e d Loyd Corcu, Puankarayı ve daha başka devlet relslerini öldüreceğimiz hakkında bizi Fransızlara rapor etmişlerdi . Müfritler İttihat ve Terakki ricalini öldürmekle hiç bir şey elde edilemiye- ceğini, halbuki İngiliz ve Fransız rica. in lürmekle dünya efkârı umumiye- sinin altüst olacağını ve bundan sonra kimsenin bir milleti şahsi menfaatleri- ne alet ittihazına cesaret etmiyeceğini ileri sürmüşlerdir. Diğer bir habsre göre, bu müzake reler esnasında İstanbuldaki Oİngili Fransız, İtalyan, Amerikan fevkalâde komiserlerinin de öldürülmesi teklif e- dilmiş, fakat gerek bu hususta, gerek İngiliz ve Fransız Başvekillerine karsı suikastler tertip etmek hususunda ne gibi kararlar verildiği henüz anlaşıla - mamıştır. Anerk bu. gizli müzakerelerde bu Tunan Tehliryan'ın gizlice İstanbula gelmesi bazı şüpheler uyandırmıştır. Bülhassa daha ilk günden Hraç vasıta- siyle Bayan Hanriyetle temaslara baş- laması bu şüpheleri bir kat daha tak . viye etmektedir. Tehliryan'ı yakından tanıyan Jak De- rongan'ın bir kaç gün evvel Hraç tara- ğrmız zaman İstanbulda geniş bir sui - kast şebekesi kurulmak üzere olduğunu ve ilk fırsatta mahiyeti şimdiden kesti- rilemiyecek (hâdiseler zühur edeceği meydana çıkmaktadır . Bu hususta yüksek talimatınıza inti. zaren tahkikata azami dikkatle devam edileceği ve üç şüphelinin faaliyeti dai- ma gözönünde bulundurulacağı arzolu- BUT, Üstüste iki defa okuduğum rapor be. ni derin düşüncelere garketmişti. Rapo- ru şahsıma ait olan birinci kısmı tama- men doğru idiç Maratisteye dair olan ikinçi kısma gelince: Bu hususta kat'i bir fikir beyan edecek vaz'yette bulun. #weyorum. Raporun iddia ettiği şekil de yapılan gizli bir toplantıya ne işti- rak etmiş ve nede bu gibi bir müzakere den haberdar edilmiştim. Zihnimi bir az daha yorunca bir gün hocam Ham . parsumuri her zamandan ziyade asabi bir tavırla bana şu garip suali sordu - ğunu hatırladım: — Sen ne dersin Sogemon. İngiliz ve Fransız başvekilleri bir günde ölür- lerse bize bir fayda gelir mi? Hiç beklemediğim ve mânası: dahi anlayamadığım bu suale verilecek ce . vap, bulamamıştım. Bunun üzerine ho- cam Hamparsum - odasında dolaşmıya başlıyarak şunları söylemiştit — Komiteciliğin ilk şartı faydasız nü mayişlerden içtinap etmektir, Ben böy, le komitecilik ânlamam. Vaktiyle Os. manlr Bankasını basmışlardı. Ne kazan dılar? Hiç. Boşuboşuna binlerce ma - sum öldü, neticede büyük devletler “e, kalliyetleri müdafaa edecekler, diye Osmanlı o imparatorluğundan (birer imtiyaz daha kopardılar, bankaya giren “kahraman,, latımızda sokaklarda yatan Ermeni cesetlerini çiğneyerek Frnsız bayrağma sığındılar ve “Cironde,, adl: Fransız gemisiyle Avrupaya kaçtılar Her zaman böyle olmamış mıdır? İki budala şunun bunun tahrikiyle manasız ve faydasız nümayişler yap- mışlar, sonra kendileri kaçarak geride kalanların başın: belâya sokmuşlardır... Tarihin bu acı derslerinden istifade etmesini ne zaman öğreneceğiz? Şimdi de büyük devletlerin başvekillerini, ha- riciye nazıtlerımı, bir takım eski kralları öldürmek istiyorlar... Böyle çocukluk olur mu? Ben buna katiyen müsaade et | miyeceğim.... Bu gidişle bu adamlar yer | yüzünde bir tek ermeni birakmıyacak- lardır... Birkaç ay ezvel hocamın ağzından işittiğim bu sözleri hatırlayınca, elimde duran rapor miuhteviyatın: daha iyi an- Jamayi başlamıştım. Raporun ehemmi vetini bu süretle takdir edince de bunun Fransızların eline gezmemesi İâzım gel diğine karar verdim. Kendi kendime bu kararı verirken / Hanriyetle Hraç salona girdiler. Hraç beni selâmlıyarak raporu istedi ve oku- mağa başladı. Daha ilk satırlarında ©- nun da rengi att ve kendi okendine: “Olur şey değil!,, diyerek büyük bir dikkatle sonuna kadar okudu ve bize dönerek: — Siz ne düşünüyorsunuz? diye sordu. ğ Hanriyet hemen şu cevabı verdi: — Ne diyeceğiz? Baştan başa wy- durma,. Saadetimizi çekemiyen bir al çak bizi Jurnal etmiş.. Artık yapacak başka İşimiz yokmuş 'da Lold Corcu, Puankareyi, bilmem kimi öldürecekmi- giz... Bu saçmalara inanacak budala Hulunur mu? Hraç, Hatriyetin sözlerine (itiraz etmeğe hazırlandığımı görünce, gö- siyle susmamı İşaret ederek: — Hanriyetin hakkı var... Böyle de- li saçmasına kimse ehemmiyet vermez, ben bunun icabına bakarım. diyerek râ- poru cebine İndirdi. Hanriyet zabitin akşama gelip ra- poru İstiyeceğini söyleyince Hraç cür- danından beş yüz lira çıkardı ve Han- riyete uzatarak: — İşte rapor, bunu kendisine iade edersiniz... Daha fazla memnun olacak- tır, dedi, Hanriyet bize birer likör getirmek üzere salondan çıkınca Hraç bana; — Mesele mühimdir. Seninle ayrıca görüşmeliyim. — Evet benim de sana söyliyecekle. rim var. — Ben şimdi Hanriyeti savarım, Bu- rada rahatça görüşürüz. — Şüphelenmez mi? — Sen merak etme, ben işi hallede- rim. Hanriyet elinde tuttuğu tepsi ile içe riye girdi ve likörleri bize ikram etti. Hraç kadehi kaldırarak: — Mühim bir iş var, diye beni bu- raya getiren Hanriyetin şerefine içi“ yorum, dedi. — Affedersiniz.. Uydurma oldu ğunu bildiğim halde haber vermek İs- terim, Zira zabit gelip raporu tekrar alacaktı.. Bundan sonra böyle ehemmi- yetsiz işler için sizi rahatsız etmem, — Bilâkis ne kadar ehemmiyetsiz olsa her hâdiseden beni saati saatine haberdar etmeni bilhassa rica ederim ve memnuniyetimi İzhar etmek içindir ki kadehimi şerefinize boşaltıyorum, Likörleri içtikten sonra Hraç fazla meşguliyetten bahsederek, derhal yazı- hanesine dönmek mecburiyetinde oldu- ğunu söyledi ve Hanriyete hitaben: — Sizden de bir ricam var, dedi. — Sizi dinliyorum. z — Zabit saat kaçta gelecek? — Dokuzda. — Demek daha çok vaktimiz var... — Oldukça... — Size bir mektup vereceğim, onu Bakırköyüne götürecek ve general Mo- risin yaveri yüzbaşı De la Croix'ye tes- lim edeceksiniz. — Cevap be"liyecek miyim? — Size geçenlerde ölen Jak De tTohyan'ın tercümei hali ile bazı malâ- mât verecektir. Onları alır buraya dö- nersiniz. O zamana kadar ben de işimi bitirmiş, buraya dönmüş olurum. — Öyleyse hemen yola çıkmak lâ. zım... Haydi sevgilim hazırlan da be- rabsr bir otomobil seyahati yapalım. Hraç. Hanriyetin beni de beraber götürmek istediğini görünce, şu muka- belede bulundu: — Etrafınızda saadetinizi çekemi- yenler dolaştığını görüyorsunuz. Düş manlarmızın kim olduğu anlaşılıncaya kadar ihtiyatı elden bırakmamak gerek- tir... Ne olur ne olmaz. Hem evi de yalnız bırakmak doğru değildir... Belki gaybubiyetinizden istifade ederek bu- raya girenler olur... Biz'iş'mizi bitirip dönünceye kadar Sögormon burada bizi bekler... (Devamı var) Şikâyetler, kali Bu nasıl iştir ? Tam dört aydır Bir lâgım mahalle arasında açıkla akıyor Yazı odasının kapısı açıldı. Orta yaşlı zayıf bir kadın içeri girdi. Yor- gun ve bezgin bir hali vardı, Tereddüt le ilerledi, sordu: — Bir şikâyetim var. Eğer bunu yazarsanız bütün bir sokak halkının ha yatını kurtarmış olacaksınız. — Söyleyiniz, dedik. Gittikçe heyecanı artan bir anlatmağa başladı: — Evet, bir sokak halkının hayatını kurtarmış olacaksınız. Çünkü bugün sıhhatimiz ve sağlığımızı dehşetli bir tehlike tehdit ediyor. Ben Dolapdere- de Küçükakarca sokağında 7 numaralı evde oturuyorum. İsmim Sabihadır. Bundan dört ay evvel sokağımıza bir kanalizasyon çukuru açtılar, Fakat çu- kurun ucu tam evimin ömüne geldiği zaman birdenbire faaliyet durdu. Me- ğer paraları bitmiş... Açılan çukurdan eski lâğım görülüyor ve açıkta akıyor. On beş gün sonra inşaata devam ederek burasını kapıyacaklarını söyleyip git- tiler. Bütün mahalleyi dehşetli bir ko- ku sardı, O kadar ki bu sokaktan bur- numuzu tıkamaktan geçemez olduk.Glin sesle leri sayarak on beş günün bitmesini iple | çektik. Fakat ne gelen oldu. ne gi den... On beş gün bu müthiş kokuyu dinlemekten, zehirli havayı çiğerlerine doldurmaktan iki çocuğum hastalandı. Kaymakamlığa istida ile müracaat et- tim. Beni Sirkeciye, kanalizasyon ida- resine gönderdiler. Orada da tahsisat olmadığını, ilk fırsatta burasını 'rapıya- caklarını söylediler. Belediye heyeti fenniyesine müracaat ettim. Mühen- disler gelip vaziyeti yerinde gördüler. Birkaç güne kadar derhal burasını ka- pattıracaklarını söyliyerek gittiler. O zamandanberi kâç gün geçti biliyot mü- sunuz? 'Tam dört ay, Evet şaşmayınız, tam dört aydır bu ağır kokuyu dinleme- ğe mahküm edildik. Kapımızın önünde şakır şakır açıktan akan lâğımın etrafa yaydığı ağır ve iğrenç havayı tenef- füs ede ede nasıl tifoya yakalanmadı- Zımıza şaşıyorum, Mademki tahsisatla- rı bitmişti, hiç değilse kapımızın önün- de açtıkları bu Jâğımı kapayıp gitme- liydiler, Bu sokağın iki tarafında otu- ranları aylarca burunları tıkalı yaşa. mağa mecbur etmek hakkını kimden ve nereden almışlardır? Alâkadar bele. diye şubesi bu vaziyeti — gil tür, ze rağmen - niçin hâlâ devam ettiriyor? Bu sıcak havalarda bu açız lâğımdan kapılarımıza fışkıran milyonlarca tifo mikropları burada tekrar bir salgın yaratırsa bunun mesulü kim olacaktır? Çok rica ederim, İstanbulun sıhhati ile alâkadar olanlar bir kere zahmet edip bu müthiş vaziyeti görsünler. sonra ne yapıp yapıp bizi bu işkenceden kurtar- sınlar. ... Okuyucumuz Bayan Sabihanın söy lediklerini yukarıya naklettik. Anlat. tığı vaziyet bu sokak halkı İçin vahim akrbetler doğurabilecek (mahiyettedir. Belediyenin ve sıhhat müdürlüğünün e- hemmiyetle nazar: dikkatlerini çekeriz. AKŞAM POSTASI bant &vİ: Istanbul Ankara Caddesi Vontu kutümu < itmnbul 214 Talgrat adresi: ıslanbul MABER Yazı işler telefonu: 28813 idere.Nân ; S4aT0 ABONE ŞARTLARI Türkiye Eenebi Senelik LAV Kr. TOK, Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı ger (YANIT ) Matbaası Yarı şaka Genç şairlere Osman Meydan okuyor ! Cevdet Kudrete inat yazdığı şiirin güzelliğine bakın! DİLEK Bir küçük, bir küçücük evim olsa; İ İçinde bir küçük, bir küçücük helen olsa; Bötüm bunlar benim öz malrm olsa, i Masam, mürekkebin, etajerim, Etajerinde benim kitaplarını olsa. Bir ufak; bir minicik evim olsa; İçinde bir kadın, beni parasız pülsiz seven bir kadm... Bu kadın benim karım olsa! Nerde, hangi şehirde olursa ölsün, Bir küçük, bir küçücük evim bulunsun; Bir ufacık halım olsun yeter, Yeter de artar bile! Nerde, hangi şehirde olursa olsan, Etajerim, kitaplarım olsn, Beni parasiz pulsuz seven karım olsun yeter, Yeter de artar bile! Cevdet Kudret Solok Şu yukarıya koyduğumuz “Şiir, $air Cevdet Kudret Solok'un “Varlık,, mecmuasında çıkan son eseridir. Bunu okudunuz, şimdi bir de bu şiirli gör i dükten sonra bizim Osman Cemalin kâ- Zıda kaleme sarılıp hemen çiziktiriver- diği şu alttaki “şiiri, de bir okuyun bakalım, hangisini daha hoş bulacak- Bu da benim dileğim! Bir ufak, bir ufacık beynim olsa, m : Nafıa Vekâletinden 1 — Balâdiz - Burdur hattı ihtiyacı için 9—9 —1937 tarihinde münakasi?” , konulan otuz vin metre mikâp balasta talip zuhur etmediğinden mesküf lastlar kapalı zari usuliyle yeniden münakasaya konulmuştur - get” bedeli 13:500 liradan ibaret 10.000 istasyonu çivarındaki taş ocağından, a bedeli 12500 Jiradan ibaret olan 10,000 metre mikâbr 2 <A. Bu balastların muhammen mikâbı Bozanönü B — Muham, Yu istasyonu civaşndaki taş ocağından. C — Muhammen bedeli 11009 liradan dan 5000 metre mikâb: Balâd'z: Burdur hattının taraleyninden toplama V* metre mikâbı da ocak balâstı olar; verilecektir eiry” 3 — Eksiltme 4—10—1937 tarihinde saat on beşte vekâletimiz di ingaat dairesindeki münakasâ komisyonu odasında yapılacaktır 4 — Muvakkat tera'nat 2775 Jiradır. kuruş mukabilinde demiryo'lar inşaat | ait olmak üztre vekâleti havi zarflarını mezkür kanunun tarifatı da/resinde tarihinde saat dörde kadar inşaat arttırma, eksiltme ve ihale komisyonuna buz mukabilinde vermeleri lâzımdır. İstanbul Telefon Direktörlüğünden;, 4000 adet Ankara telefon rehberi bastrılmak üzeredir. Memleket iç “€ tevzi olunazak bu rehberin iş adamları ğanda vasıtası olacağını izahtan müstağni görürüm. İlân şera'ti Istanbul Telefon rehberin'n aynidir. Kayıd muamelesi ve '” almak için Müdüriyet Abonman Da'resine bizzat veya (02) No. raya #elef©” dilmek suretile müracaat lâzımdır. Rehber kısa bir zamanda tab'a verileeÖ ca ederim, Müdiriyet (91. Belediyesi Senelik muhammen kirası 15 lira olan Büyükderede Büyükdere 205 numarak kahve önü (85) metre murabba) 938 senesi Mayıs #stical buyurulması: Istanbul! — Münakasa şartnamesi, mukavele projesi ve diğer münakasa evrak' 6 — Bu eksiltmeye girmek isteyenler 2490 No. lu arttırma ve eksiltrae VE a | kanunu mucibince ibrazına msebur oldukları evrak ve vesikalarla 937 s*” fini zde- verilmiş müteahhitlik vesikasını ve fıat ** 1931 hazırlıyarak | 4—1Ö7 4. 27 EYLÜL — 1837 Cemal İçinde bir tutam, bir tutamcık akim“ Birar vişnelim, biraz da kaymakiım ol” Tanım, tarağım, hırdavatım, Mendili, traş heçağım, kravatı, Renk renk de çoraplarım olsa: Bir ufacık, tefecik yuvam olsa, İçinde aç, bülâç beni hekliyen bir Bu halnyık biraz da alık olsa! Nerede, hangi semtte olursa olsun, İster Tophanede, ister Topcularda, İster Toptaşmda!.. Ben razyun! Biraz ufak tefeğim, birar hart pirtr- ga, Sonra bunları içine koyacak yaa ei Ve sinden iyi olmasın candan X olen Yeter de artar bile? Nerede, hangi semtte oluraa olman, Bir sıcak, sıcacık yuvam olsa, Tayvan arası da olsa ben TAZIym! “ Yeter Ki işinde aç, ilâç beni bekl ai Bu halayık biraz da alık olsn” Boyu sülün, eli de balık olani Bunlar bile bana çok, Çünki benim gözüm tek! Bundan fazlası dostlar başma? Bundan fazlası bir galledir, Dört başı mamur bir balleğir? O. Cemal KAYGILI ye?” ibaret olan diğer 104000 metre mi, i* da'resinden verilmektedir . (6209) Zap iza” ve ticarethaneler için kuvvetli bir ETA m an kiraya verilmek üzere açık arttırmaya konulmuştur. Şartnamesi levazım "e lüiğünde görülebilir. İstekli olanlar 1 Hira 13 kuruşluk ilk teminat mektöğ, ya makbuzu ile 7-10-937 Perşembe günü saat 14 de Daimi Encümende malıdırlar. (B) (6402) — Keşif bedeli 908 lira 72 kuruş olan Kadıköy hal binasına yapılacak yerlerile helaları açık eksiltmeye konulmuş ise de belli ihale gününde Junmadığından pazarlığa çevrilmiştir. Keşet İstekliler Müdürlüğünde görülebilir. me evrakiyle © Şartnamesi Ler 2490 Numaralı kanunda vesika ve 68 lira 15 kuruşluk ilk teminat makbuz veya mektubile bere a) 937 sal; günü saat 14 de Daimi Encümende bulunmalıdırlar. ——— Senelik muhammen kiras: 240 lira olan Yeni halde 48 numaralı sene müddetle kiraya verilmek Üzere açık arttırmaya konulmuştur. Levazım müdürlüğünde görülebilir. İstekli olanlar 54 liralık İlk teminat veya makbuzu ile 27-9-937 Pazartesi çünü saat 14 de Dalmi, Encümeni © malıdırlar. (6124) ((0B) Tülay yi” X Türkiyedeki Hataylılara ilân Dah'liye Vekâletinden : Sancak arâzisi dahilinde doğmuş olanlarla, babaları Sancak arazisi doğmuş, olup da, Sancak Statüsünün meri yete gireceği 29 teşrinisani de 21 den aşağı yaşta bulunan kimseler, bu statürin 12 inci maddesi cibince, Sancak vatandaşlığını iktisap edebileceklerdir. Bu şartları # dan Sancak vatandaşlığını iktisap etmek istiyenlerin 29 teşrinisani 1937 de (3486) (6329) baren Sancağa gidebilecekleri ilân olunur. 1937