Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
a bi & H Go ae Tantezi yçtlarm cemi arından biri, büyük Tücssir olguy . Üzerinde nasıl âmil :ln 2 Bu Tiklarına dair bir seri ha- Ü, NU dikkatli dikkatli okü- Lâletu ğ Reqmint yîîırb': ana babadan, Namık : €ttiği çocuk doğ : TYan ve "0 Dek kalenderanö! Mühtan ASN Sdt vi e n e — Biş füğgane Mü “'teı-ibüyüyor’ _umulmadık isti- Göye T Olüyy Yor, bemiyetin üzerinde Pn%r: ar' Milyonları sevk ve idare YD;: Ya Yahut buraya sürükle- Make; S k:'îl Gorki der ki: Ka nefeç ” Rürmet ediniz. Çünkü Tt biğemi “PMağa muktedir olduk- S ;:îio Tsunuz. İnsanların be- Va er, eıe.'ı'*'-tln veçhesini değiştire- ha Çt tüğın 'i_o_CuklarI Çocuklardan hü.rm“ B <; lflhîmı' musunuz? Onla- İniz | . $ m'c'nuası. büyük insanların an itibaren hayatl : dü, ayatlarını :ıh » ülez Ökürken iki edibin yuka- H;k, bü Sinr düşünüyordum. De- “erler, Hi ar, sonra o büyük milli &r, sanatkârlar haline ge- meşgulken, — bir- l'lüp D"tllj 7 Tei db_akt_l_frî: Bir arkadaşım... L YI bi vaf? | lü : n] yanık * h * *;?i;_ söylendi; vaziyeti kö | ——in]îlt Ve İmanla: | ; OZeİt! . dedim. ;; Kabil mi? 'ıd.ımş 01'-l-It'luklı:ırımn-ı tesiri altım- S d ğ*bîl « Düzelt! ba“h akat h 1 ğ değn ayatım benim traceme &, * Hariti bir takım şerait b S ;în kaç Pi Madrm,Eğer düzeltemiyor- g'bğ-duklürı Sendedir. Bütün insanlar, | Rıııdir_ ergü"' yarışa başlıyan atlar R: *bilir, G ıy Arışa başlıyan at birinci rılbaha e;;_“"îîyıe. iyi koşmamıştır. ıiîmî. huiha indedir. Sen de hayat ya- ç Bibi opp © dahi olan bütün çocuk- [ ;îıeut Dî'rl”ak. iki kilo ağırlığında tik ; ken';- Hlııîdehkıtr yaptılar. Halbuki Mi ha Abdalı.. . Halbuki — sen, | cuî’eti düze ! bile düzeltemedin. Ce- r â““n.__ #mek şansı bile sende mev- ııaba'rıa zıklar olsun sana... Ve hâ- | 5 | uI“YDrlunı başkalarında ve muhitinde he Sen B #. «* Kü fanbaı â:îlhk ;:;ez')'î böylece uzattık, gü- hrnâ değü nîit b.unda azıcık hakikat da Üyi &i vaz Ydi? Haydi cemiyetin ısla- *kana; GeStik; fert, biraz irade sar- ç Atma — Payatını düzeltemez mi? KI d Şiirle başladık, şiirle bitire- Adlar p Seksiniz ki: İ Ve h tür!u t"lr Af ile dünyaya nizamat ö 0 da Ğ *Seyyüp bulunur hanelerinde... ika... Evet, ferdi hayatı dü , yatı dü- Ambaşska bir iş. .. (Vâ-Nü) Yışımızın veçhesini değiştiri- âk başladın. Onlar - bak, | ef V v Inanılmaz bir şey ama, birinci sınıf sayfiye yerlerinden olan Mecidiyeköy ünde de böyle bir lâğım deresi vardır İstanbul konuşuyor! Mecidiye köyü sivrisineklerden niçin kurtulamıyor ? Çünkü çiçeklerin sulama kuyuları müthiş bir sivrisinek fabrikasıdır ! Yazan : Haberci Bozuk, yamrı yumru bir toprak yol- dan ilerliyerek, — Mecidiyeköyün Ye -« ni mahallesinin arkalarından, eski ma- hallenin alt taraflarına doğru ilerliyor- duk. Bize yol gösteren Adanalı meslekta- şımız Bay Şeref önldden yürüyor, foto Âli ve arkadaşlarımdan Talât ile ben de önü takip edîyorduk. 'Takip ettiğimiz yol, tıpkı biraz evvel Bay Şerefin- bahçesinde - gördüğümüz gibi,geniş çiçek tarhları arasından ge - çiyordu. — Burada amma da çiçek merakı var, diye söylendim. Kılavuzumuz, bu sözlerle hemen a- lâkadar oldu. Yavaşladı, ben kendi hi- zasına yetiştiğim zaman koluma girdi ve izah etti: — Çiçek merakr değil, çiçek ticareti.. Çünkü Mecidiyeköyün topraklarından çok güzel çiçek yetişiyormuş, bu Se. bepten bir çok çiçekçiler burada tarla- lar yapmışlardır. Siz şimdi gene ölü mevsmide geldiniz.. Daha evvel gelmiş olsaydınız, Buraları hep mis gibi çiçek kokuları içinde bulurdunuz. . Âli her zamanki şakacılığiyle lâfı - mızı kesip takıldı: — Desenize, cennette yaşıyorsunuz.. Bu kadar çiçeği bol yerde oturmak bü- yük saadet doğrusu. Bu sözler, Bay Şerefir birdenbire yüzünü ekşitti: — Ben bu fikirde değilim, doğrusu, diyordu. Evet, çiçekler arasında OotUr. mak güzel bir hayat amma, işin ne ka- dar kötü tarafları da var bilemczsiniz:? Meselâ evvelâ arılar'dan hiç mi hiç rahatımız yoktur. Sonra sivrisinek me- selesi.. . Burada ben müdahale ettim: — :— Fakat, dedim, sivrisinekle çiçe - ğin ne münasebeti var?. O hafifçe güldü: — Durun, acele etmeyin de anlata - | yım.. ve sözüne devam etti! ÜrE Nafia Vekilinin ç AMtar, SOYahati ııIlı Alı 2 (Telefonla) — Nafıa Ve. a_ttmd_a .eg'_ıka?i Sivas — Erzurum ; 'Yarbekir ı“'üt istasyonunun açılma, ç töreni Cizre hattının da temel a ayın TMer cum:rini yapmak üzere, MADkirad&n hare- m:îltzı Teşekkür k n;z Vildan quta duğu 18t H " Za "Iemşım] ĞA şefkatli Ar €re teşekklir Zeqenm_ Teoman Allesi * dr —*iş.— Teomanın aylardanberi çek iraptan yaptığı ameliyatla TPaşa Nümune hastahanesi AY Feridun Şevket ve muavi Ve hastahanede yattığı müd hizmetlerde — bulunan ve minnettarlığımızı : tarlasıdır evlerin YELI ’._ı,;İM &M M Mecidiyeköyünde hepsi birer sivrisinek fabrikası olan çiçek sulama kuyuların. dan birisini hayretle seyrettik — Filhakika sivrisineklerin çiçekler le doğrudan idoğruya hiç bir alâkası yok amma, bizlere bütün yaz gecelerini çekilmez bir işkence haline getiren siv- risineklerin bu çokluğu tamamen Meci- diyeköyünün bu çiçek tarlaları yüzün- dendir. Bunun da sebebini şimdi göz - lerinizle göreceksiniz.. Burada sustu ve başka bir şey söy- lemeden bizi bozuk yolda bir müddet daha yürüttü. Merak içinde kalmıştım. Arkacaş - larımın gözlerine bakıyor onların da ayni vaziyette olduklarını görüyordum, Nihayet çiçeklerle dolu iki tarlanın arasımdan geçerken düurdük, Adanalı meslektaş, yolun sağındaki arsay: gös. tererek: — Lütfen, dedi, şuraya geliniz., Ufak bir tümseği atladık ve tarlaya geçtik.. 5—10 adım yürüdükten sonra içi çamurlu su ile dolu geniş bir çuku- run başında durduk. Bay Şeref, bir eliyle içinde kurbağa- ların cirit oynadıkları bu çukuru gös . tererek: bahçeleri hep böyle biner çiçek “hiş sivrisinek membalarından L İşte diyordu. Köyümüzdeki müt- biri.. Vaktiyle köyümüzde terkos olmadığı için çiçekçiler, böyle çukurlar kazıp için de su biriktiriyor ve tarlalarını bu su « larla suluyorlardı. Halbuki şimdi Me - | cidiyeköyü suya kavuşmuş bulunyor . Ve tabif böyle bir usule de hiç lüzum bulunmuyor amma, galiba ucuz ols'ıın diye, hâlâ ve hâlâ bu çukurlar kullanı- lıyor. İstanbulun her tarafında — bir çok hastalıkların nakili olan sivrisineklerle mücadele edilip, bunların en kesif bu. lundukları Kadıköy, Erenköy gibi yer- lerde tek bir sivrisinek bırakılmamış olduğu halde, Mecidiyeköyünün sinek- leri ve hepsi birer sivrisinek deposu o.. lan bu kuyuları olduğu%ibi duruyor ve bizler sivrisineklerin hücumlarındna harap olup gidiyoruz. Kuyunun başından ayrıldıktan sonra, gene ayni kuyuya benzer daha beş on taesini gördük. Ve zavallı Mecidiyeköy- lülere bir kat daha acıdık. Fakat eski köyün alt taraflarına yak- laştığımız zaman, karşımıza çıkan man. zara, sivrisinek derdini unutturmağa kâfi geldi. Asfalt yoldan geçerken, yepyeni ev- leri, güzel kahveleri, sevimli bahçeleri. le insana şipşirin bir manzara arzelden, bu meşhur birinci sınıf sayfiye yerinin, meğer caddeden 20 metre ötesi ne haldeymiş.. İnsanın aklı duruyor, man- tığı gözlerine inanmak istemiyor.. Öyle ya, kim düşünür ki, Mecidiye . köyünde, küçük mikyasta da olsa, tıpkı Feriköye, Sinemköye, benzer bir lâğım deresi bulunsun. Dakikalarca sessiz, sessiz seyrettikten sonra, gördükleri- mizin rüya olmadığına inanabildik. Bu sırada, Bay Şeref: — Mevlüt çavuş, Mevlüt çavuş diye bağırarak, bu kötü derenin uzanldığı istikamette, bir hendeğin yamacına ku. —LHLH—— Şehir tiyatrosu repertuvarında yeni bir piyes “Karıncalar,, Arkadaşımız İlhan Tarus, (Karıncalar) i. simli bir piyes yazmış ve Şehir tiyatrosuna güöndermiştir. Haber aldığımıza göre bu pi. yes bu senenin repertuvarına ithal edilmiş ve 938 senesi kânunusanisinde veya şubatın. da sahneye konması kararlaşmıştır. Bizim için tamamen yeni bir unsur olan ve şahsiyetini, bir muddetten_ben gazetemize yazdığı hikâyelerle kısmen belirtmiş büulu. nan arkadaşımız, eseri haklımda diyor ki: “— Benim piyesim büyük iddialı bir eser değildir. Ne ilim, ne felsefe, ne iİnsanlara yol çizen fikirler bana rehber olmadı. (Karınca. lar)da eğer bir öz, bir maksat, bir ruh arar sanız bulamıyacaksınız. O, sadece bir mecnunun — macerasıdır ve sadece (beşeri)dir. Size, bugüne kadar burada, şurada ve o. rada âdet olduğu şekilde meyzu — anlatmak ve Çpiyes kahramanı) nm sahneye ilk adım attığı dakikadan itibaren seyircilerin — gözü önünde söylediği sözleri ve geçirdiği ruh ha. letlerini iza elmek istemem. Çünkü, ben hem bir mevzua ve hem bir fikre kazık gibl sap. lanırp kalmanın ve bir değirmen beygiri gibi bu fikir etrafında dolaşrp durmanm, aleyhin. deyim. (Karıncalar), daha ziyade bir (revü)dür. Birçok tablolar arka arkaya devrilir ve sizi ilk perdede kendisine aşina — kılan cinnet mevzuu, muhtelif barajları atlaya atlaya, bir fikir gölünde karar kılar. (Karmcalar)da ne şiir, ne teknik harikası, ne de fikir var. dır; sadece bir meonunun kafasında doğan vehim ve vehmin bir İnsan — hayatı içinde, bir Insan cemiyeti içinde yaptığı (tesir/) Köpeklerin parçaladığı yavru |Kumkapıda bir çocuk cesedi bulundu Kumkapıda Asker sokağında 50 nu maralı evin bahçe duvarr dibinde dün bir çocuk cesedi bulunmuştur. Elleri il? yüzü parçalanmış olan cesedin yeni doğmuş bir kız olduğu anlaşılmıştır. Köpeklerin çocuğun burun ve elle rini yedikleri tahmin edilmektedir. Ço- cuğu bırakanlar aranmaktadı. rulmuş evinin önünde, arabasının hay- vanlarını çözmkele meşgul, oldukça yaşlı bir adamı yanımıza çağırdı. Ve o yavaş, yavaş bize doğru yürürken, Bay Şeref izah etti: — Köyümüzün en eskilerindenidir. Size istediğiniz malümatı verebilir. Mevlüt çavuş, doğru sözlü, doğru özlü bir adamdı. Bizi oldukça tatlı bir yüzle karşıladı. Takdim merasimi bit . tikten sonra: — İşte, dedi, evvelâ — bu lâğımı yazınız.. Kokudan, sinekten mahvoluyo. ruz. Köylü, kenldi aramızda para top . ladrk bir künk döşeyelim dedik. O da yüzümüze, gözümüze bulaştı. Paramız, bitti, iş yarı yolda kaldı, bakınız.. Sustu ve bizi derenin kenarında uza- nan 20 — 30 metrelik bir çimento kün. kü gösterdi. Sonra söyliyeceklerini şöyle tamamladı: — Yapılan iş hem yarıda kaldı, hem de komşularımızdan birisine büyük bir fenalık oldu, künkü tam onun evine kadar getirip orada bırakıverdiler. Şimdi bütün pislik zavallı komşumuzun önüne akıyor., Bu sırada, derenin dibinde mütema- diyen akan, ve yukarı başlarda oldukça berrak görünen, sonra künkün bittiği kısrm da pisliklerle karışarak buleanan bir su nazarr dikkatimi celbetti.. — Bü nerenin suyu böyle, mütema . diyen akıyor? diye sorduk. — Likör fabrikasmın suyu, dediler.., Böyle hep akar, Şişelerin yıkanmasın- da ve fabrikanın temizliğinde kullanı. lan sudur. Öyle pek pis değildir. Fab - rika İda ne yapsın.. Ana lâğrm yok. Ta« bil, suyu böyle açığa salrveriyor.. Foto Âli, burada birdenbire söze ka. rıştı? — Fabrika ne mi yapsın, kendisi bir lâğım yapsın da hem kendi suyunut a- kıtsın, hem size bir iyilik etmiş olsun, Mademki belediye yapmıyor, hiç ol- mazsa, fabrikanın hayrı olsun,'diye söy lendi. Dostumun bu sözleri belki mantıki değildi amma, galiba akla en yakın ve kabili tatbik fikiridi, p (Devamı yarın) HABERCİ t