Haber 23 Nisan 1937 sayfa 11 | Gaste Arşivi

23 Nisan 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11

23 Nisan 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yeşil Cehennem Büyük harp içerisinde başlıyan güzel bir aşk hikâyesi Yazan : Cahide Osman masına rağmen, âdeta hiçbir şeyin ha-' reket etmediğini görüyorduk. Belki de bu, rüzgârsız yaprakların bir yaz ortasında olduğu kadar sinik ve hare. ketsiz durmalarından ileri geliyordu. Fakat herhalde, a daha sonraları hiçbir vakit unu- tel, bizim için, resimden daha Elimizde küçük birer — bagajla “Yeşil Otel,, in kapısından içeri girdiği- miz gün, ikimiz de yeni bir hayata başlamak üzere olduğumuzu biliyor- duk. Bir nisan günü idi. Krlangıç- lar, başlarımızın üzerinde, yuvalarını yapmak için gidip geliyorlar ve kanad seslerindeki hız, âdeta kulaklarımızın | dibinde duyuluyordu. Metr dotel: — Kırlangıçlara bayılırım, dedi; yünkü, bir yuva inşasının ne demek ol- duğunu bize anlatırlar. tımızd tamıyacağımız Yeşil O bir dıvara asılmış bir farksız değildi. uçuk harında bu miralay Cevadın hareketlerındcn başka hiçbir şey hatırlamak, istemiyorum : Mata Harinin benzeri bir kadın, yeşil bir ışık altında yavaş yavaş soyunuyor. Masaların ara- sında âdeta Çırıl çıplak bir yılan gibi gezdiğini goruyorum Bir dakika, bü. tün siviller gozlcrımın önünden silini- yör: BEN ASKERİM!... Şarkısını söylüyorlar.. dar fazla alkış var ki, bu alkışları kulak- Viyananın k İkimiz de doktorla, henüz daha ba. gajlarımızı ellerimizden bile bırakma- dan, orada gözgöze geldik; ve o, bizi birdenbire saran bu yabancı dekorun İ- çerisinde ilk kelime olarak: — Evet, diye konuştu; bir yuva.. Ne garip kelime!.. Yeşil otel, henüz en büyük sükuneti İçeride o ka- bunun tabiat ve haya- | içindeydi. Garsonların etrafımızda gelip larımın dibinde ve dizlerimin üzerine Çok Güzel Yeni oturan bir kadınım ellerinde duyuyo rum. OÖnü masamıza çağırıyor; sonra ikisi birden bir revü hareketine çıkıyor- lar. Fakat miralay bütün bu hareketler- den o kadar uzakta durüyor ki, kulak- larının dibinde haykıracak bile olsam, ona hiç bir şey işittiremiycceğim. Bir aralık: — Sigar... diyor.. paketi rum. Bir cigara, tek bir cigara alıyor; fakat içmediğini görüyorum; neyi sey- rediyor?.. Bunu kat'iyen itiraf edemi- yeceğim; Zaten ben de neyi seyrettifi- mi bilm'yorum. Sadece, saat üçte otele döndüğümüz vakit, gecelîğin kâbuslu bir uyku arasında, miralayın bir gaz muharebesinde boğularak yaralandığı- nı görüyorum! — Sul.. diyor Mataramı çıkarıyorum; kapalı göz. leri bir anda ölü hareketlerini kaybede- rek açılryor; yeşil bir suyun dudakların- dan dökülerek aktığını görüyorum; fa- kat uyanamıyorum... uzatıyo. sula gitmesinc ve kapıların ağılıp kapan t Zehırlı Sarmasık 1 Büyük Ingilız zamlwıîtâ hikâyecisi Peter Cheney'den Türkçeye çeviren: “ERETERESASTERSS DA ĞaRaĞerasenaı Yakmda “GEEHAYÜNENEEKARASEKE SEYEESAEESANALRAMSA SK SÜCGÜKEESERAE GUN URMALRAERAMEMANAA MA BAA R AŞ AA R AM SAA AESATR AA SAA bi bi bimi-ibi-İyiekedeie KURUN Senenin En güzel hikâyelerinden birini daha veriyor : YA A ÜN Deniz Hasreti FAXEGHNUKURUNAERA KA K SERARE . ımıııııııııııııııııııııııııı—ııı.ıııııııııııııııın » #üsüünüzü ü ıı.ıııııııı:ııı"ıılı kanlanlaa eeet bt letatalakakekakekakakekekekek KAT A LT TT Kt be ei B eee bi bti d B. gî v i !f Sadri Ertem ll “ :mm:::ı:::.-ımımıi 4 Tefrikaya Başlıyor Küçük Lord Ka GAL Hakkıttdar a ü Arü Bir kaç söz TTT KÜÇÜK LORD KURUN'un eski adla ve eski harfle çıkan zamanında türkçeye kazan dirilmiş eserlerden — biridir. Bu güzel tTo manı koyduğundan deteyı VAKIT umümi bir takdir kazanmıştı. (Vakıt Neşriyatı) sırasında ona kitap şekli vorildiği zaman da aile içinde okunacak kitapların hemen de ön başmda gelen bir eser vücut bulduğu görüldü: İlk baskısı çok geçmeden tüken. di, kitap her yerde aranır oldu. Hele yeni ye tişenlere okunacak bir şey vermek ia$iyen. lerin ilk hatırına gelen ad KÜÇÜK LORDND oluyordu. Bugün eserden tek nüsha bulmak kabil değildir. Yeni harflere geçişimizin daha ilk gün. lerinde mücsseseye yapılan müracaatlarla edilen tavsiyerlerden de bunu Aanladık. KÜ ÇÜK LORD'un yeni harflerle bir tabı daha yapılsın diyenler kültür işlerinde yüksek salâhiyet sahibi olan zatlardır. Simdi KÜÇÜK LORD filme almmış bu. lunuyor. Dünyanın her bucağında olduğu gibi, İstanbulda da gösterilmeye başlanmış ve geniş bir alâka uyandırmıştır. Bu da Birinci bölüm Beklenmiyen bir hâdise Sedrik, meseleyi hiç de bilmiyor. du. Kimse kend'sine bundan ba'tset. memişti. Yalnız babasnın İngiliz oldu- ğunu biliyordu. Ânnesi burasını söy, lemişti. Babası öldüğü vakit kendisi pek küçüktü. Onu pek iyi hatırlıyamı- yordu. Yalnız üzün boylu, mavi gözlü, uzun bıyikli bir adam olduğunu hatır- İryordu ve oda içinde onun omuzların. | da dolaştırılmaktan pek hoşlanıyordu. Babası öldükten sonra şurasınıi ken- di kendine keşfetmişti ki ölüm mesele-! sinden valdesine hiç bahsetmemek da-| ha münasipti. Hastalık sırasında kendi- sini uzaklara göndermişlerdi. | — — Eve dönd'#:ü zaman herşey olub bit-| mişti. Kocasının ölümü üzerine şiddet- li bir hastalık geçiren annesi de yatak- tan kalkmağa, pencere yanındaki is- kemleye oturmağa yeni başlamıştı. Bi- Vir Gül da Ö “Zehirli sarmaşık,,.:. Bu, bir l.uî::çoîu;'â'ı v::oî:ı:;ıecufl? ?lı:ıî kadma verilen isimdir. Zehir gibi â':ıh eceksiniz. korkunç ve ölüme sürükliyen, fakat ____î___ en sarp kayalara çıkan, en sağlam yapıları kaplıyan, çökerten sarma- şık gibi inadçı ve pençesinden kim” senin kurtulamadığı bir kadın... Karlota bu büyük macera ve po- lis romanının kadın kahramanı. O, üzerindeki bu isimle, ne kadar kor- kunç bir kadın olarak görünüyorsa romanım erkek kahramanı olan Limi bir haydut... Karlota romanın aşk ve esraren” giz tarafını teşkil ediyor. Haydut i- se, maceralarm çarpışma ve cCina- yet sahnelerini ortaya koyuyor. Bu kadım casus muydu? Bunu şimdi biz de merak ediyoruz. Fakat, bu sualin cevabını gene Lim'iden öğreneceğiz. O bize, başından ge- çen macerayı ve Karlota'nın ne ol duğunu nasıl öğrendiğini kendisi an- Bütün Pek yakında neşrine AteşŞ ülkesinde Afrıka çöllerinde vahşi ormanlarda ve Sabır yanardağ mıntakasında eraklı ve heyecanlı bir seyahatin hikâyesi başlıyacagımız bir eser daha: Yazan: Fritz ÖOhle a N ŞÜKT gaa eser Üzerinde — yapılan tavsiyelerin aradan geçen yıllara rağmen hüâlâ hükmünü, kıy. metini saklamakta olduğunu gösteriyor. Bunun için bu haftadan başlıyarak KÜ. ÇÜK LORD'u KURUN okuyucularına o. kutmak, o vasıta İle de nile romanları kü. IUphnanne bir eser katmak istiyoruz. KÜÇÜK LORD kadar kahramanı insan tabakalarının her zümresini birden ayni has sasiyetle, aynl sevgi ile cezbeden eser nadir dir. Filminde bu kadar müessir olan bir ra manım daha geniş ve teferrüatlı sahnelerden heyecan alan aslr ne kadar merak verlcidir, izah lüzumsuz olur. Perde üstünde ancak bazı göze çarpan izleri gözüküp silinen işte bu güzel eser KURUN sahifelerinde tesbito başlanıyor ve kolayca kitap haline getirilecek bir şekilde dizilip veriliyor. KÜÇÜK LORD'un bu tabında ifadesine daha olgun bir tabillik, sadelik verilmiş ol. duğu için, eser daha güzelleşmiştir. Eserl KURUN'da takip ederseniz bu isabetli se. çişten muhakkak memnun olacaksınız. çare kadın pek zayıflamıştı. Rengi u- çuktu. Gözleri büyümüş, yaslı bir hal almıştı. Üzerinde siyah bir elbise vardı. (Sedrik) valdes'ine yaklaştı. Dedi ki: — Sevgilim, (babası valdesine hep böyle hitab ettiği için küçük Sedrik de daima anne yerine sevgil'm demeğe alış- mıştı.) Babam daha iyice mi? Bu sözleri söylerken valdesinin, ken- disini kucaklıyan kolları titremeğe baş- ladı. (Sedrik) kıvırcık saçlı başını çevirdi. Valdesinin yüzüne baktı. Bu yüzde öyle bir hal vardı ki coşkun bir gözyaşının uzak olmadığını göster'yor- du. Çocuğun sevgi dolu yüreği sarsıl- dı. Kollarını annesinin boynuna attı. Kendisini birçok defalar öperse, sonra da yumuşak yanağını annesinin yana- ğına değdirip beklerse ağlamanın belki de önüne geçebileceğini gizli bir duygu ilham etti ve öylece yaptı; fakat ilâcın tesiri olmadı. Ânnesi başını omuzuna dayadı. Acı acı ağladı. Çocuğunu elin- den alımacakmış gibi sımsıkı tutuyordu. — Evet, baban iyidir, diyordu. Ba- ban çok, çok iyidir; lâkin biz? Bizim biribirimizden başka kimsemiz yok, hiç kimsemiz !... (Sedrik) ek küçük olmakla bera- ber anladı ki uzun boylu, güzel, genç babası artık bir daha geri gelmiyecekti; çünkü ölmüştü. Ölmek ne demek oldu- gunu, niçin bu kadar kederlendiğini iyice bilemiyordu; fakat başka adamla- rın da öldüğünü evvelce duymuştu. Ba- basından her bahsettikçe annesi ağla- mıya başlıyordu. Bunun için hiç bah- setmemek daha iyi olacağına karar verdi. Gene içine doğmuştu ki va'desi- nin yalnız başına oöturması, gözlerini ya açıklara ya ocağa dikip dalması da iyi birşey' değildi, bu romanları KÜRÜN da okuyun |

Bu sayıdan diğer sayfalar: