Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
ğ | 4 L vj ei | l.' | d Pi a J de tavsiyeler K— evsimin Orkmazsanız ir de ».. Doğulmazsınız! ?Ok felâketler korku yüzün- R olur, boğulmanın başlıca ilavuzu da korkudur ! Yazan : ü pi O defalar ÇÇ ÇA Ü, Bi ar az kalam m'kte İr defa adripe. boğuluyor. N g0 : YIBI rıhtimdan v kaybe e İYE çekilirken muva. HD Ve dört mçtre de üm, ; kLk di , fakat her na. mi kurtarabildi - m. Neredey. Wti ak üzere bulunduğumaeüîîîl ıı'ıt:îpc.».cleıı tırnağa kadar n Ma ve itaatsizliği rdu, Şiteceğim Azara c;t!ıî:;ıâıî ©d İ Fîğ Iîı.ıdan. korkusu yüzünden h Öğrena Varıntaya kadar yüz. İNT çe Medim. Fakai 16 yaşın. Piyonu oldum, 17 Zme şampi. Ca kıla N ğ beti Ohüz rçu_l_: felâket) r korkîuy,':ıîîiîl e. isi, : © * v Ma bakar: Sahil 1 Onua gibi görünmek. Açıklara süme Paslangiç nokta, i neb'“ü—âtlr. Yüzücü - '& Mmiyim?,, Uvakkat biy pğw';;îî kal » Di ; Di kurtar. Üzücük cünün Muhakkak i D, öti MESİ şŞart de. ş ak a Metin birçoğu erîl;îep_ a ç « Farşı mücadele îı"% MBTaşır Iatenoktaama doğru Mütehassıs ol. İP yüzücü a. adan fazla da. dakika son. Pâl]ter bünü bir'antren. üd_det kesil . Yüzmek tam' antren. Mis Ethelda Bleibrey a — İngiliz yüzme müallimi ve sabik — şampiyon — vaziyeti büsbütün kötüleşir. Bir mü. cadele ve çabalamadır başlar, Netes almak gittikçe zorlaşır. Oksijensizlik adaleleri yorar. Eğer bu kertedeyken yüzücü sadece sırt üstü dönüp suda sabih kalsa ve kendine, demirli bir şeye doğru yahut . karaya nerede olursa olsun çıkmıak düşüncesile . sahile doğru istikamet verehilse her sasyr Alizalir va endişa için hiçbir sebep kalmaz. Yeter ki yüzücü aklından korkuyu defetsin ve başka şeyler düşünsün, Yüzücünün ımdad işareti vermek i. çin ellerini başınım üstüne kaldırması tehlikelidir. Çünkü dibe batmak için en çabuk yöl kollâari başın Üstüne kaldırmaktır. Bu hareketle birlikte İnsanı yarı felce uğratan korku da ). du mu, ecel şarabını yulluğumuzun resmidir. 4 Boğulmanın çok sik tesadüf -di'ler scbeplerinden biri de şudur: Gezmeye çıkan halk, birkaç kadeh içer ve saatlerce güneşte yatar, Böy. lece zaten anormal bir haldedirler ve soğuk duya daldılar mı, cümlei asabi. ye allakbulalk olur, Böyleleri boğulur. ken sahilden anlamak da güçtür; çün kü mutad çabalamayı yapmadan dibi boylarlar. Bir kadeh süuda boğulmak imkânı olduğunu hatm'ınızda tutun. Meselâ küçücük bir damla su nefes borusunu tıkıyabilir. Nefes borusu tıkandı mı, bayılma ve boğulma başgösterir. Bu hal bütün yüzücülerin başmna birçok defalar gelir. Tecrübeli yüzücüler ne. fes borusunu açmak için şiddetli ve sert birkaç öksürüğün hemen imdada yetişeceğini pek iyi bilirler, İnsan su içerken de bazan boğulur gibi olur da öksürmez mi, ışte bu da aynidir. Suyun altında yüzerken yahut baş dalmışken öksürmek mümkündür, Va. rışlarda bu ekseriya olur, gerçi çok rahatsız edici bir şeydir, fakat tehlike, li değildir. Demek ki suda boğulmak için hiçbir sebep yoktur, Basit birtakım tedbirler herhangi bir zamanda sizi büyük bir emniyetle suyun yüzünde tutar. Yeter ki yüreğimizde korku olmasın. 523 sene evvel bugln Kili kalesi Dokuz gün bombardımandan sonra teslim oldu İkinci Beyazıd, kardeşi Cemi mağlüp ve firara mecbur ettikten sonra, haricti muse. lelerle meşgül olmağa başladı Venedik cümhuriyeti ile yaptığı bir sulh muahedesi cumhuriyeti on bin dukalık ver, giden kurtarmış oldu. Bu işlerle beraber, uzun müddettir devam eden Macar harplerine ne nihayet verilmisti. Macar kralr Korinos ile beş senelik bir miü- tareke yapıldı. Buğdanlılar, Macarlarla ittifak ederek har- be İştirak etmişlerdi. Mütareke — yapılırken, kendilerine de sulh teklif eğilmişti. Fakat Buğdanlılar, dahil olmayarak yalnız başla, rına kalmayı Mmüuvafık buldular. İkinci Beyazıd: —Büu bir fırsattır.. Buğdanlılara ders ver- mek gerek. diyerek sefer hazırlıklarına başladı Harbe kara ve denizden iştirak ediliyordu. Ordu İstanbuldan hareket ederek Edirne, İsakçı yolu ile Kili Üzerine yürüdü., Donan mada muhasara toplârı, cephane ve diğec askeri levazım ile Karâdenizden Tuna neh, rine girdi. Kilikalesi karadan ordu, denizden donan. ma iİle muhasara edilmişti. Kaleye hiçbir yerden imdat — gelemezdi.| İçerde bulunanlar da kendilerini kurtaracak bir şekilde müdafaalarını yapamazlardı, Böy le olduğu halde teslim olmak istemiyorlar, mücadeleye hazır bulunduklarını bildiriyor- lardı. Bu esnada Akkirman kalesi de muhasara edilmiş bulünuyordu. Düşmana yapılan tek, lifin reddedilmesi üzerine derhal bombardı. mana başlandı. Türk ordusuna Kırım haüi Mengül Giray da elli bin süvari ile yardıma gelmişti. Kili kalesi tam dokuz gün müuhasara edil- miş bir halde bombardıman edildikten sonra 1484 yılında teslim bayrağını çekti. 'Teslim olmamakta israr edenler, evleri barkları mahvolmuş ve çoğu yaralı bir halde idiler.. Türk ordusu bütün düşman yaralıla, rınt toplayarak tedaviye başladı. Kale teslim olduktan sonra şöyle bir ri. vayet dolaşıyordu. Türk ordusunun teslim teklifinin kabul edilmemesi halkı büyük bir şelsö Üüşürüüş Huf Vi Rüdlü Wümândah a giderek: — Benim kocam harpte öldü. İki senedir dulum. Madem ki sizden Üstün bir kuvvet teslim olmanızı istiyor, niçin teslim olmu- yorsunuz da bu kadar İnsan öldürtüyorsu, nuz. Günah değil mi. demiş. Fevkalâde gü zel olan bu kadına kumandan şu cevabı ver- miş: , — Eğer senin kocan harpte öldü ise va, zifesini yaptı. Size gelince dul kaldığınıza hiç üzülmeyiniz. Sizinle derhal evlenmeğe talibim.. Genç kadın kumandanın bu teklifini kabul etmiş ve bombardıman devam ettiği müddet. çe yanında bulunmuş.. Muhasaranın sekizin- ci günü kumandanı kalede kanlar içinde ye re serili bulmuşlar... Genç ve güzel dul ka. dınt da o günden sonra gören olmamış. E- ğer kumandan ölmemiş olsaydı mukavemet daha devam edecek ve birçok kan akacak, miş.. Akklirman muhasarası daha çetin oldu. Ancak 16 gün süren muhasaradan sonra alı. nabildi. Bu suret'e ikinci Beyazıd, sulha taraftar olmayan ve müstakil yaşamak istiyen Buğ- dant tamamile ele geçirmişti. Birinci sınıt Operatör tamu [D-r.CAFER TAYYAR Umuümi cerrahi ve sinir, dimağ cerrahisi mütehassısı Paris Tıp Fakültesi S. Asistan: Erkek kadın ameliyatları, dimağ estetik - “Yüz, meme, karın bu- ruşuklukları,, Nisaiye ve doğum mütehassısı Muayene: Sabahları Mu “a"en 8 den 10 a kadar öğleden sonra ücretlidir |Beyoğlu, Parmakkapı, Rumeli Han ua — No. 1 Telefon: 44086 Tenteon amca- nın daktilesu insanlar ! Bay Feyzi, evinin kapısını açar | açmaz, bermutat seslendi: — Huhu! Fakat ayni “huhul,, cevabının gelmeyişine hayret etti. Herhalde Melâhat işitmemiş olsa gerek” diye düşünerek tekrarladı: — Huhu! Lâkin evin içinde ses sada yok- tu. Bay Feyzinin içine hafif bir ga- riplik çöktü. Paltosiyle şapkasını Portmantoya astı ve dosdoğru, karı: sının oturduğu yemek odasına koş- tu. Ekseriya, Melâhat, el işi yaparak onu orada beklerdi. Sofrayı daima kurulmuş — bulurdu. Ve karşılıklı, çifte “huhu” ları söyledikten sonra sofraya otururlardı. Güle konuşa, biribirlerine günün havadislerini ve- rirlerdi, Delikanlı heyecan içinde: “— Acaba nereye gitti?” diye düşünüyordu. Yatak odasına doğru yürüdü. Mutfakta aradı. karısı hiç bir yerde yoktu. “Belki bir şey unutmuştur da bakkala gitmiştir.,, diye düşündü. Soyundu. Terliklerini — giydi. Tekrar yemek odasma döndü. Sofra kurulmamıştı ve mutfaktan hiç bir yemek kokusu — gelmiyordu. Bay Feyzi hayret ediyordu. Çünkü böyle bir hâdise, hayatında ilk defa ola- rak başına geliyordu. Saat sekizi vurdu. Melâhattan gene eser yok. Yarım saat daha geçti. Artık de- likanlı dayanamıyarak, aşağıya, yu- karıya koştu. nî- Ka!nmı gördünüz mü? Acaba benim için bir haber bıraktı mı? — Hayır bayım.. Saat üçe dağru bayan Melâhatin çıktığını gördüm. İşte o kadar... Hâlâ dönmedi mi? — Dönmüş oysaydı telâşla ge- lip sizden sorar mıydım? Belki tram vayların elektriği kesilmiştir... Böyle bir şey oldu mu acaba? Bu sözleri söyledikten sonra, Feyzi gene dairesine çıktı. Bacakla- rı hafif hafif titriyordu. Dakikalar geçiyor, delikanlının içine çöken acı artıyordu: Ya karısı- nın başına bir kaza geldiyse?.. Gün- de böyle bin bir çeşit vaka olmuyor- mu? İnsan rahat rahat evindeotu- rurken, sevdiğini beklerken bir den- bire o acı hâdiseyle karşılaşıyor. Yerinden — kalktı. Pencereye koştu. Sokağı süzdü. Gözlerinde ya- vaş yavaş yaşlar akmağa başladı. Ha yalinde Melâhati bir otomobilin ya- hut devrilmiş bir tramvayın altında görüyordu. Hayatında bu kadar de. rin bir acı duymamıştı. Bütün aşkımı, bütün mesut günlerinin zevki, göz- lerinin önünden özlenen bir levha gi. bi canlanıyordu. Melâhat bir kazaya kurban - git- tiyse hayatı ne olacaktı? Onsuz ya- şıyabilecek miydi? Herhalde müthiş surette ıstırap çekecekti. Ön sene- | denberi, birlikte, biribirlerini kır- madan ve çok sevişerek yaşamışlar- | dı. Filhakika, ölenin arkasından ö- lünmezdi. Her nedense hayat insan | lar için pek kıymetli! O da umumi kaideye itaat edecek, herkesler gibi, sevgilisinin arkasından yaşıyacaktı. Kendi kendine söylendi: “— Ne yapalım? Katlanmağa mecbur olurum. Güç olacak. Çok güç olacak. Fakat zamanla alışı- rım. Yalnızlığımı hissetmemek için her akşam yemeğini dışarıda lokan- tada yerim., Onun tanıdığı, karıları ölmüş ba zi bekâr arkadaşları vardı. Pek mi bedbahttılar sanki? Bir erkek nasıl olsa vakit geçirir. Kehveye gider. Arkadaşlarına rastlar. Sinemaya gi- der. Geçici münasebetler tesis eder.. Feyzi, gayri ihtiyari geçmiş ha- yatını tahlile koyuldu. Saadet diye telâkki ettiği şeyler sanki neydi? Hiç! İki kişi oldukları için hayatları- ni sıkmağa mecbur olmuşlardı. Hür- riyeti? Hele hürriyeti?... Hiç bir za- man bir yere çıkamaz, bir şey yapa- maz olmuştu. Delikanlının göz yaşları artık akmıyordu. O, müstakbel dulluk hayatını kuruyordu. Eh, cam! Bu felâke pek o kadar da müthiş bir şey değildi. Birkaç gün üzülecekti. İşte... Cesedi tanımağa gittiği gün... Cenaze merasiminde falan;;. Saat tam dokuza gelmişti. Delikanlı, yatak odasına - gidip dolabını açtı. Elbiselerini muayene ediyordu. Bir tane koyurenk seç- mek lâzımdı. Tam o sıradasokak ka- pısı açıldı. Feyzi, ürperdi. Hemen sofaya çıktı. Melâhatin sesi: — Ah şekerim! Kimbilir beni nasıl merak ettin. Senin üzüntünü düşünerek harap oldum. Yolda bir kaza oldu. Tramvaylar durdu. İki sattenberi Arnavutköyünde bekle: yip duruyorduk. Neyse yarm gazete. ler pazar. Okursun. Fakat?.. Nen var?... Ne oldu?... Beni öpmüyorsun bile.... Garip bir duruşun var! Feyzi, büyük bir nevmiyde düş- tüğünü belli eden hazin sesiyle: — Şey... Şey... . dedi. . Sevinç- ten olacak... Saşırdım... Nakleden: Hatice Süreyya Holanda yüzme şampiyonu b Holanda yüzme şampiyonu on yedi yaşındaki Jenni Kammersgaard 44 mil genişliğindeki büyük Belt gö. lünü karşıdan karşıya geçmek - için tam yirmi dört saat suda kalmış ve sudan 43 mil yüzdükten sonra çıka- rılmıştır. Genç yüzüsü Manş denizini kar- şıî:ı karşıyageçmiye hazırlanmak- tadır. SEZEN TERZiİHANESİ Sahibi: İhsan Yavuz Sezen Şık giyinenlerin terzisidir En cazip möadeller, mevsimlik metin ve şık kumaşlar. İstanbul Yeni Postahane karşısında - SAFO A, Dode - H. Rifat Sayfiyede okunacak güıeî bir romanın çi0 - VAKIT Kitabevi 100 kurus