e Af U0p N MrUMTON Ti9J BYUP İYDP VPOLO A9P DADY) TAHEZ MOENDEAL SOTOŞ PUN SEYEL WE ESGO PÖSLŞ VANVAZ SÜT “UDTADÖZEAO APYOYALIY UD ŞDEL IAD YUOP LIZUYEZ *oy Cosya uozaşfmads » gyzyi TUDbUS tu3MAU WY STD LDDA YAD VP 8Y İİNI 1P) AMAD SOYOTIAN UYO 36f #a Zunsyddmagy Stnonadar d0y9 YOOP 187 HUÇT TTAYDON :ZtULlEY “Geyirey ALERNUNNyO SöNANİ HizeK epiğede SA ZNUNKNYA pp Jana Hapyum> nâ eruoe UayAIpuDAŞO LrEjSNUNYO #Çauroyjf) 3umeyd Tümegısgo — “(NA)200)000) TU9MLUİYAD SUrEL0A TYDİ OM — 6 #(a380X) :a9ornsoa F(bĞWNEYAAO) gae yaral, YOP YESAENSSULA UT aç USYANE UUU — B - snunyo “ayonlasuLa aıp pün OYOLLARUŞL AP TAYAZ MEJOA — OT * 3(8011083) : SORyEz wmnz vatınoya SiNA PT aNH UT 3890 PİLİT TNVAIMIO sacı UayeShağ0 — TayoyyaLay WT9 389f IN2 WEP TOJUNH *Sun;sypami y *(wnvA3BAN) ÇCANGODUL YUMUĞON SUĞA, zoapar YAYAYMAİ YdarKA BöSP dafnyogUs TAROĞ “SIY Y3 JA p FLASOP 403) *madus asüço UÇ eTe dacişar gNü vp 38, YWT 9iT “anyo Xağ y (92p3 'ayöy uruss * Cebekğop döy 11a MMaB MdI OpgriY 9Y SAŞMA) CÖYYN PERKaDNE DUĞD YAP AMT YOP İS1 SDP) “Aunsyoomgy surgaa ut düp) YÖT J YPOP TET vECT “gntu voymuy Saz vanz yyoru suadanu Çosmın wafmoy ÖNE7 dünNEz Şiğit SUO ae uuoM 'T9N3s9 Satpınısoy UP3 Tey &9 Yü sucd YoW KoA AJAB SoYAZSOY UAD 9) 3 FytaurıJ$ svp) “apgazAS depeyou 'yenremuyo aNDOLU AĞ —3 öföde UÖ yormöyoK Suary wrKöyyeges inuiğop voğ 208 —— Parfe Gulâra vermiş olduğu — kâğıt, lâtince yazılmıştı. Bu anda Pardayanm elinde tuttuğu kâğıt ise ispanyolca ya- zılmıştı. Muhtelif zamanlarda İtalya ve İspanyaya gitmiş olan Pardayan, ital- yanzayla ispanyolcayı, fransızca kadar iyi konuşuyordu. Kâğıdı dikkatle oku- mağa başladı ve mırıldandı: — Bu garip işte!.. Konçininin elinde bulunan ve bana istemiyerek — okut- tuğu mektup, Bu mektubun tam tercü- mesidir. Orada işaret edilen yerde, tıp- kı bundakidir. Fakat, bu işaret ve malü matların yanlış olduğunu — biliyorum! Bu milyonların orada saklı olmaklığını “da biliyorum!... Şu halde?.. — Şu halde, bu mektup başka türlü okunacaktır.. Bu Şifreli bir yazı olacak.. Bulmağa çalışa- lem. Ve uzun müddet, büyük bir sabır ve metanetle bulmağa çalıştı. Kâğıdı tek- rar tekrar dikkatle okudu. Evirdi çevir di, ışığa tuttu. Uzaktan, yakından takip etti. Hususi bir mürekkeple yazılmış ol ması ihtimalini düşünerek suya batırdı fakat bir şey bulamadı. Nihayet kâğıtların ikisini de katladı we bunları da kutunun yanına saklaya- yak kendi kendine şöyle dedi: — Araştırmalara sonra devam — ede- tim., Elbet de bir şeyler bulmam lâzım. Çok sevdiği eski bir — şarkıyı ıslıkla çalarak, yavaşça odasında — dolaşmağa başladı. Meşgul — görünüyoru ve bü meşguliyetini şu sözlerle ilade etti: — Ne diye gene bu işe karışıyorum?. Anlaşılan, son nefesime kadar, bana ait Olmayan İştere Durnumu sokmak hasta- kığından kurtulamıyacağım!.. Kendi iş- kerim yok mu sanki?.. Hayır, muhakkak gidip tanımadığım bu Janın sonra da ge ; ne tanımadığım bu genç kızin W*l karıştım.. Ve gimdi de, kralla Konçini “amaaıy :1890z zür 4 UNYUN ş. w v g B DETLİNLİRİLİN î akba # YA Ş &XB £ D . ğîE g.g $ if B £ k B H fA E,ğnğui.ğo “Bd a CŞ l tlk Hi İleberi ; ğ ğî ğğ B e ğ eR SE- 5A EPESLEĞEŞ 13? Ptbkicirye Bi HOESF İ R 0 3? 3 g rRg öi K b> € S UHL gĞG EL' ei sb » t âîğâğaîğ Yi ; Bo Hu Si Rü » & ÇiyiğieA 35 4 ı İabÖRSEy G Kude e Ç Sşb . dŞ K4 #ARDAYANIN OĞLU arasına girmek için kaşınıyorum.. Bütün bu işlerden bana ne? Kral kendisini mü- gafaa edecek vaziyette değil mi sanki?. Hiddetle ayağını yere vurdu ve söy- iz — Fakat bu zayallı kralım katline bi- gâne kalamam ya!.. Ben de cinayete İş- tirak etmiş olurum! Sonra, doğrusu can sıkıntısı da vardı.. Bütün bu karışık iş- ter beni biraz meşgul eder. Ayni zaman- ga benim için iyi bir jdman da olur.. | Çünkü âdeta üuyüşmüştüm. Tanrı mu- hafaza etsin neredeyge — vyücudum yağ bağlayacaktı! Bu sözler üzerine Pardayan çabucak soyunarak yatağına girdi ve biraz son- ya uyudu. XXXIn Ertesi sabah, Pardayan, otelden çıkın ca doğru Sentantuan sokağına yürüdü. Kalkarken, kendi kendine şöyle demiş- ti: — Uzun zamandır, Mösyö 4ö Sulliyle görüşmek nasip olmadı. Bu adamcağız! ziyaret etmeli. Doğrusu, vahşi ve Ne- zaketsiz bir adam telâkki edilmemi İs- temem. Gidip mösyö dö Sulliyi — göre yim, Pardayan kalahalık olan bekleme sa- lonunda, bir asilzadeye kazayla çarptı ve nazikâne bir şekilde af diledi. Asilza- de de ayni nezaketle cevap — verdi. Bu gâyet ehemmiyetsiz ve küçük bir hâdi- seydi. Fakat, Pardayan, mösyö dö — Sulliye haber vermek üzere giden teşrilat me- müurunun dönüşünü beklemekten istifa- de ederek, istemiyerek çarpmış olduğu adam: tetkik etti. Asilzade de, fevkalâde bir hal yoktu. Büyük bir zarafetle giydiği kostüm fena değildi. Kumaşın cinsi itibarile iyiydi, L VAf ç <ai MA BB e ae j ı' v 'ı' ş # gc L & Bi çLi B Ö a 3 ğ t E İ çi * Bi SüRİMÜ :ğ n î ğ 4 Pi şat Bi ğ l13i O Ğbdi # $ C :u: i_ââ____g n ği FEREE: $£ g &- BöğAşŞ iş ÖSt lti âğ ü âğeâğ%îâ & a ğ . 'î î (ti Ha y B * iri —. z ğ ! f-?'sî e AA TRA £a y 9i bt go baik 0 Nü âîı"âğ —a $8 Ğ ŞU R A GKS YS e Bu 2öğüee: g SE ge 18134 10 Rieu ğ . © & ü ö a80 di0 gi GEEBİ v A ğ-—g_“u nî'_ğ_s ha E*"âğs 2ÖçHE şöğESiTiR stğiş $ & ü AU A A oA A? Ai LA p G ğ N00 — $ 5 © DA OCL' &0 &C Ki A 3 ; AZtPitı * t dad Bi Gsk E şdatliz y iüge BC İ İLi P ikiket şodip 3 3 DSit | P 3RSİEli p0 Sf t e S 20R ö YATUŞeta. a Si? V GAt t < YÖYEşdskE O Dü < -4 gte Döç A BH ç RE NDi 3 İFitaşyağı © 3ğE | giz <i biş * GSDSRİRİL » İy05 gel Sit gel EyE.s 1EÇİE BESiRİ gy 3 ğ ğ%sîâğâ—iğgğğğâ%ğşi_i gg:;;âa ş İÇELETİTALEİERELEDELE SSSİİSE SÖ y EvA 4 z E ; 3 PARDAYANIN OĞLU 205 bildiği için Pardayanı biğan için şüphe-| kân yoktur, hırsızlık, haydutluk edece- ye düşüren bu hâdise otıda derin bir şüp | ğim. Ş he uyandırmıştı. ? Bunun üzerine, Saettadan kati ve şid. detli bir izahat talep etmek üzere hid. detle evine gelmişti. Sacttanın hareketi| Onu şaşırtmıştı. Kendi kendine şöyle de-| mişti: “Bu adam oyun öoynamıyor. Şu halde nasıl bir maksadı var? Het ne bahasını olursa olsun bunu öğrenmeli. yim, Fakat bu iş şiddetle ve cebirle olmaz. Samimiyet de para etmez, kur . Nazlık lâzımdır. Ne yapalım? Ben de kurnazca hareket ederim.,, Ve vaziyeti değişmişti. Şimdi, bu mülâkata, her ne bahasmna olursa olsun galip gelmesi icap eden bir mücadeleye hazırlanıyormuş gibi hazırlanıyordu. Hiçbir şeyden şüphe etmiyen Sactta, onu Kongininin pençesinden kurtarmak için, Ra sokağına nasıl gittiğini, uydur- a bir hikâye şeklinde anlattı. Jan buna inanmış gibi yaptı ve münasip bir şe. kilde teşekkür etti. Her ikisi de mütekabilen izahat ver. dikten sonra, Sactta Faustanın define- sini ele geçirmesi için Janır iknaa 'çıl tu Definenin yerini takribi bir şekilde göstermişti. Martin kilisesi civarında, Esasen Sa. etta ancak bu makstatla Janı görmeğe gelmişti. Ş Onu nasıl sebeplerle ikna edebildi? Bunun ehemmiyeti yoktur. Yalnız şunu söyliyelim ki, Janın odasından ayrıldı. ğt zaman, delikanlı, defineyi ele geçir. meğe karar vermiş bulunuyordu , Jan, nihayet yalnız kalımca şöyle dü- şündü: « — Pekâlâ, öyle olsun! Mademki Sa- ettanın bu kadar büyük bir azim ve 1s- tarla güttüğü maksadı öğrenmeme im- “Şimdi tekrâar nişanlısını düşünüyor- du. Fakat bu defa ümitsizlikle değil, fa- kat mücadele etmek azim ve kararile. Küçük odasında, kafesteki yırtrer hay- vanlar gibi gidip geliyor, iki — gün iki geceyi âdeta mezarda geçirdiğini artık hatırlamıyordu. Nihayet kendi kendine şöyle dediz — y — Parisi ev ev arayacak ve onu bula- cağım.. Bulamazsam?.. Ölmüşse?. O ra- man mesele gayet basit: Onsuz — hayat benim için mevcut olmadığından bir ka- ma darbesile işim tamamdır. Fakat bu, ancak bütün araştırmalar bittikten son- ra düşünülecek bir şey. . Yarından iti- baren faaliyete geçiyorum. Bütün kuv vetlerime muhtaç olacağım. Bunun için istirahat etmem lâzım. Yatalım ve uyu- yalım. Jan karar verdiği veçhile hareket et- ti: Yattı. Birkaç İdakika içinde derin bir uykuya dalmıştı. xXxXXu * Jan gittikten sonra, Pardayan odası- ma giderek kapıyı kapadı. Kendisine e- manet edilen kütuyu aldı ve masanın ü- zerine koydu. Ve bir müddet, gözleri- mi ona dikerek düşünceye — daldı. Son ra ayni derin düşünceyle, geniş adımlar atarak dolaşmağa başladı ve böylece do. Taşırken, kutunun önünden her geçişin- de ona bir nazar atfediyor, fakat bir tür dü dokunmuyordu. Kendisini meşgul eden bir muamma- yı halletmek istediği, halinden belliydi. Birdenbire kararını verdi, — Koltuğu masanım Önüne çekti, kendisini — içinc attı ve omuzlarını silkerek mırıldandı: —— Cehenneme olena, ahlâk g <n <- dikenli frenküzümü, . leri der Gartenstreifen, . — tarh, . lar dle Stachelbeere, (0 halâe, niçin ziza bu badar erken?) Niçin bu kadar erken? Ja, weisst Du, ich möchte den Züg nicht verpassen,