24 Nisan 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

24 Nisan 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Romanya dış politikası Yözan: Şekip Gündüz Romanyada muhalefet partileri hükümeti dış sıyasada yanlış hareketlere | k an bir propaganda toplan- man zaman pek mühim roller oynamış mevkiinde temsil etmiş eski bir nazırdır. Bu zat Romanya büylik devletlerle olan mi nda hangi ekonomik .tesir) ğuna da yakından vâkıftır. Köstendedeki 'nutkumlur fransizca yictninden şu parçayı aynen tercüme '& diyorum: “Hükümet Küçük Antantın zayıflamasma göz yummuştur. Roma ve Sofya ile anlaşması Yugoslavyanın mevkiini ne derece sağlamlaştırmıısa Küçük Antantm vaziyetini de o derece saramıştır. Diğer taraftan Ro- manyanm Fransa ile olan bütün bağları çözülmüş (ve Romanya, ancak Sovyetler ile olan münasebetlerini feda etmek bahasıma Polonyanm dos'- luğunu kazanmıştır. Milk . köylü partisinin iktidar mevkiine geçtiği anda yapacağı iç dış politikamızdaki büyük hataları ve yanlışlıkları derhal tashih etmek ve in- giltere ile, Fransa ile olan ananevi dostluklarımızı ihya edip kuvvetlendir- mek olacaktır... e Macearonun, son hadiseleri kendi partisinin menfaati namma istis- mara kalkıştığı muhakkaktır. Fakat Küçük Antant devletlerinin son si- yasi hareketlerini bu tarzda tefsir ve tenkit eden ilk politika adamı Macearo değildir. Küçük Antant dış politikasinm “âzami namütenahi sulh,, peşin- de koşması ve her tarafla dostluk bağları tesisine çalışması yepyeni bir temayülü ifade eden bu sisteme akıl erdiremiyenleri şaşırtmaktadır. Niçin bir devletle dost olmak bir başka devletle mevcut olan dostluğu ortadan kaldırmış olsun? Eğer siyasi anlaşmalardan dalma bu neticeler çıkıyorsa ilk dostluğun da mutlaka birçok diğer dostluklarm fedasiyle kurulabilmiş olduğunu kabul etmek lâzımdır. Macearo gibi profesyonel politikacılar dış politikaları millet için değil, kendi “simsarlıkları ve kendi gruplarınm ekonomik bağları ve menfaatleri içi ederler. Onlarm hiddetleri ve propagandaları hep kendi menfa- in ihlâlinden doğar ve ferdi menfaatlerini istihdaf eder. Onün mutlkundan aldığımız parçayı Romanyadaki © parti kavgaları hakkında bir fikir vermek için neşrediyoruz. Yoksa, Romanyada bugün ik- tidar mevkiinde bulunan hükümetin, ancak “dostlukları çoğaltma,, sure- tinde tefsir edilebilecek olan dış politika faaliyeti hiç bir zümreye, karşı hiç bir zümre ile düşmanlık cephesi kurmak manasma alınamaz. Zira Ro- | manya ayni zamanda Balkan Paktı devletidir ve Türkiyenin müttefikidir. Türkiye diş politikasınm âli mürakabesi ise, Türkiye ile olan ittifaklarm cihana gmniyet, huzur ve sulhu hedef tutmalarmıa pek dikkat eder. eyleme v Şekip GÜNDÜZ Leh Hariciye Nazırı Bükreşte askeri ittifakı görüşüyor mühim başladığı bir zamanda vukua geliyor. Balkanlar, filhakika çok faal bir siyaset tutmuş- tur. Bulger , Yugoslav anlaşması, Yugoslavya - İtalva paktı, hazırlan. makta bulunan küçük Akdeniz pak- tr, Romanyanın Bulgaristan ve İ- talyayı “Yaklaşma “ temayülleri ve nihayet Yugoslav «-Macar münase- betlerinin normalleşmesi meselesinin ciddi surette müzakere edilmekte bulunması," bütün bunlar Balkan . larda ve Tuna havzasında kuvvetle. rin münasebetlerinde derin ve ehem miyetli değişiklikler vücude getir - mekten hali kalmıyacaktır. Polon- | ya, bu inkişafı büyük bir dikkat ve sempati ile takip etmektedir.,, aseba cenubu şarki mntakasında hâdiselerin Bükreşe gelmiş “olan Lehistan e nazırı kolonel Bek'in Ro. matya hariciye nazırı Antenesko ile katının, mevzuu iki memleket arasinda mevcut askeri anlaşma et- rafmda 'oldüğu Zannedilmektedir. Bir tahmine nişletilecektir. M malar, ea yaam ie im olduğu üze“ şimdiye Okadar münhasıran bir Sovyet tecaviz! karşı müdafaayı istihdaf ediyordü. lüyor ? Varşova 23 (A. A.) — Kur. jer Poranni gazetesi, Hariciye nazı. rı Beck'in Bükreş seyahati dolayisi le yazdığı bir makalede ezcümle di - yor ki: *“Beck'in bu seyahati, Avrupanın Bir Çin karikalürü Bir mastor (esrarkeş) — North China Daily News'den — gitmemişti. Rus çarı Kara Jorjun murahhaslarına “ büyük yardım ,, vaadetmişti Bekir paşa serseri Yeniçerileri sıkıştırınca bunlar Adakaleye kaçtılar. Fakat orada da kurtulamadılar, yakalandılar ve boyunları vuruldu! — Yazan: N.N. Tepedelenli — Bir Hırvat köylüsünün evi... Bunutla bereber Avusturya Belgradı zapteğebildi, Lâkin Avrupanm müda, hâlesi harbin “deyamrha #etmi. imei Miyana ve İstanbul sarayları Sivişto- vo'de"suln akdin mecbur oldulir (1791). Bu müahede mucibince Sava ve Tu- nanm cenubu yine Sultanın elinde ka. lryordu. Fakat sultan “Sırp milliyet. perverleri için umumi bir af il ve Belgrad kalesine yeniçerileri sok- mamayı kabul ediyordu. Belgradda yalnız bir paşa bulunacaktı. Bekir ve Mustafa Paşalar Muahedenin akdinden sonra Bel gradda bulunan ilk paşanm adı Be. ir, Sırp tarihçileri bu zattan çok memnuniyetle bahdederler. Bekir pt. şa idaresi altindaki insanlarla iyi an- laşmış ve onların Türkleme « husumet edebilmesi için sebep bırakmamığtır. Fakat bu hâl yeniçerilerin hoşuna Disiplinsizlikleri ile im- zararlâr vermeğe ujsuz paratorluğa fena başlıyan bu dejenere kuvvet çe miye Belgrada so dıklarını görünce mühim bir kısmı, o sırada Vidinde isyan bayrağını kal. dırmiş ölan Pa nd oğluya katıldılar Pazvand bu muvaffakıyetinden çok şımardı, ayla erle bilikte, muahede hilâtma da girdi ve ilk işi Belgrad paşa. ğında “Bekir"e ef olan “Muste- fa,, yı boğazlıyarak kaleyi hükümleri oldu. Bu yeniçerilerin, artık, eski yeniçe- rilere benzer tarafları kalmamıştı. Bunlar düpedüz havdut olmuşlardı. İ. ki üç gün sonra, Bekir pasanm tesis emniyetten Belgradda eser kal. madı, Önüne göleni soymağa, asmağa ve kesmeğe: basladılar, Bunlar yalnız Sırplara değil, Belgradın zengin Türk beylerine de zulmediyorlardı. Bittabi mukadder akıbet derhal kendini. gös- r derhal silâhlanıp dağla- ra çekildiler; geteciliğe . başladılar. Bir müğdet sonra da Sırp beylerinin bir tonlantı yapıp Karajorj oğlu: Jorj &ltına alı Potroviçi kendilerine reis intihap e. tikleri duyuldu (1504). Bu isyan akla heyret verir bir si. rTatte yayılmıştı. Asfelr “sultanm hâ- kimiyetini tanıdıklarını, yalnız yeni çerilere ve onların ağalarma karşi is iken menz ilâm akti ler. Ba, civardaki diğer paşaların Bel- grada yü: emelerine, hâdiseyi Bel- grada münhasır bir iş gibi telâkki et. melerine sebep oldu. Zaten Karajorj oğlunun da istediği bu idi. Eğer bâdi. İ se diğer paşalar tarafından “padişaha isyan,, suretinde tefsir edilmiş olsay- ör, hiç şüphesiz, her taratan yüklene- cek olan kuvvetler Karajorj oğlunu ve arkadaşlarını darmadağın ediverecek. ti, Asiler evvelâ, eski an'anelerini dü. şünerek Avusturyadan yardım. aradı- lar, Fakat bu sırâda Avusturya Bahr» Âli ile iyi münasebetler tesis etmiş bulunuyordu. Viyana sarayi Karajor. İR aradığını vermeyince Sirplar der. halk Moskovaya bir heyet gönderdiler ve Çarın müzaheretini rica ettiler. Bu sırada asiler civardaki birçok | 8tratejik mevkileri ellerine geçirmiş» ler ve Belgrada yakm bir yerde (bü- Yük bir kuvvet halinde) toplanmış- lardı, Bab:âli Belgrad paşalığımdaki hare. ketlerin gelip geçici bir “dahili isyan,, olmadığını, işlerin bir başka yola sap. tığını anlaymea hemen Bosna paşa. sını İsvanı bastırmağa memur etti, (Bosna) daki vali Belgrad kalesinin eski kumandanı ozln Bekir paşaydr. (Bu zâtm Sırplar Üzerinde iyi bir 6. sir bırakmış olduğunu, Sırplar tara- fından beğenildiğini yukarda bildir - miştik.) Bekir paşanm yola çıktığını haber almeca yen'çeri bölükbasılariyle Pazvand oğlunun avenesi başlatma gelecek belâyı derhal anladılar ve bir gece gehri terkedip Adakale kaçtılar, Lâkin Bekir paşa peşlerini bırakmadı ve gönderdiği bir müfreze ile bu serserileri yakalatıp boyu! rını vurdurdu, Bosna valisi de Sır ların isyanmı bu heriflerin kötülükle. vinden doğmuşbir mevzii hâdise san. maktaydı. Fransadaki büyük ihtilâ- lin, bilhassa İtalyada cereyan eden hâdiselerin Adriyatik denizinden Hır- Yatistana ve oradan Türk hudutları içindeki Sırbistana yaptığı tesirlerin farkında değildi. (Devamı var) Manasız bir sual — Falan şâir vöya filân Yortancı öl. dü; yerine kimi koyacağız?... Onun yerini hiç bir zaman dolduramıyaca. gız... Onun yeri boş kalacak. Bu sözleri ikide bir tekrar eder du. rurlar, Mehmet Rauf öldü, bunu söy- lediler, Ahmed Haşim" Mehmed Akif'in, Abdülhak Hâmld'in arkasın- dan bunu söylediler. Şüphesiz daha da söylenecek: manasız sözlerin ömrü uzun olur, hatta Jâyemut oldukları söylenebilir. O söz manasızdır, çünkü şairlik, ro- mancılık bir memuriyet, bir vazife de, Bildir ki bir şair, bir romance ölünce yerine başka birini koymak İâzem gelsin. Zaten sanatkâr öldüğü zaman | ©seri de beraber ölmez ki! Falan bi. yük bir g hut büyük bir romancı mıydı? Kendisi öldükten sonra da ki, tablarını okursunuz, demek ki yeri boşrimamıştır. kimseyi getirmeğe, a- Tamağa lüzum yoktur, Bir aktör, musiki âletlerinder biri- Mİ İYİ çalmakla şöhret almıs bir adam, yani bizzat yaratıcı olmayıp da başkalarının ıklarnı “icra” eden sanâtkârlardan biri ölilhce o su, 4! sorulabilir; çünkü onların saratkâr- lığı hayatları ile kâlmdir. Sanatları kendi ellerinde, yüzlerinde, gözleridel dir; vileudları mahvolunca sanatları da mahvolur. (Mamafi einema Ve gramofondan beri bu nevi sanatkâr. ların da bir nevi ebediyete mazhar ol, d : yara Münekkld için de sorulab kkidin sonrg Okunabilir; bir vazifesi de yeni eserleri tanıt ve genç #anatkârlara yol göster. mektir, Gerek halk, gerek muharrir. ler Üzerinde büfüzu olen bir münek. kid ölünce (biz yoktur ve daha üzün #aman da y nez, çünkü buna elve- adam ölünce ef ARİ e böylesi memleketimizdeki #ar rişli de; yerinin bos kal e sönya da oku: doğtü değildir: biz ıve'ii, Lessin; birer münekkld diye edebiyat tari li “essayist” diye okuyoruz. “Yerine kimi koyacağız”, manasızdir ama bize, soranın bir adam olduğunu ifşa eğ şeyler sorabilen adam bir okuduğunu bir dahâ okumak istemiyor, her eseri ancak yeni çıktığı »: da sevebili- yor ve sAnatin ebediyetini kavrr yor demektir, nte, gibi adam- değil, birer birer naza Nurullah ATAÇ Atatürk heykeli Yedek Subay Okulunun önüne Konu, lan Atatürk heykelinin açılma mera simine dair tafailâtı resimleriyle be. ün vermiştik. Bugün de hey, Tin bu sabah aldırdığımıs bir res- Kıymetli eserinde ne mini dercediyoruz, kâr Hddinin bu g kadar muvaffak olduğu resimden de anlaşılıyor sanat,

Bu sayıdan diğer sayfalar: