goktposuvp > Öueunp 7) 4y :Bupuvp s4 ay z | ğ Up OL : Dursmp :Bupuep U3p9FULp yaunasuap — sop E z : z z ğ ğ g & 2 R B z z Bp z z z Z : MR AN EŞ lak “Yapana dpapğ,, Sopöufina :SEUjğouLa ös “epnd — nd 1SYAOR 70g İ,,DAON * tjgmk AD POE 1890811 ye0X “yapsa değ Istlozud unfoy : XSur& (naz vpejusyo1) > “eyumı) “sumo ysy3urg 9ğrer Ne UL opuozn 1S9N “MOLA my uvpanpn ty» 00 dalomdılinö “d0YDI) “avyou»yoj yoğu amana “dayapyağ aray yynling uya 3 ye *zp9uaydsi dA ON pa 5 1040X9491 9P 10) *amANd suy UT 90 op ON mer “niysor 10 “suoorBarurp 9AYY spyoy oğrel ay Wp a0N “şs24 Ng OPİŞ KyMoG Ma 1g: 40)UpO gri do 1144371070 Pİ 43 SAYAN sosnoy orgad 70 'FUU! PUB sU001-83 o İyi “repeyreyor Moömd opurroruyoğ zı4(Zuç Annd una aopaege ARA LATSUYANAP Saytımsoyeı an şgsyd S0 spp “run; SiyGup 043) 10 Wp) SZpDAOŞUN ıs » SOJÖ :ESM) yepda deres uyar 03 rurzopdoyl0) YOyazı DA YEJS UOLOA CUSUNRUA TUNA eKox yaaçacıyla dayyozu zrurğıpudğo opamp ng zopand To a Iğiyegnıp — 195 :0j0s 9 sösnoY suyruzıy — pu :palıj fiya sar Tunum 'sasyeur eyy — Yoo orsgEy AyEy :“a5 1 Spy onagnd :0snoy “ Tata ng — Wa 1 4oZI1I9NI 1uarısuza apuuazn 49(9W119Y (USA w ma a39$ussıp ıpağuğun 3g taa imodna3 eps a Sruryidek #yunung opzruysusp ng “sip, ro # ON 1Burkar? Kırma ox Yeti np <p YATpaA 201 » popbuasıp den » a40ZIT10NU “a *aoXtrez (sdox rg “15407 49 « eki & Guy yeunit) year (9puyey sui) 1yarısuya (94) 9 Guyana ze) £yayd e oem #nuyayaz (epunsyey eseur) (erer çeyt vreluo yazoya$ Yarin Uire) Brursujaşnz “1130p Enturaşaz uA e ai FREİ re am a e e *. 154 CÜCENİ İki rahip muzaffer bir tavırla biribir- lerine baktılar, Halleri açıkça şunu söy. Tüyorduz — Nhayet! Bu yemeklerin (tadına bakacak, biz de gayertimizin müküâfa- tına kavuşacağız. Hepsini yiyecek değil ya? Elbet de mühim bir kısmı bize ka- Jacak. i Heyhat, rahiplerin sevinci uzun sür. medi, çünkü Pardayan derhal ilâve et- ti: — Mükemmel! Fakat boşuna zahmet | etmişsiniz, çünkü bunlara el ( sürecek değilim. Rahipler teessürlerinden ne yapacak- | larını şaşırdılar ve Botista ciddi bir ta- vırla: ; © — Alay etmeyin. İyisi mi size kolla rmi uzatan bu yumuşak o koltuğa otü- run, — Fakat mademki, size bir şey ye. miyeceğimi söylüyorum... Hiçbir şey, anlıyor musunuz? Zaharyas tatlı bir sesle: — Emir böyledir, dedi. Pardayan ona yan gözle müstehzi bir tavırla: — Bunu zaten söylediniz. Ezberle- diğiniz cümleleri (o bakıyorum çık sık tekrar etmek hastalığına tutuldunuz. Zaharyas saf bir tavırla: — Mademki bu emirdir, diye tektar- Tadı. Botista yalvarmağa başladı: — Oturun mösyö şövalye, bunu hiç olmazsa bizim hatırımız için yapın.. Bü. tün gayretlerimize rağmen mukavemet gösterirseniz, halimiz haraptır. Pardayan onların samim ümitsizlik. lerine acıdı mı? Yoksa, almış oldukları emirleri sonuna kadar ifa ederek başına musallat olacaklarını ve masaya otur- maktan başka çare olmadığını düşündü? baktı ve NOAŞKI Mer ne hal ise, Pardayan alaycı tavrile: — Hadi bakalım öyle (olsun, dedi. Sizin hatırınz için şuraya oturuyorum... Fakat bana bir tek kırıntı bile yedirebi- Mrseniz doğrusu hayret ederim. Ve Pardayan bunları söyliycrek kol- tuğa çöktü ve hiddetle: — Haydi dedi. Cellâtl: wezifenizi yapın bakalım. İki rahip Ona hayret'e baktılar, Hiçbir şey anlamıyorlardı. Gyari ihtiyarı başlarını (o çevirdiler ve bu sözlerin kendilerine ( söylenip söy. Tenmediğini anlamak (istediler, Ve iki si de âyni zamanda, adamcağız kaçırı- yor,, demek istiyorlarmış gibi, gözleri- ni yukarıya kaldırdılar. Pardayan koltuğa oturunca şömine. nin arkasmdan bir orkestra sesi duyul- du ve bazan coşkun bazan da hazin 2- henklerle salonu doldurmağa başladı. Bu musiki, bu çiçekler, bu kokular ve masanın üzerindeki nefis yemekler en sağlam iradeleri bile (sarsacak bir caziheydi. Pardayan, emsalsiz iradesine rağmen, kendisini tutmak için o sarfettiği fev. kalbeşer küvvetten mosmor kesilmişti. Pardayan hükikaten zehirden korku- yor muydu? Hayır! Bundan ket'iyyen korkmuyordu. En müthiş işkencelerle tehdit edilen şövalyenin (o zehüri tercih edeceği muhakkaktı. Zaten kim olsa z€- hiri işkenceye tercih ederdi. Onu korkutan ölümün kendisi değil. di. Bilâkis ölümü bir kurtuluş telâkki ediyordu. Şu halde? Mesele şuydu: Pardayan kendisine has muhakemeyle kral Hanriden üzeri- ne bir vazife aldığını ve bu vazifesini ikmal etmeden evvel ölmeğe kakkı ol. madığını düşünüyordu. İNGİLİZCE DERSİ İNGİLİZCE DERSLER! Kendi kendine 1000 kelime ile (Her hakkı Haber gazetesine aittir) DERS:3O (10 Numaralı “Lokanta,, resmile takip edilecektir) im: Geçen dersin tercümesi Londrada birçok güzel oteller vardır-ve siz hemen daima birinde olmazsa ötekinde oda bulacağınızdan emin olabilirsiniz? Bu dersimizle 10 uncu resim üzerindeki çalışmaları. imiza başlıyacağız. Yalnız, evvelâ, göçen derste bitirdiği, miz (9) uncu resim (Olel) üzerindeki, parçanin törcüme- leyse. telefon edip kendilerin: İNGİLİZCE DERSLERİ — Garson, bu masa (tutulmamış mıdır?) boş mudur? — No sir, it has been reserved by telephone. (Nö sör, it haz bin rizörud bay telefon). “Hatpr bay, onun var olmuş ayrılmış ile telefon.,, — Hayır, bay, boş değil; ayırttılar, “Biz alacağız bu beriki,,; Şu masaya otururuz. — All right then, (ol rayt den,) peki öy! Give me the bill of fare, please, .. We take this one. (wil tök dis van), “Dir bu masa tutulmuş değil, garson?., cüc Ölüm herşeyi temizler derler. Par- dayan öyle düşünmüyordu. Vaadettiği Şeyi yapmamayı — karşısına (çıkan mani ölüm dahi olsa — nefsi için bir şerefsizlik addediyordu. Pardayan, işte böylece, ölmeğe bâkkı | olmadığına karar verdikten sonra, İş- kenceyi zehire tercih ediyordu. Çünkü, zehiri yutunca, derhal öleceği muhak. kaktı, Halbuki işkencede, bir tek kolu kalsa bile, vazifesini yapmak ümidi — azda olsa — mevcuttu, Görüldüğü veçhile Pardayanw makul- du, Fakat bu nevi muhakemeyi mevkii file koymak için, ihtimal * yainız onda mevcut olan, emsalsiz bir i:adeye, 80- ğuk kanlılığa ve cesarete malik olmak icap ederdi. Bütün bunlar uzun uzun düşünülmüş tartılmış ve hüzrenin yalnızlığı içinde takarrür etmişti. Pardayan bir karar daha vermişti ki, oda, Şikodan mektup aldığınm dördün. cü günü kendisine verilen o yemekleri yiyecekti. Niçin dördüncü günü? Şikoya mı gü- veniyordu? Hayır ne Şikoya ne de baş” ka birisine, Pardayan kendisinden başka bir kim. seye güvenecek adamlardan değildi. O- nun müthiş kuvveti, işte kendisine olan bu sarsılmaz itimadından ve böyle teh- Tkeli zamanlarda, soğuk kanlılığını hiç de kaybetmeden düşünceyle hareket et. mesinden ileri geliyordu. » Şiköya güvermiyordu. Fakat Şiko ©- nun elinde bir vasıtaydı, Onun getirece ği bir tek haber, ( söylüyeceği bir tek kelime Pardayan için çok kıymetli ola- bilirdi. Diğer taraftan Şiko yemeklerin ginde zehir bulunduğunu Oo haber ver. mişti. Belki de yanılıyordu. Fakat bel- (Giv mi de bil av för, pis). IN AŞKI ! Jâztmn, artık mesi her marsa sö ör taraftan di temi gelelim. | ise, bahçesi ola. Kapıcı yükünüzü alır, siz de yazıhaneye, memurdan cdanızın numarasını sormağa, anahtarınızı âlmağa gi dersiniz. Sonra asansörle yukarı çıkarsınız. Eğer oleliniz Londranın göbeğinde Dalma, evvelâ büyük bir taşlığa yahut giriş salonu, cağını zannetmem. ra girersiniz. Orada yolcular daima gelip giderler. Birçok otellerde, tabiatile yalak odalarında sıcak ve 80 Zuk su vardır ve eğer hususi banyo yoksa yakında bir çok banyo odaları bulunur. Londra otellerinin büyük şehirlerdeki otellerin ayni olduğunu göreceksiniz. Bununla beraber bir müşkülâta uğramak isfemezse- niz, evvelden bir oda tutmak daha iyidir. Türkçeye çeviriniz. ingilizceye çeviriniz 1 — Bu masa tutulmuş mudur ?—Hayır tutulmamıştır. 2 — Salon elbisesi giymek mecbuti midir? 1 — Are we in a large English town? — Yes, it has, and now we are in this restaurant. 3 — Who are dancing in the far end of the room” — Some guests; 2 — Has your hotel a restaurant? 4 — Do you dance düring (he menl? — No; I don'ü — Yez, we are, Lütfen yemek tistesini vPrin bana, “Verin bana liste yemeğin, lüifen.,, Derslerimize abone olanlarm taksitlerini nisanın - onuntu gününe kadar göndermelerini rica ederiz. 155 — a eğ m yep dört günlük bir mühlet ta. in etmişti. Çünkü, nihayet mukaveme, Yin 2 ir haddi OldUKUNU ve. müsait ee ii pe için, gen tevlit ettiği zaafı v gl ini düşünüyordu © varla zehir tehlikesi daima mevcut, tu, Fakat her n€ ai bu işin bi Jâzımdı. Bu tehlikeye, atıl, birşey yememektekeism. e Espinozanın zehirden ya, başka bir çareye başvurması maahi eldi. Şimdi bu izahatı bırakarak hikg ” yan nihayet masaya otur, ad Botista ile Zaharyas işin halletti » ömürlerinde ve hattâ rüyaya. rına bile göremezlerdi. Bunun için son bir gayretiz ve son sözlerine aldısmadan ve. kalbleri büyük, bir ümitle dolu olduğu halde ona hiz. met etmeğe başladılar. Birisi nazikâne bir tavırla bir şişeyi, ötekisi de diğer şişeyi aldılar va kadeh, teri dzldurdular, Bunu yaparken de, iç- ve nihayet lerini çekiyor, Yalanıy! li liz gideöeğinizi, he yapaca- müşikllâta uğrarsanız Ssiw nereye ğınızı ve vaktinizi nasıl geçireceğinizi söylerler, Yazshanede bulunanlar 'a'ma yardım öderler; Bi Yemek listesini getirin. — Evet, mecburidir. Fi