Başvekilimiz diyor ki (Kapitülâsyonlar “Yugoslavyanın kuvveti bizim kuvvetimizdir.,, ismet Inönü ile Tevfik Rüştü Aras Yeniherseğe gittiler Belgrad 17 (A. A.) — Türkiye başvekili İsmet İnönü ile hariciye vekili Rüştü Aras yanlarmda Yu- goslavya harbiye ve bahriye nazırı general Mariç olduğu halde bu sa * bah hüsüsi trenle Bosnadan Hert zeg'e gelmişler ve fevkalâde meta nı ve tezahüratla karşılanmışlar- dır. Yeni Hersekte Belgrad 18 (A. A.) — Türkiye başvekili İsmet İnönü ile hariciye vekili Tevfik Rüştü Aras, refakat- de ha bahriye nazırı general Mar e maiyetleri er olduğu halde Yugoslavya'nın cen sahilinde kâin Hertzegnevi şehrine gelmişlerdir. Yugoslavy: es nasında her yerde olduğu gibi dost ve müttefik cumhuriyetin iki dev- let adamı burada da halk tarafından içten gelen bir sevgi ile ve büyük bir hararetle karşılanmışlardır. Bu akşam Zeta valisi sijiefirle- görefine" Grand otelde ziyafeti ve rin bir gala ektir, Başvekilimizin nutku Belgrad 17 (A. A.) — Başvekil İsmet İnönü Saraybosnada şerefine verilen ziyafette söylediği nutukta iki memleket arasındaki dostluğun sağlamlığını tebaruz ettirmiş, “Yu- goslav ordusunun çok kuvvetli ol - duğunu ve bu ordunun dostluğu bir bahtiyarlık teşkil ettiğini söylemiş ve “Yugoslavya'nın kuvveti bizim de kuvvetimizdir. Türk heyeli bu akşam gidiyor (Baş tarafı 1 incide) üzere odadan dışarı çıkarılmamak - tadır. Genç Türklerin çektikleri kâ- fi gelmiyormuş gibi daha fazla taz- yik yapılması için Halepteki Fransız jandarma kumandanlığındari lâzım gelenlere emirler verilmiktir. Kırıkhan kaymakamı azledildi Kırıkhan kaymakamı Süreyya Hâlet nden azledilmiştir. Bu azil haberi Sancak Türkleri ara: sında derin bir teessür uyandırmış- ur. Müstemleke memurlarının ani bir karariyle vukubulan azil hâdise” sine sebep, vazife yapılan; hele son günlerde şiddeti- ni artıran mezalime göz yummiya- rak Türk düşmanlığiyle tanmmış va. tan haini Sancak mutasarrıfma kafa tutmasıdır. Türkiye aleyhine tahrikât ezi Şamda, şubeleri şimdi - lik Halep, Hama, Humus, Dirzorda olmak üzere Suriye propaganda faa- İiyeti resmi surette işe başlamıştı Evvelce bu teşekkül daha mahiyette idi Bu teşkilatm tek hedefi Türkiye. ye karşı halkı tahriktir. Vataniler gitgide kuvvetlerini kaybetmektedir. ler. Halkta Türkiyeye karşı sem- pati hissi günden güne kuvvetlen - mektedir. Bunun önüne geçmek hususi için Türkiye aleyhinde en adi, en ca | hil, en rezil iftiraları propaganda ha- line koymak bir marifet sayılmak” tadır Hususi.propaganda faaliyetini İ daha esaslı bir şekilde tanzim için Süreyyanın Türklere | İ İl | Azaz, bir radyo merkezinin tesisi isten mektedir, Türk isimleri değiştiriliyor Adları Türkce olan mevkilerin ve köylerin isimleri değiştirilecektir. Kudretdağı, Cerablus, Elce- zire mıntakalarında bugün leri Türkçe olan yüzlerce köyün ismi a- rapçaya çevrilmektedir. rin isimlerinin tesbiti için kayma kam ve belediye reislerine emirler verilmiştir. İspanya isyanı (Baş tarafı 1 incide) ik gizli bir te. etmiştir. Bu çmek istiyen neticesinde Londra, 18 (A, A.) — âhiyettar mahfeller, İspanyadaki dahili barbi durdurmak Üzere Lâtin Amerika hü- kümetlerinin yerdanını temin etmek üzere, bu memleketlerin Üzerindeki nüfuzunu kullanmağa davet oyliye, cekleri hakkındaki şaylalardan Paris ve Londranm haberleri olmadığını bildirmektedirler. Frankonnn beceriksizliğini efendileri de anlamışlar General Frankonun İspanyadaki as- keri harekâtın başından çekileceği ta- hakkuk etmektedir. İngiliz gazeteleri, Frankonun bundan sonra (Frankonun Salamankadaki hükümetin reisliği va. zifesile uğraşacağını Berlin mahafilin- den öğrenmişlerdir. Bunu İtalya istemektedir. Ve Alman- yayı da vaziyetten haberdar (etmiştir. Buna sebep, general Frankonun Mad rit cephesinde bir iş görememesi ve u. mumiyetle harp tekniğinden (bihaber oluşudur. Frankonun n teklif talya tarafından dir. Cumhuriyetin yıldönümünde İtalyan askerlerinin bir defa daha kaç i l İ ! İ tığı Kurtuba cephesi de da hâlde, cumhuriyetçi (o ask cephede yaptıkları ileri hare! di Madritin Üniversite şehri siper terti, batı içerisinde mahsur kalmış 10.000 ar kadaşlarını kurtarmak hususunda asile- rin yaptıkları sra hücum, İspanyol cumhuriyeti ilânının altıncı yıldönümü- ne isabet etmiştir. Cumkuriyetçilere biraz daha cesaret veren İspanyol cumhuriyeti yıldönümü münasebetile karilerimize hatırlatalım; İkinci İspanyol cumhuriyeti senesi nisanının 14 Üncü günü muştu. Birinci İspanyol 1873 senesinde huriyet, tahta bulunmadığı i cumhuriyeti ise, kacak ilân mücadeleler olmuştur. İspanyanın birinci cumhuriyeti 1874 te sona ermiş ve on ikinci Alfons, kra ilân edilmiştir. 1931 senesi bah ye itibarile kralcılaf lehine diyse de, idaresine karşı bir temayül (olduğunu gösterdi. Kral on üçüncü Alfons, bunu ayrıldı, bir gece sonra da, bir İngiliz olan karısı kendisir sezince, İspanyadan ni takip etti. Cumhuriyet ilân olundu, İspanyada mhuriyetin Hayatı için çarpışıyorlar. Bu yerle- | 18'NİSAN — 1937 konferansı Gayet müsait bir ce- reyan takip ediyor Montrö, 18 (A.A.) — Kapitillâsyon- lar konferansının ilk haftası zarfında esen samimiyet havası, ihtilâfy noktala rın halledilec hakkındaki ümitleri kuvvetlendirmektedir. e Encümenlerin, pazartesi gün topland ı zaman, Fransız murahhası Mahymans tarafın. dan muhtelit (o mahkemelerdeki ecnebi hâkimlerin Mısırlı hâkimler tarafından isti edilmesi (o hakk; kolayca kabul edecekli teği İ daki teklifini zannedilmek- Tenzilâtlı tarife (Büş tarafı 1 incide) 90 kadar tenzilâtlı bir tarife tatbik e- decektir. Bu tarife ile üç aylık abon. manı olan bir şahıs Bakırköye kadar uşa seyahat edecektir. Nafia vekâl nin bu güzel (o kararı kür ecnebi şirketir , Tren yapıldı yap safsız tarifelerile âde tâ soyulan Sirkeci banliyö hattı yolcu. ları nihayet Devlet demiryollarının güzel idaresinden böylece fadeye başlamış olmaktadırlar. Fakat bu arada bir noktaya işaret ederek Haydarpaşa yak tercüman olmak isteri Haydarpaşa — Pen baliyösünde bilet ücretleri Küçükçekmeze hattının akat üç aylık ve on beş günlük abonman karne- zanliyö yolcularının dileklerine yeni tarifesi kadar ucuzdur. si olmadığı gidi mevcut aylık abonman karnel e hiçbir tenzilât De yapıl iryolları Pen. mamaktadı ö yle tenzilâtlı a- ösünde de dik banli bonman kKârnele: idarenin ayni şeh İ hattından birindeki yolculara büyük is- İ tifade temin ederken di; düşünme, mek gibi bir vaziyetten kurtulmalıdır. Zehirli gazlar (Baş tarafı 1 incide) ve kapıları sımsıkı kapalı tutulmakta. dır. Gazin kokusu bir kere eve girdi mi taraf: istilâ etmekte (o bir dahada çıkmamaktadır. Gaz oradaki derenin sularına nüfuz İ ederek bütün balıklar: daha şimdiden iş unmaktadır. Hochst civa- rındaki nebatların hepsi sürdüklerinden bir iki gün sonra solup kutumakta, bu isin değdiği yetde hiçbir şey yağa» mamaktadır. i Fabrikala çalışan kadın ve «kek 8. giymekte, sari mele, gaz sızmaz elbiseler gözlerine koyu renkli mika gözlük, yüz” jerine de çok kuvvetli gaz maske'c3i tak maktadır. (Sunday Refees) Saç dökülmesi Erkeklerde niçin İ yım. Âraba o kadar dışarıda havanm hayli serin olma | sma rağmen içerisi bir hamamı andı” | dolayısile balk amma nekadar teşek- | Beşktaş — Fatih tramvayında- kalabalık ki, rıyor; Buram buram ter döküyoruz. Önümde ihtiyarca çok şişman bir kadıncağız o Akayın yandan çarklı vapurları gibi, ahlayıp puflayor - ve her: sarsıntıda — tutunacak yer bu» lamadığı için — önündeki delikanlır nın boynuna sarılıyor, arkasından bir: — Kusura bakma evlâdım'ı bas” tırıyor. Beriki ise daha: Estağfurullah! demeden ikin- ci bi rsarmaş dolaş! Bu vaziyet delikanlınm pek de hoşuna gitmemiş olmalı ki yerini ar- kasında duran başka birisine terke” derek bu, nahoş derağuşlardan ya - kasını kurtarabildi. Saflar her istasyonda arttıkça ar tıyor ve biz birer ayak ilerliyoruz. Önden ikinci sırada oturan, bi kıpkırmızı saçlı diğeri kumral iki delikanlı yahudi İspanyolcasiyle cı” yak cıyak bir şeyler konuşuyorlar . Bu bal, insanı kalabalıktan daha fazla rahatsız ediyor doğrusu! Onların önündeki sırada baş ör tülü bir kadın; yanında pencere ta- rafında da acayip, bohçaya benzer birşey duruyor. Kanapenin arkalı ğmdan ancak üstü görünen bu be- yaz bez yığmı yanındaki kadından ikide birde yediği yumrukların tesi - riyle söyle bir sallanıyor ve gene c** ki vaziyetini alıyor. Baş örtülü ha” tuncağızdan bu arada bazı sadalar da çıktığı duyuluyorsa da, mabut İs- panyolca gürültüsünden birşey an - lamanın imkân: yok ki... Pülarei “mn msve Uairirmei maktan suratı horoz ibiğine dönmüş bağırıp duruyor. Üçüncü defadır : — Bilet aldmız mı? diye sorduğu genç bir kadmla, kazara nasırına bastığı ihtiyar bir adamdan işittiği azarlara cevap vereyim diye uğraşırken, kopacak kızılca kıya - met kontiolün: > Kürheyicesi diye büğhinlli” le unutuldu. “ » . İstasyonların birinde yükümüz oldukça hafifledi. Ben, öndeki boh. çamsı mesneyi iyice görebilmek maksadiyle ileriye kadar sokuldum. Bez yığınn altında, yumurta kadar kalınış bir yüz ve ortasnda şeytan gibi parlıyan iki siyah nokta... Boyuna nazaran 6 - 7 yaşında tahmin edilebilirdi. Başı, sargıla” riyle beraber . pazarola Hasan Beyi hasretten çatlatacak bir cesa* daha fazladır ? Amerikanm Kolombiya üniver sitesinden ve çok tanınmış âlimler - 1931 kurul. n edilmişti. Bu cum- münasip kimse olunmuştu. Ve bu devrede İspanya hayli anarşi safha- ları geçirmiş ve bilhassa Bilbaoda hayli sında İspanyada yar pılan belediye intihabatı heyeti umumi. neticelen. şehirlerde cumburiyet cumhuriyetçiler şimdi ba den doktor Forster'in yaptığı uzun uzadıya laboratuvar tahlilleri netice- sinde “erkekler niçin saçları dökü- dınlar böyle olmuyor?,, meselesi ni- hayet halledilmiştiri “İleriye sürülen düşünceye göre kadınlar, erkeklerden daha çok süt i- »İ çip salata, meyve ve taze meyve ye” lar saç yetiştiren maddeleri bilhassa kireci erkeklerden daha fazla almak- tadırlar. Doktor Forster, başta iyi saç ye" tştirmek ve bunu muhafaza edebil » mek için bir insan vücudunun gün» de otüz ilâ otuz beş habbe kirece mubtaç olduğunu söylemektedir. Sebzeler lâzım olan kirecin (kak siyurz) bir miktarmı belki de üç ya" hut dört habbesini temin ederler. Bir buçuk kilo süt 14 habbe kalsiyum ve buna müsavi miktarda kireç suyu vermektedir. i İngiliz Sater cinsinden bir av köpeği bulunmuştur. Sahibinin Devlet Basım- (Niyuz Kroniki ve Deyli Herald'den) | evi Levazım memurluğuna müracaatı. lüp kabak kafalı kaliyorlar da, ka: | mekte oldukları için saçlarını muha | faza edebilmektedirler. Yani kadm | metteydi; o kadar ki, zavallıcığm bu alâmeti güclükle taşıdığı muhakkak- tw. Yanmdaki siyah baş örtülü ka - dım, yüzü belli bir hiddetin tesiriyle buruşmuş, sağ elinin şahadet parıns” ğınt bükerek muntazam “ fasılarla - kim bilir hangi hastalık yüzünden | başı sarılmış olan . küçüğün kafa- sınna Vuruyor. İspanyolca konuşan gençler indiği için bu sefer ne söy“ lediğini duyuyorum: — Allah belânı versin emi! Kafa, iki tarafa gidip geldikten sonra gene eski şekline avdet ediyor. Hiç ses yol Bir müddet geçiyor, gene yumruk ve bir beddua. — Hay, keşke doğurmaz olay” bir Bulunmuş köpek — Evlâd değil, baş belâsı. — Canı çıkasıca, domuz! Herkes hem hasta, hem de da- yak yiyen çocuğa acıyor, Fakat, ya- nındaki kadının yüzünde öyle sert bir ifade var ki kimse de müdahaleye cesaret yok. — İki gözün kör olsun inşallah! İhtiyar, gözlüklü bir kadıncağız dayanamadı; Sesine miimkün oldu- ğu kadar tatlı bir ton vermeğe çalr dım! SN Bir annenin uğrayabi- leceği en komik felâket « — Çocuk, başında o mahut nesne ile kaldı şimdi gidip “ameliyat,, yaptıracağız! ,, şarak, baş örtülü kadının yanma 80- kuldu: — A kızım, yazık değil mi yav- ruya? Bak, zaten rahatsız, birde İ sen vuruyorsun. Kim bilir ne kadar canı yanar? , Siyah baş örtünün meydanda bıraktığı yayvan ağızdan evvelâ iki altın diş parladı, arkasından bir ağız dolusu lâf: — Üstünüze vazife olmıyan şey- lere burnunuzu sokmaym! Çocuk benim değil mi? severim de, döve- rim de... Bunu doğuracağıma taş doğuraydım daha iyiydi.. Siz ken- di işinize bakın! İhtiyar oldukça sabırlı imiş, tek- rar sordu: — Kızma evlâdım, kızma! Ha- ni merak tetim de... Hastalığını so - racaktım.. Çocuğun annesi — Lâhavlet'der gibi bağnı' iki tarafa öalladı.. Sonra nedense söy. lemeği daha münasip bulmuş olaca. cak ki btün tramvay halkma birden anlatmağa başladı: — Benim yerimde siz olsanız ne yapardınız? Bu sabeh, bu gör düğünüz yumurcak, kardeşiyle oy - narken, küçüğün, desturun çişi gel- miş, İâzımlığı alıp oturmuş. Beriki rahat dursa ya! hayır, kapmış lâzım- lığı ille de: — Ben itfaiyecilik oynıyacağım! diye tutturmuş. Ben aşağıda bulaşık yıkıyordum. Yukarıdaki gürültüyü işidince * he- men fırladım. Bir de ne bakayım, bu allahın belâsı, lâzmlığı başna ge- | girmiş, öteki hem ağlar hem, çeker, lağından, lâzımlığı alayım dedim, çi karabilirsen çıkar! çocuğun ayakla” rı yerden kesiliyorda gene de çıkmrr yor. Babası geldi. Uğraştı, “çekiçle vurdu, aaaah!... Ben de ne yapayım, sardım sar. maladım, lâzımlığı kestirmeğe götü- rüyorum. Başında oturakla sokâğa çıkaramazdım ya! N. YOKSUL Amerikada Nazi propagandası Umümü harpte makineli tüfekçi olarak hizmet eden Fritz Kuhn “A- merikanın İ numaralı Nazisi,, olmuş tur. Bu adam 1933 senesinde Ame rikaya göç etmiş, Detroit şehrinde Ford motör kumpanyasma kimya - ker olarak girmiş ve Amerika tabi. iyetina geçmiştir. Şimdide 200,000 âzası bulundu. gunu iddia ettiği Amerikan - Alman birliğinin reisidir. Bu adam birlik içtimalarında gö“ zettiği şiddetli inzibatla nazarı dik- kati celbettiği gibi Almanyadaki gi- bi hücum takımları teşkilât da yap- mıştır.