Yazan: Soğaman Tehliryan — Çeviren: 8.Ş. — İktibas ve tercüme hakkı mahfuzdur. — Beyoğlunda Kabristan sokağında 37 numaralı binada Taşnak komitası gizlice nasıl çalışıyor- du ve buradaki dişçi Fransız dilberi Henriette'in| asıl vazifesi ne idi ? Gazetelerde reklâm yapmadığı halde sabahtan akaşama kadar — müşteriden baş alamıyan bu kadının, Kabristan so - kağındaki 37 numaralı binada yerleş | mesi bir tesadül eseri değildi. Üçüncü kattaki kitapçı Agop Serkis | yan gibi, dişçi bayan Henriette de Taş | nak komitesi nam ve hetabma çalışan faal bir unsurdu. Daha doğrusu Taşnak fırkasiyle iş gal kuvvetlerinin gizli istihabrat teşki- lâtları arasında irtibatı muhafazaya me mur bulunuyordu. Fransız dilberir şgal ettiği di biri bekleme odası, ikincisi muayeneha ne üçüncüsü salon ve yatakhane, dördün cüsü de mutfak olmak üzere dört oda dan mürekkep bulunuyordu. Küçük bekelme odası, kalın, kadife perdeli bir kapı ile muayenchaneden ay mılmıştı. (Hastalar) bir müddet bekle me odasında istirahat ettikten sra ile muayenehaneye alınırdı. Oldukça büyük olan muayenehanede eski model bi: şçi sandal: , böyası Gdökülmüş bir ilâç —dolabı ile sandalye den ve küçlik bir yazr masasından başka bir şey yoktu. Muayenehane bir ara kaprsiyle Fransız dilberinin ikamet kıs mınr teşkil eden salona ve yatakhaneye merbut bulunuy Muayenehanenin sadeliğine rağmen, Madam Henriettein salonu fevkalâde Hiks eşya ile donanmıştı. Salonun orta sındaki yuvarlak masanın üzerinde bir telefon, yerde krymetli Türk ve Acem Haliları, * düvarlarda yalkdızlı, çerçeveli yağlı boya tablolar, İstanbul şehrinin büyük bir plânr ve muayyen yerlerinde kırmızı ve mavi işaretler bulunan bü yük bir Türkiye haritası göze çarpryor du. ” Yatak odası da ayni şekilde lüks eşya ile doldurulmuştu. Geniş ceviz karyo lanın karşısında duvara dayanmış ay nalı büyük bir gardrop, yatağın yanı başında da yine cevizden ©hamul ve iş Temeli bir tuvalet masasr bulunuyordu. Büu masanın üzerinde biri dahil! diğeri harici manzarasının basitliği itibariyle duruyordu, Fransız dilberinin işgal ettiği daire nin Üst katında da Taşnak fırkasınm | mesul murahhası Hraç karargâh kur müuş bulunuyordu. Kabristan sokağındaki 37 bina mütareke senelerinde hümmalr faaliyetler merkezt olmasına rağmen harici manzarasşının basitliği itibariyle kimsenin nazarı dikkatini celbetmiyor du. Sokaktan geçenler, kapıdaki tabelâ fara bakarak bu binada bir Ermenice gazete İdarehanesi, bir kitapçı ile — bir dişçi bulunduğunu görür ve bittabi bundan herhangi bir fevaklâdelik seze mezdi. Kabristan sokağındaki 37 numaralı binanın esrrama vükıf olanların miktarı © kadar mahduttu ki, hinanın alt katın da intişar eden (Cağadamard) gazete sinde çalışan muha memurların ek sotira, numaralr ir ve mürettip ve her gün bulun van eden dukları bir T lardı mesul mu - adımlarla — dola Madam Henri - yatağından — kalkmamretı. Fransız dilberi, gece Tarabyadaki Fran sız sefaretinde verilen baloya gitmiş ve den tamam O sabah rahhası Hraç şirken — dişçi ette henüz vle bihaber bulunuyı Taşnak fırkası asabi sabaha karşı bir Fransız zabitinin refa katinde evine döndüğ n erken kal kamamıştı. — Üst katta Hraç zihnini kurcalıyan meseleleri halletmeğe uğ Taşırken, aşağıdaki Madam Henriette Tüyasında genç zabitlerle dansediyor, içiyor eğleniyordu. Bayan Henriette rüyasında bir Fran &z vüzbaşısiyle — otomo! binerken bizdenbire yatağından fırladı ve gayri ihtiyari olarak elini yastığının altına sokarak sedef saplı küçücük tabancasını İ kaptı ve uyku ile sarhoşluktan açılamı yan gözlerini odasının gezdirdi. Bu sırada, yatağın yanı başındaki dahili telefon boğük bir ses çıkardı. Bayan Henriette tatlı rüyasından ken disini uyandıran telefona hiddetli bir nazar atfettikten şonra ahizeyi kaptı ve asabiyetle: — Sâabahleyin erkenden beni niçin rahatsız ediyorsunuz? Dün gece hiç yatmadığ bi dört köşesine yorsunuz.. Bir iki saat yemediniz mi? diyerek çıkı gıyordu . Bir saniye sonra Pransız dilberi bir denbire ciddileşti. Telefonda kendisivle görüşen adamın iki çift sözü Fransız bayanın gururunu bir anda mahvetmiş ti. Daha bir saniye evvel ateş püsklüren dişçi kadın — Affedersiniz, uyku sersemliği ile ne gsöylediğimin farkında değilim.. Derhal giyinip geliyorum, diyerek tele fonu kapayıverdi. Bayan Henriette yatağından fırlaya rak alelâcele yıkandı ve tuvalet masa sının karşısına geçerek giyinmeğe başla dı. Fransız. dilberi, uykusuzluğun yü zünde yaptığı tahribatın izlerini pudra ve boyalarla izaleye çalışırken kendi kendine konuşuyordu: — Acaba yine ne oldu? Her halde bir fevkalâdelik var. Yoksa Hraç sabah sabah beni rahatsız etmezdi.. Bayan Henrlette yatak odasından başlıyarak dördüncü kata çıkan gizli merdivenden Hraçın dairesine çıktığı za man, kömitenin mesul murahhası elâr asabi adımlarla dolaşıyordu. Gizli mer- divenin başındaki kapıyı örten kadife perdenin ikiye ayrılıp arasında Fransız dilberini görünce onu selâmladı ve: — Sizi erkenden rahatsız ettiğimder dol. affınızı dilerim.. — Ben de sizden af dileyeceğim.. Bir denbire sesinizi tanıyamadım. Hraç bu sözlere cevap bile vermeden Güzel Türklyeden Manzaralar masasının başına geçti ve Fransız ba- yanına da bir koltuk göstererek, kema li ciddiyetle: — Matmazel Henriette, bugüne ka- dar bize büyük yararlıklar gösterdiniz — Estağlurullah, vazifemi yaptım. — Şimdi sizden daha büyük bir hiz met bekliyoruz.. — Emirleriniz ne olursa olsun derha! ifaya hazır olduğumdan şüphe etme - menizi rict ederim . — Bundan emin olduğum için, dün gece uyumadığımızı bildiğim hadle sizi rahatsız etmek cüretinde bulundum. — Maalesef baloda şayanı kayt bit hâdise olmadı.. Mühim bir şey olsa idi, sizin telefon etmenizi beklemez, ben gelir sizi bulurdum. — Şimdi baloyu bir tarafa brrakalım. Daha mühim işler görüşeceğir. Hraç masasının üzerindeki dosyaya bir göz attıktan ve altın tabakasından Fransız bayanına bir cigara uzattıktan sonra sörüne devam etti? — Yarım saat sonra buraya bir deli - kanlı gelecektir. Bu genç İstanbulun acemisidir. Batumdan daha dün geldi.. Kendisini ben de — tanrmıyorum, fakat Erivandan çok kuvvetli tavsiyeler gel - di. Buraya niçin geldiğini henüz ben de bilmiyorum. Dün gece aldığım tali - matta bu hususta malümat yoktur. Yal nrz bu rakadaşm İstanbulda başıboş br- Takılmaması, münasip bir eve yerleşti. rilmesi ve her nevi istirahatinin temini emredilmektedir. Bu İşte yardımınıza Mmüracaat edeceğiz.. y — Ne suretle size yardım edebilirim? — Bu arkadaşa bir pansiyon bulacak NIZ.. — İsterseniz bende kalsın.. — Bu binada oturması doğru değil - dir.. Onun İstanbulda bulunduğundan kimsenin haberi olmaması lâzımdır, Bu sebeple tercihan bir yabancı alle nez « dinde pansiyoner koymak istiyorum . Böyle bir aile tanır mısınız?, (Devamı var) YAT | l bulmuştur. Haber, oküyucuları uraşında bir fikea Mmüsübakamı açmıştır. Gönderi, ledök fıkralarık kısa ve hiç olmazas &2 işililmiş olmam lâzımdır. Fıkralar, göcderenlerin (mzaları yabut Mmüstear adlarile neçredilecek ve her ay o ay içinde — çıkmcakların n iyilerinden beşine muhtelif ve kıy, metli hediyeler verilecektir . Bize bildiğiniz güzel fıkraları iZ, Beş sene garanti Beyoğlunda Yelpaze satan bir ya - hudi günün birinde göyle garib bir şe kilde bağırmıya başlar: — 5$ kuruşa yelpaze, beş sene garar tit O sırada oradan geçmekte olan bir külhanbeyi bu. sözleri işitince hemen beşliği çıkarır, bir yelpaze alır. Bunun İ 5 sene dayanacağma hiç te aklı kes. miyen külhanbeyi iki üç sallayışta yel ptzeyi kırar ve soluğu yahudinin ya. nında al;r, yelpazeyi gösterir. Buna yahüdi şöyle cevab verir: — Kullanmasini bilmeyince elbette kirilir. Yelpaze senin yosterdiğin gibi kullanılmaz! Evvelâ iki elinle yelpa . zesini skı ondan sonra kafani bir sağa bir sola çabuk çabuk çevirirsin. Bak o zaman yelpa. ze 5 sene değil, 6 sene bilem dayanir!.. t 1 OSMAN Rüya görmesi kolay sıkıya — tutarsın, Bir müslüman, bir hıristiyan ve bir yahudi beraberce bir helva pişiriyor - | lar, Fakat helva her üçünün de yiyece ği kadar çok olmadığı için, en iyi rüya görenin bu helvayı yemesini kararlaş tırıyorlar. Gece oluyor, yataklarına çekiliyor - lar. Fakat yahudinin uykusu bir t lü gelmiyor. Böyle giderse helvayı yi- yemiyeceğini anlıyor. Sessizce yala. ğmdan kalkarak helvayı sonuna kadar teimzliyor. Sabah olunca müslüman ve hıristi. yan uyanırlar ve evvelâ müslüman rü yasını anlatır: » - « © C P Lizbonda patlıyan bom Bundan birkaç hafta evvel Lizbonda bir çok bombalar patlamı: biri, devlet şefi Salazer'in, âyinde hazır bu lunduğu bir kilisenin önü"':; Ğ güeü mişti. Bu suikast teşebbüsiyle alâkadar olanlar nihayet geçen gün be' dir. Bunlar (Yukarıdaki resim - oturanlar ) Karvalho, Elua ve Pinbal Da Silon ve Horta'dır. Eluanın, bunların şefi olduğu anlaşılmaktadır. Aşağıda, polis, metruk bir kulübedeki yatağın altında, bol | tır: ş ve inflâk ) (Aı*"*y M üyeziii — Hayırdır inşallah! d';' Br.w/ genneti alâyagittim. 'OTA' 'ıııı “,M* dcâölerimi gördüm. HepsiP rer ellerini öptüm. gF öylect * | Hiristiyan da rüyasımı göY yile — Ben büyük bir kuşul “::ıf" dim ve doğruca hazreti elini öptüm- o dâ * sına çıktım, Sıra yahudiye gelir, ziyeti anlatır: 4 — Ben de der, ma baktım biriniz cenfit? saya gittiniz. Siz gelen? ğ helva bozulacak! En İ lâ helvayı yiyelim, ondan ya görmesi kolay!.. AN ızzeT YENS Müsteci” ndan Bekâr bir zata akrabatlÜ K,, evli olup olmadığın! sğlar” mıı' — Bayım, dünya evine i NST yi Diye bir sual gorar: tulı!!' Metres hayatı geçiren ge ger 8 — Henüz mu!ulf";o::;_ Müsteciren ikamet edİ; W"j İDARE 5.' Istanbul Ankafö Çi Panta Lutunut BÜND, pi Telgret acresi: k Yazı işleri ıe'e'c'w, idare, ilân ”