4 Eylül 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Doktor Cenevreye hareketi Arasın münasebetiyle ... Yazanı: Dış İşler Bakanımız Dr. Aras dün Cenevreye hareket etti. Bir İtalyan vapuruyla İtalya üzerinden ve mutadı olmıyan bir yoldan seyahate çıkışıyla muhterem Doktor Aras'ın mutlaka bir siyasi mana ifade etmek arzusunda bulunduğunu sananlar, isterlerse, bu tarzı harekette insanlığın aklıselimine inanmaktaki Israrımızın ve Akdeniz muvasala yollarını tehdid eden hâdi- seleri devamlı olmak istidadında gör- meyişimizin bir yeni delilini sezeb lir- ler, Fakat hakikatte Kemalist Türki. lerinde vekâlet verdiği bir birinci sınıf devlet adamının anavatan hududundan bu seferki çıkışı, sadece, Milletler Ce- miyeti Asamblesine iş'irak etmekle hulâsa edilebilir. Milletler Cemiyetinin bu Asamblesi normal bir toplantı olmakla beraber dünyanın içinde bulunduğu şartlar ta. billiğe o kadar aykırıdır ki dünya on eylül günü Cenevreden bir fevkalâde. lik beklemeye'kendini hazırlamış bu. lunuyor. Medeni milletleri düşündüren mese. leleri şurada bir daha siralıyalım: * İ — Uzak Şarkta Japonyanın giriş. tiği tehlikeli iş. 2 — İspanyadaki dahili harb. 3 — Akdenizdeki korsanlık, 4 — Habeş davası, Bu dört meselenin dördü de Millet. ler Cemiyetinin bu on sekizinci Asam. blesinde ruznameye alınmmış değildir. Yalnız Bu Asamblenin devamınca ku. lis aralarımda Habeşistanın İtalyaya ilhakını karar altına almak imkânla. rınm aranılacağı, bu dikenli işe son verecek bir formül bulunabileceği ri. vayet edilmişti. Bu rivayetin tahakku. kuna doöğrü atılmış bir hazırlanma a. drmr şeklinde tefsir edilen İngiliz - İ. talyan konuşmalarınımn tam bir seme. re verebildiği veya her iki târafı ni. hat bir anlaşmayı mümkün kılacak bir plâtforma ulaştırdığı iddia edile. mediğine bakılırsa, her şeyden evvel buna bağlı olan Habeş davasının bü Asamble sonunda da muallâk mesele. ler arasında kalacağı, sürünüp duraca. Bi tahmin edilebilir. Uzak Şark hâdisesinin “devamlı” mü tecaviz'i Japonya ise gerek Milletler Cemiyetinin bulunduğu Avrupadan ve gerekse bü cemiyetin ifade ettiği Av. rupalr dünya ideolojisinden o derece uzaklardadır ki Cenevrenin bu içti. marmnda biçare Çinin hissesine ufacık bir “taziye dahi düşmiyeceği mu. hakkaktır. Akdenizdeki korsanlığın feci inkişa. fmdan gelen bir endişe ve heyecanla " 4Valans İspanyası murahhası del Vavo nun büyük bir sempatiye muhatab o. labileceğini sanmak mümkünse de Va. lans murahhasmın bu sempatiyi istis. mar edebilip edemiyeceği, edebilmiş olsa bile bunun çok kuvvetli bir realist | tarafı olabileceği meşküktür. Hâdiseler göstermiştir ki İspanya dahili kavgasının hakikatte, sadece ve yalnız bir İspanyol dahili kavgası ha. linde kalabilmesi için de, yahut Millet. ler Cemiyetinde ekseriyetin beğenebile ceği bir neticeye ulaşabilmesi için de, | cihan sulhü ve meşruiyet taraftarı si. . yasi kuvvetlerin ve temayüllerin işaret ettikleri makul istikameti İngiltere ile Fransanın müştereken ve sarih bir tarzda kuvvetlendirmesi lâzımdır. Fransa — İngilterenin — yedeğin. de bir kuvvet — halinde — kal. dıkça — ve İngiltere — bu yedeği ha- rekete getirip peşinden sürüklemek i. çin muazzam mekanizmasının motörü- nü işletmedikce İspanya murahhası del Vayo'nun bağına bir katre yağmur yağmıyacağına inanmalıdır. Demokrat devletler Milletler Cemiyeti Asamble. &ine murahhaslarını gönderirlerken Romadan Musolininin Berlin seyahati. ni kat'îleştiı-m haberler gelmeye baş. Madı, Roma göeı emniyet direktörlü. ;..bh,; Şekip Gündüz ğü yedi sekiz yüz tecrübeli sivil poli. sine, Berline yollanmak emrini ver - miştir. Bunlar orada Alman polis ha. fiyeleri ile birlikte. İtalyan Başvek'li. nin muhafazası için icab eden tedbir. leri almıya memur edilmişlerdir. Bü. yük devlet adamalrının seyahatlerinde alınması tabil ve mütad olan bu ted. birler gösteriyor ki korsan den'zaltı gemilerinin Akdenizdeki faaliyeti se - bebiyle, İngiltereyle İtalya arasında kısa bir zaman için beliren yakınlık ve anlaşma temayülleri bir hayli zayıf. lamış ve konuşmalar?! belki de suya düşmüştür, Umumi efkârın çok hazırlanmış bu. lunmasına bakarak Asamblenin Akde. nizdeki muvasala yolları hürriyet ve emniyetini ve ticaret denizciliğinin se- lâmetini temine matuf bir temayül göstermesine Ve bu temayülün bir par- ça da hararetli bir tarzda izharınma im. kân bulacağını sanmak zamansız bir keşif ve tahmin addedilemez. Fakat Asamble böyle bir hararetli arzu gös. terir de ne olur? Bu arzudan çıkacak netice ademi müdahale komitesi fiyas. kosundan daha başka türlü mü olur? Başka türlü olamıyacağımı zannetti. recek sebebler ve şartlar sayısız ol. makla beraber bunu şimdiden kesip atmak doğru değildir. Bir de bakarsın ki hiç ummadığın taş baş yarmış. On dört aydanberi İspanyada cereyan &. den hailenin sayısız feci sahneleri kar. gısında “adli” tedbirler almakla iktifa etmiş olan “siyasi vicdanı âmme?!” korsanlığın karşısında birdenbire diki. livermiş ve: “— Eh... Bu kadarı da fazla. Otur otuwaüm b AŞf '-ııw pen İzgie agladi Deyivermiş. ç Bütün bunlar faraziyeler. Cihan sulhünün lehinde, ortada elle tutulacak biricik şey şimdilik Amerikalı Hull'ün devletlere gönderdiği tamimden iba - rettir. 18 neci Asamblenin bu tamimin in. sani atmosferi içine girmek zekâsın. dan veya taliinden mahrum olmaması. Nı temenni etmek isteriz. Filhakika Hull'ün tercüman olduğu zihniyetin yaptığı araştırmalar .bir parça Mesihi bir metodla ve Avrupa işlerine karış. mâamak endişesi bermutad gözönünde tutularak yapılmış bulunuyorsa da, Mmüazzam Şimali Amerikanın cihan emniyetine karsı olan hassasiyetini ih. sas etiği için, mühim bir kazanç oldu. ğundan hiç şüphe edilmemelidir. Bu Amerika Ayrupa işlerine. karışmaz, Âlâ... Fakat Asya işlerine, Uzak Şark işlerine niçin karışmaz? Akdenizdeki'son emniyetsizlik tec. Tübelerinin karşısında İngilterenin yal çın bir cephe göstermemesini Şimali Amerikanın Uzak Şarkı başıboş bı- takmış olmasına atfedenler var, Eğer hakikat bu merkezdeyse, şimdiki gi. dişle yarın Çindeki en ufak İmtiyazı. na Japonyadan en ufak bir saygı gö- remiyeceği şüphesiz olan Amerika, bü- yük sanayiinin Ç n pazarlarından müs. tağni kalabileceği kanaatindeyse, e - lindeki pek mühim kuvvetlerden de. mokrat Avrupanın istifadesini müm. kün kılacak başka — realist se. bebler ve — tahrikler — buluna - Mıyacağı için dünya siyasi nizammda. ki kararsizlik müzminleşe müzminleşe dünya buna alısabilir. Ve korsan tahtelbahirler'e masum gemilerin tor. pillenmesi, 3000 yıllık tarihi olan mil letlerin istiklâllerinden mahrumiyeti, evlâtları arasında serseri ve satılmış | sefiller bu'unab'len m'lletlerin dahili harplere sürüklenmesi, yeni bir siyasi nizamın tabii tecellileri haline girer. Acaba o zaman, hava yollarının Ar. zı beş kıt'aya ayıran eski coğrafya an. lamını değiştirip Arzı tek kıt'a haline soktuğu bu “devri dilârayı —medeni. yet” te böyle bir badireden hangi ba. [ bayiğit zararsız çıkabilir? : S0 Şekip GÜNDÜZ '“Klî"lî“'vere"“ el fi yi Haâdiseler ve fikirler... Umumi yerlerde saz çalmakta âdâb Yazan: Hüseyin Rifat Her ilmin, o ilme dayanan her mes- leğin de usulü, erkânı, şartı vardır. ve ayrı ayrıdır; fakat bazı şartlar da var- dır ki, her şeyde ve her yerde birdir. Ona azıcık aykırı gitmek gene her yerde ve her memlekette hoş görülmez. Birkaç gece evvel alaturka sazlı gazitlolardan birinde —bulunuyordum; Hafta arası olduğu için kalabalık de- gildi. Fazla alkışlarla ne okuyucu, ne de dinleyiciler tahatsız edilmiyordu. Sazdan epeycte anlıyan bir bayanla okunan şeyleri rahat, rahat dinlerken yanımızdaki masaya ceketsiz, şapkasız biri geldi, oturdu. Fiziyonemisinden belliydi ki bu bir ecnebiydi. Oturduğu masaya kollarını dayadı; başını iki a- vuçlarının içine —aldı; derin, derin dinlemeğe başladı. Haline baktım, â- deta baştan ayağa küulak — kesilmiş; *Solo,, okuyan bayanın hançeresinderni çıkan nağmelerle ara sıra yerinden oy- nadığı, masasına doğru âdeta hamleler yaptığı görülüyordu. Arada bir bize bakıyor, bakışlariyle bir şeyler söyle- mek istiyor gibiydi. Okunan şarkının bir yerinde: — Süperbe! Diye mırıldandı. Şüphesizdi ki bu zat “musiki,, mensubu bir ecnebiydi. Benim de dikkatli bakışımdan aramızda bir yakımlık meydana geliverince kendi- sini masama davet ettim. Sanki kırk yıllık ahbap imişiz — de burada muüsiki dinlemiye gelmişiz gibi söze girişti: — On gün kadar oluyor ki Türki- yede bulunuyorum; Musiki - mensubu olduğum için her gece bir gazinodayım; Şimdiye kadar dinliyemediğim musiki- niz "Moderinize,, olmıya cidden muh- taç; fakat o mukiside öyle incelikler, bütün bir tarafa atıverip *kendi kendi- niz,, den başka bir şey olmasanız; eğer onları kaldırırsanız hiç şüphe etmeyin, musikide ya Fransız, ya İtalyan, ya- hut ta Rus musikisinin boyunduruğu altına girmiş olursunuz.... Açıkça demek istiyordu ki,: Musi- kide, "Türk” kalınız. Elbise gibi, ayak kabı gibi, şapka gibi — ister kadın, ister erkek — Medeniyet kıyafetinde umumi bir birlik yarken ve milletleri —LS<2L - hu%elîî&kni —Eîîtunî _î teşkil edenlerin çoğu ©o kıyafetleri gene kendi zevyklerine uydururlarken Tuha cevap veren müsiki gibi bir ince sanat- te neden bundan ayrilsim? Birçok bestelenmiş şarkı ve şiirle- rim var; fakat musikinin tekniğini bil- mem ; alaturkayı çok sevmekle beraber alafrangadan da — tâ çocukluğumdan beri — zevk alırtm; bu, ihtimal İzmirin eski kozmopolit hayatından uyanan bir şey. Fakat büyük bir mantık ve bir millet zevk ve- hususiyetlerini taşryan bu temenni ve tavsiye beni bir hayli düşündürdü; edebiyatımızda olduğu gibi musikide de — yenilik namına — m İli aykırılığa mı düşüyoruz acaba, dedim. Yabanctı dostum tekrar söze başla- dı ve bu sefer saza değil, saz çalanlara temas etti: — Darılmazsanız size başka hir şey söyliyeceğim; bizde musiki — piyano müstesna — hep ayakta çalınır; vakıa sizin saz âletlerinin hususiyetleri buna imkân bırakmaz; fakat onları çalan- lar öyle vaziyetler alıyorlar ki umumi adaba, umumi terbiyeye hiç uymuyor. Meselâ şuzat bacak bacak üstüne atmak suretiyle sazı kucağına almış ema ayak kabının terıım de dinliyenle rin suratlarına çevırmıj dikkat ettim, calarken bile pıyı.matm ağzından ciga- ra düşmüyor; bir hava çalmırken din- liyenlerden birinin gürültü etmesi ne kadar ayıp ise bu vaziyetler ondan bin kat ayıp; bu, müşterilere karşı pek hürmetsizlik olmaz mr? Gene dikkat ediyorum. bazı havalar söylenirken çalan. ve söyliyenlerden hiri, hatta ikisi meydanda yok; bir de lip yerites öturuyor. silmiş demektir; onun gözünün önünde bir şeyin harekete gelmesi demek, din- leme zevkini bozmak demektir. Biz bunları konuşurken hakikaten sahneye biri girdi; yerine oturarak saza. karıştı. Bu teklifsizlikler, bu lâübalilikler bir sanat sahnesine ne dereceye kadar yakışır bilmem? . Hüseyin leat Almanyada kalan Türk parası İktısat Vekili vaziyetin düzel- Ankara, 3 (A.A:) — İktisat Vekili Bay Celâl Bayar Anadolu Ajansı mu- harririne İdış ticaretimizin bugünkün vaziyeti hakkında aşağıdaki beyanatta bulunmuşlardır : i “ — fhracat mevsiminin başında bü- lunuyoruz. Vatandaşlarımızın diş ti - caretimizin içihde bulunduğu vaziyeti yakından bilmelerine ihtiyaç vardır. Bu na binaen, Cümhuriyet Merkez Ban - kâsınca tutulan kliring hesaplarımızın vaziyetin umumi efkâra — muntazaman arzetmeyi kararlaştırdık. Okuyuzular bu hesapları bütün taf - silâtiyle cetvel halinde — göreceklerdir. Bundan böyle ayvni hesap vaziyetleri vekâletin çıkardığı enformasyon — bül- teninde her ori beş günde bir neşroluna cağı gibi ayrıca Türkofis şubeterine, ti- caret odalarına ve matbuata da bildiri- lecektir. 28—8—0937 tarihindeki kliring he - sapları bakiyeleri Cümhüriyet Merkez bankamızda 28.672.800 Türk liralık bir blokaj kaydetmektedir. Alâkadar mem- leketlerin Türkiyeye veresiye sattıkları malların bedeli de 6.363 886 Türk lira- sı tutmaktadır.. Vadeleri geldikçe be- delleri Cümhüuriyet Merkez Bankasına yatırılacaktı. Bu yeküfnda altı aya ka- dar vade ile mübayaa edilmiş olan mal- ların bedeli 2.534.747 Türk İirasıdır . Memleketimize veresiye satılan mal meğe yüztuttuğu kana tindedir bedellerini de Cümhuriyet Merkez Ban kasında bloke bulunan miktara ilâve eylediğimiz takdirde “dııpombıhte.. ye- künu 35 müilyon küsur Türk lirasina ba- liğ olur. Bunun ifade ettiği mâna alâka darların memleketimizden bu miktarda mal alrp ihraç etmeleri idemektir. Almanyaya gelince: Ayni tarihte Al manyada (Reichsbank) — nezdinde 30.447.894 Türk liralrk bolke paramız mevcut bulunmaktadır. Bir kaç ay ev veline gelinciye kadar bu rakam 44 mil- yon büsur lirayı bulmuştu. — Halen (Reichsbank) n nezdindeki 30 küsür milyin Türk liralık blokaja mukabil Al manların memleketimize veresiye sattık larr — mallar bedellerinin — yekünu 34,187.169 Türk lirasıdır. Bu yekünun 8.830,414 lirası altt aya kadar vadeli mübayaalara ait bulunmaktadır. Bu mik tarlardan vadesi gelenler Cümhuriyet Merkez Bankamıza yatırılarak Reichs- Batik nezdindeki bloke paramıza mah - sup olunmaktdarr, Şurasını da kaydet - mek faydalı olacaktır ki Almanyadan si parişi mukaveleye bağlarımış olduğu halde henliz memlekete ithal edilme - miş olan — mallar bedellen yukarıki 34.187.169 Türk liralık yekünda dahil bulunmaktadır . Almanya ile Berlinde bulunan mu - rahhas heyetimiz arasında Reichsbankın nezdindeki bloke paralarımızın bir an bhaktworsuni ki sarkımrıa ada yıacimdasırm.. | Dinliyen bir kimse sade kuîak ke- |- dir., demek değ , GATTE NT n ' * ı Muharrir Ve jîî, ANAT adamınım, “m_’wpuf da birer işçi, birer Şi goğr olduğunu söylüyorlar. 0 , gır Y” hem yanlış. Doğru, geçınebienl iyle yenden, çalışmadan kll“" başka her ferd bir ışçıdır iş arasında fark vardır. Ze çalışmadan geçınebıleCEk değil nin, yalnız bir hevükî&m ıl!lle' kendine daimi meslek cülür, hat“ sanatle meşgul olduğu gö ı,erllîe çoktur. Halbuki zengmm reRü maden ameleliği etmeğ? fsklt hay* rülmemiştir. (Belki ate he retle karşılanır, İlme vVeY3 aîj) ves eden zengini kimse şa ek iyi t;î roleter olduğunu söylem t P gu ıemek # g proloter olduğunu söy. şey değildir. Çünkü işçi, iy3 mak şartile, kendine verilen !ulıl'ed onunla güdülen gayede i if' “yoktur. Muharrir, münevver eğt çi olduğu söylenince ÖYİ te Ve başlıyor: “Bana çalıştığım 5 » o1 bir | ya kitaplarımı basan k'tapîmır kllw' yazı 1smarladı; işçiyim, yani ken lum. Onu yazdım,, diyor: lerit, © ni, yazısının içindeki fikir 103" zının hizmet edeceği M uliyetini sırtından atmak ! stıyof ürtiye re tâbi oluyor, siparis ğ tinden feragat ediyor- b Fakat muharririn, Sâ9 stkw'd', işçi sayılması yeni degı ldir. wd,ı;i gö gerek Avrupa'daki, gert ddoıu' ray şairleri birer hıml ü ııdM nurdu; hatta Ayrupa'da sofrasma kabul olunmü— sında, bizdeki eski tabiri ıle guter” kahve.ocağı'nda 0 yu? yar berg'den, daha doğrusü oku manım ancak kıl:uıl'ıllı""ıkt'.ıı çıktr mahsus bir imtiyaz - olm n"' ğından beri şair, m muharrir d,ıî’ı ocağı'ndan çıktı, içtimal h'ğkil etti: bir sınıf, ayrı bir kuvvet W Bu sinıf, bu kuvvet işçinin " eıı”' yardım etmeli midir? Bu a!f: fakat bu suale verilen ceVâ”> nni l j ae Olsa, yaz Di? : ?0 bılâ-::'ww vetin bir parçası - olduğun'. birl'f" disinin bir kuvvet, çok buu_ tesifi den çıkacak her satırın D bileceğini unutmamalıdIr" ATAÇ % % Esnafların dü” toplantıs! , Saraçlar, ayakkablcîıar' e miyetleri idare heyetleri odîsı esnaf şubesinde WPW uatf Bu toplantıda küçük San? nun icap ettireceği vaziyet çük sanatkârları alâka üzerinde görüşülmüştür. Küçük sanatkârlar, kuç kanununün biran evvel ul temin için tegebbüıat“ 3 k&; istemektedirler. Bu tak atkârlar birçok husü ,urdl nunun hükümlerinden İ5 lerdir. Şimdi mer'i olan küç kanunu 324 Beneıde ki cemiyetinin gbrdüğü yasi olan ihtiyaçlarla yap! M günkü icaplara göre hiç tatbikı imkânı bW ük w Küçük UIB” geçmiş olsu?” ,,9" Büyük Önder Autüf ri manevi evlâthn i - bir surette arzü ettikler evvel eritilmesi içi çereyar ,-gti!" talık geçirmiştir. “â: W küçük Ülküye âcil % sü kere bir protokol imza$! ı,jf celenmiştir. " g Bu protokol 31 — Te M yicd tarihinden itibaren ıne" miştir, Her iki hükü a retlerinde müvazene t€* mctln İ'pwî nüdı”'ü : et ” dir, : | kl Berlinde devam eîîıme ret anlaşması müza sına gelmiş i)ı_ılııı'ııı:tikaı 52;& M relerin neticesini yakt? dt mizi ümit ediyoruz. neticeye göre dış uı:af'v ılî’dl' Ki ki tedbirlerimiz preııılP ilân edilecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: