a — Istiyarot olmak N Türk kızı Sin gazetelerde okudum: > an Kleak üzere W- Mürae Dir vapur idaresi- VE tava > etmiş. Dil biliyor; hal tün... Diy, eli; kılığı kıyafeti düz tahkikaş,, Feti celbetmiş.; Hakkımda M bulunmuşlar; “uğu imiş, T gelen bir ailenin ço- i ceği abii vamtalarla seyahat hap Vurmuş düşünerek bu çareye .LÜVH ENE Bu a Mlehangiş başlangıcından öyle “ün hi oldum ki. Maziye ait Yimde;i *rim galeyana geldi: Be- İkna, Ea çiğimde böyle iklim. e dolaşmak humması da» e lara, hi ardı. O arzu ile tasav- kard men kuyveden file çi vg Bikinci kap de çıkaramadım. Sanki Be Gi beni cidden üzer... iin. K >” Yapmamışım?,, fırsatlar bir de- — Ada nl deği , del nasıl olsa w miyim? Başka sefer kizi, 1, deyip . Min köye misafir gitmeği terci ği tercih İkineş, ii. ie b 1926 senesinde, seyyar eli, gelmişti. Bütün İnal e Ştıktan sonra, artık p nüyorduk. O sıralarda, apada, bilhasaı Fransada işsiz- “öğ Yoktu. Bileği be Yi tebandan kamarot k i vel Gidi a kam t kaydedi. e atra per üştüm. ingapura la Bidecek, büyük beki mevkiinde kama- “a oi İm aaa hareket çimen Çil, CE i vermek İâzumdi. Te- m arkada la maceraya atılacak Şulelirmiram ge İL avdet ettim. Kim. AB ei nasıl olacaktı? Kia 1931 memesinde piran ol senesi, le. ml ii r ettim. Fakat issiz i m il ola RE DUET EU TEE EE EEE AR İ | Yağ, **mMedi, üm için kolaylık tep Yahya Kaş PahYaya gittim. O- Mal e al sefizdi. Böyle bir iyi ben Bene bir j7 etti. Maa- ON Se oy Ni A Va a Vİ Nü a Sr üşünüyorum... ra; N Yağ “hun için dek gibi olma- niye Sergüzeş; © 9 hamle kabili Tüm... aramak aşkma SEN MES e Se SeS SEL. CVA - Nü) Dün Floryanın yeni plâjında güneşlen önler... Istanbul konuşuyor ! FLORYADA Bir adam bağırıyordu : “ — ki lokma bir şey yedik, iki buçuk lira verdik . Olur şey değil, olur şey değil!.., Yazan: Haberci Yazm tam ortasındayız. Sıcaklar. dan bunalan şebir halkı, mütemadiyen plâjlara akm ediyor. Devlet demiryollarının tren tarifesi ni çok ucuzlatması sayesinde bu sene en büyük rağbeti gören Florya plâğı- oldu. Cumartesi pazar günleri bir mahşe. ri andıran Florya trenlerinde, artık âdi günlerde bile zor yer bulunuyor.. Bu sütunlarda aylardır, hen İstan. bulun muhtelif semtlerini konuştur. duk.'Bu haftadan sonra, kulağımızı bir az da plâjların sesine verelim, Gelin, Floryayı, Suadiyeyi, Salasığı, Büyüka. danm Yörükalisini ve ilâh... plâjları bu sütunlarda sizinle beraber dolaş- Im... a Bugünkü yazıyı yazmak, gu fotoğ- rafları almak için, dün Floryayı do. laştım. Trende, birinci mevki bileti ile ikinciye oturmağa razı olduğum halde bin bir miişküllâtla yer bulabildikten sonra, Sirkeciden hareketten tam 50 dakika sonra kendimi Floryada bul. dum. Saat daha bir buçuk, iki olduğu hal. de plâjlarda hemen hemen boş kabine kalmamıştı. Sanki herkes, dört beş gündür bo. zuk giden havaların acısını bugün çi- karmak istiyordu. 4 - 5 kişilik kadınlı, erkekli grup. lar; çiftler, tek başıma gelmiş gençle. rin peşine takılıp bu kum diyarının 5 plâjından birisine girdim. Buranın sa. hibiyle olan tanışıklığım sayesinde derlitoplu bir kabine bulmak kabil ol. du. Soyunurken, yanımdaki kabinede Serin su, şirin Kızların biribirleriyle hızlı hızlı bir şeyler konuşulduğunu duyuyordum: Mesleğimin verdiği ga- rib bir tecessüsle ayıbı filân unutup, kulak kabarttım. Bir kadınla bir er. kek konuşuyorlardı. Erkek hızir hızlı: — Olur şey değil, diyordu! Biraz karnımızı doyuralım dedik, iki buçuk lira aldılar, Rezalet bu. Rezalet bu.. Karısı olduğunu tahmin ettiğim ka- dın da: — Ben sana demedim mi, Floryada bir gün geçirmek en sşağı 10 liradir. Diye... Erkek bir müddet homurdandıktan sonra, tekrar söylendi: — Kimbilir, şimdi bu salâş odası 1. gin de ne para İstiyecekler... Kadm yine ayni soğukkanlı sesle cevab verdi; — Burada galiba 165 kuruş alıyor. lar. Ama, yeni plâjda 5 liraymış... Pa. >âr günleri daha fazla İstiyorlarmış. Yalnız mobilyesi, duşu filân, ber geyi muntazammış,.. Erkek büsbütün kızmıştı, — Ne, ne... Beş lira ve pazar günle: ri daha da fazla mı? Y bu olur şey mi?.. Münakaşa ne ti bilmem, Artık soyunmuştum. Dışa. rı çıktım. Sözlerin arkasın: işitmedim. Gilzel, çirkin, genç, ihtiyar; binlers ce insan sulara dalmış yahut da kız. gın kumun Üzerine serilmiş yatıyorlar dı. Henüz hiç yanmamış bembeyaz vü. cutlularla, arap gibi simsiyah olmuş vücutlular, garib bir tezat teşkil edi. yorlardı, Güneş, durduğum yerde beni terletmeye başlamıştı. Kendimi hemen suya atarak frahlamaya çalıştım, He- nüz biraz açılıp yüzmeye vakit kalma. mıştı ki, ahbaplarla karsı'aştım, İlk gözüme çarpan, tunç rengi Yücu. diyle güreşçi Mustafa oldu, Arkadaş. kadar devam et. Güreşçi Saim veMustafa da dün Floryadaydılar bepsinin teker teker canmı yaktığı i. çin de, feryat feryat üstüne kopuyor. du. Biraz dikk&t edince, güreşçi Saimin de Mustafanın yanında olduğunu gör- düm, Çocuklar beni görünce yanıma geldiler, Hep beraber tekrar kenara çıkıp resim aldık. Saime ve Mustafa. ya: — Maşallah, dedim, Ne vakit gel. Bem burada bizim güreşçilerden birka- çını görüyorum. Flöryanm kumları, güreş minderi gibi yumuşak da, galiba | hoşlanıyorsunuz. Pehlivanların yanındaki bir zat, sö. zümü kesti: — Çoban Mehmet de şimdi buraday, dı, dedi, Hemen yerimden kalktım, sağıma solma baktım. Bizim eski shbabı tul. Floryanın daimi Ç ye Mehmet de, müdavimlerindendir. Dünkü (tatil KURUN'da Plâj fiyatları indikten sonra... Belediye, meşhut cürüm mahkemeles" rine taş çıkartır bir süratle plâj fiyatla rmı indiriverdi. Bu, halkın (o sıhhati ve neşesi bakımından mükemmel bir kör- dır. Fakat neşe yarım kalmamalıdır. Ban yosunu ucuza temin eden halk, plâjla- rın büfelerinde ve civardaki lokantalar- da da ayni ehven şeraiti — bulabilmeli. Yoksa bir yerden kazandığımız . diğer yerde kaybolmâsm. Plâj gişesinde bir- kaç kuruş tasarruf | edebilmişken, bir blife veya lokantadan geçtikten sonra, istasyonda sadaka istiyecek bir bal: gel miyelim!, (Kısaca sütunundan) TAN'da Ucuzluk komisyonu Hükümet fiilen ucuzluk mücadelesi- ne girmiş bulunuyor. Bir taraftan yehi ithalât rejimi, öte taraftan Dahiliye ve- kilinin içpazara ait teşebbüsleri, bu fiil? müdahalenin birer ifadesidir , Şüphesiz bu teşebbüsler müsbet neti- celerini verecektir. Fakat © bizce gene ucuzluk meselesini radikal bir (o tarzda halle kâfi gelmiyecektir. Çünkü hayat pahalılığının kökünden izalesi, ve biç olmazsa komşu memleketler seviyesine inklirilmesi, etraflı ve © geniş bir etüde ihtiyaç gösteren bir meseledir. Bu işe hükümet el koymuşken, bunu, daha esaslı bir yolda halle çalışmak da- ha mühim neticeler verir, Çünkü Tür- kiyede hayat pahalılığı meselesi bir €- könomik sistem meselesidir.. Ve bu da- vayı © zaviyeden görüp (tetkik etmek gerektir. Hayatı ucuzlatmak, pahalılığı icap ettiren bütün iktisadi sebebleri or- tadan kaldırmakla mümkündür. Bu ik- tisadi sebeblerin tetkik ve tahlili de sa- lâhiyettar kimselerden Oomürckkep bir heyetin işidir. Onun için hayat pahah- Uğı meselesinin bir heyet (o tarafından tetkiki taraftarıyız . (Günün meseleleri) CUMHURİYET te: Tarihe karışan Dersim Hükümet iyice düşünülerek verilmiş bir kararı tatbik ediyor, Onun icrastın- da hissin yeri yoktur... Olsa olsa hükü- met cehalete ayrılacak mazeret payın- dan dolayı Dersimlilere karşı gene dâ- ha ziyade rahim ve şefkatle (muâmele yapmağı ve nihayet bu cahil dağlılar- dan medenileşmiş, kendi çalışmalarile kendilerine ve mu erine faydalı in- sanlar çıkarmağı iltizam eylemekte bu- lünuyor. Her ne olursa olsun hüküme- tin hareketlerine bir baba (şefkati hâ- kimdir, Kendilerine karşı acı o kızgınlığımız ve derin kırgınlığımız hasebile haklarn da ne demiş olursak olalm, anasıl Hazer Türklerinden olan Dersimlilerin ırkla- rında şüphe yoktur. Etnografik tetkik- lerin cumhuriyet rejiminde (Ortaya çi- katrdığı hakikatlere göre Türk ırkınm yayımı, gözümüzün önündeki Dersim gibi Türklüğü zâhir küçük bölgelerde değil, daha geniş sahalarda bile ne ufak tereddüde düşmüyecek vüs'atler ve kat” İyetler kazanmıştır, Önümüzdeki eylül ayı zarfında Dolmabahçe sarayında &- çılmak üzere hazırlıkları yapılmakta o- lan Tarih Kurultay o ve müzesi bu hü- susta bizlerin ve dünyanın gözleri önü- ne hayret verici hakikatler koyacaktır, Cumhuriyet hükümetinin iyi düsüh- celer ve kat'i azimle tatbik sahasına koy mağa başladığı çelik tedbirler sayesin- de; senelerden ve senelerdenberi, 2dma Dersim denilen mesele tarihin ummani» na katılmış ve ebediyen ölmüştür. Der- simde şimdiden yeni adla yeni bir vatan parçası parlamağa başlamış bulunuyor: Tunceli, (Yunus Nadı) le takılırdı. Fakat canım acıması pa, mak güç olmadı, Yanında iki üç arka» daşı, kumda yatanları seyrede ede, plâjda beş aşağı, beş yukarı dolaşı. yordu Beni görür görmez güldü: — Nasıl, dedi, Var mısın, şurada bir gtireşelim, - Cüsse itibariyle kendisine yakın ol, duğum için, beni ne vakit, görse, büy-