Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
W tavvarenin almişı görülü ge-- 08 Tibette, meğe mecburdur — Aşkl.. Sihirli kelime .. “Seni seviyo- rum!,, Muhakkakki dünya kurulalıd:an beri en çok söylenen bir cümledir. İlk insanlar devrinden başlayan aşk dun. yanmım muhtelif yerlerine göre değişen türlü telâkkiler ve âdetler doğurmuş- tur, Biz bu yazıda bunlardan hahseşltî- ceğiz. Aşk ve izdivacın muhakkak biri- birine bağlı olması şart olmamakla be« taber ve aşkı izdivac bağından azat et- mek hususunda vukubuları birçok “âe_b büslere rağmen aşk ve evlenmek - keli- melerini biribirlerinden ayırmamakta bütün dünyada devam ediliyor. Biribir. lerini seven iki insanın birleşmesi umu- miyetle dini merasime ve ya — kanuna istinat eder. Groenland'da olsun, Tuamotu'da ve- Ya Türkistarıda olsun, seven erkek arzu ettiği kızla evlenir... Fakat — aşk bütün birleşmelerin temeli olmakla — beraber, onlara hükmeden kanunlar medeniyet- Jere göre nekadar değişir! Bazı memleketlerde kadın kraliçedir. Çiftin kuvveti, zekâsı herşeyi odur. O, ocağın ziyneti, serveti ve aile binasının temelidir. Başka yerlerde ,kadın, esirdir, köle. dir. Erkek onü bir eşya gibi alır, istedi- ği tarafa atar, satın alır ve onu, kendisi ne çocük verdikten sonra tekrar satar. Bir erkek çocuğun doğuşu büyük bir saadettir. İlâhlar onunla — beraber zen- 'gânlik ve refah gönderiyorlar. Bir kızın Jöğuşu ehemmiyetsiz Birf hâdise gibi te. | “Yakki edilir Ve hattâ bu Tüzumsüz fhah- lükun gelişi bazan matem merasimile karsılanır. Eskimoların misafirlerine en büyük ikramları karılarıdır. Şüphesiz, böyle bir zihniyetîıîı, nnf.aıî geri memleketlerde hâkim olabileceğini tahmin edersiniz... Fakat doğrusunu söylemek icap ederse bir çok medeni memleketler bu hususta hiç de faik ol- duklarını iddia edemezler. Karısına bir analık vasfı vermiş olan ve — sonra Onu terkeden bir erkek, asırlardanberi gide- gelen bir ananenin tesirile karısını baş. kasına satan geri adamdan daha vahşi değil midir? Sonra, Avrupalıların “drahuma,, âde- ti kadar adi ve hodkâm bir âdet tasav- vür edilebilir mi? Bu cidden tiksindirici âdet, 'bilhassa, — Burjua ve Aristokrat sırırfları arasında salgın halindedir. Kendisine hayat arkadaşı — seçen bir erkeğin pazarlığa girişmesi nekadar acı ve düşkün bir harekettir. Bereket ki bu âdet bizde meycut değildir ve fıtratan asil olan Türk erkeği bir kızla evlenece- kocası seyahate çık Eskimoların ramları karılarıdır — rurken koca an kadın MUVAKKATEN evlen- misafirlerine en büyük ik- « Jibaros » lar da kadın tarlada doğu- sı evde ıstırap taklidi yapar âçar 'Ginerikanm Pasifik filosu ya çıkmış bulunuyor. sinin iştirak ettiği bu larının en büyüğüdür. ; yor. San Diego limanı Yüzden fazla harp gem manevra ümümi ha Resimde Satl Diego “ YŞ w'ı çair- Ç G ltÜiğir " eee KA İN İlk insanlar kadını böyle " görürlerdi! Kablettarih devirlere ait olan bu statül Vilendorf efvarında bulunmuştür ve Sen Jermen müzesinde mahfuzdur, ği-zaman gidip onun babasına: “Kızını alirsam ne verirsin?,, diye pazarlığa gi. rişmeğe hiçbir zaman tenezzül etmiye- cektir. Tibet'de FGAR’I& Tarimari çadjrlarmı Kuen - Liîğ tepeleri eteğindeki sessiz vadiye kurmuşlardır. Diğer bazı Tibetliler de orada yerleşmiş bulunu- | yorlâ j edilmesi için birkaç hafta k_âfı__gelmiştiı-, soğuk. lar basınca da ayni süratle ortadan kay- bolacaktir. Afgar bozdağlarının öte tarafınlda bü- t memleketlerden bihaberdir; in- sanların evlerde yaşadığını da bilmi- or. Önüri bulunduğu memleketin ikli- mi, kocası VE çocuklarile mütemadiyen seyabat etmeyi ve tahammül — edilecek bir iklim aramayı icap ettirmektedir. Tarinman, yaşamağa daha elverişli r toijprak parçası aramağa karar ver- miştirı'Fakat bu sergüzeşte yalnız atıl- mak istiyof- Çadır kurulunca karısını o. rada brrakıp kendisi dağ ve tepeler ara- & Bu yeni köyün teşkil bi Nİ eeti ndan altı hafta sürecek bir manevra- isi ve beşyüze yakın deniz tayyare- n sonra yapılan deniz manevra. rpte v : İ lifornia,, gemisine bir limanında “Ka # sında uzun bir seyahate çıkacaktır. Da- ha ziyade birer bataklık olan gölleri, ölüm kadar sessiz ve insanın kendi sesi- ni bile duymaktan korktuğu mıntakala. rı aşacak. Afgarın yalnızlık içinde, kocasını bek lemesini icap ettirmektedir. Fakat koca- sinim münbit bir arazi bulması ne kadar sürecektir? Bir ay? Belki de, öğle gü- neşinin etrafı kavurduğu ve — gecelerin gölleri dondurduğu bü bitmez tüken- mez vadide, iki ay dolaşacak... Erkeğin seyahati yorcu ise — kadının yalnızlığı da tehlikelidir. — Bunun için Tarinmanın seyahati müddetince, karı. sr “muvakkaten,, evlenecektir. Adet ve anane bünu emrediyor! Kimi intihap e- decek? Muvakkat kocanın ne ehemmiye ti olabilir? Kim olursa olsun! Onun ye- gâne kocası, sevdiği ve bütün dertlerine ve sıkıntılarına iştirak ettiği Tarinman- dır. Muvakkat kocası ise vahşi köpekle. re, kurtlara ve ayılara karşı kadını ko- rüyacak bir bekçiden başka bir şey de- ğildir; küçük ailenin iaşesile meşgul o- lacak ve kar fırtınasının tesirile bozulan l de bütün çozukluk oyuncaklarını yakar ve münzevi saadetle dolu olan çocuklu. ğu dumanla beraber — maziye karışır. Boyboy bebekler, — insanlara benziyen kurbağa gözlü hayvanlar, bembu ağacın dan mamul mini mini mobilyeler, renga renk resimli kitaplar — vesaire... Hepsi duman olmuştur. Bütün bunların tevlit Japonyada “Geyşa,, denilen umumi kızların banyosu ettiği büyük bir alev sütunu biraz sonra sönecek... Tıpkı, “erik çiçeği,,nin, sıkım tı ve bunalma içinde yavaş yavaş söne- cek olan hayatı gibi... İ _(Çelecek yazılarda: Seylânda, Hindistanda — Tahitide, Afrikada, Japonya'da, yeni Kaledonya'da Çin geneler arasmda aşk) » çadırı tamir edecek ama bu arada kadı. nın aşkını da “muvakkaten,, alacakmış, ne çıkar! Tariman avdet edince, yeni koca çı- kıp gidecek... Fakat düşünün bir kere, ya adamcağız eski kocaya yerini terket- mek istemezse ne olur?.. Fakat bir Tibetli nadiren bu “alçak- lığı,, yapar. N Kadın ve toprak ENUBİ Amerikadaki Jibaros a. şiretinin, feyiz ve bereket hak- kında kendisine mahsus kanaat ve dü- şüncesi vardır. İki şey, bereketin müte- | radifidir: Çocuk veren kadın ve gıda veren toprak... Binaenaleyh ilâhlar tara. fından takdis edilmiş olan bu iki bere- keti yekdiğerine yaklaştırmaktan daha tabif bir şey olabilir mi?... 'Toprağın bereketli — olması için, o- nün, kadın tarafından işlenmesi lâzım- dır. Toprağı sürmek, ekmek ve biçmek ona aittir. Yağmur ve güneş altında o çalışır. Ayni zamanda, — çocuğunu da çalıştığt tarlada dünyaya getirmesi ga. yet münasiptir; bu takdirde daha fazla zengin olacakları gibi, çocuk da daha güçlü kuvvetli olur. Koca, kulübesinde çocüuk doğurma a- eılarının garip bir taklidini yaparken ve herkes onün etrafına, soğuk — sular, çeşit çeşit kokular ve dualarla üşüşür- ken, anne, yalnız başına açık — havada çocuğunu doğurur. — Sonra biraz evvel bırakmış olduğu işine tekrar devam e- derken buğday başaklarının — arasında küçük, biçimsiz bir şey vıyaklar! Bebeklerin âkıbeti VLENEN bir Japon kızı, müs- tebit bir babayı terkederek müs tebit bir kocaya varır. Yani “efendi,, de- ğiştirir. Ve eğer bayan “erik çiçeği,,hin veya bayan “küçük ayak, n hayatında bir sevinç ani varsa © da baba evini ter- kederek, henüüz kocasımın evine girmedi ği andır.. Doğrusu pek kısa bir saadet zamanı! Yegâne ümit: — Belki köcam iyi ve müsamahakâr bir adamdır; belki de garp telâkkilerini kabul etmiştir.? Fakat umdmiyetlc. koca, arkasındaki amansız müstebit nesillerin tesiri altın- dadır. Vak'a, kadınların serbestliği hak. kında garptan gelen düşüncelerden ha- berdardır. “Fakat bu düşünceler bizim | kadınlarımıza, burada tatbik edilemez,, î ; telâkkisindedir. Ona bir şey- — demeğe | hakkınız yoktür. Çünkü bu bir anant- dir ve karısırı “kendisine göre,, sevme- | sine hiç de mani değildir. Şirin bayan “erik çiçeği,, evlilik ha. yatına, manastıra pirer gibi girer: Ma- zisine manalı ve hüzün dolu bir mera- | simle veda eder: Baba evinin bahçesin- Meraklı tetkikler Trişin hastalığı Amerikada da domuz eti yenmesi aleyhine cercyan ve propaganda başladı Din kitaplarının domuz eti yen mesini yasak etmesindeki hikmeti, | tıp bilgisi ancak son asırda keşfet- miştir. Şimdi de Amerikada domuz eti yenmesi aleyhine şiddetli bir pro paganda başlamış - bulunmaktadır. Domuz eti yiyenler arasında kor- kunç “Trişin,, kurtlarının sebep öl: . dukları facialar günden güne- art- maktadır. Ş Amerikanın meşhur - doktorla- rmdan Geyms Maknoten ile Öjen Anderson, San Fransisko halkımın dörtte üçünün domuz eti yemek yüzünden Trişin hastalığına yaka- landığını söylemektedirler, Yalnız orada değil Amerikanın her mınta- kasında ölülerin çoğunda bu kötü hastalık izleri görülmekteymiş. Trişin hastalığma yakalananlar, bundan bir dâha kurtulamazlar; çünkü tedavisi yoktur. Tehlikelidir ve vücutta daimi bir hastalık kayna- gı olarak kalır. Vücudunda Trişin olan domuzları bulup meydana çı- karmanmm usülü ise henüz keşfedil- memiştir. San Fransiskoda mua- yene edilen her türlü domüz sucuğu ve pastırmalarında canlı Trişin kurt ları - bulunmuştur. Domuz etini hafifçe pişirmek, yahut tütsüliye- rek tuzlamak da bu kurtları öldür- mek için kâfi değildir. Bir vakitler Almanyada çok sevilen çiğ domuz e ti, tekrar tekrar bulaşık hastalıklara sebep ölmakla Almanlara müthiş bir “ders vermişti. D bir kadın tac giyme şenlikleri için İngil. tere kralı tarafından “şahsi bir daveti- ye,, ile çağrılmıştır. Resimde bu zavallı kadın oğullarının kazandıkları madalye- ler ve kralın davetiyesile görülüyor, Uînumi harpte beş oğlu cephelerde öl- . müş olan Şefildli Meri Okonner isimli ı olan bir harekettir. Trişin kurdu işini acaip bir suret: te yapar. Et bir defa yutuldu mu, tesbih böceği gibi kıvrılmış olanı her dişi kurt binlerce küçük yavru do: ğurmağa başlar. Yavrular o kadar küçüktür ki ilk zamanlarda - hafta- larca müddetle —mikroskoplar bile bunları göremez. Bunlar bağırsak- larım duvarları arasında kana karışa- rak adalelerin içine girer ve burada yerleşerek iltihaplara sebebiyet ve- rirler. Tehlikeli olmadıkları zaman- larda bile çok ıstıraplı karın sancıla- rı, hararet ve bayılma nöbetleri ya- par. Bunun neticesinde de adale sertliği ve ağrıları baş gösterir. Hafif vakalarda da halhun ümü: miyetle “sinir,, “mide “romatizma ve mafsal ağrısı,, adını verdikleri a- yızalar olur. —Altı ayda küçük kurt- lar kendilerini küçük ve sert bir ki- reç kapsülün içine tamamen kapa- mış bulunurlar ve insan ölünceye kadar bu kapsülde kalırlar. Kurtları celde etmek içinm, Sari Fransisko lâboratuvar âaraştırmala: rında acaip birusul tatbik edilmiş. tir. Doktorlar 200 ölünün cesetlerin den büyük adale parçaları kesmiş lerdir. Bu adale nümuneleri un ha: lini almcıya kadar öğütülmüş ve suni mide ifrazatında hazmettiril- miştir. Kurtlar hazımı ameliyesine muakevemet ederler, bunun için ha- zım boyuna devam ettirilmiş, niha: yet kurtlar sayılabilmiştir. Her 50 gramlık Trişinli diyofromda kurtla- rın adedi 20 den 3800 taneye kadar tehalüf etmiştir. İnsan ne kadar yaşlı olursa olsun domuz etinden Trişin hastalığını al- mağa o kadar fazla istidat gösterdiği anlaşılmıştır. Yirmi beş yaşınmdan a- şağı ölülerin hiç birinde Trişin bulu« namamıştır. Yirmi beş ile kırk yağ arasında olanlarda pek az çıkmıştır. En çok da kırk yaşından yükarı / ©- lanlarda bulunmuştur. Bunda yaşm tıîsiri olmakla beraber cinsiyetin hiç bir tesiri görülememiştir. Kadın: la erkekde ayni nisbetlerde Trişin bulunmuştur. Kurtların ihtiyari adaleleri yani soluk alma adaleleri gibi istendiği zaman oynatılabilenleri, kalp gibi kendi kendine otomatik bir surette oynıyan adalelere tercih etmekte ol- dukları görülmüştür. Bu vaziyette domuz etinin herhangi bir şeklini hiç ağzınıza koymamak en akıllıca b 4 Ki “ BŞ ea Ca