temirından biri, büyük Vet üzerinde nasıl âmil n bir ana babadan, Namık Külm :_f'u'âı!ç;;;ık doğuyor: Pek kalenderane: İâi vücudüum —- abü nüne * tüte dek, tîm "t:ıı: sörü Bir ha Kİ Batâ, değildi » Bemiyetin üzerinde n Milyonları sevk ve idare & Yahut buşaya sürükle- Mizin veçhesini değiştiri- 47_0r. İ—Yqı Mi B h:m Görki der ki: Mlnn gee hürmet ediniz. Çünkü l ;:ı *T Yapmağa müktedir olduk- B LÖ c TSunuz, İnsanların be- blitler, ŞEMiyetin veçhesini değiştire- e| P "lqğmıe $ocuklar! Çocuklardan n t bili: hn"nu Gdi,::h'"' musunuz? Onla- öle ç ö : itibaren — hayatlarını - İ ğji İkürken iki edibin yuka- B;k. bu M'"" düşünüyordum. — De- derler, gç aklar, sonra © büyük milli Biz>, " nler, sanatkârlar haline gel- di meşgülken, — bir. Side, MT 'a bir seş işittim: & Z Ydam, Skuduklornzun tesiri altın- S & Kabiy Düzelt! * hayatım bentm traceme Harici bir takım — şerait irdin S 6d mı sen? :“h d'l“"lflnnlı:ğer düzeltemiyor- x;t—df""'rı /Sendedir. Bütün insanlar, m’:dın D, yarışa başlıyan atlar k. bilir, a Arışa başlıyan at birinci “’îhnh Mediyse, iyi koşmamıştır. ır:':"t ı.guh:d'"”'dir. Sen de hayat ya- bi Gibi G "'dıhı olan bütün çocuk- n;’ Vücut Ğ'P—ak. iki kilo ağırlığında ıç.,h" :;'ı başladın. Onlar bak, k'ır- He, ikler yaptılar. Halbuki & di hayat, Üdati. . Halbuki — sen, _:v:ıi düzer ” bile düzeltemedin. Ce- â“tn___ İMek şansı bile sende mev- h“kıh.h.r'lıkh_— olsun sana... Ve hâ- | Syorgun Pkalarında ve muhitinde * y & ht h * .. :i':;ıi_ P:;'"Yi böylece uzattık, gü- e | değiy At bunda azıcık hakikat da y SÜ Mİydi? Haydi cemiyetin rsla- Ve p, PReçtik; fert, biraz irade sar İ a Püyatını düzeltemez mi? vI Şülrle başladık, şiirle bitire- Atlaş ııYl'x:eltıîı-ı!ı ki: kl; İ "*"-P’l; ile dünyaya nizamat P bulunur hanelerinde... rıı,,,_î'ı:aıkıl.. Evet, ferdi hayatı dü- 'Mbaşka bir İiş... " (VA-Nüh Nafia Vekilinln K tkarı, Seyahati N Ap & ? (Telefonla) — Nafıa Ve. h'““hki“ inkaya Sivas — Erzurum Öl,.__bül Divrik istasyonunun açılma, & ? — Cizre hattınm da temel tör, HnĞ yapmak e yın hat mx.k'ı,.'# Bünü Ankaradan hare- Ca vııîeşeklzı'ir Re n Teoj ylardan| —n.—x;::"“l" 'ı’—mp::m:ı;;h mb:;:: ' “*»B TPAgA Nümune hastabanesi 'AY Feridun Şevket ve muavi ve hastahanede yattığı müd hizmetlerde —bul teşekkür ve ınln:ıdunıi:uî Teoman Allesi İnanılmaz bir şey ama, birinci sınıf —sayfiye yerlerinden olan Mecidiyeköy ünde de böz e bir Tüğım deresi vardır İstanbul konuşuyor! Mecidiye köyü sivrisineklerden niçin kurtulamıyor ? Çünkü çiçeklerin sulama kuyuları müthiş bir sivrisinek fabrikasıdır ! Yazan : Haberci Bozuk, yamrı yumru bir toprak yol- dan ilerliyerek, Mecidiyeköyün Ye - ni mahallesinin arkalarından, eski ma- hallenin alt taraflarına doğru ilerliyor- duk. Bize yol gösteren Adanalı meslekta- pımiz Bay Şeref öniden yürüyor, foto Âli ve arkadaşlarımdan Talât ile ben de onu takip ediyorduk. 'Takip ettiğimiz yol, upkı biraz evvel Bay Şerefin- bahçesinde - gördüğümüz gibi,geniş çiçek tarhları arasından ge - şiyordu. — Burada amma da çiçek merakı var, diye söylendim. Kılavuzumuz, bu sözlerle hemen a- lâkadar oldu. Yavaşladı, ben kendi hi- zasına yetiştiğim zaman koluma girdi ve izah etti: — Çiçek merakı değil, çiçek ticareti.. Çünkü Mecidiyeköyün topraklarından çok güzel çiçek yetişiyormuş, bu &e. bepten bir çok çiçekçiler burada tarla- lar yapmışlardır. Siz şimdi gene ölü mevsmide geldiniz.. Daha evvel gelmiş olsaydınız. Buraları hep mis gibi çiçek kokuları içinde bulurdunuz. . Âli her zamanki şakacılığiyle lüfı - mızı kesip takıldı: — Desenize, cennette yaşıyorsunuz.. Bu kadar çiçeği bol yerde oturmak bü. yük saadet doğrusu,. Bu sözjer, Bay Şerefir. birdenbire yüzünü ekşitti: — Ben bu fikirde değilim, doğrusu, diyordu. Evet, çiçekler arasında otur. mak güzel bir hayat amma, işin ne ka- dar kötü tarafları da var bilzmeninill? Meselâ evvelâ arılartlan hiç mi hiç rahatımız yoktur. Sonra sivrisinek me- selesi.. , Burada ben müdahale ettim: h :— Fakat, dedim, gsivrisinekle çiçe - ğin ne münasebeti var?. O hafifçe güldü: — nunîn_ :::ıeıe etmeyin de anlata - yım., ve sözüne devam etü:ı__ b Mocidiyeköyünde hepsi birer sivrisinek fabrikası olan çiçek sulama kuyuların. dan birisini hayretle seyrettik — Filhakika sivrisineklerin çiçekler le doğrudan idoğruya hiç bir alâkası yok amma, bizlere bütün yaz gecelerini çekilmez bir işkence haline getiren &iv- risineklerin bu çokluğu tamamen Meci diyeköyünün bu çiçek tarlaları yüzün dendir. Bunun da sebebini şimdi göz - lerinizle göreceksinir.. Burada sustu ve başka bir şey söy- lemeden bizi bozük yolda bir. müddet daha yürüttü. Merak içinde kalmıştım. Arkadaş - Tarımın gözlerine bakıyor onların da ayni vaziyette olduklarını görüyordum. Nihayet çiçeklerle dolu iki tarlanın arasından geçerken Gduürdük. Adanalı meslektaş, yolun sağındaki arsay: gös. tererek: — Lütfen, dedi, şuraya geliniz., Ufak bir tümseği atladık ve tarlaya geçtik.. S—l0 adım yürüdükten tonra içi çamurlu su jile dolu geniş bir çuükü- run başında durduk. Bay Şeref, bir eliyle içinde kurbağa- ların cirit oynadıkları bu çukuru gös . tererek: Mecidiyeköyünde bütün — evlerin Lahçeleri hep böyle birer çiçek tarlasıdır — İşte diyordu. Köyümüzdeki mü hiş Sivrisinek membalarından — & Vaktiyle köyümüzde terkos olmadığı için çiçekçiler, böyle çukurlar kazıp için de su biriktiriyor ve tarlalarını bu sü « darla suluyorlardı, Halbuki şimdi Me - çidiyeköyü suya kavuşmuş bulunyor . Ve tabii böyle bir usule de hiç Jüzum bulunmuyor amma, galiba ucuz olsun diye, hâlâ ve hâlâ bu çukurlar kullanı- hyor. İstanbulun her tarafında — bir çok hastalıkların nakili olan sivrisineklerle mücadele edilip, bunların en kesif bu. yundukları Kadıköy, Erenköy gibi yer- lerde tek bir Bivrisinek bırakılmamış olduğu halde, Mecidiyeki n sinek- deri ve hepsi birer sivrisinek deposu o. lan bu kuyuları olduğut$ibi durüyor ve bizler sivrisineklerin hücumlarındna harap olup gidiyoruz. Kuyunun başından ayrıldıktan sonra, gene ayni kuyuya benzer daha beş on taesini gördük. Ve zavallı Mecidiyeköy- lülere bir kat daha acıdık. Fakat eski köyün alt taraflarına yak- laştığımız zaman, karşımıza çıkan man. zara, sivrisinek derdini unutturmağa kâfi geldi. Asfalt yoldan geçerken, yepyeni ev- leri, güzel kahveleri, sevimli bahçeleri. l6 insana şipşirin bir manzara arzeden, bu meşhur birinci sınıf sayfiye yerinin, meğer caddeden 20 metre ötesi ne haldeymiş., İnsanın aklı duruyor, man- tığı gözlerine inanmak istemiyor.. Öyle ya, kim düşünür ki, Mecidiye . köyünde, küçük mikyasta da olsa, tıpkı Feriköye, Sinemköye, benzer bir lâğım deresi bulunsun. Dakikalarca sessiz, sessiz seyrettikten sonra, gördükleri- mizin rüya olmadığına inanabildik. Bu sırada, Bay Şeref: — Mevlüt çavuş, Mevlüt çavuş diye bağırarak, bu kötü derenin uzandığı istikamette, bir hendeğin yamacma ku. — ——— —— Şehir tiyatrosu repertuvarında yeni bir piyes “Karıncalar,, Arkadaşımız llhan Taerus, (Karmcalar) i. simli bir piyes yazmış ve Şehir tiyutrosuna göndermiştir. Haber aldığımıza güre bu pi. yes bu semenin repertuvarma itbal edilmiş ve 988 senesi kânunusanisinde veya şubatın. da sahneye konması kararlaşmıştır. Bizim için tamames yeni bir unsur olan ve şahsiyetini, bir müddettenberi guzetemize yazdığı hikâyelerle kısmen belirtmiş bulu. nan arkadaşımız, eseri hakkında diyor ki: “— Bonim piyesim büyük iddialı bir eser değildir. Ne ilim, ne felsefe, ne insanlara yol çizea fikirler bana rehber olmadı. (Kacınca- lar)da eğer bir öz, bir maksat, bir ruh arar sanız. bulamıyacaksınız. O, sadece bir moonunun — macerasıdır. ve sadeco (beşori)dir. BSize, bugüne kadar burada, gurada ve o. rada Adet olduğu şekilde mevzu — anlatmak ve (piyes kahramanı) nm sahneye ilk adım attığı dakikadan lübarsa seyircilerin — gözü önünde söylediği sözleri ve geçirdiği ruh ha. tetlerini iza elmek istemem. Çünkü, ben hem bir mevzaa ve hom bir fikre kazık gibi sap. iaup kalmanın ve bir değirmen beygiri gibi bu fikir etrafında dolaşıp durmanm, aleyhin. deyim. (Karıncular), âaha ziyade bir — (revü)dür. Birçok tablolar arka arkaya devrilir ve mizi ne gilr, no teknik harikası, ne de fikir var. dir; sadece bir mocnunun kafasında doğan vehim ve vehmin bir insan — hayatı içinde, bir İnsan cemiyeti içinde yaptığı (tesir!) Köpeklerin parçaladığı yavru Kumkapıda bir çocuk cesedi bulundu Kumkapıda Azker sokağında 50 nu maralr evin bahçe duvarı dibinde dün bir çocuk cesedi bulunmuştur. Elleri ile yüzü parçalanmış - olan cesedin yeni doğmuş bir kız olduğu anlaşılmıştır. Köpeklerin çocuğun burun ve elle rini yedikleri tahmin edilmektedir. Çe- cuğu bırakanlar aranmaktadı. Tulmuş evinin önünde, arabasının hay- vanlarımı çözmkele meşgul, oldukça yaşlı bir adamı yanımıza çağırdı. Ve o yavaş, yavaş bize doğru yürürken, Bay Şeref izah etti: — Köyümüzün en eskilerindenkdir. Size istediğiniz malümatı verebilir. Mevlüt çavuş, doğru sözlü, doğru özlü bir adamdı. Bizi oldukça tatlı bir yüzle karşıladı. Takdim merasimi bit . tikten sonra; — İşte, dedi, evvelâ — bu lâğımı yazınız.. Kokudan, sinekten mahvoluyo. ruz. Köylü, kenkli aramızda para top « ladık bir künk döşeyelim dedik, O da yüzümüze, gözümüze bulaştı. Paramız, bitti, iş yarı yolda kaldı, bakınız.. Sustu ve bizi derenin kenarında uza- nan 20 — 30 metrelik bir çimento kün. kü gösterdi. Sonra söyliyeceklerini şöyle tamamladı: — Yapılan iş hem yarıda kaldı, hem de komşularımızdan birisine büyük bir fenalık oldu, künkü tam onun evine kadar getirip orada bırakıverdiler. Şimdi bütün pislik zavallı komşumuzun önüne akıyor.. Bu sırada, derenin dibinde mütcma- diyen akan, ve yukarr başlarda oldukça berrak görünen, sonra künkün bittiği kısım da pisliklerle karışarak bulsnan bir su nazarr dikkatimi celbetti.. — Bu nerenin suyu böyle, mütema , diyen akıyor? diye sorduk. — Likör fabrikasının suyu, dediler... Böyle hep akar, Şişelerin yıkanmasın- da ve fabrikanın temizliğinde kullanı. lan sudur. Öyle pek pis değildir. Fab - rika da ne yapsın.. Ana lâğım yok. Tu-> bil, suyu böyle açığa salrveriyor.. Foto Ali, burada birdenbire söze ka. Tıştı? — Fabrika ne mi yapsın, kendisi bir lâğımş yapsın da hem kendi suyunut a- kıtsın, hem size bir iyilik etmiş olsun. Mademki belediye yapmıyor, biç ol- mazsa, fabrikanın hayrı olsun, diye söy lendi Dostumun bu sgözleri belki mantıki değildi amma, galiba akla en yakın ve kabili tatbik fikirlli. ADevamı yarın) ! HABERCİI