Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
ANAKKALE MUHAREBESİNDE r"rnermi ile iki gemi veden kahraman üstecip onbaşı se,, tahtelbahirinden başka bu sayede bir duşman tahtelbahirinin ımhasına n%jmkan hazırlamıştı ! Bı Mah M &ç Tu"q Uoj diğer Canakkale müdafaası "“" bir kahramanlık des h.i"k buıg-ıh dost, düşman m'î%et k'mse kalmadı. Lâkin V eda'karlîk sahnelerinin aı"z;ms haline geldiği savaş| "netçik oyıe harikalar ermı sene geç- çevirip de bun- irince insanın bunla- geliyor. 7,5 santi- ftopu ile bir Fransız &ir eden Müstecip Iliğa dayanan ce- ıu“gu de binlercesi bînsıdır. ba-Şmuzı llne get %“llk ;î—%.;"“f'"*ş% * âçık mb ikler dan itibaren Mij t1 gemileri gönder -| Bi ye Biliz öt deh-lZa,ltı iş eden “A 15" j gemisi idi, Lâ ' I. S. Brodie'nin denizaltı gemisi bo- | Urildı, süvarisi de ü de Zabitleri, mu.rette- | | | ar 'N thı Vedemmtı silâhı henüz hl'mqyün bir T &e â?emm'yeh bilinemi- bt iyeti blllnemıyen bui İZaltı #emilerinin fa Biltere bahrıyeqı Borl” ise alıyordu. Oıfıma.nlıI t“'hdiı Öleüse Yeni ve korkunç| & Sek, onun zararları- ıîîâîydlîemen hemen 'tlbq,.h da hllmıyorlar d! oma 15” in muvaffa-| Irmadı; on gün ld&remndeki g TT usand yle 9 ratli muhripleri, deniz altında patlı- HABER — zıkşâm postası 14” markalı diğer bir İngiliz denizaltı gemisi boğazı geçip Mramaraya girme ğe muvaffak oluyordu. Artık vasıta- sızlığını göğsünün ve imanımm kuvve- tiyle telâfiye uğraşan Türkle, vesaiti bol, gemisi bol ve parası bol düşman arasında karada olduğu kadar suların altında da bir boğuşmadır başlamıştı. Öte tarafta Fransızlarla İngilizler arasında bir fedakârlık rekabeti baş - lamıştı. Fransız bahriyesi de, müttefi- kinden aşağı kalmamak için, Marma- raya birçok denizaltı gemisi gönder - meğe kalkıştı ve ilk Fransız denizaltı gemisi “Joub” mayısın birinci günü boğâzı geçmeye davrandı. Lâkin daha boğazı geçemeden görülerek batırıldı. Temmuzun yirmi altısında Mariotte isimli diğer bir Fransız tahtelbahiri ağ | İarrmıza takıldı ve bütün mürettebatı tarafımızdan esir edildi. “E 7” marka- l1 İngiliz denizaltı gemisi de aynı akı- bete uğradı. Lâkin, batırılan birkaç tekneye mu- kabil, birkaç denizaltı gemisi boğazı i| geçmeye muvaffak olmuş ve Marmara da silâhsız Türk kayıklarımı, Şirketi hayriye vapurlarını, nakliyelerini ba- tırıp duruyorlardı, Türk denizcileri vasıta yoksuzluğuna rağmen canlarımnı dişlerine takmışlar, bu yeni düşmanla didinip durmaktan | çekinmiyorlardı ve Marmara denizi de bu vesile ile bin bir kahrâmanlığa, fe- dakârlığa sahne oluyordu. Fransız tahtelba- hirinin seferi ilkteşrinde “Turguoise” - adlı Fransız denizaltı gemisi, Mar- marada silâhsiız Türk gemi- si batırmak ve kolay zaferler elde et- mek ümidinin verdiği neşe içinde yola cıktı ve boğazlara girdi. Hafif yolla boğazın akıntısını geçer- ken, mayınları, maniaları, hulâsa her şeyi hesaba katmış ve öyle yola çıkmış tı. Yalnız hesaba katmadığı tek bir kıymet vardı ki, o da Mehmetciğin yumruğu idi. Fransız gemisinin süva- risi Türkün asri vasıtadan mahrum ol- duğunu biliyordu. Türkün elinde sü- “Müstecip omnba ş”y a isim konma memsımmde bqılumngaze teciler: Merhum Celâl Sahir, M. Zekeriya, Osmanlı ajansı Müdiri Erzurum mebusu Tosun, bir sabit, Çorum mebusu Muhiddin, Matbuüt müdiri Hik- vmet, Velid Ebuzziya, Ağaoğlu Ahmet, Abdullah Zühdü. yan bombalar yoktu. Birkaç torpito ve muhrip Çanakkale ve Karadenizdeki karakol ve akın harekâtma bile kâfi gelmiyordu. Z*“a Trablusgarp ve Bal- kan harplerine iştirak ederek bir hay- li yıpranmiş olan Türk torpitobot ve muhripleri faal hizmet çağlarını çok- tan yaşamış olmalarına rağmen sırf za bitan ve mürettebatmın fedakârlıkları sayesinde iş görebiliyorlardı. Yoksa zengin bir bahriyede bu aşmmış, yIp- ranmış teknelerin işi olamazdı,. Lâkin söylemiş olduğumuz gibi Fran | sız deniz zabitinin hesaba katmamış olduğu bir kıymet, Türkün yumruk kuvveti, iman ve yurd sevgisi kuvveti vardı ki, en umulmadık dakikada bü- yük işler görmüş, düşmanlarının bile hayret ve hürmetini kazanmıştır. İşte Fransız denizaltı gemisinin akıbetin - de büyük bir rol oynıyacak olan bu gö- rünmez kuvvet vazife başında bekli- yor, etrafı kolluyordu: Müstecip on- başı... Müstecip onbağr Akbaş önlerinde namlusu denize çevrilerek tabiye edil- miş minimini bir sahra topunun onba- gısıydı. 7,5 santimetrelik bir sahra tos- pu; yani asrım deniz devlerine karşı bir oyuncak.. Fakat bu topun numara efradı Türk çocuklarıydı ve oyuncâak sayılabilecek bir topun başında Türk çocuğu bulununca iş değişiyordu. O za- man o minimini top büyüyor büyüyor ve dünyalara sığmaz bir hale geliyor- du. Netekim “Turgucise” denizaltı ge- misi işinde de böyle oldu. Fransız tahtelbahiri Akbaş önüne gelmişti ki yanlış bir manevra yüzün- den denizin yüzüne çıkmıya mecbur kalmıştı. Akbaşta ise küçük bir top 7,5 santimetrelik bir sahra topumuz vardı. Bu topun başımda bulunan Müs- tecip onbaşı isminde bir Türk çocuğu çelik bir balığın denizden fırlayıp su- yun yüzüne çıktığmı görünce bunun bir düşman denizaltısı olduğunu anla- dı. Hemen top ateşine başladı. Küçük topumuzun ilk mermisi hedefini bul - muş, kulesinde patlamıştı. Gemi artık denize dalıp kaçamazdı. Bu böylece ilk mermide işi bitmiş demekti. Teslim bayrağı RANSIZLAR şaşırmışlardı. Bu F müddet zarfında Müstecip on- başı kükrüyordu: — Doldur... — Hazır.. -— ÂAteş!. Ve sahra topumuzun savurdugu gül! leler biribiri peşi sıra Fransız denizal- tı gemisinin bordasında, güvertesinde | infilâk ediyor, Turkuazın müterrebatı- na göz açtırmıyordu. Nihayet Turkuazın süvarisi bu ölüm saçan Türk topuna fazla dayanamıya- cağını anladı ve beyhude yere mürette batını kırdırmamak için beyaz bayra-| gğını göstererek teslim oldu. ; Türkün tek topu karşısında mağrur Fransız bandırası arya edilmiş ve bir. Türk onbaşısı memleketine koca bir| denizaltı gemisi kazandırmış oluyordu. “Turguoise” yedeğe almarak İstan- bula getirildi ve havuza alımnarak yva - raları kzpatılıp tamir edildikten son-! ra nurlu Türk sancafı altında o za-' manki deniz kuvvetlerimize ilhak olun-| du. Tek bir sahra topu ile koca bir de—i nizaltı gemisi zaptetmis olan “Müste- | cip onbaşı”" nım mübarek ismi bu deniz| altı gemisine verildi. B Yakın tarihimizin şanlı Menkibeleri OLDLLLI t e : D Ni W”Mlyl ük mermi ile “Turs guoise” w kulesini tahrip etmek su- retiyle iki düşmanı iki gemisinden mahrum bırakan - Müstecip onbaşı (Nişan sandalyesinde otunan ) Yazan: A. Cemalettin Aynı taşla vurulan öteki kuş İHAN harbinde bütün muharip C devletler içinde bir düşman de- nizaltı gemisini esir almıya mu- vaffak olan biricik kara topçusu bir Türktür. Hal buki Müstecip onbaşı savurduğu gülle- lerle memleketine bir denizaltı gemisi hediye etmek ve 'Türk ordusuna şanlı bir muvaffakıyt kazandırmakla kalma dı. Koca Türk çocuğu kelimenin tam manasiyle ve en şümullü manasiyle bir taşla iki kuş vurmuş oldu ve Türk topçusunun birinci muvaffakıyeti düş- mana ikinci bir denizaltı gemisi daha kaybettirdi. Bakınız nasıl: Sabık “Turguoise” ve lâhik “Müste- cip onbaşı” Türk topcu onbaşısının gül leleri altında bunalrp teslim olduğu za- man gemi zabitleri telâş ve hercümere içinde gizli işaret ve talimat defterleri- ni imhaya vakit bulamamışlar, bunlar, askeri makamlarımızm eline geçmişti, Bu talimatta “Turguois” m muay- yen bir gün ve saatte Marmara deni« zinde İngilizlerin “E 20” işaretli deniz altı gemisiyle buluşması ve ona bazı şifahi talimat ve malzeme vermesi de yazılıydı. Bu mahrem talimat Türk de nizcilerinin elinde büyük bir kıymef olacaktı. “E 21” Marmara denizinde silâhsrr Türk yenkenlilerini, Şirketihayriye va- purlarını kasıp kavuruyordu. Bu cür- etli düşman denizaltı gemisini Marmas ranm mavi sularına gömmek düşünül- dü. Bunun için de “Turguoise” m esa- reti gizli tutularak muayyen günde randevuya Fransız denizaltı gemisi ye- rine o aralık İstanbula gelmiş olan Alman denizaltı gemilerinden birisini göndermek kifayet edecekti. Marmarada düş- man randevusu U plân derhal mevkii fiile konul du ve randevu günü İngiliz de- nizaltı gemis'ni karşılamak üzere Al- manların “U. B. 10” denizaltı gemisi muayyen mahalle gönderildi. Çanakkale dışındaki âmiralinden al- mış olduğu telsiz üzerine randevu gü- nü “E 20" Fransız denizaltı gemisile buluşmıya koşarken kendini bekliyen feci akıbeti hatır ve hayalinden bile geçirmiyordu. “E. 20” muüayyn noktaya yaklaştı, yaklaştı.. Ve kendisini deniz üstünde bir deniz altı gemisinin hakikaten bek- lemekte olduğunu gördü. (Devamı 10 üncice)