30 MAYIS — 1937 “Kamping, İkisi'de sporcuydular. Ama, anti. | ka sporcu! Kübik, fütürist sporcular. dan. Başlarında kavak yelleri estiği için, yola çikmazdan evvel, ahdü pey» man ettiler: i — Kıyamet kopsa çadırda yataca- Zız, değil mi? — Kıyamet kopsi. — Vallahi mi? — Vallahi... Receb, bozulan motosikletini sat- mış, Kamping yapmak için bir çadır satınalmıştı. Bunu tecrübe edecekler. di. Adanın bir çam altına, manzaralı bir yere bunu kuracaklar, iki günlük tatilden istifade ederek tam manasile Robenson hayatı yaşıyacaklardı! Ve işte, iple çekilen gün geldi. Va. pura bindiler: Ver'elini Büyükada... Fakat aksiliğe bakın ki, henüz Mar. maraya çıktıkları sirada, Çamlıca ür. > atti gör Eer At ei Ve şiddetli bir rüzgâr bu bulutları Kam- pingoilerin üzerine doğru itti, Kınalı- ya varmamışlardı ki, bir yağmur baş- ladı, bir yağmur! Bardaklardan sular boşanıyor. Şakır da şakır... Şakır da şakır... Sanki tabiat onların ettiği ye. miai burunlarından getirmek istiyor. du. Avni, canı sıkılarak: — Ne yapacağız şimdi? , diye sor. du. — Bu gecelik otelin” lokantasında | yemek yeriz. Fakat şimdiden haber | veriyorum ha: sözümden dönmem. Değil yağmur, taş bile yağsa, çadırı kuracağım, yeminimizi tutacağız! Bez Jeri tamamiyle su geçmez cinstendir, Şişme'yatakları, yastıkları pek rahat- ır. Göreceksin... , Avni tereddüd ediyordu. Zira yıldı- rımlar, şimşekler! Müthişti, müthiş... Gökte muharebe vardı! Otele daha birçok misafir dolmuş- tu, Onlar da, havanın sabahki güzelli. ğine aldanıp keyif çalmıya gelmişler. DIŞ TABİBİ Necati Pakşi | Hastalarını her gün sabahtan akşa- | ma kadar Karaköy Mahmudiye cadde- si No 1.2 kabul eder. Salı ve cuma günleri 14.20 ye kadar | parasız muayene eder, BELAĞERE KARS) OLAN Po HÜKUMET MERKEZİN ci di. Fakat bulutların ve rüzgârm etti. ği bu muzipliğe gülerek hoşça vakit geçiriyorlardı. Otelin lokantası, kah. kaha neşe içindeydi. Somurtanlar, sa- de bizim iki sig Birdenbire Avni: — Dur, aklıma bir şey geldi! - dedi. Mademki sen çadır altımda yalmağa yemin ettin, öyle olsun. Yatalım. Fa. kat çadırın açık havada, yani Allahın dağında kurulması hakkında yeminli değilsin ya... : — Ne demek istiyorsun? — Demek istediğim şu: otelin Ma, rika diye bir hizmetçisi var. Ondan malümat aldım. Bir büyük boş odası varmış. Çadırımızı oraya kurarız... — Deli misin sen” a Fakat Avni, emrivekileri seven in. sanlardandı. Hemen orağan geçen Ma rika ile konuştu. 6 numaralı odayı aetırttr. Gözle kaş arasında kuruldu çadır... Hizmetçi kadın, miyordu: — Olür şey deyil ri yatak otelde... Yatmaz orada... Kurar odada tradir... Receb aksilendi: — Üzerine vazife olmıyan ş€ye ka- rışma,.. Haydi oradan. ş z Marika, bu tahkir üzerine kızdı. pıyı hiz'a kapatarak çıktı, gitti: Avni: di — Niçin böyle yaptın, kardeşim! - dedi, - Yazık değil mi kadma ?... Valla, hi iyi bir kızcağız... Görüyorum: Müş, teriler için paralanıyor! Receb, homurdandi: — Ben hemen yatıyorum... Yarına inşallah hava açar... — Ben de aşağıya salona inip bir sigara tellendireyim! — Kevfin bilir. Avni çikti. Aşağıda Marikaya ras. layıp onun gönlünü alacak sözler söy. ledi, Bunda muvaffak oldu. Zira, kız gülümsedi. Avninin bu tarzda konuş- masıaı pek kibarca buldu. Bundan İs | tiflade ederek, bizim sporcu delikanlı : | iy bu işe skıl erdire.. Ii siz.. Var rahat Ba ahbaplığı ilerletti. | Bütün misafirler çekilinseye kadar Marikâyia lâf atıp durdular. Hizmet. | gi oğasme çekilirken, * Avni de onun peşine düştü. Birinci kattaki 6 numa” ralı odasına girmedi. Hizmetçinin pe. şinden üst kata tırmandı. Sabaha kadar al takke ver külüh. Yulnız Avninin yüreğini bir azap bür. Kultuyordu. Bu işe Receb ns diyecek? Arkadaşının ahdine vefa etmediğini duyunca kızmıyacak mı?... Onun için, sabahleyin altıda uyandı. Ayaklarının ucuna basarak alt kata indi, Usullacık çadırın altıma gitecek, yerine yatacak. ti. 1 Fakat tam 5 numaralı odanm Ö- nünden geçiyordu Ki, kapı. açıldı. İ çinden Receb çıkmasın mı? — Ay, sen burada ne ariyorsun? Receb, kızardı. “Sus” işareti yaptı. Çadırlı odaya girdikleri vakit. —- Aman hiddetlenme, kardeşim! - dedi, « Yeminimi tutamadığım için de beni affet. 5 numaralı odada, güzel bir ın kız vardı. 6 numarada çadır | kurup yatarken o aklıma geldi... İki. mizin ge gönlü hoş olsun diye gittim... Kusura bakma... v Nakleden: Hatice Süreyya ii 13 N2LI MEMUR BIR, GöYERCiNi »» Yarıacı... HABER — Aksam postası “Tonton. amcanın Da'sınlığı “Kızıl sacayak | sisi: k | Çelik yüreğin ÇABUK MEK TuBu VER maceraları din BAK HELE... CİM VE ARK MA MAHKUM ETMİŞLER... ONLARI KURTAR. MAK IŞIN ELİMDEN NE GELİRSE YAPACA- GIM..BLAGER ORTA MoBOLiSTANA « 22.0 pe ŞMÜCUMA MAZIRLANIYO ELİNDE 4$ TAYYARE A8 oBU3 TO Pu 2acıR Tef & 000 R v 1528 yılı 30 mayıs günü 409 se- ne evvel bugün, bin atlı ile karşıla- nan bir murahhas heyeti, İstanbul sokaklarından geçiyordu, Bumlar, A- vusturyanın Türkiyeye ilk gönder- dikleri sefaret heyetiydi. Heyet Jan Habordanski ve Salatnat isimlerinde iki elçi ile aslen Alman Sökizmund Veygtelberger'den ibaretti. Bunlar, Macaristandan:alman a- yaziyi istiyor, kati müsaleha olmazsa bir mütarekeye razı bulunduklarını ileri sürüyorlardı. Sadrrâzam İbrahim paşa Habor- danskiye söyle dedi — Bütün hıristiyanlık âlemi hü- kümdarları, hükümdermızm gölge- sine iltica ediyorlar. Nasıl oluyor- da senin metbuun kendisinden ziya- de kuvvetli ünvan vetmek cür'etin- de bulunuyor? Elçi İstanbula metanetle girmiş» ti, Bu metanetini «devam: ettirmek azmindeydi. İbrahim paşaya: — Kim imiş, dedi. Sizin hüküm. darınızm gigesine sığmah... — Kim mi? Fransa, Lehistan, Venedik, Transilvanya.. Kâfi değil mi? İbrahim paşa bunlarr söyledikten sonrat — İstediğiniz arazinin defterini görebilir miyim? dedi. Elçi koltuğunun. altında » taşı makta olduğu defteri hemen . çıka np uzattı ve İbrahim paşanın yüzü“ ne bakınağa başladı. Defterde oku» nan yer isimleri şunlardı: Belgrat, Şabaç. Salankanen, Var deyn, İllok, Serend, Açya, Vednek, Kıropa, Boyca ve saire.. Tam yirmi dört yer ismi... İbrahim paşa bir müddet du. Sonra gülümsiyerek: — Eksik, dedi. Elçi anlıyamamıştı: — Ne eksiği? — Bir yeri unutmuşsunuz.. — Nasıl unutmuşuz? — Bayağı unutmuşsunuz. Bu raya İstanbulu da yazmalıydınız. Bu kadar yerleri istedikten sonra bari İstanbulu da isteyiniz de tamam ol. sun. dur- ... Elçilerin hareketleri padişah Süs leymanı fena halde müteessir vetti. Süleyman, istenen şeylerden. değil, bunların isteniş şekillerinden kızı | yordu. . Bu haklı kızgınlığın şiddeti, | elçilerin altı av ikametgâhlarnda bapsedilmeleriyle ölçülebilir. Fakat alt ay sonra Süleyman her birine beş yüz duka hediye etti ve şu söz“ — Yetbuünuz bizimle henüz dostane münasebatta bulunmamış» tir. Lâkin yakında bulunacaktır. Kendisine söyleyebilirsiniz ki, bütün APAŞLARINI 1DA- ASE AC 5 > ————— Yazan : Niyazı Anmet 409 sene evvel bugün Ilk Avusturya e'lçileri Istanbulda 100 atlı ile karşılandılar Faka diplomatlar, muvaffakiyel yerine memleketlerine 250 bin silâhlı götürmekten başka bir şey yapamadılar ordularımla gidip mülâki olacağım ve'istediğini kendim vereceğim. Elçiler buna da cevap verdiler: — Gelmenizden hükümdarımiz memnun olacâk... Fakat düşman şeklinde gelirseniz genc kabul eder... Bu sözler, büyük seferin açılaca» ğını gösleriyordu. Süleyman tarihçi Celâl zadeyi yanına çağudı: — Hamdolsun © memleketimiz vüsat buldu, iş çok.. Her yere kendi» miz gitmek münasip değildir. İbra” him paşa serasker olmak üzere bir berat kaleme al.. dedi. Selâl zade beratı bütün gece uğraşarak yazdıktan sonra öbür gün padişaha getirdi. Beraette İbrahim paşaya verilen salâhiyet bütün te ferruatiyle ziktedilmekteydi. Burada enteresan bir noktaya padişaha getirdi. Beratta İbrahim Paşaya üç milyon akçe has tayin e- dilmişti. Bu, paşaya az gelmiş ola- cak Süleymana: — Fatih, veziri azâm paşaya kırk kere yüz bin vermişti, bu kulu” nuza da öylece verilse... Demeğe cesaret etti. Süleyman gülümsedi ve: — Fakat, dedi. Onlar Kostanta- niyeyi fethetmeğe muvaffak olmuş- lardır. Daha ziyade ihsan buyurulsa caizdi. sz Veziriâzam padişahtan üç teşri- fat kürkü, eğerlenmiş dokuz at, bir kılıç, bir keman hediye aldı. Ordu ile Süleyman da gidiyordu. İki yüz elli bin asker, üç yüz top İstanbul dan muazzam bir alayla hareket etti. Bütün bunlar, idaresiz elçilerin meydan okurcasma teklifler yapma» larr neticesinde vukua geliyordu. Elçiler, İstanbula girerken bin atlı ile karşılanmışlardı. Temastan son ra muvaffakıyet bekliyen memleket» lerine iki yüz elli bin silâhlı götürü: yorlardı. Tam tersine bir muvaffakı- yet... Operatör Üroloğ Doktor Süreyya Atamal Beyoğlu İstiklâl caddesi Parmakkapı Tramvay dürağı No, 121 birinci kattaki Muayene hanesinde hastalarını her. gün saat 16—20 arasında kabul r. HABER AKŞAM POSTAS| (DARE EW Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu; |: Telgraf adresi aneen gli Yaz: işleri telotonu . 43479 idare ve ân 14370 ABONE ŞARTLARI o. Senem Sahibi ve Neşriyat Müdürü; Masan Rasim Us Basıldığı ver (VAKİT) matbaas,