rıiı.n: Soğoman Tehliryan — Çeviren: B.Ş. ! . —lktıbıııeumumhıkkımıh!m_ e Dü /— Talât Paşa, belki de takip edildiğini hissedince karşıki kaldırıma geçti Ben de beş adım geriden onları takip etmeğe başladım. Yavaş sesle konuş - tukları için gözlerini işidemiyordum, mamafih Talât Paşanın muhatabını din. lemediği, hattâ sabırsızlık alâmetleri gösterdiği, ikide bir saatine bakıp hız- İr atdlıımlarla yoluna devam etmesinden anlaşılıyordu, Nazarı dikkati celbetmeden kendile , rine daha ziyade yaklaşabilmek Üüzere, ilk tesadüf ettiğim gazeteciden Alman- ca bir gazete alarak, gazeteyi açtım ve okuyarak Talât Paşa ile arkadaşına yak » İaştrm. Talât Paşa arkasında ayak sesi duyunta başını çevirdi. Paşanın bu ha. reketini görmemiş gibi hareket ederek gazetemi okuya okuya ilerlemeğe de vam ettim. Vaziyetimde şüpheli bir $ey görme . yen Talât Paşa ile arkadaşı bir müdet daha önünmde yürüdükten sonra bir - denbire karşı tarafa geçtiler. Bir oto. mobile atlayıp izlerini kaybedeceklerini zannetmiştim, halbuki karşr kaldırıma geçince kemali sükünetle gene yollarına devam ettiler, j Bu vaziyette kendilerini yakından ta- kip etmek çok tehlikeli olacak ve bütün plânlarımızı alt üst edecekti, Gazete . mi tebime koyarak, uzaktan onları ta - kip etmekle iktifa ettim. Talât Paşa Karşı kladırıma geçtikten sonra bir iki defa arkasına dönüp baktı. Arkasında kimseyi görmeyince arka- daşımın koluna girdi ve bastonunu sal- lıyarak bir şeyler anlatmıya başladı. Biriki sokak geçtikten sonra Talât Paşa ile arkadaşı Uhland sokağına girdi ler. Acaba bu sokakta işleri ne idi? Orada birisini mi ziyaret edecekler - Kendisinin acele ettiğine, geç kalma dediğine bakılırsa bu böyleydi. Fakat Tam bu esnada, Talât Paşanın 194 numaralr apartımanın önünde durarak bir defa daha arkasına baktıktan sonra apartımandan içeriye girdiğini gör- düm.. Arkadaşr da onu takip ediyordu. Hiç beklemediğim bu vaziyet karşısında ne yapacağımı şaşırmıştım, Talât Paşa nınbu apartımanda işine olabilirdi? (Apartımanın kapıtsısına müracat ederek | merakımı tatmin etmeği düşündümr fa- kat bu hareketin doğru olmryacağını der hal takdir ederek, bu projeden sarfı nazar ettim. Talât Paşa ile arkadaşının girdikleri apartıman oldukça büyük bir bina idi. Takip etiğim adamların kaçın ct kata çıktıklarını sokaktan tahkik et- mek kabil olamıyacaktı. Kimseye bir şey sormak istemediğim cihetle 194 numaralı apartımanın tam karşısına dü şen küçük birahanede oturup Talât Pa- şayı beklemeğe karar verdim. Bira bardakları mütemadiyen boşanı 'yor, fakat Talât Paşa ile arkadaşı he - nüz çıkmıyorlardı. Geciktiklerini görün FtayaettERİNAE etayygyyei OÜ teyyyyyeiEPİ A yyyayat FAPDN gl ler şehit etsinler... Dedi. Sonra dudaklarında bir tebes süm çiçeklendi. “Lâhavle,, çekerek mey- dana yürüdü. Dördüncü Murat ağlıyordu. Göz yaş lart sicim gibi sakallarından akmıya başladı. Tahta çıktığı gündenberi ilk | ağlayışıydı bu padişahın... Hoş son ağlayışr da bu oldu yal... Sadrığzam meydana çıkar — çıkmaz zorbalar hütum ettiler. Paşa ilk hü- cum eden sipahinin ağzına: — Ya Allah: | Edip bir yumruk aşketti. Tepesi üs- tü yuvarlandı, ne ağız kaldı, ne burun herifte.. Başka bir zorba atıldr. Hançe- rini başına vurdu, kulağına kadar yardı. Bir başkası göğsünden bıçakladı. Paşa yıkıldı, Kılıçla, hençerle tamam on yedi ye- rinden yaraladılar, Can çekişirken, baş- ka bir yeniçeri de kafasını vücudundan âyırdı. Bu kanlı manzarayı gören dördüncü Murat;, içinden : — Ben bunun acısını sizden çıkarı- rum. Görüşürüz kaltabanlar: diyordu. ce şüphelenmeğe başlamıştım. Atcaba a partrmanın arka sokağa bakan ikinci bir kapısı daha vardı da takip edildiğinin farkına varan Talât Paşa beni atlatmış mıydı? Ve yahut Hardenberg sokağındaki e. vini terkederek, izini kaybettirmek üze zere bu sefer de Uhland sokağına mı nakli mekân etmişti? Her iki ihtimal de varid olabilirdi. Fakat bunlardan hangi. sinin doğru olduğunu tahkik edebilmek için birahaneden çıkmam İcap ediyor- du... Garsonlardan birini çağırıp 194 numaralı apartmanın arka kapısı olup olmadığını sormak da mümkündü, fa- kat ihtiyatı elden bırakmamak lâzımdı.. Bütün bu düşünceler arasında bir türlü kati bir karar veremiyordum... Bu | müddet zarfında saatler de geçiyor, öğ- le yemeği yaklaşıyordu. Nerede ise Apelyan işinden dönecek ve beni evde bulamayınca başıma bir felâket geldi. ğine hükmedecekti... Biraz daha bekle- dikten sonra birahaneden eve telefon edebildim, fakat tanımadığım bir muhit ten arkadaşımla telefonda ermenice ko- nuşarak nazarı dikkati celbetmek İste- miyordum... - Artık kararımı vermiştim. Ne olursa olsun Talât paşa ile arkada- şını bekliyetektim... Akşama kadar a - partmandan çıkamdıkları takdirde gi- | dip apartmanın arka kapısı olup olmadı- ğını bizzat tahkik edecek ve neticei tah- kikatımı arkadaşlara bildirerek, hattı hareketimizi onlarla beraber müzakere edecektim. Bu kararı verdikten sonra içimde büyük bir ferahlık hissettim. Bü gibi va ziyetlerde en büyük müşkülât kati ka- rar verebilmektedir. Fakat bir defa in- san kararmı verince, bütün zorlukları ortadan kaldırmış olur. Saat bir buçu- Ba doğru önde imeçhkul aalazii Olduğu hai de Talât paşa 194 numaralr apartman- dan çıktı. Bu sefer üçüncü bir şahıs da- ha kendilerine refakat ediyrdu. Biraha- nedeki hesabımı temizliyerek uzaktan onları takibe başladım. Geldiğimiz yol- lardan geçerek geri dönüyorlardı. Har- denberg sokağına yaklaştıkları zaman benim bulunduğum tarafa geçtiler. Öğ- le vaktiydi. Caddeler kalabalık öldu- ğundan karşı tarafa geçmek mecburi- yetinde kalmadan kalabalığa karışarak Telât paşa ile arkadaşlarını takip ettim. Tahminimde — yarnırlmamıştım. — Biraz sonra Talât paşa, arkadaşlariyle bera- ber Hardenberg sokağındaki 4 numara- lr eve girdi. Tekrar gokağa çıkmadık- larından emin olmak üzere yarım saât kadar oralarda dolaştıktan Bönra Augt- burger sokağındaki evimizin yolunu tuttum.. Tam bizim sokağa gireteğim sırada arkadaşım Apelyanla karşılaş- tım. Apelyan beni görünce: — Neredesin birader, bir saattir her tarafta seni arryorum, diye bağırdı. Büyük bir soğuk kanlılrkla — cevap verdim: — Ne telâş ediyorsun, geziyordum. — Doğrusu buna diyecek yok.. İm- | san hiç olmazsa gicekeceğini telefon e- der, (Devamı var) H. Rüştü TIRPAN 18,30 plâkla dans musikisi, 19 çocuklara " masal, Nezihe Nine tarafından, 19,30 konfa | rans Beyoğlu halkevi namma — devletçilik Ahmet Hamdi Başar, 20 Klâsik Türk musl. kisi, Nuri Haltil ve arkadaşları — tarafından, 20,80 Ömer Rıza tarafından arapça söylev, 20,45 Vedlia Rıza ve arkadaşları tarafmdan Türk musikisi ve halk şarkıları, (saat ayarı) 21,15 oörkestra, 22,15 Ajans ve borsa haber. leri ve ertesi günün programı, 22,30 plâkla sololar, öopera ve öperet parçaları, 23 sön. BÜKREŞ: 18 plâkla slâv müziği, 19,15 plâk, 21,05 kü. çük oörkestra, 21,d0 mandolin ve havayan gi. tar koönseri, 22,45 Rumen musikisi, BUDAPEŞTE: 18,30 Şarkılr plâklar, 20, radyo örkestrası, 22,55 sigan orkestrası, 23,40 pliyano konseri, 18 salon örkestrası, 20,10 radyo örkestra. gının könseri, 29 hafif müzik, VARŞOVA: 20,80 konser, 21 film müziği, ve dans hava larr, 22 senfonik konser, 23,385 dans plâkları, Dünün meçhul dansözü bugün film yıldızi .. İngiliz stüdyolarının en meşhur kadın artisti Anna Negle nasıl muvaffak oldü ? “.ıı'r Bundan yirmi ' e ; Spora karşı o kadar büyül Na sekiz sene evvel ikmal “ y g i 5 b #4 — vesi vardı ki, mektebi M HL BÜ v Ve c DeEDD ; ĞĞ — spor veya bedit timnastik mkl“' mağa karar vermişti. Fakat M kaydı, çünkü bir çok İngilir M' bi bedit danslarla işe başlıyan Londrada, İskoç . yalr bir baba ve İrlandalı bir ana - dan dünyaya ge. len ve asıl ismi işi dansözlüğe vüurdu. W Marjori Robert - Evvelâ, kabare ve dansingw' Ka 01?:.1' 3 setmeğe başladı. Sonra . mü Li hur İngiliz yıldı- zı Ânna Neagle, bugün — dünyanın en büyük sinema artistleri derece . sine yükselmiştir. İşin asıl şayanrı hayret ciheti şu. idoğru ilk adın olarak . g ; stilleri itibariyle büyük bir Şölüü p muvaffakıyet kazanan ve reyüilef & sında âdeta (aristokrasi) yi t j “Cochrans Young Ladies, M Ü İşte bu meşhur kumpanyîda,_ a dur ki, bu çok gül- ettiği sırada, ayni zamanda aktöl: zel ;rıldız daha tekâr ve muharrir olarak tanmml$ ılj bundan iki sene san'atkârı Jak Bucthanan, onü $0f gpî evvel —tamamiyle ce beğenmiş ve büyük tstidadi! yUJ meçhuldü. rek, kenldisine derhal bir tiyatr0 de çok mühim bir rol teklif etmişi” # Genç kız bu teklifi kabül gene önün tavsiyesi üzerine İ ılj ğiştirerek Anna Neagle adını j’ Jak Buckanan, ayni zamandâ, Bir gün, meş. hur bir yıldız ola- tağına dair de, hiçbir emare yok. tu. Filhakika, ba- gi âî e âıîasi 1' ; : : DDi aktörü de olduğu için ekran'ıl denizciyîik î B gğ yi v p. kapıları da genç kıza açılmıştır- #ı Benç kız onların ' ğ l : : Aıîna I.*Ieag]et gogta:hğ[ I:ıı.lîfnk ıj çelik &hhatlerine dat üzeriner kısa bir müdde ' Ve açık hava aşklarına tevarüs etmişti. Anna Negle Herber ilkoks'un refakatinde bif Binaenaleyh, devam ettiği kollejde, ders çevirmiş ve gösterldiği MT | BZ NUDK lerden ziyade sporda muvaffak oluyor- | fakryet Üzetine, iki büyük fi YARIN mati i a ! kendisine baş rol verilmiştir. matinelerden itibaren İRPRĞr SK BE ea e piyllR _ ”: i Sinemasında 5 » Metro Golduyn - Mayer mücssese- İN SAKARYA'da ? Lesli Hovar0 sinin büyük heyecan filmi 2 büyük film birden a d' 1. Gangsterler Mühim ve alâkâalr bir müsabaka Lâvrens fllmmaf, o TATRArç büyük bir mı.Ndı 2 1/2 da: İngiltere Tazınm İncileri 4 1/2 da : Bir Balo Hatrrası 6 1/2 da: İngiltere Tacınım İncileri 9 da: Bir Balo Hatırası Biletlerinizin parçalarını saklayınız. fakiyet göster karşı karşıya - P ai Çok acele satılık hane da Arab Manav sokağında 6.8 No. lu tramvay durağına bir dakika mesafe. de havadar, nezareti fevkalâde 1000 metre murabbaı bahçe, iki mutfak, 15 oda, üç bölüğe kabili taksim, 4 tara. Müthiş iki rakip çetenin şimdiye örülmemiş — mücadelesi, | fı açık müstakil bir ev pek acele ve New . Yoşk polisini !acnclerce meş- çok ucuz fıa.f:ıd satılıktır, İsteklilerin gul eden esrarengiz film. Beyoğlu: İstiklâl caddesi 121 Dr. Sü: reyya Atamal'a müracaatları. Amerikanm büyük sinema fff y İngiliz stüdyolarına mühim ser?” 4 koyduktan sonra, Amerikadan F Son senelerin en genç -en güzel - en sevimli yıldızı DİCK POWELL ve ilâahi MADELEİNE CAROLL tarafından şahane bir surette yaratılan ır:ğî, 1::: gok film yıldızları gdn*# ' Aşıklar YOlll_ el kemen arn y Fransızca sözlü NEFİS, AŞK, MUSiKİ, DANS ve GENÇLİK filmi,; | Yarın akşam MELEK sinemasında lunmaktadır. Aslen İngiliz artistin ,bütün sinemacılık hayatt — vutta geçmiştir. İnceliği, lisana ve edebiyatfa ;:;:/ kufu ve rolünü yaşatmaktalti / le şöhret bulan Leslie Hovard, ,j ana vatanınlda, büyük harbin € hur ve en esrarengiz şahsiyetl # biri ölan casus Lüvrensin hayat“:) ir filmde, Lâvrensin rolünü almış * — den muvaffak olmuştur. kl’J “Romeo ve Jülyet,, filminin İ / nr olan Lesli Hovard, meşhur ” | son derece benzemektedir. i ' Tahayyül edilebilen en sevimli film.. | Bir aşk hülyasında bir vals rüyası -Aşk ülkesi Baş roöllerde: ALBERT MATTERSTO CK ve GÜSTİ HUBER önlmtüüz. deki Perşembe akşamımmdan itibaren SARAY sinemasında | Zarafet — Musiki ve aşk haftası KAZLENNDINNUI — — >m. Üü — — —oLK7rFrir a o y — | y b