TNN oTD UogğuuM öp FA Mp #aPUŞN Op UNIX Gap Uoguuy up “LA WP JdapUŞM Op 0 iLuyeyeyi UYE (0) "yp Yasums :Lreyeueul uçu (g “Tu if, UEDÇON, "Urusogna “wyug :LrepVUYU Uru CW 1 EH 1 SSH vava v EA 49p WAN Xp Uogguy op YA Mp d v va AK xoyar epg unğnooğ O Uuuuy unğno03 Xoyay uag ON nİn90) YONE x#n905 41905 YON gd 9pLo1m0) Yay #uuy 9 4n00ğ a DpUM Bp NUN dp UGYUM dp Japury op »3n005 Ookonuy a) 1 EH 84 mes T ys A WU TL SRYeA 5919 “TI BA uya 1 nn eye BA OP ÇAT NK OE “izgi BA £egvg yg (Ay) *efeg 4 aa (gır) “draegeg 14 (10) “egea 1g (1) Srepsue aynın avuşo NN 9 yin ara pury uy9 puşy iu pür ue Ya) 4tpol4og yiisuz Op uopurez PUNK sopuyy sue PEY uya “AT özay Gl AT EŞYA USUŞe TAT payı wouroM “TE deyyuyy SAM “TL SAYMA Uü)o6 YUİ Gapuyyı Good “TI doyan A ÇT SOYMA 96 TT Pu wee Bi ; TA WP “AT A WP “TI uogsuy sp SnvA WP “HI #GTUY p g 13 MDA Sp uogruy Wp UYUN OPDNONUN Neg p uşrojajsı ua sop Uogvuy Wap 92 dpi dop PUNK Op RAN Pp PUJY sep Pur Wap pay sep a sopuçy sop TON MI EULTUJYOR TEY tuna Opr) — 7 uyuyzoprunaa öftrey Ön pyappoynuz uşeysşsı yoyue ununa “TPE OygsOAYI, (U) ag vueyuos vurup sy youn £ uye ipa sayıya Epi ieloy YOpoN PIN aıpıaığ pruyoyriu) yav uollunu op yızsey uycLoyluu, yiey uokdenu ise) uwfrumys (upon pp öpülür Jrey Irepes :yuu&) Yavyum OpuLayrurao A Uyg 914 (9) nuos 1g13 (aavuyı 2x1) —T #ardnk yozoype sayı Cu) Aa wEeİ “yeonuyıguao 74 HORTLIYAN FAUSTA mekte mana yoktur. Beni çirkin ve gü- lünç bir vaziyette görmiyceeeğinizden €- inin olarak rahat rahat burada durabi- lirsiniz, Biraz sonra #traftan, alaylı kahkaha. Jar yükselecektir, fakat bu kahkahaları, onlar değil siz atacaksınız. — Mösyö dö Pardayan o cesaret ve kuvvetinize itimadımız var, Fakat nc olur ne olmaz burada bekliyecek ve ne icap ederse birtek (oişaretiniz Üzerine harekete geçeceğiz. Pardayan, nazik ve samimi bir se- imla üç vatandaşından ayrılarak yürü- meğe başladı. Birdenbire, arkasından, topuklarına basıldığını hissetti. Ve ayni (Ozamanda bütün ağızlardan kahkahalar yükseldi. Pardayan bir hamlede geri (Odönerek Barba Rojayı gördü. Dev cüsseli adam, Şövalyenin topuklarma istiyerek basmış! tr. Fakat etraftan yükselen kahkahalar ona bir Fikir telkin etmiş olacak ki, al. nma vurdu ve: — Ok! diye merildandı, nihayet bul dum!.. Şimdi biraz eğlenelim. Pardayan adama bakarak, soğuk ve manalı bir tebessümle güldü. Barba Ro- ja bu bakışa gözünü kırpmadan muka. bele etti ve dudaklarında nefislerine i- timat eden adamlara mahsus bir tebes- süm belirdi. , Pardayan tatlı bir sesle: — Affedersiniz mösyö, ayağınızı a. cıtmadım ya?.. Diye sordu ve tekrar yilrümeğe baş- Yadı, Bu esnada kralın kabul salonu ka- pısınm önünden geçiyordu. Yan gözle aralık duran kapıya baktı ve dudakla. nda çok manalt bir tebessüm okundu: Hemen akabinde, Barba Roja üst üm te topuklarına bastr. Pardayan ayni mahcup ve sevimli tav rile döndü; — Mösyö, dedi, bana (muhakkak ki patavatsız bir adam nâzarile bakacaksı- mız. İki defadır ayağınızı — attıyorum.. Fakat tekrar affınızı rica ederim. Ve bunları söyledikten sonra tekrar yürmek istediyse de Barba Roja kuv. vetli pençesile onu omuzundan yakala- dı. Pardayan bu elin ağırkfı altında yere kadar çöktü. Barba Roja Pardayanı taımış olsay- dı, muhakkak ki bu çöküş onu hayrette bırakacaktı. Fakat Barba Roja Pardayz. t tanımıyordu ve müthiş kuvveti saye- sinde onu yere çökerttiğini zannetmek gailetinde bulundu. Ve sonra zayıf ra- kibini doğrultarak iletiye (doğru itti. Pardayanda yere yuvarlanmaktan ken. disini zorla kurtarmış gibi bir hareket yaptı. Bütün koridordan yükselen kabkaha- lar ve alkış tufanı, kap: aralığında du- zan Filipin kulaklarında tatlı bir ahenk uyandırdı ve yüzünde (kindar ve ayni zamanda mes'ut bir tebessüm belirdi. Pardayan omuzunu oğuşturmağa baş Jadı ve #deta yalvarır gibi bir sesle ve bir nevi takdirle: — Aman mösyö ne müthiş kollarınız var, Az daha omuz kemiklerimi kıracak. imiz. Bu sözler, etraftan yükselen alkış ve kahkahaları büsbütün şiddetlendirdi. Barba Roja biraz ötede duran teşri- fet memürunu yanına çağırdı ve elinde ki bastonu alarak yerden bir metre yük- seklikte ufkt bir vaziyette tuttu ve emir verdi: — Bü bastonu bu vaziyette tutunuz! Ve sonra Pardayana dönerek o alaylı bir sesle; Tum'isuna VONYM'IY y48aisudd VONYNIV ALMANCA DERSİ 7 DERSLERİ Kendi kendine 1090 kelime ile DERS: (2 Numaralı Şnayder ailesi resmiyle takip edilecestir,Y ALMANCA (Mer bakku Haber Gazetesine aittir) Geçen dersteki Almancaları şu şekilde Türkçeye çeviri” niz ve yaptıklarınızı karşılaştırınız: # vaucht die GroBvater? — E ALMANCA DERSLERİ Türkçeye çeviriniz ren dem Zimmer. Pjeife. — Was sehreibt der Vater? — Einen Brief. Göste, — Wen sehen die Kinder? — Sle sehen dis Tante. — Wen #öhen die Eltem ? — Die Eltem sehen dis — Wem gehören die Stühle? — Die Stühle gehö- — Was raucht der si E 35 z a 1 öz .w 25 83 ir. gi b İş iy ös ağ as ağ a: — Ğ kçe cümlelerin de almancaları şunlardır: , Beliga ve Lilli onunkız yeğenleridirler. — (8) Karl (kendi) amca oğlunu selâmlıyor. — (9) Lili (kendi) amoa kızını selimlıyor. — (10) Anne görümcesinin elini (4) İşte tekrar (yine) salondayız. — (2) Misafirler de- min geldi. — (3) Onlar akşamı Şnayder ailesinin yanında (nezdinde) geçirmek istiyorlar, — (4) Beyan Rihter, ba- — (6) Kocası çocukların amcasıdır. — (7) Karl onun yan Şnayderin görümcesidir. — (0) O, çocuklarım halası- ge ) AU haha An Teallememten (1) Kim gelmiştir? (2) Hizmetçi kız kapıyı açıyor. ( Almancaya çeviriniz Honal avata bArreeleri SAN hen, der GroBvâter steke*t aueh. (4) Nur die Gromutter ist sitzen geblieben. (5) Die Kinder sind besonders er- #reut, (6) Die andere Petsonen sind auch froh. (7) Sie drüleken einander die Hinde. (8) Der Schwiegersohn begrüsst seinen Vater, (9) Diese Kinder sind die Enke kinder des GroBvaters. (10) Wessen Güste sind angekom- HORTLIYAN FAUSTA — — Mösyö, dedi, bu baştonun üzerin. den atlayacağın:za dâir bahse girişirim. Pardayan şaşırmış gibi bir tavır takın dı: — Bu bastonun izerinden mi,? aman — Umit ederim ki böyle basit bir şey için bana bahsimi kaybettirmezsiniz. Pardayan ayni tavırla: — Hakikaten basit bir şeyi.. Barba Roja, Pardayana doğru bir a- “dım attı ve yüzündeki vahşi tebessümi- Ie beraber tehditkâr bir şekilde; — Atlayın mösyö! $övalyenin bu mütereddit ve gülünç vasiyeti etraftaki sevinç ve alayı sor rad deye getirdi, herkes istihza ile ve etra. fı güldürmek için yüksek sesle © bahse girişmeğe kalktı: — Atlar canım, ne diye atlamasın? — İmkân: yok atlayamaz! — On altma karşı yüz altm © bahse girerim ki atlyacak! — Bahsini kabul ediyorum.. 5821. — Canım atlamıyacaktır, zaten atla- mak istese de atlayamar! Barba Roja ayni tehditkâr sesile em- retü: — Atlaymız mösyö! Pardayan, âdeta mahcup ve korkak bir sesle sordu: — Ya atlamazsam mösyö? Barba Roja elini kıltcma uzatarak ce. vap verdi: — O zaman bununla dürterim. Pardayanm yüzünde tasvir tasavvur edilemiyecek bir sevinç okundu: — Oh!, nihayet istediğim oldu, diye mırıldandı. Ve ayni zamanda yıldırım süratile kılıcını çekti; Saraym koridorunda ve kralın odası yanında bir düçlle.,. Bu şimdiye kadar görülmemiş ve hattâ akla bile gelmiye- cek bir şeydi. Böyle bir şeye ancak Bar. ba Roja gibi, xralın en yakın adan saret edebilirdi. Kralm dev cüsseli muhafız ve e ri yalnız? kuvvetile değil, (o İsp en iyi dücllecusu olarak da, şöbi sanmıştı. Binaenaleyh etraftakiler münazaanın Barba Roja lehine bil ğinden kat'iyyen emin olarak, sü”) şinde zavallı ccnebinin kaç saniye oynatabileceğini seyre koyuldular. Filip de, müstehzi bir tavırla, duğu yerden bu düelloyu seyrediy oda, maiyeti gibi, Pardayanın © olduğu korkaklık rolünü hakikat derek, dev muhalızımın küstah Frarj lâyık olduğu dersi vereceğinden bulurmuyordu. Bastonu elinde tutan teşrilat men bu vaziyet karşısında kenara çeki istediyse de Barba Roja emin bir * — Yerinizden ayrılmayın, mösyö di atlayacak, Teşrifat memuru da gülerek y€ kaldı. İki rakip, etraflarını alan seyirci beri içinde kılıçlarını kaldırdılar. fki hareket. İki madeni ses. O dar.. Barba Rojanın kılıcı, tahammül mez gizli bir kuvvetin teğirile ©“ fırlıyarak, gözleri hayretten | fır! seyirci çenberinin arasına düşmü Pardayan soğuk ve sakin bir emir verdi: — Kılıcıtızı kaldırın mösyö. Fakat bu emre lüzum bile yo#”| çünkü dev adam, zaten © deli gibi cının arkasından atıldı ve yerden durarak tekrar rakibine saldırdı. Gi biraz evvelki kazanın bir yanlışlık “ olduğuna ket'iyetle emindi. Fakat kılıç, bu defa daha mütbif kuvvetle elinden fırlayıp mermer