ki AĞUSTOS — 1937 a görüşüm: Ürkiyede hgatbuat friyeti ve Yabancı , Yevletler e tatörlük memleketlerinde şâ- Ba, dete çıkaramazlar. Neşriyatta İş ka gibi, gençler. teşkilâ 7 Bibi manevi şahsiyetlerdir. N ik diki ti Vi k ii örlüklerde de tek fırka, Yetleri ezmiştir. Ferdin hü- Slümaz, EB. “© birinci, ne ikinci şik var- va, *Eu ediyorsanız, maddi ve- m — bizzat veya kanuni şart i e arkadaşınız e vasıtasiyle — #rin. (Harcı ancak bir lira- ttte tesis edin, “ “partinin fikirlerini de **lifine — neşretmek mecbu- Bilsiniz. Çünkü siyasi kutu- Sa göredir. Meselâ, Büyük Mlisinde de bütün saylavlar Seğildir; müstakiller vardır. ni gayri'resmi,, olduktan in onlar arasında haydi baydi a Milletin rejimi kendine! Baş- a ah ve hususi işlerine karış- *imkine de kimseyi karış- Mi, ensipini devletler gibidir, Ne mükemmel prensip!.... - neşriyatı takip edip dry, <trinlerine uygun bulmıyan Li, easupları: Bi Falanca gözeteniz şunu met menetsin! » diyorlar» İRin nizamlarımızı öğrenme Bizde anlattığımız şekil- MN Yet vardır. Şayet Ulus gâze- Kp Ptinin deklare bir başmu- Se Mİ, Yarı resmi mahiyette bir a yari siyaset: dair bir şey ie ner devletler bakımından EN Ükümeti ne düşünüyer?, ir. Fakat, ben şu Satırları iy ide Tevfik Rüştü Aras'ı, GE OĞlu'yu kızdırıyorum. Sa- X “ imz manevralar esnasın- N a erim. “Nasılsmız, - iyk e r ederim!,, diye konuştuk. ş y arrendaki mülâkatımız bu in ibarettir. Menemen- vi Uzaktan birkaç kere gör- Kaman 2 v.uhterem zevat değ ” yi Vekâleti ( vermemişlerdir. a “Franko şöyledir, Sovyet- e » Almanya ve İtalya ise baş- GL! diye bir takım indi mü- yi kiye harici i N etsem Ya, N, İzahat, atta bazan da Yy eğe mecbur tutulsun? An- an, 1“ Amerikaya müracaat et- 0 yazılar Türklük aleyhin- #etirin. Dost değil miyiz? - Vermişlerdi : ama, onları biz yazmıyo- iy İZamlarımızı tetkik edin... N işik iy ki bizde matbuat hürriye- Azıyorlar, Menedemeyiz, i törlük devleti bize mü- Olsa ; V” Atınızda aleyhimizde neş- x da olmalı? NN ie Ar gayri mesul, İâlettayin ti Yazdıkları gazeteler de #mayesiyle değil. Sy ge esi, kızmış olabilir. pa Dayi misini: ki, bizim mat- & *edair bu nevi yazılar ğ * diz Bizin matbuatınızın şek et, Bizimkinden | farklıdır. Bay, finiz başka mahiyettedir. ., Mesul fertler çıkarmıyor. © yarı resmi o mancwi izl tamamiyle gayri mesul Li #te çıkarıyor, Şayet birin- K sitem, bir kinaye vaki Bı, örleyin, hemen tarziye big * İkincilere karışmamızı Ne a *M dahili sistemimize mü- Yaz, âtirınız için fertlere ga- in ne vermiyelim? Fertleri- biz Fl EE Zf EŞ Hi İkirleri mi olraasın? Belki ay a ziyet olacak ki “müs- UZ kamutay kürsüsünden Bey # aleyhine bir nutuk söy- *w de diyebilirsiniz. O- Kg mesiikteree neden eor- | Cerrahpaşa ile Hasekiyi birleştiren yol üzerinde antika kaleyi seyrettik. Burası üç katl İki ev arasıntla kalmış, eski İstanbul şehri etrafındaki surların küçük kalelerine benziyordu. Fakat mermeri andıran büyük taşlarla yapılmıştı. Orta yerinde küçük taş par- çaları ile kapanmış bir pencere görü . nüyordu. Orada rast geldiğimiz bi zat: — İçinde büyük ve geniş odalar var- dır. İsterseniz, yandaki evden girebi- lirsiniz. Buraya ne kadar seyyah varsa, hepsi mutlak uğrarlar. Söylendiğine nâzarın çok kiymetli bir asarıâtika dır, bu taş yığını, diyordu. Bu izahatı dinlerken, kale duvarının dibine yerleştirilmiş bir küçük kümes. ten tavukların çıkığını gördüm. Gayri ihtiyari gülümsedim. Bilmem nasıl odu, izahat: veren zat buna fena hülde sinir- lenmiş göründü. Belki kendi sözlerine gülüyorum sandı. Bir saniye içinde, yürüme bile bakmadan yürüdü, gitti. O kadar şaşırmıştım ki, kendisine gülüşü. mün sebebini bile anlatamadım ve hâlâ düşünüyorum, kimbilir simdi. benim için “ne terbiyesiz adam,, deyip neler düşünecektir. Uğradığımız garip vaziyet karşısın- da tekrar gülmekten başka elimizden bir şey gelmediğinden Ali ile kolkola girip, yolumuza devam ettik. Biraz sen ra yolumuz, gene oldukça muntazam ve parke döşeli bir cadde ile birleşiyordu. Ben burayı hiç bilmiyordum. Arkada - şim: — Haseki caddesi, diye anlattı. Sonra: “ — Hastane yokuşun biraz aşağısın - dadır. Fakat biz seninle yukarı taraf - larr dolaşalım, dedi. Geldiğimiz «0. kağın köşesindeki türbemsi bir binanın önündeki yaya kaldırmının Üzerine, garip bir kavun ve karpuz sergisi kurul müştu. Kaldırım taşları üzerine dizi - len yüzlerce kavun, karpuz arasında bir sandık ta ayva görünüyordu. nun için, bu gibi müdahalelere mâni ol- mak üzere, daha İlk gününden en ufak müdahaleye benzer bir şey kabul etme- yiz. Amerikada gayri mesul fertlerin çı- kardığı gazeteler olduğn için orada bize dair yazılanlara karışamadık. Şayet siz de bir gün rejiminizi değiştirip dikta- törlükten vazgeçerseniz ve hür fertle- riniz bize dair atıp (otutarlarsa onlara karışamayız. Fakat mademki bugün bütün gazeteleri inhisarınıza almışsınız, ve bizimle dostsunuz matbuatınızın biz. deki muadili ancak bizim resmi neşriyat tır. Onlar biribirimiz aleyhine yaza- maz. Son münakaşalara dair “benim gö- |, rüşüm.. budur. Diyeceksiniz ki: — Birde faşist veya komünist propa- gandası yapan fertler zuhur ederse — O, dahili bir mevzudur, Hariciye- mize değil, emniveti umumiyemize ta- allâk eders. (Vâ-NM0) Hascki caddesinde yaya i | H kaldırımı Oi urulan kavun, Istanbul konuşuyor ! Haseki caddesinde Yaya kaldırımında kavun -karpuz sergisi kurulur mu ? Yazan : Haberci karpuz Buranın İnsana çamur gibi yapışan çocukları, foto Âlinin peşini bırakıp Haberciye balta olmuşlardı Bu hoşa gitmez manzarayı hayretle seyrettikten sonra, Haseki caddesinde yukarıya doğru yürüdük. Yolumuz ü. zerinde bir kaç dükkân vardı. Bunlar - dan birisinin kapısında duran orta yaş . Çok kısa ve kat'i cümlelerle cevaplar verdi. Demin bah. lı bir zatla konuştu. setti, ha yukarısında gene yaya kaldırım ü. zerine kurulmuş daha küçük bir kan ve karpuz sergisini göstererek : — İşte, dedi, bunların önü alınmalı- dir, Bu yer, sonra mahallemizde pek kalabalık ve tasavvurun fevkinde pa. tırdıcı bazı aileler türedi, bunları ve bilhassa çocuklarını, herkesi rahatsız etmiyecek şekilde oturmağa mecbur et melidir. Bu da ikinci ve son derdimiz - dir. Sözlerini bitirir bitirmez girmişti. Biz de yılkarıya Goğru tekrar yürümeğe başlamıştık. Birdenbire ayni zatm sesini duydum. Arkamdan bağrı. yordu; manzarayı ve yolun birâz da- dükkâna ya kurulmuş bir ev asci caddesinde harab duvar içinde — Demin bahsettiğim ailelere rast gelmek isterseniz, önünüze ilk çıkacak soldaki sokağa sapınız . Sapacağımız soldaki sokağı ararken, sağ tarafta gözümüze öyle bir manza. ra ilişti ki, bunun karşısında dakikalar ca durmaktan kendimizi alamadık. Bu, eski medrese bozması bir harabenin su kemerine benzer kapıs: içinde kurul - muş garip bir kulübe geldi. Resimden de pek güzel göreceğiziniz bu garip meskenin en büyük hususiyeti. harap penceresinin önümüzde dizili duran bir alay çiçek saksısı idi, Biz bu manzarayı seyrederken, Ya- nrmızda iki çocuk belirdi. Bunlardan birisi öyle pek te çocuk denecek yaşta değildi 17 — 18 inde vardı. Üstünde yetmiş yerinden yırtık ve biröbiri üzerine Rİ- yilmiş iki mintan, ayaklarında çok yâ- malı bir pantalon vardı. Yanındaki kü- çük çocuk ise, iğrenç bir halde idi. Ka. fasından saçlar dölrülmüş, bunun yerine bir çok yaralar görünüyordu Kirli yü- zürde de artık iyiliğe yüz tutmuş bazı yatalarm kabukları belirmişti, kat eden genç çocuk gibi çıplaktı. Bu yavru belki ilk nazarda insana is ikrah veriyordu. Fakat bana daha çok mrehamet telkin etti. Arkadaşım Ali iki adım geri çekilirken, ben bilâkis onlara doğru ilerledim. ö — Senin ismin ne küçük? diye sor - dum . Henüz 3.—4 yaşlarında gösteren bi. çare cevap vermed. Evvelâ benim, son rada yanındakinin yüzüne bön bön bak- tr. O zaman büyük çocuk: — Benim kardeşimin ismi raf makinesini ayar ettiğini görünce, küçüğü elinden tuttuğu gibi hemen ya. nımızdan uzaklaştırdı. Tam bu saniyede bizim arkadaş derhal toparlanıp sizin (Devamı 6 ıncda) HABERCİ Üstü başı perişan, ayakları kendisine refa » Ahmet amma! Ne olacakmış ki ismi sanki, di. ye, âdeta bize çıkıştı. Ve Alinin fotoğ - KURUN' da Bir büyük adamın ölümü Çekoslovakyayı yaratan böyük milliyet. perver sabık Çekoslovak cumhürrelsi Maza, rik'in ölümü, bütün dünya matbantında ol. duğu gibi Türk matboatında da, lâyık oldu. ğu teesshrü uyandırmıştır. Asım Üs, Maya, rik'e tahsis ettiği başmakalesinde bu şahsi, yeti gayet şayanı dikkat bir bakırodan tah'il ederek diyor ki: Yirminci asr büylik adamlarından birini daha kaybetti: Çekoslovakyanın o halâskir reisi öldü, Tarih içinde fena idare, yahut ( herhangi bir talisizlik neticesi olarak, mahvolmüş ya, bancı bir istilâ altına geçmiş bir milleti ye, biden kurtarmış büyük adamlar vardır Mazarikin ekosÇekoalovakya için hizmeti ine bundan birez başkadır: O, tarih sahasını. da yalnız adları olan, fakat hiçbir xamsn Gev let Balinde yaşadığı (o duyulmıyan fi ha'k yığınını birleştirerek © bir devlet o yapmak mümkün olduğumu kendi kendine (düşün. müş, bu maksatla daha umum! harpten evvel Avusturya - Macaristana karşı (mücadele açmış, nihsyet Umum! harp esnasındi yine bu maksat için kendi şahsf teşebbüsü netice sinde umumi #yih imza edilirken o bügünkü Çekoslorakya devletini vücuda getirmiştir. Mazarik bu suretle Çekoslovakyanm iptida baldskârı, sonra dA cumhurretsi olmuştur. Asım Us dolayısile, bu büyük ölünün ter, cümelhalini de vermektedir: Muzarikin o Çekoslovakya için O hizmeti 1âl meclisi tarafından halâskâr ve Çekoslo. vak cumbürrelsi ilân edildikten sotra bir çok defa hakiki bir intihap ile bu yüksek makam da kalmıştır. Yaşmın sekseni geçmiş olması na rağmen bu vazifenin icabı olan faaliyeti de göstermiştir. Yakat yaşı doksuna yaklaşıp dn artık vücudunda çalışma kabiliyetinin son kaynakları da kuruyunca cumhürrelsliğin. den çekilmiş, yeniden intihap için kendisine müracaat edildiği zaman © “Cumburrelsli; yapıcak takati ve hayati kabiliyeti kalma, dığımı,, maazeret olarak ileri sürmüş, tekrar intihabını kabul etmemekle ısrar göstermiş. tr. Ancak bundan sonradır ki yerine şim. diki cumburrels Benes seçilmiştir. Mazarik ölmüştür. Yakat onun batıran bütlün bir milletin tarinde yaşıyacaktır. CUMHURIYET'de: Muharebelerin aslı , Yeyami Safa, wenfnailere dayanan idea, “lojilerin çarpışması neticesinde o dünyanın görmediği rahue işaretle şu satırları yazı, vor: kiymet daima Zamanımızm hüsusiyetlerinden biri de bu iki kelimeyi sık sık yanyana getirmesidir. Her menfaat ve politika çarpışmasında bir 4deoloi ihtilâf aramak, o zamanımıza has bir tahlil tarzı haline geldi. Tarihin hiçbir devresinde sosyallam, demokrasi ve o daha sonraları komünizm ve faşizm, bugünkü ka. dar canlı birer kelime olmamığlardır. Düne kadar yalnız birer dünya görüşü, yalnız bi. rer iç politika ve idare sistemi Wade o öden bu tnbirler, san senelerde, (âazruv o etmiş silâhlanmış, maddi ve mücessem birer müca dele cephesi temsil eder görünüyorlar; İs. panyada sosyalizmle nasyonnlizmiin boğuştu. Eu söyleniyor. Çinde Japon nasyonalizmin ve emperyalizminin yürüdüğü iddia ediliyor: Ak denizde faşizmin hâkimiyet fhtiraalarındanı hahaolunuyor. İsterseniz bütün bunlara birer “harbizm,, adını da koyabilirsiniz. Gerçeklen bir ideoloji harbi içinde miyiz” Fikirler menfaatleri, menfaatler fikirleri mi temsil ediyor? Uzaklara ve derinlere göt. rülen bir tahlli, esasta fikir mi bulur, men. İnat mi? Şu var ki, bugünün cehennem! (politika mücadelesinde, her menfaat, o kendisine bir fikir &saleti verebilmek için herhangi bir ide, olojinin Oniformalarını giyiniyor: herhangi bir felsefi, iktisadi, içtimat nazariyenin ser. maları ve nişanlarını takıyor; o herhangi bir dünya görüşünün Kıhemı kuşanıyor,. Ba üniformalerın altnda sırıtan şey, düpedüz, menfaattir. Yahut, koyu ve halin o menfaat değilse bite, ber milleti, ber sınıfı, her züm. reyi, her ferdi kendi kaderine doğru iten 72. ruretlerin mubasanlasıır ki, bunun tesirin. den sıyrılmak imkânsız olduğuna göre, ide. loji harbi gibi görünen bugünkl politika ih. tiraslarını ve mileadelelerini biraz tahit bul. mak İizmgelir, AKŞAM'da , Bolşevizmle birlikte faşizmi de .. Akşam gazetesinin “Dikkatler,, siltanun, da okunmuştur: Hitler, son nutkunda, İspanya meselesin. den bahsederken: “Avrupanın herhangi bir noktasmda bot. gevizmi kurmağa teşebbüsli Avrupa muvaze, nesini ihlâle matuf bir hareket telâkki ede. ceğiz!,, diyor, Ne bastan bir noktaya dokunmuş ölüyor. Hay Allah razı olsun, yerden göğe Oka hakkı var, Avrupa muvazenesini bozmamak için bolşevizmi de, faşizmi de hir memlekete zoraki sokmağı kalkmamalı: “Faşizm! de,, diye iyice tasrih etmeli ki, sman, o Avrupa muvazenesi bozulmasın.