#mmwwıpnwım “anamzo r . <T0f12P9 PANTENT DPALDU TeŞedEK OA SEYOWANİ *26 WHop320Ö5 Ç(UNUNYOR — LIfUR VAYTVSİİNE) LPPIRD ANİDE v216 HPÖŞ YRUZYÖ VdBOY BANgMaPpuDAİJ VPMSDAD YUDPİRU #OPULATI SA DD MOPAN W3P S3JUJ),, FPPDO DAvOB,, YepoK'nuL0 EPUNSLKIN TFU9P Tepiyndeğ — Ti ığııııılğğiğlı H li S”g-'iig'ş i__% b ; ppi eTi ll â&g-âğğîğğğğşğği y YitaşE sEgi) DUT l ğg ğ'. : ğ ğ"î ğğ-ğ : ğğğğ ee P ösRE “ziğesummına HAYEKLdNU İzeg Hapurışa ÜLEYezeğrui YAKNA 3P DA “ezeğnondur vu xnAna Ha Yeop Ka ma,, Crayow afkoyuky DÖNU 1a3 UTDÖMÜ YY NLDA W3301Ö 13P UUD UY YAD TYNDAŞ HEPASA APA) ÇCusğzaszuwo Ho, SIĞz 1ap LARUyYuSPp Kayfinı "TD8) 1P Sien tün “t3ğÖ 10) SaĞINgGUŞPUNAA SOP YANP EYULİ Vop 3ö pun YUDIZUS ÇUPUŞ WIP SöğU),, OSDUŞĞ YP Herp ) “Gayosnzue AaHYLSAİRE TAP TOŞETNUAT TOYARAANYET p dun vn 'uayoğ op zaİmguspatig sep YomMp zieıd vap Ka pun İzerzuo HaPpmrT vap doyufı,, AYEIIS aP Uuep Yevtzoe SDYAĞ DPAvYUT ——i 264 — hoş görünüyordu bu beni hayrete dü. şürmedi çünkü herifi tanımıştım. Fakat birdenbire saklandığı ve sonra da ora. dan çıktığı zaman hareketleri ve çehresi ->'aine tamamile hâkim olduğunu göşz. siyordu.. Ve işte şimdi de, her zaman. aden daha sarhoş bir vaziyette, Balla- nerak ve eşekler gibi icrayı ahenk ede. rel. gidiyor!. Bu ne demek..? Monmartr tarafına doğru döndü ve kiliseye doğru yürüyen Sacttaya baka- rak mırıldandı:? —— Demek ki Saetta bu?.. Nam diğeri Guido Lupini!,. Zaten içime doğmuştu! İik defa düşünmüş olduğum veçhile, gi- dip ondan biraz izahat almalıydım. Biran, derin bir düşünceye — daldı ve tekrat mırıldandı: —— Ben bu kadar büyük bir talisizliğe mi Yuğrıyacağım? Oğlumu bulup, ayni zamanda onun adi bir hirsız olduğunu- da mı öğreneceğim? Buna “tmkân var mı? Haydi canım! Fakat, bunu biraz evvel kulaklarımla duydum! Ve hiçbir zaman bu kadar azap hissettiğimi ha- tırlamıyorum! Bir saniye daha düşündü ve silkine- rtek: — Maamafih, önün hakkında derhal büklüm vermekte acetle etmiyelim. Deli- kanlı çok zekidir. Babası diye hitap et- tiği adam hakkında yaptığım kapalı bir kaç ima ve söylediğim birkaç söz onda şüphe uyandırdı. Bunu pekâlâ anladım! Kimbilir belki de herifi şaşırtmak için bu sözleri söyledi? Neyse, bekliyelim de elbet anlaşılacak. Bu esnada duvarın yanından Saettaya baktı ve düşündü: — Herifin orada ne yaptığından doğ rusu şüphe ediyorum! Onu nasılsa bu- Turum. Biraz şu rahibe bakalım. Düşün- geçen *goRDBMİ OjNENUKA dİruze döNEYU 3 î5ı'ııı' ğ Vâjî*g HitlR 'ELİ FD ŞE z HNERİR ğîğ %%iğ%%ğğğ Hal l Bi HH İ RİL 3Ri GEŞRLE DÜD iH ÜY v € Çi Üt b ıi u ğğâ eei ooi Hti ÖL p bi £ ?Ei St & % 'ğğğ %E% î ş %ğr ::.:’:ğ- 3 PARDAYANIN OĞLU düğüm hâdiselerin vuku bulup bulmes yacağını merak ediyorum — | Olduğu yerde iyice gizlendi ve Parl€ Gulârı gözetlemeğe başladı. Parfe Gü- lâr da, Pardayan gibi, Janla Saettanım arasındaki mükâlemenin bir tek kelime sini kaçırmamıştı. Gidenuıl! olduğu hendekten çıktığı zaman kendi kendine şöyle dedi: — Saetta, delikanlıyı Mmösyö dö Sülli nin adamlarına ihbar etmeğe gitti., Bun da şüphe edilemez! Fakat bu ihtiyar de ti, intikamın: düşünüyor... Bu, onun bi- leceği bir iştir. Beni alâkadar eden Şey, Favstanın oğlunun bir hayli engel olma idır... Binaenaleyh onun or- tadan kalkması lâzım., Pırsat mükem- meldir. Manastırdan çıktığı zaman der- hal yakalanacaktır.Gidip Konçiniye ha- ber vereyim, o, delikanlıyı imkânı yok sağ bırakmaz... Bilhassa talimatımı har fi harfine tatbik ederse. Parfe o::-'i!“ bu kararını verdik- ten sonra “söylemeğe başladı. Pe- retin evi önünden geçerek, — Sentonore kapısından şehre giden yola koyuldu. Henüz elli adım ki, yol- da, nereden çıktığı belli olmayan diğer bir rahip daha göründü. Pardayan onu derhal gördü ve mırıldankdı: — Böyle olacağından emindim!.. Ba- kalım ne olacak., — | Parfe Gulâr rahibi gördü ve sendeli- yerek ona çarptı, bir daha sendeledi ve düşmemek için boynuna sarıldı ve onu öpmek istedi. Bunun üzerine aralarında mücadele başladı. Rahip silkindi, kur- tüldu ve şiddetli bir itişle Parfe Gulârı yere yuvarladı O .da kollarını ayakları nı sallayarak bağırmağa başlaklı. Rahip bütün süratile kaçmağa ve ay- ni zamanda sarhoşa bir sürü — küfürl yağdırmağa başladı.. Parfe Gülâr da g ü Juzlsuza vORYATV ALMANCA DERSLERİ ” uĞ4 ” OERMNN © İ %âîğigs; : 2 Ş ğgi:ğâ â! ; ğğğiâğâ g ig ÖBH t « Vi %ağğğğğa ğı POğA öyatiş. H 5 5C Diğgarşi gi B ELEFER K HiRden | SÖ eRRER K . D belakikı * LAJLI ; B ç gp lf , ğgğâğî HUER Ğğığ 3=î ğğâ ğîğ% ğ%ğ e ğğ:ğ ğğî%ğğğî İVİE yüzgiyt ş Sefü âğâîğğââ PARDAYANIN OĞLU — Şunu düşününüz ki baylar, biz bu rada, gizlice ikamet ederken, yukarda, | mevcudiyetimizin şaşırtmıyacağı ta . vuklar bize taze yumurta vermekte de- vam edeceklerdir. Biz yumurtaları top lıyacağız. Çünkü itinayı seven adamla . rit. Bu yumurtaları, üzerlerinde sev - gili ve muhterem kralımız dördüncü Hanrinin res'mleri bulunan madalye , lerle değiştireceğiz. O madalyeler ki, küçük veya büyük, altın, gümüş veya bakırdan oluşlarına göre, Hira ve kuruş isimleri alırlar. Bu madalyelerle, — biz her tarafta, her istediğimizi elde ede - ceğiz.. Öyle ki, servet yolunda olduğu. muzu söylemekle mübalâğa etmem'ş olurum, — Bu, mösyö Janın, namuslu adam meşleğine intisap etmekle, açlıktan öle. ceğimiz husuşundaki iddiasının yanlış. Iiğını göstermektedir, Bundan sonra, Üç arkadaş, kuru ot demetlerini yere serdiler ve üzerlerine uzandılar, Birkaç dakika sonra, sihirli mağaranın kubbesini, üç gürültülü hor- lama çınlatıyordu. XI Örengay, Karkan ve Eskargas, beş gündenberi, mağarada, her türlü sıkın. tıdan ari, rahat ve tembel bir hayat sü. Tüyorlardı. Yukarda, tavuklar, onlara muntarza- man, taze yumurta vermekte devam edi Jyorlardı. Şimdilik ancak bir şey düşünü. yorlardı: Üzerlerindeki paçavralar yeri. ne münasip bir elbise tedarik etmek. | Karkan, silâh ve barut satmak sure- #ile, kolaylıkla elbise almabbileceği fik. rini ileri sürdü. Grengay buna itiraz etti, — Burada mevçut olan her şeyden gekinmeden istifade edebileceğiz fikrin. In Berlin werden wir in elnem güten Hotel absteiçen, daş ich von früher kenne, Hauptver. — Mddünl: oe ü — Okunuşları öğrendikten sonra şu cümleleri birer defa ckuyunuz ve aşağ.da yaztlı türkçe okunuşlarile karşılas. tırımız: (zö0ns'vürdiükkayt); Okunuş Sehenswürdigke t: kehrastraBe: (haxpl'ferkers'ştrase); N.6); Relehstagageböude: (rayhstags', Teh will dir die Sehenswürdişteiten ünserer sehönen Tışmalarımıza başlıyakiliriz. Bu resim, Berlinin plânıdır, Burada şehrin başlıca caddeleri görülüyor. Dersimizde cadde isimleri geçecek. Onları bu resim üzerinde takip e. deceksiniz. Onun için, bu resimi keserek ve kalınca bir kâ. ğit üzerine yapıştırarak daima * yanımızda bulundurmanız - Hauptstadt zeigen. Wir werden durch die Hauptverkehrs. lâzımdır. (in Berlin verden vir in aynem gulten hotel abştuy. gen das ih fon früör kene.) Zuerst werden wir zwanglos durch die Hauptverkehra, straBen sehlendern, durch die FriedrichstraBe, die Leip. zigerstraBe zum Potsdamer Platz, um das Leben und 'Treiben Berlins zu studieren, “Berlinde biz bir iyi ötelde ineceğiz, Mi onu ben eski den tanıyorum.,, (0 duruyor hemea hemen şehrin merkezinde) Bu otel hemen hemen şehrin göbeğindedir. Berlinde eskiden bildiğim iyi bir otele ineceğiz. Es liegt ungefâhr in Zentrum der Stadt, Çes Tigt ungefder in tsentrum der ştatt.) 261 deyim, Fakat, barutla silâhlara gelince mösyö Jana haber vermeden onlara do- kunmayalım, Hatta, bu silâhları tetkik edelim ve icap ederse temizleyip tamir edelim, Zaten can sıkıntısı da var, Böy, lelikfe vakit geçirmiş oluruz. Grengay hangi tesir altında bu tav. siyede bulunuyordu. Bunu kendisi de pek bilmiyordu. Bu meşguliyetin zama- nt öldüreceğini söylerken samimi oldu. ğu muhakkaktı. Çünkü bu yeraltr ika. metgüâhlarından dışarı çıkmıyorlardı. Her ne ölursa olsun, bu kararı verir vermez, bir sefere hazırlanıyorlarmış gibi, silâhları temizlemeğe ve tamir et meğe başladılar ve bu işten alınlarının akile çıktılar, Silâhlar, yepyeniymiş gi- bi, iyice parlamış, temizlenmiş, yağlan. mıştı, ü Mağaradaki ikametlerinin beşinci gü- nü olan bugün aynı zamanda, Janın gü. zel Peretin evinde geçirdiği on ikinci gündü. Çarşambaydı ve küçük çamaşır. €t manastıra gitmek mecburiyetindey- di, j Bermutat, büyük bir sepet içinde ça. maşır taşıyandbir işçinin refakatinde ev. den çıktı. Bu işçi kadının başında, o devrin bütün yaşlı kadınlarının kullan- dıkları bir nevi şal bulunuyordu ve yü. zünü iyice kapıyordu, Diğer taraftan kadın aynı zamanda, rahatsır olacaktı ki, boğazında, bornuna kadar yükslen, yün bir atkı vardı. İki kadın büyük salipten manastıra giden yolda yürümeğe başladılar. Bir. denbire, yokuştan inmekte olan - bir adamla karşılaştılar, Bu adam Saettaye dı, “Pöret, bu adarıdan hiç'höşlarmıyor. du. Halbuki, o, genç kıza nisbeten tatlı ve iyi muamelede bulunuyordu. Bu, te. B b RtraBen sehlendem, und uns die zahlreitlea - Denkmâle der - Zicgesallee anaehen Danach bes wir- Reichatagsgebâude, K, d Ğ (tsnerst verden vir tsvanglos durk di haupt'ferkörs'. şirasen şlendern durh di fridrik'ştrose, di layptsiger ştr Bi