4 Eylül 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

gaa ğ&“_m görüşüm: Umhuriyet ıs&“—üMram anbulu da e thetmeli ! [an İzrb; r?'lmcî'i Ziyaret edince, Bal- a'İîaslnı “ın hiçin oradan öteye kadar 'I_lha n'mılâ ettiremediğini bir kere h.ın -—zer:yor: Mimar Sinan, Edirne- Ş'*“tan ın_e Türkün imzasını atmıştır. “*'*'dı,,mf_“m camii dört kolunu birden “«h.” E'unşu? “diyor. CÜ Şehi j Tipay Tde, bir milli medeniyet silu- f"ıiş, Bibir. müdafas kuyvetli de- ip ol ONstanti dü ç k ğ ; fîya .ta“ Asırlarca sonra bile, Aya- ;ıîüe iîgns hamına bu topraklar üze- Tabufı Aslilk namına ayak diredi; ğ;l'a mğnd"'.'__“e kuvvetli olan Türk- ı!.t'în, Pa azlünfih bıraktı. Ancak Fa- hîln n “eymaniyelerin, Sultanahmet hıîimr_,ğa:a gelerek kahir bir tefevvük a A İstanbulu medeniyetçe fet- Tim veldi. ir # » * Bürin h: P hikâve a S %iuğl%a dye anlatayım?! b Su Siraj Ruşen Eşref yeni mebus L:""d.—,n ü arda, tanrdığım bir ai'le ta- %' biğan î"t edilmiş. Sofrada “Hün- Mln admc'l’ Varmış. Aile fertleri bu ye- “fa' a an sık sık bahsettikce, da- N Üzi ülefirda durmuş, Ruşen Eşrefin '%aret hden hanımlarına beyleri- Sal “dermi ; Ermiş: y " Hikkat! H! Va Pi Ne oluyrosun? - diye bir ü 'p Sormuşlar, ğ'le k“nınr Müsunuüz, mebus.. Yanın- _;!!dî_ hlşuyürsunuz öyle.. “Hünkâr %!“)iî_ b;;n adı düpedüz söylenir mi? t; anu Ruşen Eşrefe de anlat- & k’“'a?ınj:r atmış,. kLl * * » h“t! t Ve Ya>» d .. « Ü Diy Vi “Ida rej'mi kayırmak el- 'tı;"! b '_kâ'famn zihnine göre İş :_ı'âg ç MNi tutm>k değildir. Bazı çiüş Ylenmesi | Ti %h;ivnt ; &% Ak » Medeniyet noktaj naza- l'ııt!:'uıumnâdoîuvu fEthPtmiqr;r « 'İıh u'a'_! eserlerin'n değil cinsi, eı%:em“_bııe eskilerden fazladır!,, ;"ış.] 'îh_-rra;"de Pördüklerimi hülâsa Hş'l Hak Yada 'da aynı vazivet var: Ü, lar " *h » Mahal'eler, köyler, es- t kat üstün. âzım gelen süz- Fü&g l “tanbul? hit fq"ğn! bütün harap ihtiş>mile (:u_n Eö?ün *hi devrin umranı - hey- İi Pemektedir. melî:l.*ejîmi' İstanbulu umranca a taha”'— Etkinin yeniye hakim Mmülümüz yoktur. (Vâ - Nü) ĞID - ektesinden &. Ölüm “Söip yirmi birde Kadı - & | “Ezinda bir yaşlı adamın ı:f'i ?a"llî:;c _'İdüştüğü görülmüş, ıdt Üi ltî öldüğü anlaşılmıştır.. haberdar edilmiş, ü- Atil!ü; Yesikalardan bu zatın Ahn bolvarında Kutlu apartı u Ma Tan askeri mütekaitler- M Ati olduğu anlaşılmış- ç“_ Aslan ile Dimitri 70 K izk 1" alacak meselesinden td . #lesinde kavgava tutuş 5 ü Wi *'ltq İ y 'îâbuı "Ö., 'thyî l—& l“?-î!âm'ş. Aslan dirhem “Asne ğ ş *“dan ehemmiyetli su - rr“’Ettr, ; dizar St 'lıpu::huı_ ğ eyen ıer K4 ğndan_“*- A:) — Türk Tarih —'qııqı hmmaba? Pazartesi gününden ?"i'q 'kînq .r__ahc.f—' sarayında topla- ıî“ira;' et"îıeigur.k Tarih — Kurultayı- ot İla , İStiyenlerin 3 vesika Sih adreslerini 7 eylül ? Taf’îh Ma kadar Dolmabahçe- n Dragos Fatihe mağ- | UML e— Ü tkte !.'_“mle cerh LA Kurumu Kurultay leri ri *terliğine posta — ile | olunur, ç Topkapı haricindeki bahçede İstanbul konuşuyor ! eğlenenlerden bir grup.« Topkapı haricinde Buranın meş'ıur Kösesine göre Topkapılıların en büyük derdi nedir ? Yazan : Haberci İstanbul içerisinde gezinti yerleri asfaltla döşenimiş en bahtiyar semt mu- hakkak ki Topkapıdır. Surdan dışarı çıktınız mı sağa sola ve ileri giden her üç cadde de asfalt, bunlardan birisi Edirnekapıya, diğeri Yedikuleye, üçüncüsü de tâ Edirneye kadar üzanıyor. Her akşam üstü buraları oldukça kalabalıklaşıyor. Evvelce Yediku'eye kadar uzaması kararlaştırılmış'sen sonra her nedense yarıda bırakılmış olan betonlu asfalt yo- lun yayalar için yapılmış ve İstanbulun hiç hir tarafında: göremiyeceğiniz ge- kilde ölan Aasfalttan yaya: kaldırımı hep gezenlerle dolu. Dört yöl ağzına asılmış bir levhala Bakırköy, Yeşilköv. Silivri ve Ed'rne isimleriyle bu mevfkie kadar olan mesafeler yazılı, burada E- dirne kapıdaki kadar kalıveler bol değil. Edirne asfalt yolunda biraz ilerilye- lim dedik. Yolun sol tarafında evler bulunmasına rağmen sağı nedense bom- boş. Burası Halkevi sporcuları tara- fından bir futbol sahası haline konmuş, Oyun iç'n müsait bir yer. Sahaya biti- şik toprak bir yolun kenarında yazlık gazinolar var. ÂAsıl caddede her türlü vesaiti nakliye pek bol olarak işliyor. Hususi ve taksi otomobiller hiç dut- madan geçip şehre giriyorlar. Belli ki bunlar Floryadan dönüyorlar. Futbol sahasında Şehrem'ni Halke- vi gençleriyle tekaütleri arasında bir maç yapılryordu. Oldukça büyük bir kalabalık toplanmış; Halkevinin genç amatörlerden müteşekkil bir mandosu da güzel havalar çalarak halkın bu alâ- kasını teşvik ediyor. Bu hareket doğru- su beni imrendirdi. Ne olur? Şöyle şeh- rin birkaç yerinde ve haftanın birkaç gününde halk böyle şeyler dinlese. Şehremini Halkevi bandosurlun şe- fi yaşının bir hayli ilerlemiş görünmesi- ne rağmen hiç sıkıntı çekmeden — is- mini bilemed'ğim — nefesli bir musiki âleti çalıyordu. Resim alacağımızı gö- rünce eline değneğini alarak âleti - br- raktı. Etrafımızdakilere: Şehremini Halk evinin bendosu — Buraların ne derdi var? diye sor- dük. Bize, karşı kahvede oturan ihtiyar bir adamı işaret ettiler: — İşte burasının en eskisi - odur. Her şeyi bilir ve size anlatır, İsmi "Köse,, olan bu ihtiyar pek hoş bir adam. Gece gündüz içermiş. Ya nına yaklaşıp kendimizi tanıtınca : — Söylerim ama, dedi. Evvelâ bana içki ısmarlayın. Baktık ki placak gibi değil, çaresiz dediğini yaptık. Bunun üzerine anlat- mağa başladı: — Siz benden dert sorün dert... Ev- velâ kendimden başlıyayım da sonunu vatın siz hesaplayın. Efendim, benim a- dım Kösedir. Hakikatetni de gördüğünüz gibi köseyim. Soyadı kânunu çıktığı zaman düşündüm taşındım, hangi adı alayım dedim. Ahbaplar sağı olsun he- men buluverdiler — ” Kılsız,, al dediler. Ben de beğendim, beyannameyi — dol- durttum ve nüfus dairesine gönderdim. Artık o götürende mi kabahat, yoksa kaydedende mi bilemiyorum. Bizim ”Kılsız,, ın baş tarafına bir A harfi so- kuşturuvermişler, olmuş bizim soyadı "Akılsız,,, Bütün derdim şimdilik bu. Bilmem ne yapayım? Acaba bizim ah- baplar beni kolayca akılsız yapmak için- mi bu Kılsız soyadını buldülar dersi- Topkapının meşhur ALLLILELLLL L niz? Hani akılsız olsam yanmıyacağım, uydu derim.. Ama ben gece gündüz içerim, eğlenirim, zevk ederim. Hiç ak- lım olmasa bunları yapabilir miydim- — Topkapılıların da başka bir dert leri yok müu acaba? diye sorduk. — Daha ne dertleri olsun, dedi. Benim soyadı onlara da dert oldu. Ki- mi takılır, gibi bu işe cant sıkılmış dav tanir ama inanma sakın! "Köse Akılsız,, bir de kedi sevgi- siyle meşhurmuş. Önündeki içki şişe- sinden maada etrafında, masasının üstünde kediler dolaşıp duruyorlar. 'Topkapılıların şimdiki halde en bü- yük dertleri iyi ekmek bulamamak. Çoğu hamur ve birinci nevi diye ikinci ekmek yiyorlarmış. Belediye herhalde bu işle meşguldür. Satıcılar bilmem buna nasıl fırsat bulabiliyorlar? HABERCİ KEEERİ Dikkat! Maballelerinizde gördüğünüz bütün eksiklikleri, bütün şikâyet- lerinizi, yapılmasını istediğiniz Gd dEaNAKDALERAAKCACERECENANERLRRREN GERĞKRUGURGUKECÜĞÜĞÜNÜĞÜCÜĞÜĞÜNEÜNERÜ şeyleri, canmızı sıkan hâdiseleri her saat, ister mektupla, telefonla ve isterseniz matbaamıza gelerek bize bildiriniz. Muharririmiz, - fotoğrafçıları - miz ayağınıza kadar gelip söy- lediklerinizi inceliyecek, şikâyet - lerinize veya temennilerinize ga- zetemiz tercüman olacaktır. SEZTELEELTETTLE SAĞAAKSLINI Belediye malını harap eden Belediye müstahdemi Dün gece saat ona doğru Fatihte be- lediye garajı önünden geçen bir zabrta memuru garaj önünde sıralarımış — oları çöp kamyonları arasında bir şahsın te- kerlek lâsitklerini kestiğini görmüş, ya vaşaç yanına giderek yakalamıştır. Bu adam karakola götürülünce gara- jin biraz ilerisindeki belediye hayvan hastanesi hademelerinden Mustafa oldu Bu anlaşılmıştır. HDLA | CUMHURIİYET'de: Ispanya ve yalnız iIspanya Yunus Nadi, İspanya yüzünden Avrupanım girdiği tehlikeli vaziyeti mevzuu bahs ederek, işin bu hale gelmesine sulhçu büyük devletlerin ademi müdahale diye Kazla ihtiyatkâr bir yol tutarak tahrik unsurlarını şimartmış olmalarının sebeb ol. duğunu tebarüz ettirerek diyoör ki: Başlıca elemanları harici kuvvetler olunca dahili İspanyol cidali —ne netice — verebilir di? Hüsnüniyet sahibi bazı dev'etler be'i yorlar ki adına dahili denilen İspanyol ci. dali Valâns veya Burgos taraflarından biri. rin. yani ya hükümet veya Franko tarafının kazanmasile nihayet bulsun da ondan sonra işler yoluna girmiş bulunsun. İspanyol kar. gaşalığının ipuçları dışarıda oldukça bekle. nilen bu netice tabil husul bulamazdı ve hu. sul bulamaz. Çünkü harici — kuvvetler işin böyle bir âkibette karar kılmasına miüsaade etmemektedirler ve etmiyeceklerdir. — Eğer hükümet tarafı galip gelirse İtalya İle Al. manya bunu kabul etmiyerek bilâkis karga. şalığın nisbetini arttıracaklardır. Franko ta. rafı galip gelirse o vakit de İngiltere ile Fransa İspanyaya ikl Avrupa devletinin çul. landığını görerek telâşa dilşeceklerdi, düş. mektedirler ve daha da — düşeceklerdir. Bir Avrupa harbi çıkar, aman dikkat edelim de. dikçe bu devletlerin daha şamil ve daha şid. detli bir Avrupa harbine sürüklenmekte ol. duklarında şüphe yoöktur. Nitekim oynantlan saklambaç oyunları sonunda — bugün bütün Ayvrupa uçurumun ta kenarıma kadar ilerle. miş bulunuyor. Harp ve sulh davalarında faz la korku daima daha büyük felâketlerin ana. sı olmüştür, öolür ve olacaktır. Devletler fazla korku ile Milletler cemi. yetini batırdılar. Öyle ki bu — mülesseseyl şimdi yeniden kurmak ihtiyacı — karşısında bulunuyoruz. Fazla korku ve hiç olmazsa faz'a ihtiyat nelicesi değil miydi ki Mançüri işinde ve tam vaktinde insanca âdil ve cesur.bir hareket tarzı ihtiyar olunmadığı İçin bügün — bütün Tzakşarkm ve yarın bütün Pasifiğin sulh ve sükünu ateşlere yakılması zemini hazırlan. O? Habeş davasında Milietler cemiyetinin âciz bir vaziyete düşürülmesi fazla korku ve ih- tiyatım neticesi olmaktan başka bir şey miy di? Oradakorku, burada ihtiyat işte böyle böy. le cüretlere imkân ve meydan verilerek bü. tün dünya şimdiki feci âkibetlere kadar sü. rüklenmiş bulunuyor. Başta İngiltere ile Fransa olarak — sulhla alâkadar bütün devletler İspanyada çarpışan iki tarafı durmağa davet ederek bunun ne. ticesinde serbest bir intihabla hakiki ve müs, takil İspanyol rejiminin binnefis İspanya i. çinden çıkmasını iltizam edecekler ve eğer bu fikre karşı koyma': istiyen devletler zu. hur ederse onlar bütün milletlerce — sulhün Cüşmanı sayılarak ona göre de muamele gö. receklerdir. Ama bunun sonunda harp çıkabilir diye. ceksiniz. Hayır, bunun sonundan ancak sulh gele, bilir. Çünkü bu mütecellit bir harekettir. Biz bu dünyada menfaatsiz mütecellit hareket. lerin kuvvetini karşılıyacak cüret tanımıyo. ruz. 4 Harbi ancak miskinlikler doğurur, ve ni. tekim döğuüruüyor, ve nitekim hergün biraz Gaha onun balaklıklarımna sürükleniyoruz. KURUN'da Bir musiki çekişmesinin son safhası Ciddi musikiyi, hafif meşrep sayılabilecek bir hava içerisinde dinlemeklte mahzur gö. renler bulunduğunu biliyorsunuz. Onlar, sa, nat eserinin, içki içenler karşısında — değil, tam bir huşu içinde bilhassa musiki nağme. leri dinlemek, saf sanat heyecanını duymak istiyenler karşısında çalımmasını ve — ciddi musikinin böyle teşhir edilmesini istiyorlar. Halka kendini çok sevdirmiş olan bestekâr Salâhaddin bu hususta, Yekta Ragıba verdi. ği mülâkatında diyor ki: iİsyanı sİyaseti Musiki!.. Aşağı yukarı hemen — herkesin sevdiği fakat hiç kimsenin zorla dinlemeğa mecbür olmadığı bir şeydir. Bu, ekmek de. gildir. Sevmediğiniz bir şeyi dinlemiyebilirsiniz. Kimse sizi dinlemeğe mecbur — edemez. Bu memlekette her çeşit musiki vardır, Meselâ garb musikisi mi istiyorsunuz. Radyolar yir. mi dört saat durmadan bağırıyorlar. Ama diyeceksiniz ki: Efendim! Ben rad. yoda değil, musikişinasları karşımda göre, rek dinlemek isterim., — Buyurun efendim. Konservatuvarın or. kestra koönserlerine.. Sonra Parkotel, Novot ni, Belvü ve Taksim bahçesinin — alafranga kısımlarıma, — Hayır! Ben dans müsikisi isterim. — Buyurun, barlara.. Sabahlara kadar a. çık olan yerlere.. — Hayır, onu da istemem. Ben Türk mu. sikisi isterim. — Buyurun efendim. Alaturka saz çalan bahçelere... Gidin dinleyin!.. Radyoda birkaç gece Konservatuvarın Türk müsiki sanatkâr ları mükemmel klâsikler — çalıyorlar. Türk müusikisi çalınan yerlerde her akşam altıdan doküza kadar orta klâsiklerden hafif klâsik. lere kadar her şey çalınır ve herkes zevkle dinler. Ve bunları da zevkle dinliyen zümre var. (Lütfen sayıfayı çeviriniz)|

Bu sayıdan diğer sayfalar: