—"& tevâzu gösterime “Cinayet vasitasinimi bü tüb öldüğü %&a&f*mwwmw “O zamandan itibaren, tamamile baş & Piz . kü mahiyette bir faraziye yürüttüm. 4 %%ım Bibi ben de evves | — “Bunda üç şüpheli şahis vardı. Betki M Biç fetinden dolayı hayrete | de bir dördüncü.. . tabiş bir Bilhâssa hiç kimsenin — gayri tir y olmas calibi dikkat- h:::fk'“ İki cihet de garibime gidi- Ölünmay TT Mevcudiyeti —ve tübün “Yle% Mahkemeden sonra Jâpa Pencered ğibi niçin — mücrim tübü t? m;n âtarak öondan kurtulmamış Te bağ bü tâkdirde dikkati celbet- Kün etipç ebilirdi. Lâkin üzerinde dük ü ti görünen tük bambaşka şey- m'.'nun du, fübün bülünmdsını arâır ediyör " Biş 1 Sletbiriş fek CE€Vağ, bu mMmevkide maritıki Ti m'bbüenı Ve tübü bulanlar cür lt %â;—üuıle diken atmak sufeti- hq% * Kükmedecekler. Hatbuki bldiy © Sörümü bu şetilde işlenmiş de- N j z%ın mmmer gösteriyor ki, ölüm, bua Çayyı DN bakması yüzünden vü- LAİ İuı[imı“u" Gözlerim kâpalı olatak .Bi"’ Söruyorumi! !’l'ııtikr dikeni bir vücuda batırmanım en * Tsulü nedir? "z-;,îm Bitrrmakt . a—ı "';de aydınlık uyandıran cevap Ükanı TC GĞ de, bu süretle örtâya "e âiüım bir netice çıkaracağız: ilg,, AM _İ:z;fîn kaâtili, örlün masâsına * 'ğ 4'&h:mk vtren iki gar$ön, müâsaya —,,—î'ş&,waf.' Büna kimmse dikkat etme- uZ ..g"hrdın başka kim? timi, Tn yolcular İçinde sade © müc- Hîhrl İskemlesi yanından — geçmiştir. qhhfî’ol'um ki ö tüb vasitâsile zehir hüsusuna dikkati celbetti. & ea Gfayarak yerinden kalktı. teimem! « diye hâykirdi. Buz ER A İ K * süğd Ot h:lnı dı::uüill « dedi. Netiteye henüz tyg HÜBMElİ adamt Kaydettim? %;*&bıvı. ve bay Klant. Rib; , Müzarda bürların üçti de mülerim kaşş Sörünmiyorlardı. Lükin buna dait 'lıım”m"t edinmek, bünün —için de “ger “lde etimek Mâzrmdı. Vasaj ç Yoleu bü hayvanıri mevcudi- Üy g ketmemişti. Ancâk kahve gel- V farkedildi. Bu da garip bir / Yeni Y Yeni faraziyeleri dimağımda ua başladım. y Hlyor 4 dramı iki cihetten yürü- “M U. Birincisi en basitiydi: ıöıı.:,ld"“ Jizel bir arı tarafından se- Hu ıaâhlî:ım Bazı ahvalde görüldü Rtp 'ı'â:.“mhlp sektesinden yuvarla- Ük, ni 1? bir kanaat hasıl olduğu takdir Uu_.— Öteki emareleri de yökede- hqh'-'**aıı ve şüphe altından kurtu- “ p TJap Tiyray , Ve ben bu. husüsta tamamen -n'“'* kaldık. k ki: Katil madam Jizele yak- hn.h'y:lhnl batırıyor ve arıyı örtalığa öt Ç ON Zehir o derece müthiştir ki -.E;Wm öldürüyor. TiZ %m," Jizel haykırsaydı, tayyareni ıîîtiıı Kürültüsünden işitilmiyecekti. n bile, arıdan dolayı — bağırdı t h * Zita başkaları da bağırmış- Ünş ::. fazla dikkati celbetse, arı, ka- “Bi ri_km_“l*u ya işte.. ..le:&:ı Şik budür işte.. k"ne mı:; hakikatte olduğu gibi muha- Yürütelim.. , m.lşüıtiı-. telim.. Yani, diken keşf- '--ı!ıme?dina çıkemrgtır ? tüht Ca Slüme inanılmamıştır. Katil, h'““lıe" deliğinden atarak şüpheden ; Ş ak yerde bir koltuğun arkasına d:u? Mmaksadı neydi? Herhalde, | “Arr meselesini ortaya ilk atan bay İâti Dupon, belki de dikkati celbetme- den madam Jizele yaklaşmiıştı. Çünkü tateni kâdının uzağında — otürmuyordu. 'Lükin, bir öihetten de kendini bu dere- ce şüpheye matüz brrakabildseğine ih- timal vermiyordum. “Bunun üzerine biüitün dikkatimi şu arı mieseledi üzerine tekâsüf etirdim. Eğer katil burlu, tayyâfeye © mühim arida salrvermek için getirdiyse, yanında küçük bir kutu bulunmak gerekti ki içine saklasın arıyt«ı “Seyyahların eşyasını aramalarını bunüun için istedim. “ÜUmulmadık bir vaziyetle karşılaş- tık. Aradığım şeyi bulduk. Fakat anla- şılan tamamile mâsum bir adamın üze- rinde, “Notman Gelin cebinde boş bir kib- tit kutusu yardı. Lâkin umufnun şefta- detine nazatan Gel bir kere yerinden kalkmıştr. Ö da ön taraftaki lavayuya gitmek içit.. “Maamafih, - bu faraziye İmkânsız görünmekle berabet - Norman Gel cür mü işlemek için bir çareye malik bulu nüyordu. Çantasının mühteviyatı da bunu isbat ediyor. Nortrmaân Gel, hem merâkla, hem de şaşırmış bir halde: — Çantanmi rm? « diye sordu. Allâh Allah.. Çantama ne soktuğumu şimdi hatırlamıyorüm bile,. Puaro, gülümsiyerek ona baktı: — Bit dakika müsaâde buyurun tica ederim, Bu mevzua avdet edeceğiz. Si- ze sadece ilk çıkardığım neticeleri an- İatıyorutm. “Takip edelim — mülâhazalarmızı.. | Pikrimce dött kişi bu öüirmü işlemiş ola- Bilirlerdi. Garsönlar, Klarısi ve Gel.. “Dördü de, maktul kadına yaklaşmak fırsatınt bulmuşlar, yahut bulmuş ola- bilirler. Şayet bunlarıtı birinde türmü işlemek sebebini bulursam katili yaka- İamıştımıi. “Heyhat.. Araştırmalarım net'ce ver- medi. “Döstüm Jap, eri basit işleri muğlak bir hale soktuğum iİçin bana sitem edip duruyordu. Bilâkis ben bu meseleyi en mantıkf bir şekilde mülâhaza ediyor- düm. ; “Madam Jizelin — öldürülmesinden kâr eden kim olabilirdi? “Tabildir ki kızı.. Çünkü mirasa © koönacaktı! (Devamı var) | ı Senelik — 1400 Kr. — 2.700 Kr. 6 aylık — Tg0 , YAĞÜ » Saylık — 400 , 800 » Üaylık — 150 » 800 » HABER AKŞAM POSTASI Lr İDARB Evİ: İstanbul Ankara Caddesi Posta kutusua 1 İslanbül 214 Telgraf adresi: istanbul HABER Yazı İşleri telefonu; 28872 idare, ilân * : 24870 ABONE ŞARTLARI Türkiye Eenebi Tifodan korunmak Bunları _B_Ij_lyor musunuz? elinizdedir Tifodan korunmak için çök basit, u- cuz, tatbiki çok kolay bir usul bulun - müuş ve tectüibe olunmuştur. Malümdur ki tifo ön fazla su ile geçer. Sudaki tifo mkiroplarını kolayca fiasıl öldürmeli? Çok basit bir üsul ile., Müuslüktâğ bit litre su alıtız. İçine üç buçük gram adit târtrik atıniz. İki saât kadar bırakınız ve istediğiniz gibi içi . niz: İşte Marsilyalı doktor H. Violle'ün bulduğu ve yüzlerce insanda tecrübe e- derek müessir Clduğuna kani bülündü - ğu usul budur. Tecrübelerden anlaşılmıştır ki: Sulda bulunan mikropların en tehlikelileri bile asit tartrik müvâatehesinde yaşayamıyor jar. En âz yarımi saatte ve &n geç iki saatte ölüyörlar, Litrede üç büçuk gram tartrik, insan için zararlı değildir, Yalnız bir tek mah- zur vari ÂAsit türtrik ilâve edilmiş su « yun lezzeti Halifçe hamizt ölür. Bü lezzet, bâzılarttım hoşuna gidebilir. Fa. Kat bazı kimselerde bundan hoşlanmaz- lar. Bu gibiler için de müessir bir çare vardir! ÂAsit tartrik ilâve edip iki saat kâadar bekledikten söfita gene bi- litre suya Üç bucuk gram karbönat (bikarbo nat dö süd) koymaktır, Karbonat, asit tartrik'in hâmiziyetini ve bu suretle de hamızi lezzetini alır ve aytıi samanda su yu gazozlu yapar. Asit tarttik ve karbönat çok ütüz maddeler Olduğu için bu usul çök basit ve kolaylıkla kabili tatbiktir. | Asit tartrik vasrtasiyle yalniz tifo mikroplart değil, dizanteri ve kölera ile de mücadele edilebilir. Bun'ar da teecrii be edilmiştir. Basit bir dokuma tezgâhı Hayat pahalılığı arttıkça her alle mümkün oldulu kadar kendi ihtiyaçla- rınt kendi görmeğe, bajkalarına verecek parayı tasarruf ederek bunçnıı diğer zaruri şeylerini tedarik* etmeğe çalışı- yor. Resmimizde bir eyv bayanımın, kendisi için yünlü dokuduğunu görüyor sunuz, Ninelerimiz zaâamanında bu nevi dokuma işi memleketimizin pek çok yerlerinde tamamen taammüm etmiş bir âdetti. Evde dokunüz, dokunan şeyler evin ihtiyacı için kulanılır veya hazan satılırdı. Dokumacıları yarı bellerne ka dar toprak içinde bulunduran tezgâhla ra mukabil ev tezgâhları da vardı ve evde kâdınlar bunlarla dokurlardı. Ş'mdi Avrupada, resimde gördüğü- nüz şekilde ufak, pratik el ve ev tezgâh ları yapılmıştır. Genç kızların bile kolay lıklar, zahmetsizce kullandıkları bu tez- gâhlarla her nevi iplik ve yünlü men- Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKİT) Matbaasi Ten Ton amca — Osman, komşunun çocuğu gelmiş, seni istiyor! Osman gırtlağında kalan soti lokmâ yı yutmağa çalışarak ayaklandı, merdi- ven başına koştu: — Geliyorum, çocuğa söyle gitsin| Geri döndü, duvardaki çividen ceke- tini aldı, kötisolün Üstündeki Aaynada saçlarını düzeltti: — Ayşel Kapının eşiğinde parlâlı gözlü, esmer bir kadın dutuyordu. Osman onun yanına gitti, beline sa- rıldı: _ — Aygşe, mlsaade edecek misin? — Ama ben seni her gece sabahlara kadar beklemekten bıktım Osman. Ne olursun; bir gece, bir gecetik benim yanımda kal! — Aman sevgilim.. —Benim için etmediğin kalmadı. Mahalleleri ayağa kaldırdın. Babamrı sokağa çıkarmaz oldun. Dün atüinemi görmek için evden gittim, sokak kapı- sında bıçakla açtığın delikler hâlâ duru yor. Annem beni görühce titremeğe başladı. Arkamdan sen de içeri girecek sin diye gözlerini kapıya dikti. Ö ka- dar körküyor ki senden?.. Halbulki da-« ha bir gececik bile yanımda kalmadın! Beni eve kapayıp gece kuşlatı gibi öte de beride sabâha kadar dolaşryorsun!.. Osmantığım, ne ölür.. _ Osman karısının sicak nefesinden yüztlinü kurtarmak için önü birakmak istiyor, fakat vücudu ve kollart başkâ birinin Arzusuna İtaat ediyormuş — gibi mütemadiyen Ayşeye yaklaşıyor, Ayşe yi kavrıyordu. — Ayşeciğim, bir getecik daha.. Di- nim hâkkr içih yarın akşamdan itiba- ren bir yere gitmiyeceğim. Hep sehnin yanında kalacağım. ÂAma bu akşam bı- râk beni! Yok, bırak beni bu akşam! Sana nasıl anlatayım bilmem ki.. Bil- mezsin Âyşe., Mühim bir iş! — Evet, mühim işin ne olduğunu bi- liyorum. Kumar oynayakaksınız! — Vallahi değil Ayşe! Mühim bir iş diyorum sana? Bana inanmıyor mu- sun?, Kocana inanmıyor musun? Hem | bir iki saate varmaz dönerim. — Çok işittim bu lâfları.. — Yemin ederim sana. Ne biçim yemin istersen edertim. Ha?. Hadi be- nim karanlilim! Hadi benim kokulu kuru Üzümüm! Hadi benim Âyşeml. — Ösman! — Emret bit tanem! — Saat kaçta geleceksin? — Kaçta mır? Saat.. Saat.. Ön birde! Tam ön birde buradayım! — Ama yalancı çıkarsan? — Kes kafamı eğer yalancı çıkar- samr. — Keseyim mi? — Feda olsun! Kes! Ayşe yanaklarının ıslak derisini, to- püuklarını kaldırarak, Osmanın sert sa- kallarına sürdü. Osman göğüs kemikle rinin üstünde basma entarili bir taş be- bek gibi küçülen karısını sıktı, ayrıldı- lar. Merdivenin alt başısdan Osman bağt rıyordu: — Ekmek bıçağını güzelce bile! Her ihtimale karşı hazır olsun!. Sokak kapısı kapandı. Ayşe bir adım da pencerenin önüne vardı, patiskâa per deyi kaldırdı, camı sürdü, Sokak fene- rinin ışığından uzun boylu, kara elbise li adam bir kat daha erkek görünüyor- dü. &£ * * Ösman komşunun merdiventerini çık tı, oda kâpısı açıldı? Bit masanın etra fıfiıda üç dört kişi otütüyordu. Ostmanı görünüe hepsinin yüzlerinde sevinç alâmetleri belirdi. — Osmatn,; höş geldin — Nerede kaldın be Osman? Valla- hi sen olmadan tadı yok bu işin! — Hocayı sörma Ösmafıi! Bu âkşam şang berbat! İki elde sifiri tüketti! Oyuh çoktan başlâmışti. Müsanin listünde dağınık iskâmbil kâğıtlatı, bös zukluk paralar, markalar vardı. Tam orta yerde beyaz karpuzlu bir lâmba duruyordu, ÖOsman evvelce İtendisi için ayrılmış olan sandalyeye oturdü. Be- linden büyük bit kırmızı mendil çıkâra rak yüzünü gözünlü sildit — Bizim madamdan güçbelâ izin koparabildik, dedi, galiba yarın akşam dan itibaren yine buradan çızlamı çe- keceğiz. Masada bir hareket oldu, Herkes ye- rinden kalktı; hoca denilen ve demin- denberi somurtkan bir yüzle kenardü oturah şiğman yânaklı, iri gözlü adami: — Yapma yahu, dedi, sen mi? — Ben ya! Ama diyeceksin ki kirk yıllık kâni ölür mu yani! Hoş bet bir şey demedim daha.. Ama bizimkinde karar, kârar gİbi götünüyoör hani... Elindeki ispati kızıma dikkatli dikkat li bakatı İnce siyah biyıklı, siyah Baçlr bir adam: — Hadi tafırm sen de, dedi, kadın lâfile Buya gidilmez. Osman ona baktı! v« Öyle mi zannediyorsün? Bu benim için değil! Ben onu almak için tamam iki sene cçaddeleri ölçtüm. Doğrusu ku- mardan da, dünyadan da vazgeçerim. — Vay canına, bizim Osman bayağı âşık bel Hoca bağıtır salladı: «« Öyledir köftehor, öyledir! E döğ rusu nikâhının üstünden: altmış gün bile geçmeden Osmanın buralara gelip bizimle oynaması şaşılacak şeydir. Hani ben onun Ayşeyi almak için ne- lere katlandığınt bilirim de.. Osman gözleri büyüyerek hocaya döndü: — Haca! Siyah bıyıklı adam söze karıştı: —ENEN — Hoca, dilini bağla yerine! — Canım he var, ne olüyor? — Burada ayalimin adını mana var mr şimdi? İrtce bıyıklı adam başını salladı: — Doğrudür, dedi, hocahnın patavatı nöksandıf biraz! Sen kusura bakma Osman !.. Ev sahibi demindesberi ayakta du- ruyordu. Söz buraya gelince lâmbanın fitiline uzandı, Birkaç defa kıstı, açtı, sonra geri çekilmeden tam arkasına düşen sandalyeye oturdu. Kâğıtları karıştırdılar, Hap- Sonu yarın İlhan Tarus anmakta ilânı aşk ediyor sutlat dokunmakta ve dokunulan şeyler nihayet iplik veya yün fiyatına mal olmaktadır. Yapılan tecrübeler, bu tezgâhlarda dokumanın çok çabuk öğrenildiğini gös termiştir. Tezgâhlar, oldukça süratle taammlim eylemektedir. Üniversiteli bir genç kız Kendisine bami arıyor Dün şu mektubu aldık: “Ben 22 yaşında bir kızım, Üniversi. teye devam ediyorum. Tahsilimi yapa - bilmek için bana naktf yardımda bulu. nacak hiç kitinsem yok. Çök mustarip bir vaziyetteyim, Bana hâmilik yapacak tahsilimi bitirinciye kaklar yardım ede- cek birisine, benim için yapacağ: mas . raflart tahsilimden sonra çaltışarax öde- mek için senet verekilirim. Böyle bir yardımda bulunabilecek hayır sevenle. rin (Haber gazeteti vasttasiyle N.) ad- resine bir mektupla bir hafta içinde müracaatlarını rita ediyorum. Bu za. man zarfında kimse müracaat etmemiş | bulunursa çok sevdiğim okumayı terk- ederek hayata atılmak, yemek pâaramı kazanmak mecbüriyetinde kalatağım,,, larm, Ai eli zi Üai Si a — — a —T z a ai nn AĞ