Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
g— — ——— ——— n 24 NİSAN — —— —— 937T insanlar... — Vay Bahriciğim! Seni gördüğü, me çok memnun öoldum. Demek iyileş- tin ha? İki elini açmış, gülerek bana döğrü geliyordu. " Biz, benim yerimde olsanız ne ya- bardınız? Gayet tabil olarak ben de ©. limi uzattım, biraz da şaşırarak: — Hamdolsun iyiyim... Fakat ben Bahri değilim... — Nasıl olur da Bahri değilsin?... Deli mi oldun?. Kaç zamandanberi isim değiştirdin? — No deliyim, ne de Bahriyim. — Haydi canım sen de... Bu sakal, bu gapka, bu sös... — Evet, bunlar hepsi benim âma, ben Bahri değil, Ragıbım! — Yok canım... Hayret... Sen Bah. Fiyi tanımıyor musun? Aman affe. dersiniz,.. “tanmmıyor musunuz,, diye. cektim. Hiç biribirinize raslamadınız mr? Bahri Harikzedegân apartıman- larının karşı taraflarındaki sokakta 34 numarada, üçüncü katta oturur... — Yök canım... Ne o apartımanı bi- lirim, ne Bahriyi.. Hulâsa hiçbirin. den haberim yok. — Aman beyim, çok garip iş.. Mut. lak gidin, siz onu görün... “Arkada. gin Nail tarafından geliyorum!,, de. yin.. Pek komik olacak... Ah, ben de | yanmızda olsam da o hali seyretsem. Her ikiniz de kendinizi aynada tema- ga eder gibi olacaksmız... Beni yolumdan alıkoyan bu müba- rek zat, af diliyerek uzaklaştı. Ondan ayrıldıktan sonra omuzlarımı silktim. Va birdenbire gözlerim bir mağaza camekânıma ilişti. Aynada kendime baktım. “— Vayt... Bahri beyin nüshayı a. r_ııiyesi! Nasılam ?... Pakat doğrusu pek Se yeeen ee Hakmile Aağilein S-".nlmaık üzere olan şapkan, sivri sakalın ve 'Okılağa hiç de hoş gelmiyen sesin; SI. çana benziyen gözlerin... Nafile, nafi. le... Haydi diyelim ki dünya yüzünde bir tane nümünelik bulunman neyse ama, çift yaşamak değmez...,, Hem yürüyor, hem de kendi kendi. me o bilmediğim Bahri beyin adresi- ni tekrarlıyordum. Gayrühtiyari, Ak- saraya giden tramvaya atladım ve mi. hanikf bir suürette kendimi 34 numa. ralr apartımanın önünde buldum. Kapret yöktü. Merdivenlerden çık. tim, Üçüncü kattaki kapıiyı yavasça caldım. Basma entarili, şişmanta bir kadın, bana kapıyı açtı. Beni görür görmez, muhabbetle seslendi: — Vay, nonoşum... Neye böyle geç kaldın? Hem niçin kapıyı çalıyorsun ? Yoruldun mu? Hastalıktan kalkar kalkmaz böyle uzun dolaşılır mı hiç?. Vallahi merak içindeydim... Haydi, gir içeriye de.öp beni... Ne söyliyeceğimi şaşırmıştım... Ce. vap hazırlamak için zaman bulmak üzere, mendilimi gıkardım, burnumu sildim. Kadın, hemen telâşla: ,— Gördün mü işte... Nezle olmuş- sun... A. Bu mendil de ne?. Bu da ne- reden çıktı? Nereden geliyorsun?. Bu mendili nereden buldun” — Vallahi Adile... : , Bu istintaklar karşısında kendi k_a- rımla yüz yüzeyim sanârak onun 15- “mini söylemiştim. — Neye beni Adile diye çağırıyor. sun? , — Hic.. Alay olsun diye-.. ; - Alîy etmîğe vaktim f';,:ok... Haydi gel içeriye... Çayını İt. Soğuk al_gmh. | ğin çıkar... Ne saflığın var Wen'n bu $işman bayan, çevik adımlarla ye- mek odasına doğrü yürüdü. Ben, bir an evvel buradan kaçmak istiyordum. Fakat izahat vermeden kaçmanın da doğru olmryacağını düşünerek içeri girdim. Elimde şapkam, kekeliyerek söze başladım: — Hanrmefendi... da... NDemin Beyoğlun- 'nu bu hale sok dan kadıncağız yerinden ırladı ve .-- Eyvı.hlır olsun.. Bahri çıldırdı... No felâket yarabbi.. Bu da mr başı. ma gelecekti ? .. j : uzaklaşmıya çabalıyordu. Fakat birdenbire bacakları kesildi. serptim. Birkaç yudum ağzına akıt. tım, Pek şaşırmıştım. Zira böyle işler- de gon derece beceriksizimdir. Teselli için mütemadiyen söyleni - yordum: — Bir gey yok... Bir şey yok... Ü. zülmeyin.. Bahriniz delirmedi. O da. ha eve dönmedi... Bak şimdi gelecek, ileşeceksin.. İşte, bak geldi.. dei ı'uıı-lıki'l:îıîtıaıı de o esnada, anahtarla ı;ıpığım açan . ev sahibi eşikte belir. mişti. Karısını © halde görünce hay. retle bağırdı: —» — 'Non var, yavrum... Ne oldun?.. Hemen lâfa atıldım. —- şey değil, efenflim, bir şey değil... Şimdi kendine gelir. Siz mi o. tunuz? Kimsiniz? Ne- uüz? Hem neden ken. âîg::ı âlg:r;lü benim kılığıma sok. muşıunu.ı? Ben karikatürlerden haz. etmem. Bu sözler tabiatiyl — Size anlatayım Bahri beyciğim... çe sizi tanımıyorum. , <— Ben de SİZİ tanımıyorum, Tanı mük için gelmiştim. — Haydi edepsiz Blen ne geliyor'. 5 Kadın, gözlerini açmış, sesleniyor- duü. ” Bahriciğim... Sen misin? Aman nekadar korktum... Deli de olmadın, değil mi?.. İkimiz de yanına koşmuştuk. Kadın, afal afal, bir sağma, bir so. luna bakıp bizi süzdü. Bir an tered. düd etti. Sonra kolunu uzatarak: — Gel beni öp... Hain herif.., Kor. kuttun beni... Sen de kocamın taklidi. ni yapan sahtekâr... Defol... İltifatlar bana, koğmalar, kocasına idi. Hakikf Bahriye ben, daha çok benziyormuşum zahir... Herif, iki eliyle kafasmı “tutarak e bana teveccilh maskara! Nedir ' bağırdı: — Vah vah... Zavallı Zahideciğim... Çıldıran sensin! Beni tanımadın Mmı, ayol... ü Sonra, bana döğru döndü: — Defol bu evden, seai bir daha görmiycyîm- Kapıdan çıkarken hürmetle kadına doğru iğildim. — Affedersiniz. hanımefendi, iste- miyerek böyle bir hâdiseye sebebiyet verdim. Kabahat arkadaşınız Nail beydedir. Kendisi size izahat ver | sin. Asıl bu işe gülecek odur. Aşağıda, kapıcı, bana hitaben: — Yine mi sokağa çıkıyorsunuz, Bahri bey, - dedi. — Bvet, evet.. Gidiyorum... Bir daha da dönecek değilim... Bahri ol. maktan bıktım... Nakleden: Hatice Süreyya _Yazan : Nivazi Ahmet — | üzerine erkânıharbiye topoğrafya sacayak Çelik yüreğin maceraları v Ürü 'LAH TAYYA . NEDEN Bizi TA- KiB ŞDıYOR_?" N a İN ll dddi XBü di Af ( dÖ sene evvel bugün Mareşal Mollteke öldü Dehlizden geçerken üçüncü efendi ğında gördük. Sait paşa kemali ihtiramla bebeğin eteğini öptü. SÜ DU Y hazretlerini bir zenciyenin kuce- KST TAMEÇTMA GA AD P a MAi 1891 yılı 24 nisan günü, 46 sene evvel bügün mareşal Molteke öldü. Mareşal, o gün öğleden sonra ayan arasında açılan harpte, 1866 da Bu- lan - Avusturya arasındaki harpte büyük muvaffakiyetler kazanarak Moltekenin kendisine verilen meclisinde idi. Yüzünde hastalığını gösterir hiçbir alâmet yoktu. Eve her günkü gibi gelmiş, akşam yeme- ğinden sonra piyan"o çaldırarak din- lemiş, bir aralık dansa da kalkmıştı. İşte o vakit üzerine bir fenalık gele- rek odasına çekildi. Alelâde bir yorgunluk - ve baş dönmesi sanan ailesi, Moltekenin dışarı çıkmadığını görünce içeri gir- diler ve onu son deminde buldular. Molteke tam doksan bir yaşında ölmüştü. 73 senedir askerlik yapr yordu. Molteke, 1811 de Kopenhag har- biye mektebie girmiş, 1816 de hassa hademesi mesleğine girerek mülâ- zim evvel olmuştur. 1821 de Prosyaya geçti. Burada Frankfurd şehri piyade taburuna memur edildi. Bir sene sonra Berlin harbiye akademisine devama başla- dı. 1828 de Frankfurd harbiye mek- tebini idare ederek gösterdiği iktidar kısmına muavin tayin edildi. Molteke, 1834 yılmda şöhret ka- zanmıştı. Varna ve Silitre de bazı askeri tetebbularda bulunduktan sonra sivil olarak İstanbula — geldi. İkinci Mahmut, Moltekeyi huzurü- harp tazminatı ile aldığı köşk şğhretini arttırdı. Muharebelerde gö- rülen hizmetine mukabil tazmina" tr harbiyeden 200,000 florin verildi. Molteke bu para ile Silezya da gü- zel bir sayfiye aldı. Yaz mevsimini orada geçirmeğe başladı. ' Molteke 1842 yılında evlenmiş fakat İ8 sene sonra karısı ölmüş, bir daha evlenmemişti. Bere .| Moltekenin hâtırasından parçalar na kabul ederek askeri 'iktidarını takdir etti. Prosya kralı birinci Vil- helmden Moltekenin İstanbulda kal-- masını rica ederek temin etti. Molte- ke dört sene Türk ordusunu ıslâh ve tanzim ile meşgul oldu. İkinci Mahmudun ölümünden sonra durmadı. Prusyaya — giderek prens Hanriye yaver oldu ve dört sene sonra şark seyahati hatıralarını yazdı. Mareşal Molteke 1857 — yılında erkânıharp reisliğine terfi ederek Alman ordusunu da ıslâh etti, . “Çok şiikür, süküt ve sükünetten pek mütelezziz olduğum Büyükde- reye kavuştum. Birkac hafta için sahilde bir ev kiraladım, Kayıklar penceremin altından geçiyor. İstan- bul güneşten yanmış, kavrulmuş o'l_dugu_halde buradaki dağlar züm- rüt gibi yeşillik içinde yüzüyor. h !—laı_ıgî pencereden dışarı baksam lâtif bir manzara karşısımda bulunu- yorum: Birinden vasi ve nihayetsiz bit deniz görünür, diğerinden ka- deme kademe yükselen dağlar, bir diğerinden ise dağda bir duvarla 1564 de Danimarka ile Prusya (Devamı 11 inciğe) (ESRARENöZ. İTAYYARE * YLİNİN MAKi. ŞAŞMışŞrTIı... het seee Sf Döelati —.. OA goe eee