e rr g7 e WAN ege a YAA İMNNINMNMOANNUYA | Taksili Hasta ve Cenaze Otomobilleri Yazan: Hikmet Münir Belediye,hasta nakliye otomobillerine taksi taletıracakmış, Es- kideh götürü bir fiyata kaprlara gelip, — Bazan bir heylide bekledikten sonra — hastaları lâzımgelen yerlere götüren otomobiller, şimdi — tıpkı düğün İçin tutulmüş bir araba gibi — taksisini açacak... Artık, istediğiniz kadar bekletin. Hasta otomobillerinin taksiye bindirilmesi, hasta sahipleri N için belki de'daha idareli oldu. Hazır gelmişken hir otomobil içine birkaç hasta birden konulup, ayni fiyata taşmâbilecek. Tıpkı, tutulmuş bir taksi arabasına kendinizle birlikte #rkadaşınızı ve bavulunuzu koyabileceğiniz gibi... Hemen-Allah dert verip, belediyenin hasta nakliye arabalarını aratmasın. “Bavulunuzu da «içerisine koyarsınız,, dedim de, hatırıma, hiç dönüşü ol- muyan “yolculuklar geldi. Yani ölüm yolculuğu... Bugün hasta otomobillerine tak- si konuluyor. Yarım cenaze otomobillerine de birer saat takılabilir değil mi? Bizde ölüm yolculukları, ekseriyetle hastahe yölcüluklârından uzun sürer, Çünkü: hastanelerin çoğu şehirin içindeyken, mezarlıklar, şehrin ta dışarlarında, kilometrelerce mesafe ( ötededir. Bu itibarla, kendisini otomobille taşımak isti. yen bir"lüks ölü, hayatında olduğu gibi, ölümünde de, israf etmek, böl para harca“ mak imkânlarını bulur, Bununla beraber, hayatında ve ölümünde idaresini bilmekle tanmmış kim- selerin vasiyet mektuplarında şöyle satırlara tesadüf etmek kabildir: “Beni, belediyenin taksili cenaze oto mobili ile götürmenize müsaade ediyo. rum, Arkasından birkaç tane de kira otomobili tutacağınız için, ahbablarımın ce- nazeme MUHAKKAK SURETTE GELMELERİNİ temin edebilirsiniz. Ancak, şurası unutmayın: Taksinin fazla yazmaması için, mezarlığa giden en kestirme yolu tercih ediniz.. Gene görüşürüz.,, Sırası gelmişken (o anlatayım: Bazı kimseler vasiyet yaparken pek patavat. sız ve İstikbali düşünmeden hareket ediyorlar. Teklif ettikleri şeylerin arkada kalanlar tarafından yerine getirilip getirilemiyeceğini veya ne güçlükle getirile- bileceğini hiç göze almıyorlar. Bu cümleden olarak, bir arkadaşım şu hikâyeyi nakletti: — Kâyinpeder ölüm balindeydi. Vakit vakit gözlerini semaya dikiyor ve: “Evlâtlarım! Ben ölürsem, beni öyle bir araba içine koyunuz ki etrafındaki çi. çekler, Lotus çiçekleri olsun. Beni öyle bir mezara koyunuz ki, üzerime dikece- Ziniz taş altın yazılarla süslensin ve kita bemi Abdülhak Hâmid yazsın. Ve son zi. yaretim olarak tabutumu Boğazın öyle bir yerine götürüp getiriniz ki...., Hülâ- sa bizim kainpeder, böyle bir takım, hem tatbiki güç, hem yüzlerce liraya baliğ olacak bir vasiyette bulunuyordu. Düşünün, istediği çiçekleri getirmek için Mr. sıra kadar gitmek lâzım geliyordu... — Ey, ne yaptmız? — Ne yapacağız. Sonradan dediklerini yapamayıp da içerimize hün olmasın diye adamakıllı bir vasiyette bulunmasına meydan vermedik! —N: gibi? i z yuzme Bu, müthiş temennileri kaydettirmek üzere, söze başlar başlamaz. he- men âtıliyor ve elimizle kainpederin ağarnı kapatarak: “Aman, diyorduk. Ölümü yotmayın üzerinize: Dayanamıyoruz!,, Velhasl, son nefesini verinceye kadar ketdisinö ağız içtirmadik. Bize, hiçbir külfet yükliyemeden gitti. Ve cenazesini, bil iz usul ve âdet Üzere: “30 Tirayakaldırıverdik. HİKMET MÜNİR Ingiltere - Htalya Süveyş kanalı iki imparatorluğa biraz dar gelir TPransız gazetelerinden birinin mu- | teyyarelere derhal ateş açtılar"ve İ- habiri Hindistan nesaretinin yüksek | kisin! de serçe gibi avladılar. rütbeli âmirlerinden biriyle yaptığı — Biz bunu bilmiyorduk. bir müldkatı neşrodiyor. Afrikada ve — Biz her şeyi dünyaya bildirme. “Akdenizde İngiliz - İtalyan emelleri. | yiz. Yalnız size şunu söyliyeyim ki e. nin nasıl çarpıştıklarını bir daha gö. | ger günlin birinde bazı fatihler Libya 20 vuran bu mülâkattan bir Kısmını | İle Habeşistanı ayiran toprakları zap. akyoruz:) tetmek isterlerse böyle bir hareketin sw Ona sordum: Kap - Kahire yolunu tahrip etmeden — Acaba İtalyanın Habeşistanda | Yapılamıyacağını bizim çoktan anla . yerleşmesi İngiltereyi ne dereceye kâ. | mış ve hazırlanmış olduğumuzu Ko- dar müteessir eder? layiıkla anlıyacaklardır. — Bundan Fransanm bizden daha Bu sözleri söyledikten sonra diplo- müteessir olması lâzımdır sanırım. | mat gözlerini bana dikti: Zira. Habeşistanm İtalya tarafından — Bununla beraber... . diye devam zaptı müşterek emniyet prensiplerini | etti . İtalyanın Nil nehri menbaların. malivetmiştir. da Habeşistan gibi askerliğe yarar in- — Bunu bir'yana bırakalım. Daha | sanlarla dolu bir yerde bulunduğunu realist konuşalım. Diyorlar ki İtalya | endişe hissetmeden düşünmek müm. Tana gölünde Hikimdir. Ve günün bi- | kün değildir. İyi talim ve terbiye © rinde bu gölün sularma bir başka mec- | dip iyi silâhlarla teçhiz ettikten son- râ verip Nil nehrini kurutinağa ha .| ra bu Habeşlere neler neler yaptırtı. mrlanmaktadır. lamaz! Muhatabim kahkahalarla gülmek. — Ya Süveyş kanalı ten kendini alamâdı: fikriniz nedir? — Saniyede 4000 metro mikâbt a. — Ne gibi? kan bir suyun kesiliyermesi için #ük- — Demek istiyorum ki “İtelyanm sek faşist meclisinin bir ferman: kâ. | karadan Libya ve Habeşistanı birleş. fi gelebilir mi? tirmesi Kahire « Kap İngiliz yolunu — O halde İngilterenin buna mâni | tahrip etmek manasına geliyor. Ya olacağını mı iddia ediyorsunüz? İtalyanm Silyeyşten ( istifadesine ne — Sanırım... Size kısa bir macera | mana vereceksiniz? anlatayım, Bir iki ay evvel iki İtaj- — İngilterenin yanlış bir politika yan tayyaresi Libyadan Habeşletana | takip ettiği meydândadır. Sudan ze, giderken en kestirme yöldan göçmek | rinde Mısir Kra'lığiim hâkimiyetini *stemişlerdi. Halbuki Habeşistan iç | tanımak bizi çok kritik bir vaziyete Libya arasındaki en kestirme yol Su- | sokmuştur. Fakat Süveyş İcin size dandan geçer ve yabancı tavyarelere | yalnız şunu söyliyebillrim. Bu kanal bu yolu kullanmak müsaadesi veril | iki imparatorluğa biraz der gelir. Bu hakkındaki mez, Sudandaki askeri kuvvetler bu © kanaldan iki imparatorluk geçemez. | câr hâkimiyetine isyan edememeleri| ber yıl ağır bir baç vermeğe ve Mu. Ankara meydan muharebeleri... Hüdavendigâr Muradı Sırp asılzadesi Miloş Kapleviç hançerlemişti. Yıldırım Beyazıt da Sırp Prensi Lazarın boynunu vurdurdu... — Yazan: N.N. Tepedelenli — e e Bu Nemuniç hahedanma mensup prensler pek ateşli geylerdi. Kral U- roğu nasil oğlü devirdiyse bu Deçanskiyi de öylece oğlu Duşan devirdi. Duşan Sirp ordularmın Vel, büjdede kazandığı büyük zaferden ba. bâsmın “kâfi derecede istifade etme- yi beceremediğini,, iddia (oetmişti, (1331) Ve tahta çıkar çıkmaz, baki, katen babasından daha başarıcı bir hükümdar olduğunu da fapat etti. Bu hükümdar Nemaniç hanedanının bi. tün siyasi dehasma tevarüs etmiş gi. # biydi. Bu sırada Bizansta bağlamış Olan dahili harplerden, siyasi mücadeleler. den adamakıllı istifade etti. Bizansm birçok geniş eyaletlerini yaptederek Sırp devletinin hudutlarını Tuna ve Sava nehirleri okıyılarından Olemp dağı eteklerine ulaştırdı. Onun ideali 9 Bizansı mahvedip yerinde bir (Sırp. Bizans) imparatorluğu Okurmaktı, 1345 yılı sonbaharında Serezi zaptet. $i ve bir yıl sonra kendisini imparator ilân ederek Üsküpte Serp ve Yunan imparâtörü unvanıyle taç giydi. Ayni günde başmetrepolidini de Sırp patri, gi payesine yükseltmişti. Duşan devri orta çağ Sırp devleti- nin en yüksek devridir. Bü hükümdar yalnız siyaset ve askerlik bakımından GEZİ, ayal sasinda iştimnt ve iel görmüş ve Sırp kültürüne büyük hiz- metelrde bulunmuştur. Bununla bera. ber zaman ve hâdiseler, Duşan'ın kur duğu imparatorluğun içi hiçdedı. şardan görüldüğü kadar sağlamı olma- dığmı ispat etmiştir. Bizanstan zap. tettiği mmtakalarda “yaşiyan halkin ancak bir kısmı Sırptı. Geriye kalan mühim kısım ise ya Yünanlıydı, yahut Yunan kültürünün ve terbiyesinin te- siri altındaydı. Bu halk ancak onun kudreti ve egemenliği yüzünden kımıl- danamıyordu. Vaktaki imparatorluk oğlu ikinci Uroşa intikal etti, impa - Tatorluk derhal inhilâi eğiverdi, bir - çok eyaletler merkezi. idareyi dinle- memeğe, yarı müstakil bir halde ya şamaza başladılar (1350). 13 ve 14 üncü asırlarda Bosna Bosna Bizarsm bir eyaletiydi. On ikinci asrın #onlarma doğtu bu eya- lefi prens Kulin Bizanstan ayırmağa muvaffak olmuş ve saltanat sürmeye başlamıştı. On üçüncü asrın başlan - gıcında Lâtin kilisesi ve papalık der. hal buraya da el atmağa başladr. Papalık buraya da burnumu sok- makta gecikmedi. Lâtin kilisesinin şartları dışında yaşamak istivenlerle mücadeleye başladı. Yani Hırvatis- tanda kullandığı usullörle Boşnakları da eli altına almağa çalıştı. Bunun ilk neticesi Bosnalıların İki partiye ayrıl. maları oldu. Biri papalığm âleti, di. geri papalığın düşmanı olan bu parti. ler gırtlaklaşmıya başalyınca, yine, tıpkı Hırvatistanda olduğu givi Ma, carlar hudutlardan içeriye dalıverdi- Ter. Boşnaklar vatanlarmı büyük bir kahramanlıkla mitdafanya koyuldular, Lâkin pepalığın serveti ve Macer kuv. vetlerinin dehşeti önünde bu mukave. met büyük bir fayda vermedi. Papa- lık Boşnaklara karşı mukaddes cihad ilân etmiş gibiydi; nihayet Macar Kralı Belâ bütün mukavemetleri kira- rak (1245) de Boersyı da Macarista. na İlbak edebildi. Macarlar Bosunyı birkaç parçaya ayırarak yarı müstakil Bosnak prens- lere idare ettirmek istediler, Ve bu | prenslerin birleşip el birliğiyle Ma. sk İİİ e e Si Şa ma NE 18 NİSAN — 1937 İapdla ak Tulüa Dün, Şadi'nin tektar sahneye çıka- cağı haberine ne kadar sevindiğimi Söylemiştim. Buğün onu zemmedecek değilim ama hiç de hoşuma gitmiyen bir sözünü işittim... daha doğrusu o. kuğdum. Cumhuriyet gazetesi müuhir- rirlerinden Kandemir arkadaşımızla konuşurken demiş ki: “Yirmi sene evvel Şehzadebaşında Hisssi Şayia gibi piyeslerle işe başla. dığımız zaman bakiki tiyatroya su, samiş olan halkın o kadar büyük bir alâka ve teveccüihile karşılaşmıştık ki buradaki tuldatorlar gelip: “Artık bik 7e hayat hakki kalmadı, halk sizi se- Yiyor, sizi istiyor,, demişlerdi... Şimdi yazık ki bu zümre yeniden dirilmiş bir vaziyettedir... Tulüatçıları beğenmiyenler, hor gö- Tenler çoktur; fakat bunların çoğu ağızdan kapma hükümleri tekrar et- meği, irfan seviyelerinin yüksekliğine delil sayan zavellılardır. Onların söz. lerine otnuz silkip geçebiliriz. Şadi ise Türk tiyatrosunda - ehemmiyetli bir / simadır; onun sözünü duymamış gibi hareket edemeyiz. Hükmünü yanlış bulunca da cevap vermeğe mecburuz, Şadi'nin: “Bu zümre yeniden diril, miş bir vaziyettedir.; “demesi keşke hakikate uygun olsaydı. Zavallı tujü- atçılar! halleri hi; de parlak değil; çoğu birkaç kuruş için çalışıyorlar. Halktan da, biraz sevgi görseler bile, layık oldukları hürmeti görmüyor- lar. Hele eğebiyatşılarımız!... Şehir tiyatrosunda oynanan en bayağı vod. viller, en tatsız operetleri bile methe- den bulunduğu halde Naşit'ten, Dün. büllü İsmail'den bahsedenpek çıkmı. yor. Naşit, ilk-zamanlardaki lakay- diye rağmen nihayet kendin! münev- şahid ve mümessil olan Yugaslavlar | ver denilen Sl Krah müteveffa 8. H. Piyer 1 Ya Dümbülü İsmail ?u. Gezçi'o, Naşit iğ La çe. pir | *3far kuvvetli değildir; fakat o da için durmadan ca çe er. Bir | güldürmesini bilir... asır böyle geçti. 1353 de Boşnaklar gr Tivritko adlı milliyetperver bir pren. ve ir apar ay A me #in idaresi altında yaşamak saadetine wimesidir; - göm, atçılığa kavuştular. Macarların müzahereti ile ema sr gi yy Amıcaar Ktavan Kotromanicin - verine 9 LALA e br ŞAMİL Gorlara baş üremek old. Fakat tai | renkde pla edin yolülerde, yaver olmadı. Hattâ bir müddet san- Ya — ra kardeşi tahtma göz dikince Macar. Kü Bakalble o iealknan, lardan yardım aradı. (1333) den 1391 iz, . Anani ei değil, yılına: kadar devam eden saltanatı ile | Türkiyenin gündelik yaşamasında ©- bu prens Yugotlavların tarihinde €- lan tul çıkacaktır. Şadi, bir sah. m bulunabilir? Mollâre'in de, > leşerek geniş bir Ülkeye hükmeden diğer bir Yugosalv prensinin yani Ni. kola Altomanoviçi mağlüp edip ülke- sini paylaşmıştır. Bu ülke eski Nema- niç Sırp devletinin mühim bir parça. Bıydr. Tirvitko o zaman Nemaniç aj- lesine de mensup olduğunu hatırladı ve kendisini Mileçevo manastırında Sen Sava'nın mezarı önünde Boşnak. lar ve Sırplar kralı ilân etti (1377). Bir milddet sonra Macar krali Lur- dovik ölüp de Macaristanda dahili mü- cadeleler başlayınca Tirvitko bundan azami İstifade temin etmenin yolunu buldu. Devletini son derece genişletti ve İstiklâlini kazandı. Bundan sonra kral Tirvitkonun do. nanmalar yaptığını, Novi şehrini bina ettiğini ve Zador hariç olmak Üzere bütün sahili zapteylediğini Hmvetla- rm ve Dalmaçyanm da kralr olduğu. nu görüyoruz. Bu devirdedost ve müttefik Yugoalavyanm büyüklük ve şeref devirlerinden biridir. — Ikinci kısım — Sırplar ve Türkler... Türklerin Balkanlârda belirip de ard arda zaferler kazandıkları devir- lerde Sırp. ve Türk kuvvetlerinin ilk karşılaştıkları yer Meriç boyları ol- müustur, Bu devirde Sırplar Balkanla. rm er iyi kılınç kullanan milleti ha Wnde bulunuyorlardı. Türk orduları için bu düşmanla harbelmek büyük bir tecrübeye girmek suretinde tefsir ©- diliyordu. Fakat Hüdavendigâr birin. Uzun esaret ve aynılık yıllarından ve asırlarından sonra, Sırp, Hırvat ve Sloven kabilelerinin o itlihadma ük ah, delfarte'yi unutuyor mu? : Elbette ki Naşit bir Moliğre değil- dir; onunki gibi bir dehagı, ; #rfatır, şairliği yoktur; fakat Moliâre'den konak evveldir. Bizde tiyatroya höves eden şairler, muharrirler İrenkçeden adaptelere kalkacaklarını gidip Na. şit'le çalışsalardı, onunla bersber hal- kım arasında Yaşasalardı, belki daha müsbet bir meticeye varırlardı. Zaten biz on dokuzuncu âsi» sonu ve yirmin. ci asır başlangıcı Fransız muharrirle. ri ile mesgw Olmayıp da Avrupa ti- yatrosurlu kaynaklarından “ öğrensey. dik muharyirlerimiz, tiyatroda yaşa. mıyan adamın bir mi))i tiyatroya baş- langıç olamıyacağını anlarlar ve sah. neye G'k'P tulüatla ise başlarlardı. Biz tulüatın scemillğine, çoçukluğu. na, Ratsille'm, O Heryieu'nün, Ver neyil'ün tiyatrolarındaki o bunaklığı tercih ettik, Onun için bir gey yapa- madık, onun için bir şey yapamıyoruz. Türk tiyatrosunu yaratmak istiyen gir! senin verin tulünttadır; git onu ıslah et, onu kitaba geçir. Avru klasiklerini tulüatta adapte et; o za. man adapte etmenin hakiki manası- nı anlıyacaksın, Göreceksin ki o, ya. ratmanm başlangıcı, ta kendisidir. Nurullah ATAÇ ————— — — rada her istediği anda askeri yardım. da e oldular (1371). n zaptı Bu tarihten sonra Türkler Balkan. larda kökleşmeye, yerleşmeye başladı. lar ve mühtelif istikametlere doğru » ldılar; ci“Murad kral Wukaşini Meriç'muha- | YAY! , rebesinde dehşetli bir inhizama uğrat- H e da 'Türk ohduleri Nişi zaptet- İr, İtiraz edilemez bir zafer kazandı ki bunün neticesinde kral Vukaşinin oğlu kral Marko ve Deyanoviç hane- danı Türk eğemenliği atlma girmeğe, | (Devem edecek) (9) İsle Yahya Kemal ecdadı olan Türklerin idaresi altında beş asir kal mış olan bu şehirde doğmuştur.