Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
. Ti f FT at v iv S 2 Dış Siyasa: ıN Şimali Çinde Japon kundağı... Yazan : Şekip Gündüz : Uzak şarkta harp henüz - patla- madı, Fakat Japonların şimali Çini zaptetmeğe kati surette karar ver- dikleri teeyyüt ediyor. Tokyo hü- kümeti gençliğini Şanghay barların- da çok sefih bir tarzda geçirmiş olan Pu . Li'ye Mançuryada bir impara- torluk kurduktan - sonra şimdi de Mançu hanedanmın eski payitahtı o. lan Pekini hediye etmeğe hazırlanı- yor. " Nankin hükümeti milli Çin zih- niyetinin çok ateşli bir mümessilidir. Fakat Japonyayı tek başına mağlüp edebilecek vasıtalardan mahrum- dur. Eğer bundan evvelki harpte olduğu gibi bu sefer de tek başma kalacak olursa bedbaht Nankin ge- ne Tokyonun fermanmna boyun eğ- meğe mecbur kalacaktır. 'Gelen haberlere inanmak lâs zım gelirse şimali Çinde çıkan (veya İJaponya tarafından çıkarılan) hâdi- senin bir sebebi olamıyacağını lAmerika ve İngiltere ayrr ayrı Ja- ponyaya bildirmiş bulunuyorlar. A- caba Jâponya, İngiltere ile Amerika. nın bu teşebbüslerine nasıl bir cevap vermiştir. Veya verecektir? » Bize kalırsa Tokyo Amerikan ve İngiliz donanmalarının ciddi bir tehdidi ile büyük Okyanusta karşılaşmazsa az- minden dönmez. Eğer hâdisenin patlak verdiği andan bugüne kadar bir tereddüt geçiriyorsa bunu yalnız ve yalnız Sovyet Rusyanm Sibirya hudutlarmdaki fazla hassasiyetine hamledebiliriz. Tokyodan sızan haberler Ja- ponyanın Sovyet Rusya ile bir harbe girişmekten çekinmekte olduğu zan. nını, yermektedir.. Bununla beraber şimali Çinde çevirmek istediği entri- kaya mâni olamaması için Moskova- yı tehdit etmekten de vazgeçmiyor. Faraza dün Japonya genel kurma- yına mensup bir büyük rütbeli zabi- tin Havas ajansı mümessiline verdi- ği beyanattaki şu cümle bir hayli manıdardn' — Ecnebi memleketlerden ge- len resmi raporlar, Amerika müstes. na olmak üzere her tarafta efkârı u- mumiyenin Jeponya aleyhinde olma dığmı göstermektedir.,, Bundaki maksat aşikârdır. İhsas ediliyor ki Sovyet Rusya tarafından Çin — Japon mücadelesine yapıla- cak fili bir müdahale veya Çini kuvvetlendirmek, Çin ordusunun vazifelerini kolaylaştırmak için gös- terilecek yardımlar — Almanyanın | ve Almanya ile birlikte hareket et- meleri melhuz bazı kuvvetlerin der- hal müdahalesini tahrik edebilir. Acaba Sovyet Rusya ve Ameri- ka bu Çin meselesi karşısında Ja- ponyaya ne derece ciddi bir cephe a- labilirler? Bunu kestirmek mümkün değildir. Maamafih gerek Soyyet- lerin, gerek Amerikanm Japonyayı hedefine ulaşmaktan menedebilecek leri tahmin edilemez. Japonya gayet ödlek bir haldedir. Heran sağdan veya soldan gelecek bir hücumdan korkmaktadır ve korkacaktır, fakat şımalı Çini ele geçirmeğe karar ver- mişse bunda mutlaka muvaffak ola- caktır. Sulh taraftarı olan ve millet- lerin haklarıma hürmet edilmesini istiyen,' menfaatlerin meşru yollar- dan teminini doğru bulan devletler düşünceleri için icabımda silâha sarı- labıleceklerım de bir defa olsun ispat etmezlerse “tecavüz,, daima muvaf- fak olacak, emperyalist daima istedi- ğini yapacaktır. Japon harbiye nezareti. neşret- tiği bir tebliğde şöyle diyor: “Çinliler, şimali Çinde Jıponh— ra karşı 30 fırka asker tahşit etmiş- lerdir. Bu hal, Japonyaya karşı ta- hammülü imkânsız bir tahrik teşkil ediyor.,, Bu âdeta dünya ile alay etmek demektir. Vatanını tecavüzden ko- ryumak için bir millet silâha-sarılınaz - da ne yapar? Bu tebliğde Japonyanın entri- kalr hüviyeti de bütün çıplaklığı ile göze vurmaktadır. Japonya bu 30 Çin fırkasının ateş kudreti ancak üç Japon fırkasımın ateş küdretine mu- adil olduğunu bilir. Eğer 30 Çin fır- kası 30 Japon fırkasına muadil - ol- saydı Japonya harbiye nezareti bu efeliğe kalkışabilir miydi? Şekip GÜNDÜZ Büyük tarih kurultayına hazırlık Hariçten bir.çok ecnebi âlimler de şehrimize gelecek 20 eylülde şehrimizde — toplanacak büyük Tarih kurultayı ve sergisi için fevkalâde hazırlıklar — yapılmaktadır. Kurultayın toplanacağı ve serginin ku- rulacağı Dolmabahçe sarayır bu — hazır- lıkların merkezini teşkil etmektedir,. Kongrenin ve serginin gayesi, Türk milletinin, beşer kültürünün inkişafla- rında yaptığı tesiri, oynadığı — büyük rolü göstermek ve — Âtatürkün büyük dünya tarihi telâkkisini tebarüz ettir- mektedir. Kongrede ve sergide, Türk milleti- nin beşeriyet tarihinin başından itiba- ren bütün tarih devrelerinde ve- beşer | tarihinin bütün inkişaflarında nekadar hâkim ve müessir bir rol oynadığı görü- lecektir, Kongre bittikten sonra sergi iki haf- ta müddetle lise ve ortamektep — tarih muallimlerine tahsis edilecek ve kendi- lerine burada kurslar verilecektir. Bu kurslar ikmal edilince sergi iki ay müd detle bütün halkım ziyaret — için açık bulunacaktır. n > Almanyadan gelecek âlimler arasın- da Bergamada yaptığı hafriyatla meş- hur olan Dr. Dörfeld. Alman müzeleri ü Dr. Kühmel, — profesör ze erkânından Dr. And- Amerikaldan gelecek âlimler arasın- da Blegen vardır, İstanbulda tetkikler- le meşgul olan profesör Vithemore da | Amerikan ilminin bir mümessili sıfatile köngrede bulunacaktır. A Avusturyadan gelecek — âlimlerden Prof, Menghin tarihten önceki devitle- rin en büyük mütehassıslarından sayıl- maktadır. Gene Avusturyaldan gelecek olan Prof, Stzygovski: “Türk tarihinin anahtarı sıfatile Türk sanati,, mevzulu bir tez okuyacaktır. 'Tarihten önceki devirlerin Fransa- | daki en büyük âlimi Prof. Breuil, Col- lege de France'tan Prof. Massingnon antrepoloğ Pro. Vallois, Fransadan ge- lecekler arasındadır. İngiltereden gelecekler arasında Prof. Grastang, Prof. Lamb isminde bir ba- | yan âlim ve şimdi İstanbulda hafriyatla meşgul olan Prof. Bakster varldır, Mısır müzesinin müdürü, — Belçika, Finlındıyı, İsveç, Bulgaristan, İtalya, Macaristan, Çekoslovakya, Yunanistan, Romanya İsviçre, — Yugoslavyanın en tanınmış tarih âlimleri gelecekler ara- sındadır. 'Tarih cemiyeti azasile İstanbul Üni- versitesinde ve Ankara Tarih ve Coğ- rafya fakültesinde bulunan — ecnebi â- limler de köngreye iştirak edeceklerdir. Kurultaydan sonra 'Truva, Bergama ve Bursaya tenezzühler — yapılacaktır. Misafirlerimizden bazıları — Ankaraya gitmek arzusunu da göstermişlerldir. Neslinin en küvvetli sanatkârı — olan Necip Fazıl Kısakürek iki senedir “Bir adam yaratmak...,, isimli bir piyes Üze grinde çalışmaktaydı Piyes geçen kış “Şe hir Tiyatrosu,nda oynanacaktı; böylece ilân edilmişti Eeser yetişemedi, önümüz deki kışa kaldı. Kıymetli şair şimdi piye sini tamamile bitirmiş — bulunmaktadır. “Bir adam yar&tmak,,, piyesi Ertüuğrul Muhsin tarafından — oynanacak -tır. Şalirin eseri için yazdığı ve — ilerde “SŞehir tiyatrosu Mmecmuasrı,nda negıjedile cek bir takdim. yazısmı burada aynen ve riyoruz: . * * Bu piyes, bir “Crise - İntellectuelle,, bir “fikir buhranı,,nr çerçevelemek gay- retinde. Apaçık ve yapayalnız hiçbir tezi yok. Fakat içiçe bir çok tezleri ve belli başlı birkaçsana tezi var. Evvelâ sanatkâr nedir? — Bütün im- kânların erişilmez müntehası, gayele- rin gayesi, kemallerin kemali, mâvera- ların mâverası olan Allaha İdoğru, son- suz bir tekâmül yolunda — giden insan oğluna mahsus ibda nevileri içinde, en zengin ve en güzel hissenin üstüne 0o- turmuş mahlük!... Sanatkâr bir mah- lüktur, fakat yaratmak — cehtinde bir mahlük! .. Onun bir, eseri, bir de kendi- sİ var. İşte sanatkâr, çok defa, yaratma- ya kalkıştığı tipin, yaratılmış — olan ta kendisidir. Bu piyeste sanatkâr, bir yemişin giz- lice olurken ve bir madenin toprak al- tında pişerken geçirldiği, göze görün- mez vücuda geliş safhaları gibi, mah- rem hayatı ve iç plânr içinde Tresmedil- mek istenmiştir. Buna mukabil, o her insan glbl, sadcoe bir Sacandıa. Dir ha 'yat ve kadere sahipdir. natkâr, yaratmak istediği tipe, öz elile çizdiği kaderin kuyusuna İdüşmüş, © tip tarafından istilâ edilmiş, eserine, yal- nız hayalile değil, hayatile de etmiş gösteriliyor. Piyesteki sanatkâr tipine sorarsanız Allah sonsuzluktur. Ve kendisi, her ne olursa olsun, nihayet bir — mahduttur, bir adettir, Adetler sonsuzlukla yarış edemez. Ö, farkına varmadan sonsuz- lukla yarışa kalkmış, huldudunu zorla- mış, kendisinin dışına çikmak isterken, nagihan kendisine, hem — de o zamana kadar hiç tanımadığı, asıl kendisine rast gelmiştir. Onca kaderi, arşın ta üstün- den, bize, onu kendimiz idare ediyor- muşuz gibi, namütenahi bir rahatlık ve serbestlik hissi verecek kaklar ince bir sanatla idare ediliyor. İnsan, kendisini kaderinin müstakil faili farzetmeğe me- zun olan insan, bu mesut körlük içinde hayatını doldurup gidiyor. Piyesteki sanatkâr bu mesut körlüğü zedelemiş, yaratma cehdi içinde şaşkın- | İrkla yasak mıntakaya girmiş, peçesine el sürülemez sırlarr ürkütmüş ve itika- dınca bir'denbire, Allahın hükümranlığı ve emrile karşılaşmıştır. Bu emir şudur “Yazdığı eseri yaşa- sın, yaratmak dilediği adam kendisi ol- sun!,, Hülâsa: Biz, sade yaratmak istediği- miz tipin, yaratılmış olafı kendisi değil, bazen ayni hayat ve kadere sürüklenen meczubuyuz İda, Çok defa yaşadığımızı yazar ve yazdığımızı yaşarız, Bu fikir mihveri etrafında halkalanmış ve Liribi- rine geçmiş olan tezleri şöylece topla- yalım ve gözlere, dikkat edilmesi icap eden noktaları, karalryalım: 1 — Eseri ve eseri karşısında insan... 2 — Allah ve Allah karşısında insan.. 3 — Ölüm ve ölüm karşısında insan.. 4 — Cemiyet karşısında insan.... 5 — Kadın... 6 — Bazı dost ve aile münasebetle- rimizde, gözlerimizden sanki bir perde kaldıran bir buhran göz- lüğünden seyrettiğimiz gizli dün | ya, cinnet dünyası ve bunun doğ ruluk derecesi. - 7 — Cemiyet içinde bazı faalıyet ne- sanatkâr Bu eserde sa- | iştirak | “Bir adam yaratmak ., Yazan: Necib Fazıl Kısakurek “Bir Adam Yaratmak..” — piyesinde baş rolü temsil edecek olan sanatkâr Ertuğrul Muhsin vilerini temsil eden cüce tipler, rölleri, rüh haletleri, kıskançlık ve gayızları, hareket noktaları ve tarzları, Hülâsanın hülâsası: Birçok mücerret ve müşahhas mefhumlar ve — hâdiseler karşısında, aksiyonları talii ve fikirleri ile sanatkâr, yani mütekâmil insan... Bu eserimi, bugüne kaldar — vücude getirdiğim eserler içinde en bağlı oldu- ğum eser bıliyor ve öylece bildirmek is- ı Oı, Wi Ü o..a AtsaRaafıny üuıuı e Pa > la konuşmamı yasak ediyor. Zaten hâ- diselerin sırrını, kaba saba — formüller içinde harcamağa, uluorta — doğmalar yapmağa dümanım. İyi veya kötü, söyleyemediğimi, iyi veya kötü, eserim söylesin ! Necib Fazıl KISAKÜREK Romanyada Bir esir tüccarı yakalandı Şimdiye kadar 200 kız satmış Romen polisinin ikazı üzerine Avrüpadan Cenubi Amerikala kız | kaçırarak satan bir şebekenin reisi, e sir tüccarı ermeni Akuryan adlı bir haydut Varşova ile Bükreş arasında trende yakalanmıştır. Esircinin yanında üç güzel Ro- men kızı da vardı. Haydut, bunları bir Holanda vapurile Rio de Janeiro ya götüreceğini itiraf etmiştir. Tahkikat neticesinde Akuryanın şimdiye kadar, Leh, Romen, Macar ve Bulgar kızlarından 200 kadarını kandırarak kaçırdığı ve sattığı mey- bana çıkmıştır. Piyade ile otobüsler Otobüsler saatte 10 kilometde hızla soka ğin her iki istikametinden de karşilıklı geç mektedirler, Saatte 5 kilometre yol yürüyen bir piyade bir saatte kaç otobüsle karşılaşır? (Ayrı ayrı hal yolları düşünmek — lâzım dir). Bu sualimizin cevabını yarmki nihhımı: da bulacaksımız. 'l'rakyada bir gezlntl 11 temmuz tarihli Arap saçının hallidir. Ahmet Gezgin Çatalcaya tam dört günde gidecektir. Bu bilmecemizi doğru halledip hediye ka zanan iki kişi şunlardır: 1 — Maltepe Süel lisesli yüzbaşı Mustafa Oğuz, 2 — Behice Kemal Fatih. “düşünüp hesaba katmağa meebif'| | de değilse de dikkati çekeck £ 18 TEMMUZ — 1937 — :ı âiauatadau: Yeni mulıarrı? N* ERŞEMBE günkü (15-7 “Akşam'da “Muharrir ye yor!” adlı bir yazı vardı. Muh bundan on yıl evveline kadar S"ı idarehanelerinde, biraz çekmsenl # bir hayalı Ümid ile ilk yazıların! ren gençler goriıldı.igünu a.nlBM sonra o hallerin artık görünmez M ğunu söylüyordu. Son yıllarda 90# ğimız birkaç ismi ıaydıktan d& gençler arasında, muharrirliğe K edenlerin az olmağının ıı*t—'ebehılefi’l raştırıyor ve diyordu ki: “Acaba niçin böyle oluyor? ll“'!ğ' rirlik, diğer işlere nazaran aZ bir meslek midir? Yoksa, eski Yf lar, aralarında bir lonca teşkil ede 4, aralarma kimseyi almıyorlar ml:;# O ne Öteki!.. Zira, ikisinin de m”g ispat için elimizde Trakamlar, dt mevcuttur!” Makale sahibi, o rakamları, gösterse çok iyi ederdi; çünküw rir yetişmemesinde o iki W dereceye kadar tesiri olduğunu etmek kabildir. | Fakat bu noktanın mıina-k bir tarafa bırakıp “Muharrir ) yor!” iddiasmın ne dereceye # doğru olduğunu araştıralım. Wıd ; Bı.hibi diyor ki: “.. gu on sene İçinde meaell Meşalecilerden bir kaçı m dular; bir Hikmet Feridun, bir EG' n Hıfzı, bir Kadircan Kaflı, bir B | Münir, bir Murat Sertoğlu ğ e ıö“” fı# gösterdi... Başka?.. Yunus iki oğlunu da hesaba katınız.. ka?... Aklımıza gelmiyor...., ai Hayır, aklımıza şu on sene İ$7 . yazmağa başlamış — çok değil Z7 ha birkaç muharririn ismi geliyof ' Onları da btrakalım; makale $? gençlerin çıkardıkları mecmü okumuyoör mu? Onlardaki yeni / ları görmüyor mu? O genç muhâ leri beğenmiyebilir, zevk ve “ meselesi... Fakat “Yeni muharfir tişmiyor!” diye objektif olmasi * —adta İ SS Gttt l BAA di O gençler, eskisinden az değ'llı te onlarda gazetelere geçip & daha iyi düyuüurmak, çalışmala az da olsa maddi bir menfaat etmek istiyorlardır. Neye lar? İstidadları, değerleri mi Bazı yazılarmı okuyorum; - içl iyileri, gazetelerimizde - çıkan y? la boy ölçüşüp galib gele'—eklerı' f O halde niçin gazetelere yerl lar?... Çünkü gazetelerimiz artık V ı kapalı mühit olmuştur; kadr0” YİA genişletmek ihtiyacını duymuyo ; İstanbul şehri, bugün çıkanda! gazete kaidırmıyor. Hem bılıyüf': yeniden bir gazete kurmak çof Ku raflı, çok zor bir iş oldu. Bul'l'-'n f gençlere yer bulunmuyor. 4 Ama denecek ki içlerinde, fe.vk’l:' tidad sahiblri bulunsa onlar müh JŞ: | gazetelere çağırılırdı. Orası d8 hakkak değil; çünkü matbtuat " , mizde gençlerin neşriyatını, M thie ile demiyeceğim, dikkatle — gil eden kimse yok, Sonra her ye“âe &.| harririn, fikri kıymetinden Zziy* gö y cari kıymetine, kariin hoşuna gitmemesine ehemmiyet verıhW ri ise tanınmış adları tanınm A tercih ediyor. — jllv W “Yeni müuharrir yetışmıyo fakat gazeteye kadar yetişem Yof iki şeyi biribirinden ayırmak l’ww Yetişmiyen bir şey var: yeni 4€ nıtmak, yeni istidadlar ı:egn'efiıJrl yen gazete müdürü: Nurullah AT (1) Meselâ Ahmed Muhib, Sıdkı, Kemal Tahir, Naci V. &. z î&a& ... TAĞ M, Franğız MnllyĞİ nazırının çekile Trivayetleri Paris, 18 (A A.) —Yabsuıcı ketlerde, Boönnet'in maliye n* dan istifa edeceğine dair bezZi 5 çıkmıştır. Havas ajansı, bıu hâ* asılsız bulunduğunu ve hükülü ları arasında, mali kalkımma ’i w ne Bonnet'in idaresi altında el susunda tam bir anlaşma 'nevc“ ğunu bı]dırmekbedir, !