Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
;Pgun âargm eve git. , m:_ıhan_. İm ağrıyordu. Tampı,, derler, Solakların sol bile. Yazmaktan mü. Masıdır. Ona ya. K Belaj, ülardan Haf ' T ihtiyar bayan Sen n Ya İYi kapp © Müuharrirsin. . TU he gi İPMişsin, Oh hıînîm Züh ol "al y&nana_umğ: ? Sevabına bir ar. " Bak derdim nedir? Ç Ğ w5 A haZırl andım ; GETATEN - F ettı.gm akat ailem. u p * » | geldiği kadar "Llhl Böni S n * Vitlep ÇNÜ hoş ediver! dedi, İHlepim düm, Kaçı eK bir iki saat 4 ” ıkîaadı_ am ş'Şt'h ertesi ğün # Pldüm, » Pahallede kik a Hahr de epeyce şöhret , İıtidî[k”&nın ; ?ıî hasenat sahibi, fa. Ş ü krd“t%r: â’?ypelyor, ateş gibi | Mt m, CSki K Hf ) 'z"&, 6 h:dşohmtî kazanmasay. eh i a Za%ğrî:ası Sökün Ü fibaren angarya- baş itii €&tti. Ben de ka - , S Ve hayır duaları kay. eınek Üzere ha babam ha.... ha Ak :;na Söylüyorum: mu. hhammü Saryası havale etme. ersa ö anlat Şey, olduğunu Yü S B ha 4 h 5 c ir ” bir kalemden bir gün u“ayyen miktarda ya. bizden bedava yere | k uf lîazma hususndaki Ü a kta bir Börmelidirler. Başka düri ğ at mektup bizi öldü. l&m;kî hizîm'kra“da bunları yazar. Mahalleden de okuyup Takırlar... # &* * ü d'îereyan ettiği sırada edil'ğer bir meslekdaşı. ğ Bi T W ada ı:lh'”"!re Söyl ka an Şunu da ilâve et ku- a €Z ki sözünü kıramıya. Duşi, _aş- 1Ş sahibi beni yaka. n 'satırhk ilânımı gaze. t ağî;; Bazan bunu parasız paı.a' Fakat A söylemeye yüzüm ; duru Y kendi azâ_m da tutmadığı İ. | “hlzîîum' b tebimden vererek koy İ & T b?.nka memuruna edimi iskontosuz kırdı. ni .. yett*dir_i? Bir muharrir de ay- €8e : " a ;Ştn-_ F aîleüm kitap halinde ti ati mali hi?d_ekî kitap bastır. ' qhıi:'mi beş ıj M. Bir müellif kitabı. Dü , Gtar, î?la iki üç lira arası ki da g Mal müellifin değil. r z haîâ:erz., aç bir dost çıkıp “bir Ü S Oldy, © Simdi bir âdet da. bi hadolunun şurasın. Ihdan Glar : L ik, p rîohu' ü den, yurt severliğiniz. Ki Tiz. Bazı arkadaşları - ü 'İrmek meabker_ıdi kitaplarını alıp lli “İhâagı “buriyetinde kalıyorlar. Oku birıeqîp Oskoca bir kasaba genç. h Braki bir kitabımı hep birlikte Ri âlerîne e's lrer kuruş verip kütüp- W te Pülma *T temin edemezler mi? Hat yağltak ; r? ——— A O L L LK ll tnedir> — “Usundaki bu kollek. (Vâ-Nü) .nM':ilbu_at Umum Möbaç ÜTÜ İstifa etti u '“*ehı e“l'ldenmı Müdürü Vedat — Nedim s n Stifa etmiştir. İstifanın : değildir. Bu istifa Dahiliye Tt M L edilmiştir. İ Gğa M g ğ Nüum Müdürlüğünü !qekm Araler ümum mü 8 müdürü vekâleten, Faik idare bir bayan kaş göz || zdi - Bizim geçimimiz | : Salar,.. Hattâ dostları. | | mış bir alay küfe, sırasıra dizilmişti. atmıya başladı: avu. |-8 Tophanenin Kasaplar İstanbul konuşuyor ! TT TTT N B madĞSi"d'EM WT-ŞİS!.,. TTYL ya Tophanenin Kasaplar caddesi çok bakımsız bir yerdir. Fakat buradaki esnaf hayatlarından memnun olduklarını söylüyorlar Boğazkesen caddesi üzerindeki dük - kânlarldan başka, Tophanenin bir çarşı. sı da Kasaplar caddesi denen sokakta yerleşmiştir. Çarşı deyince, sakın, öyle mükemmel, eksiksiz, noksansız bir çarşı sanmayınız. Burası bir kaç balıkçı, manav ve bak- kal dükkâniyle bir iki de kahveden iba. ret bir yerdir. Boğazkesen çarşısınm en alt kısmındaki ilk sokağa saptığı . Zat İtin bir mektup yaz. | mız zaman, işte biz buraya girmiştik,.. Daha fik andan itibaren, civardaki caddelerde hiç görülmeyen pislikle karşılaştık. Yollar hem bakımsız, hem de kirli idi. Çarşının yolunda, insandan ziyade, yük arabalarının geçtikleri görülüyor. du., Sağımızdaki bir cami duvarının kö şesine sırt hamallığından yadigâr kal. Bu küfelerin yanmda içi kokmuş pa lamut başları, barsakları ve daha bin bir türlü müzahrafatla dolu bir çöp te. nekesi, dekorun iğrençliğini tamamla. mış oluyordu. Önüme çıkan lâalettayin bir dükkâ- na doğru yürüdüm, Dükkân sahibiyle konuşmağa başlamadan, çarşının €8 « nafı bir anda etrafımı aldılar. Ben dertlerini soracaktım. Fakat buna vakit kalmadan onlar anlatmağa başladılar: — Evvel be evvel, camiin köşesin. deki şu lâmbayı yazmız. Bu sokağın, bu çarşının tek ışığı hep bu lâmbadır. Fakat saat 12 oldu mu, hemen söndü. rüveriyorlar. Halbuki, o saate kadar, zaten bizim dükkânlarda bir çok elek- trik yanar ve her taraf apaydınlıktır. Belediyenin lâmbasına ihtiyaç Saat 12 den sonradır. Eğer mutlak tasar - ruf yapmak istiyorlarsa, lâmbayı gece yarısına kadar değil, asıl ondan sonra yaksınlar da, bari hem onların hesabı- na uysun, hem de bizim işimize yara- SIn... — Peki bunu yazarım, başka ne derdiniz var, onu anlatın bakalım? de. dim... . Temiz önlüklü genç bir çocuk İleri atıldı ve: — Benim, dedi. En büyük derdim çöpçülerdir. Surada küfe küfe üzüm satıyoruz. Tabii bilirsiniz.. Üzüm sa- tılıp bittiği zaman, küfenin dibinde mutlak bir miktar fire, yani dökülmüş taneler kalır. İşte çöpçüler bunu ÇOp olarak almıyorlar: “— Ne yaparsan yap, kaymakama anlat, biz almayız,, geçiveriyorlar. git derdini deyip Doğrusunu is'erseniz, bu vaz_.ıye:t karşısında biz de tutup b çöplc..rı. ci. vara, boş arsalara, duvar diplerine fi; lân dökmiye, etrafr pisletmiye mecbur oluyoruz. Size rica ederiz. Bu nokta İ Tophanedeki K'tısaplar cüddesi üzerinde durunuz ve nazarı dikkati cel bedecek bir şeyler yazmız. Genç muhatabımım bu sözlerini, da. ha bir çok kişiler canı gönülden tasdik ettiler . ; Esnafı bir araya İoplayıp gşöyle bir resim çekeyim, dedim, bu iş, belki on defa inkıtaa uğradı. İkide bir, yoldan geçen Yyük araba- ları, mütemadiyen önümü kapıyorlar. dı. Nihayet sokak bir saniye burnlar - dan kurtuldu. Ve ben de alelâcele is . tediğim resmi alabildim. Sonra çarşımın, Galata istikametine uzanan kısmıma doğru ilerledim. Ve caddenin köşesine, erkek çamaşırları, çorap, mendil, pantalon ve bir de tam takım elbise asılmış, bir kahvenin ö- nünde durdum, Orta yaşlı, güler yüz . lü bir kadın, bu malların başında bek- liyordu. Kendisiyle konuşmak iste . dim. — Hiç, hiç,, dedi, bir derdim yok Kasıplır c&âsinde ilk evvelâ böyle bir mansarnayla karşılaştık Yazan : Haberci | durmad B esnafından bir kısm ı para kazanıyorum. Bu da bana yeti. yor. ÂAç gözlü değilim ben!.. O anlatırken, ben de satılık malları tetkik ediyordum. Takım elbiseden başka her şey yepyeni idi. Elbisenin eskiliği nazarı dikkatimi celbettiği için kadına sordum: — Her şeyi yeni yeni satıyorsun. Fakat bu elbise!., Lâfımı ağzıma tıkadı: — Oğlumun elbisesi de, biraz dara geldik. Hani şöyle iyi bir müşteri olur sa okutacağım, Eskilikten yakasınm kenarları açıl. mağa başlamış olan elbiseye bir kere daha baktım.. Birdenbire gözüme, sol yakanm rozet veya çiçek takılmak için yapılmış olan iliğinde, bir kurşun mührün sallandığı ilişti. — Bu da nesi? diye hayretle sor- dum., Kadım güldü: — Mühür, dedi. Belediye tephirha « nesinin mührü. Malüm ya, eski elbise- ler satılığa çıkarılmadan evvel bir ke. re tephirhaneyi boylar. Bu sırada dükkâna! bir müşteri ga miş, bir çorap almak için kadınla pa- zarlığa girişmişti. Ben de iş arasında can sıkmamak için, burada daha fazla rm. Ve kasaplar carşısından lastım.. uzaklaş HABERCİ Düşüp ölen bir işçi Marangoz Malatyalı — Feyzi, dün İstinye dokunda tamir edilen Galata vapurunun gü. vertesinde çalışırken, muvazenesini kaybe. derek yedi metre yükseklikten — saç dokun Üstüne düşmüş, kafası patlamış — ve hemen ölmüştür. Yeni Çin elçisi Evvelce Nankin hükümetinin Ankara el. çisi iken son defa Çin ordusunda vazife alan general Ho.Yaonun yerine Çinin Viyana mas lahatgüzarı Tung Te Şiyenin tayin edilmiş. tir. Yeni Çin elçisi yakında Viyanadan geh. rimize gelecektir. ELOSESTRİK 97 sene evvel bugun Akkâ Zaptedilerek Mehmet Ali Paşanın isyanı bastırıldı Abdülmecit tahta çıktığı vakit on sekiz yaşındaydı. Tahta oturduğunun ikinci günü Nizip harbinin kaybedildi. ği haberi geldi. Birkaç gün sonra da Kaptan Derya Ahmet paşanın firar ederek donanma ile Mısır valisi Meh. met Ali paşaya iltica ettiği duyuldu. İşte bü, tarihin meşhur “Mısır gai. lesi” ni doğurdu. Londrada İngiltere, Fransa, Rusya ve Prusyanın iştiraki ile bu mesele hakkımda bir karar ver. mek üzere toplanacaklardı. Kongreye Fransa iştirak etmek istemedi, çünkü Fransızlar Mehmet Ali pâşayı tutmak. taydılar. Fransanın, işi sürüncemede bırakmak istediğini anlryan devletler Fransız murahhası Gizoyu kongreye kabul etmeden kararlarını verdiler. Ve verilen kararın padişah tarafımndan Mehmet Ali paaşya tebliğ edilmesini de bu karara ilâve ettiler. Mehmet Ali paşaya, Sayda eyaletinin kaydı hayat şartiyle kendine verildiği ve Akkâyı muhafaza edeceği bildirilecekti ve pa- şa, bunu kabul edip etmediği hakkın. da on güh zarfımda cevab verecekti. Kararı tebliğ etmeye Rifat bey memur edilmişti. Mehmet Ali paşa, Rifat be. yi fevkalâde iltifatla kabul etti. — Padişahımın her emri başrmın Ü. zerinedir. O isterse ben kapıcılığı bi. le kabul ederim dedi ve sözlerine şun. lar tilâve etti: — Yalnız beni üzen, muazzeb eden mesele padişahın işine diğer develtle - rin müdahale etmesidir. Onlara ne o- luyor, padişah elbette kendi sözünü dinletebilir. Fakat böyle söyliyen Mehmet Ali paşa, kendisine teklif edilen esaslara cevab vermiyor, işi uzatmak istiyor. du. Rifat bey: — Ben, dedi, işin bu cihetlerini bile. mem. Bunları konuşmak da salâhiye. tim dahilinde değildir. Ben yalnız ve. rilen emri yerine getirmek, bana söy- lenenleri siez tebliğ etmekle mükelle. fim. Mehmet Ali paşa kurnazlık yapı.- yor, Rifat bey de ayni kurnazlıkla mu kabele ediyordu. Yalnız bu kurnazlık. larm hiçbir tesiri görülmedi ve Os- manlr hükümeti Mehmet AÂli paşa Ü. zerine İzzet Mehmet paşa kumandası ile kuvvet sevketti. Mehmet Alinin oğlu İbrahim Dürzü dahilinde Türk kuvvetlerini karşıladı. Fakat fena halde mağlüb olarak kaçtı. Bundan sonra ordu ilerledi ve 1840 yılı 2 ikin. citeşrin günü (97 sene evvel bugün) Akkâyı zaptetti. Diğer taraftan Ami. ral Napier de donanma ile İskenderi. ye nüne gelmiş ve şehri bombardı. man etmişti. Mehmet Ali pasşa bu ka. dar şiddet karşısmda mukavemet e. demedi. Esasen ihtiyarlamış, harbede miyecek hale gelmişti. Teslim olmak. tan ve verilecek cezaya rıza göster. mekten başka çare yoktu. Paşa cezaya çarptırılmadı. İhtiyar- lığına hürmet gösterildi. Ve, Osmanlı hükümetine senede seksen bin kese akçe vermek şartiyle Miısır valiliği kendisine verildi. Bu mesele halledilmişti fakat, Av. rupa için daha mühim ve tehlikeli bir hâdise ortaya çıktı. Fransa, Londra kongresine alımmadığı için küplere binmişti. Bunu bir hâaysiyet meselesi telâkkxi ediyordu, Başvekil Tiyer, icab ederse bir Avrupa harbine bile sebeb olacak, fakat Fransanm haysiyetini temizliyecekti. Bunun için derhal harb hazırlıklarına başlandı. Parisi muha. faza maksadiyle de her tarafta istih. kâmlar yaptırılıyordu. İngiliz başvekili Palmston, Fransa. nm hazırlıklarını istihfafla karşılr . yor, bu hareketi birinci Napolyonun tecavüz hareketlerine benzeterek şöy. le diyordu: — Biz, hiçbir vakit böyle kuru gü. rültülere pabuç brrakmayız. Fransa imparatoru, birinci Lüi Fi. lip işin sarpa saracağını anlryordu. Niyazi AHMET (Lütfen sayfayı çeviriniz)