y $eçel T v e) dT Fünl ci değk d Ja - KİM AA Ve K CErE Te eati N . PaT - aŞ e c “eey opuunda n3o3 A (HUPMUNSAb) — Sauijyaıd9 0 DisD YO WHWU9IŞ,, Cu yyYoluumSNp IziurSipuumno opunyakumdasıı — yevmyo apsteyizek g yıyumyıs un3 unyma Mue x $e -. G9 — tm ÇCuşuDy 23p wW 2pnyoy 2 Püsde daçasıı afiD) “Dyızoli YizaEyis YTa BpPuLİ) uND uUNMMG YDLANIÖ gNn -— ' j - l « ” YIDOYDEA —— 1438 4HO Surtazn YDUÜROY YOĞ zanamliyyı Wzis Vi a0,, €© A6 «Yvgoe aa Ttdi uauz a ÖL (zmtspadap ingostu alisiza 37350 ) Yanuıaı — 2150 TAYOR iZ>S) DA Mzis ZNÜNSLORMUĞDA ziB VY *” ""ızıuıŞıpum[q:İ' (ajo YU 2 v aP T0 HHe L0) Imavawm 2Âğüya df9de Urör YallSıyaA au913 urLayyeges *9d1)jO AÂJINıS & ut AÂEP Çre 918 Io * (Ç addvy Jı3s 9 uv Fnd zuptu Nİ 39p pua) “Tepoo yyıs © wo jüd Tçupasu noK gey) pPue ** IZut SiPpeLayO EpunlDeAM y YEYiNE) YŞEYLA PIAŞ - - . ş D a B a H 2 Deşgr! ridtE Ht M ĞES Eiğed Pi S İti birsr Ce & ”%şâ» B $ $ İK 3 İz | ”"ğâp q. “ıâ — 5 n ğ-ı: c* © ıa'â ğ gy B Hüe : * $ & Hi e mğ—'m Lal E';'â - Dü & îğ ğ 'ğ;â' , & B 8e © Büç Gi S dizr £ di N K TAĞLI 5A | E-ı.*—ı .. ? L B7 H İri 'Ğ'İS - sı : Bznek g & 2 .i .ğ ğsrı B T7 3 ,A Va GÜşİ ü M — 158 geli ' B c YÜÇ '_ ş rı' v Büm, S Eğ * $ w 5R- # g .e GElMEE y Si c aA £ 5 GŞ ğ:îğm &! Ki ge 3L00$ £ çi $8 Cei a FGi GşERİ Eâ - & 7;.: ğ"-"'â" Vi F S Eikts .i S T RL gİ 35 P yi şâ k: ; z B "i :zğ EŞ, B aP 4 A B & z - EE b oğa di np Ğ Si S: #L e- ge Tt E B B ge â $ F EE . e B g t M ) ğâ z | g GE L E S ue a P Ş z =gğş e Wğn & — S i5 G ci Şğ 837 ç İğşs a Ş < Ginl. . a 8. g îğâ ı y? A İ g * Eîm S S E $ —'E'; __î!ğ E âu'ğjs— 2 eü gp Çi $ü â'_: © *g ıı-;' & C1 g Wâgg #i çi 5 GeE “.'-'" a'____; ğ»_ _ğ.gğ' p 2 & -'S ©ü . ğ#îâ £ & gll B AA M Yİ — PARDAYANIN OĞLU |-Kârarçını verdikten sonra, mantösuna büründü ve bir köşeye nömli — döşeme- ler üzerine uzandı. Beş dakika — sönra, | derin bir uykuya dalmıştı. ü XXV Konçini, evine Leonoradan bir hayli evvel gelmişti- Bir iki saat uyuyabilmiş ve bu kısa uyku, onun yorgunluğunu gi dermeğe kâfi gelmişti. Bütün gününü endişe içinde — geçir- mişti. Her dakika, — Leonoranın, otia, herşeyi bildiğini söyliyeceğini bekliyor du. Hayir, — karisı bir şey söylemedi. Konçini onu iyice tetkik etti. Gayet sa- kin ve tabii bir vaziyette görünüyordu. Demek ki hiç bir şeylden haberi yöktü. Bünuün üzertine tahat etti, — Yiğit Janr düşündü ve yalnız bulun- duğu yazıhaneyi çınlatan korkunç bir kahkaha atatak mırıldandı: — Şu yiğitin ne halde bulunduğunu doğrusu görmek isterdim.! Sonra ona nasıl bir işkence yapabile- .'ceğini düşünmeğe başladı. Ara sıra e- Hini yanağına götürüyor ve koşarak ay- naya bakıyordu. Ö zaman ldişlerini gı- tırdatıyor, köpürüyor ve hiddetle sdy- leniyordu: — Hayır, hiçbir şey — gözükmüyor! Fakat ben bünu unutmiyörüm ve buünü intikamımı alıncaya kadar hâtırlayaca- ğım! Mütemadiyen, yanağına inmiş olan müthiş şamarr düşünüyoördü: Rakibini düşüne düşüne, nihayet önü — ğgörmek ve intikamından zevk duymak ihtiya: tırir hissetti. Ertesi sabah, kararını verdi: —- Herne olursa olsun, onu görmem lâzım! Artık bu —zevkden de kendimi B !4 ıı.'.* & E ü— Ve v -lı_ 1 mahrum edecek değilim ya! — Luvrdan dönünce, doğru oraya gideceğim! Yemekterni sonra, yani öğleye doğru, mühim bir ıı bahane ederek evden çık- t Karısından fena halde çekiniyordu, bünun için, doöğrü Ra sokağına gitme- di. Epeyce dolaştı. Ve ara sıra ani ola- orak getiye bakmak suretile takip edilip edilmedîğini aniamağa çah’ıyordu. Gay ritabit hiçbir şey görmedi ve arkasında- ki, muhtemel casusu, şaşrıttığına kanaat getirdi. Adımlarımı sıklaştırdı ve, belki yüzüncü defa olarak, Janın ne berbat bir vaziyette bulunduğunu görmek iş- tediğini kendi kendine söyledi. Bu kendisini aldatan bahaneden baş- ka bir şey değildi. Hakikat şudur ki, mütemaldiyen Böer- tiyi düşünüyordu. Çünkü kıskançlık- tan içini yiyordu. Kendisi gibi, sarayın en zarif ve yakışıklı, ayni zamanda zen- gin bir asilzadeye parasız — pulsuz bir serserinin tercih edilmesi düşüncesi onu korkutuyordu. |— Bertiy'nin, Yiğit Janın metresi oldu- ğu kanaatinldeydi ve bu kanaat onun ar- zusunu büsbütün alevlendiriyordu- Onu her zamandan daha fazla arzu ediyordu. Herne bahasma öolursa — olsun, onu ele geçirmeliydi. Fakat genç kizı şimdi ne- rede bulacaktı? Sefil serseri onu nereye saklamıştı? Onu muhakkak bulmak lâs zım! ve bu defa onu hiçbir kuvvet kol- larımdan kurtaramıyacaktır. İ Mademki Jan getiç kızın nerede öl- duğunu biliyordu, en kestirme yol bunu öndan sormaktı. Saflık — diyeceksiniz!.. Fakat Konçininin arzusu o kadar şid- detliydi ki, önda muhıkeme aramak gü— lünç ölürdu. Mıylı. E&g ". dOZTUTLONİ 088 yugusuza LuRUsSsUTAa GOZLTLANİI TEE ğ ı SUŞ Ü Bi sO iİİ e Wc Gdi e ©& a İN z â 3 -i 56 o"' H ; —) â Hi ğ â.:ı tü = .ödıl_â Dl - 5 5 m SA z k ven lı”ğ’ Ş ag B 1 e oe ğit v ::'—!'ğ:î & #i B 2 9 diĞİ ğ —a - '___ , —a aevm A n b- | d â M K B a . YA ğ ..- o © Ö n R ğ — T g o Ç| afj SENE l rN A BB - B 6(9'4:: ; tü ..g n:._'ğ z © LA mğ.of-'- -) H 'g 5| dou&d 3 'uhıg n vö“E Nü n e B at (S g, & © Vei — 5n S Ve EE 5 ya gid. n GHEŞA gâğâgâg R SAi B gi eEbü e f:*Sfâm B . İ -l .. © ö $ ua“ — aPi -u'ğ%â.,g.ı., Z L 5 p o” S& Zi “ğnğ mgâ — S A5 6 _gâı;_: * 5g3 "RAFSA © K ei * Hm DE Ss .A 3A A a Si Mi şE c . S9 M ai ü * Ğ — PARDAYANIN ÖĞLÜ renmemiz lâzımgelen diğer kelimeleri gördüzte: sonra, bütün bu bahsi, ingilizcesinden tektar okuyacak ve ter. — cüme edeceğiz. — Are you going to the country next Summer? ” ŞA ? ; Dmi? — — Evet, öyleydi; (elle) ve atların yardımı ile, 3 — Ya bugün nasıl? deği — Şimdikinden çok farklı. 2 — Eskiden işlerin birçoğu elle yapılırdı, Yalmız, evvelâ, geçen Gersin sonünda ingilizesden — türkçeye ve türkçeden ingilizceye çevrilmek üzere verdiği. Geçen dersin vazifeleri Çevrilecek olan ingilizce cümlelerin tercümeleri şun. lardır: 1 — Eskiden çiftlikte çalışma nasıldı? * to, but, of conrse we are not abliged. to. — Yes, it is; it is so nice to feel that you den't have to rush, for a train in the morning, and that you neein't put on a stiff collar, or sit all day in a stuffy office. — Don't you have to work very hard on a farm? — We-can if we want —I don't know, we shall have to think about it. —— It must be a deliğhtful echange for you, after 'ving ali the year in town, — T've never gpent i holiday in the country. " — Oh! You müst, You simply mustn't miss a chance, Cöme with us next year. You needn't be afraid that you'll “There is always work that mustn't be neglected, s0 we can to help. 159 kendine itiraf etmemekle beraber, Ra sokağına, bilhassa ve her şeyden evvel, genç kizın nerede bulunduğunu öğren- mek maksadile gelmişti. Bunu — nasıl öğreneteğini pek de bilmiyördü. Fakat kurnazlık, vaat ve tehditle — muvaffak olacağını ümit ediyofdu. Carım! Jana servet ve hürriyet tek- Dif edecekti. Delikanlı, büurtları rteddede- cek kadar aptal değildi ya: Ve böylece istediğini tlde ettikten sonrâ, bundan kurtulmak da gayet kolaydı. Jan bir hayli uyumuştu. Hem de-de- rin bir uykuyla.. Uyarıdığı vakit, gerek zamanı öldürmek, gerekse — kendisini fena halde hissettirmeğe başlayan su- 'suzluk ve açliğı unutmak — için tekrar kapıya yaklaştı ve onu zorlamağa çalış- t Fakat bu cihetten hiçbirümit bulun- madığını itiraf etmek — meçburiyetinde kaldı ve bundan vazgeçti. Hep ayni sakin vuıyetuydu Bertiye ait olan kutu, onun nazarında muhala- zasına memür bulunduğu kıiymetli bir hazineydi. Kutuyu kendisinden çok da- ha fazla düşünüyordu. Birisinin gelip çalacağından korkuyormuş gibi, bunu itinayla,mantösunun altında saklıyordu. Hem vakit geçirmek, hem de hareket edebilmek için, hücrede dolaşmağa baş- ladı ve şöyle düşündü: — Kaç saat üyudum, acaha?.. Diye- lim ki, on saat.. Bu bit hayli fazla, de-” mek ki, butada bir günden daha âz bir zamandanberi bulünüyorüm. Doöğrüsü Kongçinihin bu tuzağı gayet mükemmel ve ben de, gözü kapalı bunün içine ap- — talca düştüm. Benim için güzel bir ders. İnsan olan benim gibi aptallık — etmez! Könçini gibi adamlatm karşısında dik- kat ve tedbirle hareket — etmek lâzım.! Bu ders benim için bir hayli — faydal nllcıkı. Hafızam fena değü. bunu ünüt BO Caydiç H ı-"".—." ' l marm, (ve alaycı bir tebessümle) tabit buradan kürtulursam... bu ise — bana kolay bir iş gibi görünmüyor.: Ne ise, şimdilik ümidimizi kırmıyalım. Konçini gelecek, bundan eminim. Fakat gelme- den evvel beni bir hayli ezmek ve sars- mak istiyecektir. Bunun için belki yarmn belki de öbür gün gelir.. O zamana ka- dar sabretmekten başka çare yok. Gözlerinde kutnaz bir ifadeyle: — Mesele, önu korhutmıktıdır. Üüst tarafr köly. | Ve saatler böylece, ağır, üzün, yekti- sak ve asabr bazatı bir şekilde biribirini takip etti. Könçini bir türlü görünmü: yordu Ve şimdi Janm söğük — kanlılık ve süküneti yerine sabirsızlık ve hiddet kaim ölmağa başlamıştı. Diğer taraftan açlık ve susuzluk da kendisini daha bü- yük bir şiddetle hissettirmeğe başlâadı. Yavaş yavaş' fikrini değiştirerek, Konçininin artık gelmiyeceğini düşün- meğe başladığı bir strada tavanda hafif bir gicirti düuydü: Derhal kütüuya bir nas zar atfetti. Kutu; mantonun içinde iyi- ce saklıydı ve hücrenii hı:' köşesinde duruyordu. Gözlerinde bir sevinç kı- yılcımıyla tavana baktı. ——— —— | 'Tek kafesle örtü r ikbir —delik- ten hafif bir ziya — sr du vö bu tek kafesin üzerme bir b eğihmş, tabif / Konçinihin başı, başka kim * olabilirdi.. Jan çılgın bir sevinçle şöyle düşündü: — Nihâyet geldi!.. Şimdi ıruk ’n.ıı-— tuldum!.. Kendisini derhal W #ila- şılmaz ikaılî aldı — ve ğöıîerinî küçük deliğe diktrek alayeı bir sesle bağırdı? — Ey! Konçini, yukarıda ne işin var? Niçin buraya gelmiyorsun? — (gülmeğe başladı) ha! Evet, ktlieım yanımda! Bu sâana körku ve hürmet telkin ediyor. Za- ten tedbirleri seven bir adam &hğu,&: _ L k saed Ced- İ * 'dik, have to work too hard, &. b Şİ Ö - ğ v 4 Ü . >R 5 ü E —1 ğ —- 5i Üz) beri İzmi : b | Ö - g © ğ | ğ K ğ. 4 Na Z | B Xe traktötle sürülü 4 — İnekler de elektrikle sağılıyor,