Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
E—_____ —TT .. ”. 3mimqocuşwn- Köylünün kılığı Münevver bir ecnebt dostum ba” T su suali sordu: ı , — Anadoluyu geziyorsunuz. Gör tüğünüz iyilikler nedir? — Devletin kurduğu müessesele- Tin birçoğunda ve... - diye başladım. Sözümü kesti: : — Hayır, hayır.. Sorduğum o der Sildir.. Devletin kurduğu müessese- tabif pek faydalı.. Fakat buı?la- Tn 200 tane olduğunu farzedelın"_ı. Ve diyelim ki, vasati olarak hf’rbî Tinden 2000 işçi ve dolayısile köylü Ve bunların aile fertleri faydalanı- Yor. Bunların yektinu dört yüz bin | insan eder. Fakat, Türkiyenin nü- fusu bu kadar değildir. Geri kalan mm ne oluyor?.. Bütün bu inkı- âplardan, onların yemesine, içmesi” he, giyinmesine, hulâsa yaşamasına he gibi bir fayda dokunmuştur?.. — Yemek içmek hususundak! Müşahedelerimi bir yazımda anlat- Mıstiım. Eskiden Anadolunun şura- “jda burasında aç mıntakalar işiti- lirdi. Halbuki yemek cihetinde sr kmtı çekenler hasada en yakın mev- simde bile kalmamış gibiydi. Bu se- he ise, bütün tehlikeler atlamıştır. Sam yeli ancak pek mahdut mahsul- leri tehdit ediyor. Gayet bol bir is- tihsal yılmın eşiğindeyiz. Sulh ve sükün içinde yaşadığımız senelerin birbirini takip etmesi, Türk köylü- sünün hayatında yükselmeler husu” e getirmiştir. — Maddi delil? — Ona da geliyorum: En görünü: Tü kıyafettir! Eskiden, köylümüzün kılığı yamalr bohça gibiydi. Hatta, Parasr olup da pazara gittiği zamatı ekseriya baştanbaşa bir elbiselik ku- Maş alacak vaziyette olmadığı için, 'yamalık,, diye bir arşınlık bez alır- dr. Üstünde başında yırtılan yerleri undan kestiği parçacıklarla kapar- dr. Öyle ki, bir şalvarla bir cepken ekseriya deden toruna intikal eder, ça SFT FU PŞ JE , N Pa haf Bot a Dd M L Gğe tan yaptırmış olduğu anlaşılmazdı. Zira, yamaların kim bilir kaçıncı höbeti onun yeörini tutuyorlardı... Şimdi, iddia ederek söyliyebilirim ki, Bu yürekler acısı pelâspareler, Ana- dolunun birçok yerlerinde kalma- Mıştır. Bilâkis, meselâ Bursa, Gire” Sun gibi vilâyetlerimizin köylüsü, $ıktır bile.. - Sırtta avcı ceketi, bacakta kilot, hem de geniş paçalı olmağa müsait baldırları düğmeli hoş ve pratik bir | pantalon tipi, gözü okşuyor. Başta kasket.. Muhatabım alakayla dinliyordu: — Eskiden askere alman köylü- lerin taburla sevkedilişlerine bakar- dım. Üstleri başları son derece ber” battr. Şimdi tevekkeli değil, kıyafet- lerde bir düzelme var. Ben, bunu propaganda için suni surette yapıl- dr sanıryordum. — Katiyen.. Sizi temin ederim ki propaganda için değil.. Memlekette bu yamalı bohça elbiselerin miktarr azalmıştır da ondan.. Esasen, siz, © taburla yeni sevkedilen köylülere bakmayınız. Onlar, memleketlerin- den şehre gelirken en eski, en pej- Mürde neyi bulurlarsa sırtlarına ge- çirirler. Çünkü onu atacak, yerine üniforma giyeceklerdir.. Bunun ak- | sini bu tene Amasyada gördüm: Yüzlerce gayet ama gayet zarif köy delikanlısr sokakları dolduruyordu. Meğer terhis edilmişler. Baştan aşa. ği yeni elbiseler almışlar.. “Kısacası: Yalnız devlet müesse. selerinin etrafında değil, köylünün ferdi hayatında ve devlet zorlama- sımın dışımda da bir kımıldanış bir yükseliş vardır azizim mösyö Poll (Vâ-Nü) 400 Jira maaşlı bir tayin Yeni kurulan Türk tütün limited şirketi mürakip komiserliğine, İnhi- hasarlar umum müdürü v& tütün İi- mited şirketi meclisi idare reisi Mi- tat Yenelin kardeşi, su kireci limited sislbati Haa LARNLI Niharl Yanal 4Anü Bakırköyün bütün pazar yerlerinden daha temiz ve muntezam olan pasarından bir görünüş... İstanbul konuşuyor ! Bakırköy Istanbulun en güzel sayfiye yerlerinden birisidir Bu semtte bir lise binası yapmak lâzımdır Yazan : Bakırköy hiç şüphe yok ki, İstanbu. lün en güzel sayfiye yerlerinden birisi- dir , Bakırköyünü gezmeğe gittiğimiz g'in semtin pazar kurulma gunünç tesadüf etmişti. Her şeyden evvel, köyün pazar yerini görmeği tercih ettim. Fotoğrafçı arkadaşrmla beraber dolaştığım pazar yeri, şimdiye kadar muhtelif semtler - de rastgeldiğimiz pazar yerleriyle kryas kabul etmiyecek kadar muntazam ve temizdi. Bakırköy hakkında ilk güzel inti -« baları burada edindik . Wahilz pazarı gezerken bir-gey ma « zarı dikkatimi celbetmişti?: Bura pa - zarında satılan mallar, başka yerlerde meselâ Beşiktaş ve Kasımpaşadakilere nazaran çok pahalı idi. Esnaf ihtimal semtin uzaklığından, ihtimalki Bakırköyünde oturanların hal ve vakti oldukça yerinde insanlar olmasını nazarı dikkate alarak böyle hareket ediyorlardı. Pazardan sonra, yine muntazam yollardan geçerek, köyün orta mekte, bine girdik . Geçm sen.eler’ Ba.krrköylülerin, mek_ tep işlerinden büyük şikâyetlerde bu - lunduklarını, ve bu sene bizzat halkın kendi arasında topladığı para sayesin. de burada iki sınıflı bir orta mekten a . çıldığını biliyorum. Yolda tesadüif kar , "Şimıza, Bakırköyünde oturan bir dost çıkarmıştı. Ricamız üzerine o da bize refakat etti. n Mektep kapısına geldiğimiz zaman Şöyle izahat verdi: — Bir orta mektep, hattâ bir lise, bu- ranın en mühim ihtiyacıydı. Senelerce Uğraştık, Fakat hepsi neticesiz kaldı. Köyümüzün çocukları, karda kışta o . kumak için hep İstanbula inmek mec - buriyetinde kalryorlardı. Ne ise bu se, ne bir hal şekli bulduk. Hep bir olup aramızda 1200 lira kadar bir para top ladık, mektebi açtık. Maarif te tedri - satı, yani muallim kadrosunu üzerine aldı. Köyün 300 den fazla cocuğunu hergün İstanbula taşınmaktan kurtardık. Yalnız mektebimiz bu sene için birinci (Bakırköy:1) Haberci MN Bakırköy ortamektebinin sporcu ço. cukları bir geçit resminde ve ikinci sırlıfları ihtiva etmekteydi. Şimdi önümnsüzdeki sene için maarif her şeyi tamamen Üzerine alacak ve mücs « binaya sıkışan yeni orta mektebi ses tam kadrolu bir ortamektep olacak tır. Talebe adedinin de böylece 600 zü bulacağını, her sınıfta 4 — 5 şube açı - lacağını ümit ediyoruz. İhtiyaca bu da kâfi değildir amma, ne de olsa hiç yok: tan çok daha iyidir. Bakınız bir mesele var, o da 70 sene evvel yapılmış bir Rum ordokost mek - tebinden arta kaları bu köhne ve gayri sıhhi binanın ihtiyaca tamamen hiç uy. gun olmadığıdır. Köyümüzde mektep yapılmıya elve- rişli tek bir bina bulamadık. Bence ya. pılacak yegâne iş, yeni bir mektep bina- sr kurmaktan ibarettir. Dostumuz mektep için söyliyecekleri. ni bitirmişti. Alt resmini alırken, köhne binayı ben de epeyce tetkik ettim. Bu- tası bir mektepten ziyade, bir kiliseyi andırıyordu. Hele ziyaretimiz'n ta!lil zamanına Tastgelmesi ve bu yüzden etrafta hiç ses sada duyulmaması, eski binanın kasvetini bir kat daha arttırı . yordu. Mektepten sonra, önümüze gelen lâ- lettayin bir sokağa saptık. Burada ön'i. HABERCİ (Devamı 4 üncüde) —— Dikkat! | — Mahallelerinizde gördüğünüz bütün eksiklikleri, bütün şikâyet- lerinizi, yapılmasını istediğiniz $' 'şeyleri, canınızı sıkan hâdiseleri | her saat, ister mektupla, telefonla ve isterseniz matbaamıza gelerek H bize bildiriniz. Muharririmiz, fotoğrafçıları - miz ayağınıza kadar gelip söy- lediklerinizi inceliyecek, şikâyet - lerinize veya temennilerinize ga- | zetemiz tercüman olacaktır. İ CUMHURİYET'te: İnsan niçin ihtiyarlar ? Afacan çocuk, minmini kolunu arsız bir yay gibi gerdi, gerdi, elindeki to. pu, biraz ileride ikibüklüm yürüyen ihtiyarın tam kanburu üstüne uçurdu. Beşiğin mezara attığı bu şuursuz yum ruk benim kaibimde bir sızı, oğlumun dudağında 'ise bir sual yarattı. Sızıyı — İnsan nicin ihti. soran oğluma cevab hissettirmedim. yarlar?,, diye verdim : — Çorab giyile giyile eskimez mi? Ceket, taşına taşına yırtılmaz mı, ten- cere kullanıla kullanıla delinmez mi? Vücut da zaman geçtikçe yrğvraıur. ©8. kir, yama tutmaz hale gelir. Âlimle. rin sözüne bakılırsa durmadan calı. şan vücut makinesi içinde erimiyen, eritilemiyen bir takım maddeler kalı- yor ve bunlar yavaş yavaş bedenin iç örgüsünü örtüyor, işte ihtiyarlık bu dışarı atılmıyan maddelerin makineyi güzel işlemekten alıkoyması yüzün. den başlıyor, tıpkı bir saatin âletleri arasına toz dolması ve saati durdur- ması gibi bir şey!... Bu hal olunca il. kin oynak yerlerin yumuşaklığı kay. bolur, kemikler gevrekleşir, ağırlık azalır, boy kısalır, göz görmemeğe, kulak duymamağa başlar, unutkanlık yüz gösterir, ağzın tadı kaçar, par. makların duygusu sakatlaşır. Bir kısım âlimler başka türlü düşü- nüyorlar, ihtiyarlığın beden örgüsün. deki zayıflamış hücrelerin makröfaj- lar tarafından yenilmesinden ileri gel. diğini söylüyorlar. İşte maymun aşı. sile insag'arı gençleştirmek fikri bu kanaatten doğmuştur. Fakat ihtiyar. lığı durdurmak, ölümü geri atmak de- mektir. Ölümü geri atmak, küre üze. rinde tabiatın arzu ettiği muvazeneyi bozmıya çalışmaktır. Halbuki o mu- vazene, hayatın sönmeden sürüp git. mesi için lâzımdır. Ölüm kalktı mt hayat manasızlaşır. Onun için ihti. yarlamak saorusidir, « (M.T.TAN) KURUN'da, Yankesicileri tutan sabıkalilar İstanbul Emniyet Müdürlüğü şehir. de hırsızlık ve yankesicilik vukuatını kökünden kesmek için mahirare bir çare bulmuş. Hırsızları ve yankesici. leri yakalamak için eski sabıkalıla- rın yardımından istifade ediyormuş. Bu cümleden olarak Piç Hasan ve Şa. kir isminde iki sabıkalı yankesici, İs- mail Hakkı isminde bir adamı şüphe. li bir vaziyette tutmuşlar, ikinci şube memurlarına teslim etmişler. Tahki. kat neticesinde bu adamın jiletle çe. ket keserek yankesicilik ettiği anla- şılmış: Böylece sabıkalıların meşru iş bularak kendi yerlerini tutmak isti. yen adamları yakalamağa başladıkla- rf hirsızlar ve yankesiciler arasında duyulunca zabıta vukuatınm arkası birdenbire kesilmiştir. Dinsizin hakkından imansız gelir, derler; hırsızların ve yankesicilerin hakkından da sabıkalıların gelmesine hayret edilmez. Bununla beraber Şeyh Sadinin: ü Akıbet gürksade ğürk şeved Gerçi bâ âdemi büzürk şeved Nasihatini de unutmamak, bu işte biraz ihtiyat payı ayırmak, gene sa. bıkalılar üzerinde kontrolu elden bı. rakmamak lâzımdır. (Hasan Kumçayı) Deniz lisesine alınacak talebe Bu yıl verdiği mezunlar Hamidir ye ile donanma stajında bulunan deniz lisesi ay başımdan itibaren kad rosunu doldurmak üzere yeni tale- beler alacaktır. Sivil Hselerden alma: cak bu gençler deniz lisesinin 9 ve (0 uncu sınıflarına kabul edilecek ve orta mektep mezunlarile 9 uncu nieka het İ . AA a L LAG