—P ae A Z Y P a ” A T X C — Orada n& yapıyorsun? — Atlantiği sandalla geçeceğim di. ye bahsa girmiştim de... Orman kebabı Lokantada: Müşteri — Garson! Bu ne yemeği böyle? Garson — Orman kebabı bayım. Müşteri — Tevekkeli değil bıçak iş- lemiyor, destere lâzım! Kadın — Son defja gördüğünden. beri çok değişmişim değil mip Brkek — Yo, o zaman da bu kadar çirkind a. kHlasap dersi Mualim — Sekizin yerısı ne dder? 'Talebe — Ne taraftan yarısı? Muallim — Ö da ne demek? Talebe — 8 i tam ortasından böler. seniz 0 eder, Şakuli olarak bölerseniz 3 eder! Ahçıbaşı — O no biçim şarkı söyle. mek öyle? Boyuna cik cik deyip du. Tuyorsun? Ahçı yamağı — Onu ben yapmıyo . vum, ömletlik yumurtalar yapıyor! Leb ve leblebi Hiddetle söylendi: — Sen beni budala sanıyorsun ge- liba! Muhatabı omuz silkti: — Bey böyle bir gey söylemedim. | Maamafih sen leb demeden leblebiyi anlıyorsun ! _Şıııdyu—l — Hava nasıl mı? Pevhka, lâde azizim, çok güzel! V lar çalışryorsumuz. Halbuki işleriniz messi Pıyes — chl piyesim harikülâde eserleri kadar gz böylesiri yazzmazdı.. Bu! Keltuklarımı kabar değil , mi? tıyorsun ! — Tabil yaztmazdı. Mese'â üçün- n gonumdaki etomobil kaca- sını aklına bile getiremezdi. Dahi muharrir afallamıştı, o şaşkın- | lıkla sordu: ı — Neden? — Zamanmda otomobil yoktu da | ondan ! Paşini bırakmıyorlar Aktör, bir tiyatro kumpanyasına müracaat ederek iş istedi. Direktör: | — Biliyorsunuz ki, dedi, şimdi ölü iz. İki ay sonra sizi angaje ün olabilir. Aktör telâşlandı: | — Aman! İki ay pek geç. Beni | derhal angaje ediniz, çünkü birçok kum panyalar peşimden koşuyorlar. Direktör sordu: — Hangi kumpanyalar onlar? — Elektrik, hava gazı, gu ve saire.. XXXXX | ram, Böyleci — Bon daima ver yatağında yata. yatağın altına hırsız sak. Tanmasına imkân olumaz. Akıllı hasta Ahmetle Mehmet hastanede yatak komşusudurlar, İkisinin rahatsızlıkla. rı siyatik ve ikisini de masajla tedavi ediyorlar. Aralarında yalnız bir fark . var: masaj yapıldığı zaman Ahmet in. liyor, Mehmet ise gayet rahat ve mem nun gülümsüyor. Ahmet nihayet dayadamayıp - bir gün Mehmede sordu: — Masaj yapılırken senin acı dıy maman nasıl mümkün oluyor? Mehmet kurnazca gülümsiyerek | . zah etti: — Hastalıklı bacağımı söylemedim, sağlamına masaj yapıyorlar da on . dan. AAA “Yeşil ay,, cı ayyaşa urun uzadıya içkinin fenalığından bahsetti, nasihatte bulundu. Sonunda kuvvetli bir delil bul duğuna emin bir tavırla: — Meselâ, dedi. köpekler ürerinde yapılan tecrlibeler köpeğin büyümesine rakının mâni olduğunu göstermiştir. -Köpek meraklısı olan bir ayyaş a- tıldi: — O teerlibeyi ben de yaptım. — Ya? köpek ne oldu? — Öldü: 4 *Yeşil ay., cı muzafferane — bir eda iles — Gördün mü, dedi, içkinin rzarar- larını? Peki bu tecrübe şana ders olma- di me? — Olmaz olur mu? Bu tecrübeden | sonra akıllandım. Canım rakıyı köpek- lere verip ziyan etmemeğe karar ver- dim, ilk aşk Gecenin saat ikisi, Beyoğlu pastaha- nelerinden birinde üç kadın konuşuyor- lart — Belm ilk sevgilim çalıştığım evin küçük beyi idi. — Benimki bir doktor.. — Benimki de talebelerdi! — Santral memurunun aldığı intikam Şu belefor memür — ve “memüre.lerinden çok kintse çikâyet eder. Ama yalmız telefon idaresindekilerden değil, bütün resmi, hususl santrallar hergün türlü tekdire, kızgınlığa maraz kalırlar. Bu işte “kim haklıdır. ilim haksızdır., diye bir anket açılsa her iki taraf da kendilerini üstün getirmek için kimbilir ne — bâdiseler, Insanı güldürecek ne vakalar anlatırlar, Bir müsasdsede çalışan bir arkadaşım ge çen gün bu meseleye taallüku olan tir vaka anlattı. Banirı hoşuma gittiği için — yazıyo. rum. Bakalım siz zaml bulacaksınız? ... Bizim şubenin evvelce çok mazik, çalışkan haldan anlar bir şefi vardı. Bu aat yeni ta, yin edildiği zaman memurlardan bir kısnır yeni âmirlerine yaranabilmek için mesal sa. atinden fazin çalışmağa, sabah karan'ığın.da gelip gece geç vakitlere kadar kalmağa baş ladıtar.. Bir gün bu hal nasılsa şefin nazarı dikkati n çekmiş; sormuş söruşlurmüş, bu arkadaş. darm mesal aşati haricinde çalışınalarını icap ettirecak kadar ağır işleri olmadığını anla, mış. Ertezi gün derhal arkadaşları çağırdı. Biz yarında olmadığımız için iyice bilmiyo. ruUZ ama, *— Siz burada erken gelip geç vakte ka, zamarnmda tamamlanadilecek kadar. Demek Ki SİZ bu kein altmdan çıkamıyorsunuz. Bunu bir hafla zartırdan düzeltmezseniz kendiniz. Başka bir iş arayınız!,, kabilinden bazı yey. ler söylemiş. Bu münasip ihtar yaltakçıları derha! ya'ta getirdi Herkea işini vaktinde gürmeğe bar. | latı Aradan bir Müddet geçip bizlm şef testi. | an Başka bir vazifaye gönderilinse — yerine | tabiatle bir buşkaşını tayin ettiler. — Bütün | daire Ve müesteselerde olduğu gibi. gelacek | etan bu yeni Amiz hakkında da iyi — veya Kötü mühtelif dedikodular, tahminler yürü. tüldü ve bizim çef günün birlade — çıkagaldi: Kırk beğ yaşlarında, zayıf ve suratından ak. HiNk akan bir adam- İlk işi, daha birinci günden hepimizi a. gaya çekip birer kere haşlamak — oldu. Bu | hareketile en küçük bir ihmale dahi göz yum | mryacağını anlatmak istiyordu. ! Bizim yardakçılar derhal eski — tabiyeyi mevitil tatbike koydular, erken gelip geç git meğe başladılar. Bu taru hareket — derbal tesirini göstermekte gecikmedi. Onlar “göz de, memüur sırasına geçtiler. Artık — şubed> rahat hugur kalmamıştı. Yana baktan kaba, hat, konuşsan azar, cığara İçsen “vay! vak. tini zelerle geçiriyor tenbel., damgası .. Bizim aksi âmirtn elinden et fazla çaken santral mıçmuruydu, Şef bir yerle konuşmak istedi mi, derhal verilmezse küplere biniyor, âdeta killrediyordu. Müsmesenin- diğer k.. sımlarından telefonla konuşulduğu Mazereti onun için uydurma bir şeydi. Bantral memu, a da artık alışmış gibi davrasıyor ve ekse, riya da mahâaus geç veriyordu. Şefin uzun bir korlder sonundaki maroken kaptı kapıdan çıkacak kadar yükaek sesini günün her aaatinde duymağa başladık. — Hişek, henimle alay mı ediyorsun * Val. Tahilâzim seni kovdururum. Ekmeğinden e. derim. San memur deği| kuz gobanı bile e. Tamazaın! | Bönra çat diye ahizeyi yerine — koyar ve _' bizim kısma gelerek hiğdetini teskin ederdi: | — Bu kâğıt neden yere diçmüş gözünüz görmliyor mu? — Eğer çocukluk arkadaşım olma, İ îwdı daha ince dilimlere doğnyauak. i m! — Şimdi rüzgür uçurdu eferdim. Kuldırr. yordum. — Ah, ben burada müdür olsarm hir daki, ka tutmasdım #izi. Hepinizi toptamn kovma. W? Başka türlü iğ yürümez burada.. Rir başkasına dönerdi: — Şu tablanın halize bakın, izmaritle dol, müş. Cigara İçeceğiniz vakti işnize haaret. seniz olamaz. Beyim keyif sürüyor — sanki ? Bu böyle devam etmez! Nihayet herkesi sıradan geçirip uzun uzun bir konferansa başlar. Müdürün iş bilmemes, üğinden, kapıcının - tenbelliğine — kadar bir sürü herme yumurlladıktan #onra erken ge. Wp geç gilen arkadaşları gösterirdi: — Ba'tın palara! İstikba! anlarmdır. Siz büyle pıstrik ptasrik keyf Çatın. Altauş sene bekleseniz yükmlememiniz. Ve belki iki saat hepimizi meşpgul ettiktea #onra çekilip gider, biz de derin bir gh çe. kerdik. Gens böyle bir gün gefin odasından küfür ler işitümeğe başlandı! — İkt #aattir me bekletiyorsun? a — Hay gözün çıkam! — Cevap vermeğe de leneszül elmiyorsun galiba terbiyosiz! — Oraya gelirsem... Bir. Mühza içeriden 368 kesilir gibi — oldu. | Sonra daha yüksek bir şeküde fakat Başka bir tonda çıktı: — Şey.. Vallahilüzim.. şey beyefendi.. Za. tıklinize., Yok vallahi.. aman beyim.. Bizim şef ertesi gün görünmedi. İşine ni hayet verildiğini duyduk. Hepimiz meraktan #üyorduk. Akşam Ustü talil zamanı gelinca bütün şube memurları santral odamma dol. dük. Tetelon memury anlattır: — Günlerdir bir oyun oynamağı düşünü, yordum. Ham öyle bir ayum ki aklından çık. maşın! Nihayet buldum. Şirketin moclisi (. dare relsini telefonla arıyordu. Kasden bek, Tettim ve bermutat küflirlere başladı; darhul relsi buldum ve telleri hiridirine raptettim . Tabil bauna ettiği küfürler meclisi idara re, lılu Xı) deniyoronuş gtbi oldu, MW he baza, KISKANÇLIK — Komşumun vison kürkünü almöi” unutmuyasınız sakın! Bir kurnaz Falcıya sordu: — Öleceğim yeri öğrenmek istiy?” rum! — Öleceğiniz tarihi de öğrenmek istemez misiniz? — Nani, kalp on paralık imalât ; yi gidiyor mu? — Berbat! Tanesi 40 paraya l İk buyor! Sahis değl“ Son zamanlarda | mnlırı:ıhmyıbıılqıhbedy cağızın koltuklarının altı bir zater kt kadar genişledi, kibirinden V? rundan geçilmiyor. Çoktan v bir ahbabiyle karşılaşmıştı, usül ,4, dıya kendinden bahsetti, Ankart !l”' desinde uyandırdığı gıpta ve T hislerini anlattr. Sonra birden: »xv — E, dedi, artık senden lim. Son makalemi nasıl buldun lm? — Allah razı olsun! Sis ol-""# nuz ağaca çarpıp parçalanacak Teminat | — Demek pergembe günü ödü şeri” nat veririm, siniz? - — Evet. ize namüsum üzerit? d — Namusunuzu bir tarafa ?"'w bana sağlam bit teminat verin! DENİZ YOLCULUĞU ,fı Kadın — Ben sana pmî talım dememiş n!gdîııı'