Di Yazan: A. Cemalettin Saracoğlu “Demirhisar,,ın heyecanlı sergüzeştleri “Nikolâyef,, limanına baskın yapılması kararlaşınca “ Demirhisar , Marmarada manevraya buşladı Türk denizcileri, oAlmanlarn bol vesait icinde yetişmiş olması do! layısiyle bilgili sandıkları bu silâh ar- kadaşına elden gelen misafirperverlir| ği göstermekle beraber, onun fikir feri (Demirhi İmislerdi tar. Oğlu. Hasan, bunu nihayet kegfedi. yanii ve maksad hi | 1 ktır. Böylelikle ve mütalealarını da dikkatle dinliyor-| e e <> e miz ia EM e, NM pis Me ner Lİ Tadekâm. Müslüman da ol ardı. z e BİP A a gel şiş Can, e manlarm içine görelim. Onlardan inti-| matlarını büsbütün kazanı Alman yüzbaşısı “Demirhizar,, | Sin ZİYA LR Se Ep A ACARA İİ gayi eri sulandı: kam alalım... larını gün geçtikçe öğreniri€ e ın manevra kabiliyetinden bahsetmişi lâhare göreceğimiz bu Alman bahri-| |" Ah, oğul, oğul! - dedi, < Benim) Bus #hdettik, evlâdim. satımı buldukça dindaşlarımiS, ve muayyen bir noktaya hücum için çok elverişli gördüğü bu küçük tor - pitobotla münasip bir zamanda Ka “| radenizde Ruslarm (Nikolayef) İi- manma bir baskın yapılarak limanda bulacağı Rus harp gemilerini torpi */ tolamak fikrinde bulunduğunu söy” İemişti... torpito gedikli namzedi (Hardin) ile makine gedikli namzedi (Hardin) ze,, ve Fon (Fiks) in emirberi (Pil lapgis) ismindeki Alman bahriye yelilerinin o mMüvasalatından sonra (Demirhisar) o Çanakkalede birkaç gün vaziyete intizar etti ve hücumun icrası kararlaştırılarak bu hususta fi- lo kumandanından da emir alınınca edi hazırlıkların yapılmasma o baş- Mzcera ve aşk romanı Yazan: EZDİ Ayakları onu Kaptanpaşa konağının önül kadar getirmişti. Bunun deruni bir manasi olacağını düşünerek kapıya doğru yürüdü, na teşebbüs de'ettim. Fakat olamadım. Meseleyi ağabeyi Geçen tefrikaların bülâsası: Mariyn isminde hir kadm», on beş yaş tarında esir düşmüş, adı Hidayet olmuş, Mümüman terbiyesi almış, tam bir İstan! bul mahalle kadmı büline © gelmiştir. Pakat, kat'iyen katolikliğini unutma muş, hissiyatını şimdi otuz yaşmda bu lunân “oğluna bile belli etmeksizin, bris| Hiyan elçiliklere ctsusluk edip. durmuş! macramı bilsen, bana hak verirdin.. Ben hissiz bir kadm değilim.. Belki de çok hisliyim... Bu işleri onun için yap- tım.. : — Fakat düşün: Babam... babam.. — Öyle ama, büyük baban? —? — Yanl, benim babam... Onu hiç dü- sil güç olanı göze al, Mariya! diye tel- kinde bulundu, Bir Türkü öldürmekten ne çıkar? Onlar, bizim gözlerimizin ö- ninde koskoca donanmaımızı yaktılar. Ordularımizi perişan ettiler. Annemiz, babamız gitti. Ve biz, esarete düştük... Biz de intiksmımızı ayni surette onlar.' dan almslıyız... Her şeye ketlanalım.! — Ah anne... Ah anne - ne diyeyim, bilmiyorum... Yerler yarılsın da içine! gireyim, Artık senin yüzüne nası) ba:| kabileceğim? Artık, kendi vicdanımın #eslerini nasıl âindirebileceğim ? ! — Bu hâdiseye karşı tamamiyle bi- taraf kalmalısın, oğlum. Çünkü, senin yarm babandan, öteki yarın da benden ğım vakit,'o, bana mı, sen kız? Bundan dahâ dedi ki: wi bulunur mu? Türkler vi 4 eti düşkündürler. O herif, senin evlâdı olduğunu öğrenince mez sana bağlanacaktır. > lettaşlarımıza yardım ederiz ” le maksadımız da hâsıl onlre Peki ve g — Evet, sen, oğlum... dim ya: Yegâne vahim ve fım, senin mevendiyetindir. seni taşıdığım zamanlar 780. babana karşı kin beslediği? — Peki ben?... Za . We Bitaraf kal. Farzet ki, bu otuz! de seymiyeceğimi düşünüyorÜ. SAVAŞ “DEMİRHİSAR,,, IN SON şünmüyorsun., Büyük baban öldürül -İ sene zarfında nasıl hiabir şey igitme -| kat in e hisle DEMEK TÜRK Ji an Me Sİ 18“) dinse, görmedin ve farketmedinse, ge| çinde değişiverdi. Hakkında ? TUVALETİ , baban benim için tamamiyle ya- ne de öylesin... bir mubabbet beslemeğe b8 Savaş mevzubahis olur da Türk yerinde durur mu? Dedelerinin “plâv! dan dönenin kaşığı kırılsın!,, dediği (Demirhisar) daha İstanbulda iken geminin müteharrik direği ile! sair fazla eşya bottan çıkarılmıştı. Lâkin uzun müddet denizde ka- bancıydı. Babamm, anbemin katili o - dur... Onların cesedi önünde, haç çi - kardım... Son nefesini veren babama yetnin ettim: “Katilinden intikamını alacağım!” dedim. Neyleyim ki, katil Biçare Hasan: — Kâbil mi?.. Kabil m1?.. yordu. Eski bir ;tiyatla, bu elim anında, an) pesinin boynuna sarıldı: - diye inli- na hislerim galebe tasavvurlarımdan bile v: “Nekadar olsa, evlâd sıdır, evlâdımın milletidir! dum: çaldı Şam b ir m görür ei e | camel dn bone Güç pm #mütaleasmı coşkun bir sevinç ve bü-| işaret vesaire için ihtiyat “bir direk) | — Hemen öldürseydin.. Böyle aile) sonra, dehşetle geriledi; şefkat ve mu-| ritbeler kaz, şti. Tam yük bir memnuniyetle karşıladılar. Esasen onları da arzu ve emek bulundurulması düşünüldü © ve Ça- nakkalede bulunmakta olan “Hamit kurduktan, çoluk çocuk sahibi olduk - tan sonra yapılır geyler mi bunlar? Beni düşünmedin... habbet pmarı olarak görmeye alıştığı kadınm gözlerinin içine dehşetle bak- vazifesini yapıyordu... Akım fr ti: “Evlâdını gene sev, zars” leri burdan başka bir şey değildi. Lâ- e a direği alaban| “Oğan. a A siki kala mil üpin kat babanm ve anan in ve pidm Tük mile Alım mesi ri ür işi kalıyordu. Gemi) Yun faket diğer taraftan, babam ve) — Senin baban da benim babamın) buğurt" Evvel, seni, gzl Şimi kömür işi kalıy z “İ annem var... Ağabeyim var.. Dayın| katiliydi.. Ve benim annemin katili di-! yaristi; , i Eiki küçük vesbu” itibarla o kömürlükleri- yan yetiştirmek. m Sim Bn kardı. Zira onlar yavaş yavaş anlıyor -| lardı ki Fon “Firks, in bu hücumdan maksadı, kendisine bir harp gemisini! teslim ve emanet etmiş olan Türk bahriyesinin' milli hedeflerinden zi - yade kendini «östermek, ismini i- şittirmektir. Maamafih onlarm da en aziz emelleri döğüş mek, batırmak veya batmak olduğu » nden o gemide bir ikilik ihdas etme- mek için Almanm hakiki maksadmı anlamamış gibi davranmışlar ve Rus Timanma hücum fikrini benimsemiş - lerdi. Zaten Alman torpitobotun bil. fül süvarisi idi, nin istiap hacmi de mahdut idi. Hal- buki uzun bir sefer için her şeyden evvel fazla kömüre ihtiyaç vardı. (Devamı var) benden büyüktü, biliyorsun. Sen, onun ancak son zamanlarına yetiştin... » Beni Götenberg mırıldandı: “Desene beni de tuzağa düşürdüler Elektrik cereyanı içinde mahpus kaldıkı!,, yorum sana... Benim ona karşı kinim, İ iki katlı oldu... Ve, o, bir gecelik gönül! eğlencesinden sonra benim karnıma se- ni bırakıp sefere çıktı. Ondan enfret etmiştim.. Seni düşürmek istedim. Bu- iskender F. Sertelli — G1 — na da asılamak istedim. F papas olmasına rağmen, bur? du: “Deli misin sen? Çocuğü iz değildir. Hem de müslüm tinde bulunan bir mahveder vallahi... gül, bu derece ilerleltiğimiz mahvolur... Bak, çocuğun olsun, Sen yapcakişıırı onu da yaparsın.” diyordu.F'i Beni diğer papaslarla da di. Artık, gemilerimize dair.” çocuğam 7 Bizler bir” aldığım malümatı, sıcağı s1 beyine yetiştiriyordum. O dı len yerlere malümat veriyor” yet, o öldü.. Bu sefer de geçtim... Fakat, masa örüy” # . çi) hiebiri sefil niyetlerle değil “ahi vivi din ve milliyet meri — Baygm bir halde yatıyor.. Bacak-, ni aç! Burasını bar mı sandın? Yoksa Almanların her nedense yenilmez larmın kıvrılışına bakılırsa, elektrik “pito kısmına, bir tanesi de ihtiyat ol- bir asker olduğuna iman etmiş olan © zamanki baş kumandan her şeyde olduğu gibi harp gemilerimizin sevki ve idaresinde de Almanlara büyük bir mevki veriyordu. Hani sonradan görme ve e asil ve gün görmüş bir ailenin başma geçirmek gibi bir şey... (Nikolayef) lmanma hücum fikri takarrür ettikten sonra “Demirhisar, yapmak torpito veen daht tecrübeleri görmek üzere Mar maraya çıktı ve birçok kömür sarfet- t. Nihayet bu tecrübe ve manevra- lar da bitti ve 330 senesi şubatmm ön sekizinci günü “Demirhisar,, bü- tün hazırlıklarını bitirmişti. O aralık İngiliz - Fransız müttefik kuvvetleri- nin Çanakkale hücumu da başlamış olduğundan Karadenizde bir Rus İi- manna bir hücum ör yar de ise Çanakkale önüne gelmiş ol müttefiklerin deniz Kvveirine! ii beskm yapılması tercih edilerek tor- pitobot Çanakkaleye hareket etti. “Demirhisar,, m Çanakkaleye ha- reketinden evvel “Nümunei Hami- yet,, torpitobot muhribinin birçok! defalar tecrübe edilerek rezülalarmın! yim! — Tıpkı şimdi benim başıma geldiği| | — Doğru, Berlinin iki meşhur zabıta) menin memnu olduğunu V muntazam bulunduğuna kanaat ha) ( Götenberg muavinini ayılkmağa çak. | gibi. memurunu kafese koyacak kadar dira.| Hem ölmek?... Ölmekle bu 8 8il edince üç torpitosundan ikisi ton) SYord — Evet. Hem sade kapılar değil.) yet ve kabiliyet sahibi. mezdi,. Be insanın anneni bile çarpmışa benziyor.. Gütenberg vaziyeti tehlikeli görünce, derhal aşağıya inip polislerden birine; (Muavinimi hemen hastahaneye kal dırm!) diyecekti. Tavan arasımdan geri- ye dönmek istedi. Elini demir parmak- irki kapıya uzattı.. Ve birden yıldırım çarpmış gibi sarsılarak iki metre arkaya devrildi, Gütenbergin ellerine ve ellerinden bü- tün vücuduna şiddetli bir elektrik cere- yanı çarpmıştı. Polis hafiyesi biraz sonra kendini top- layarak, düştüğü yerden fırlayıp kalk- tr... — Şimdi ne yapmalı?.. Pencerelere koştu.. Parmağının ucile parmaklıklara dokundu. — Her tarafa elektrik cereyanı ver- mişler.. Ve geriye çekilerek düşünmeğe başla» — Ben buraya girerken kapıda cere- yan yotku. Demek ki burada, benim yu- karıya çıktığımı gözetliyen ve yakından takip eden biri var. Alacağın olsun se nin! Muavininin yanına sokuldu: — Her şeyden önce seni diriltmeli- İlk önce bileklerini, dizlerini, baldır. larını oğuşturdu. Burnuna amonyak koklattı.. — Çapkın mektepli. Haydi, gözleri! evinde scak yatağında mr yatıyorsun?| geldiniz buraya.? Genç polis haliyesi, amonyak kokcu-; su genizlerine yayılmca birdenbire göz- lerini açtı.. Birkaç kere ardı sıra aksır. dı. Ve; — Ustat.. sen misin? Diye homurdandı. Götenberg sevinçle başını salladı: — Görüyor musun?. Karşındayım işte... Meşhur polis hafiyesi, muavininin o- muzlarını iki eliyle döver gihi oğuyor- du. Delikanlının epeyce canr yanmış o. lacak ki, birden silkinip doğruldu: — Başıma neler geldi bilseniz?. — Haydi, anlat bakalım! Sabırsızlık- la seni dinliyorum. Polis muavini bir daha © aksırdı. ve kendine geldikten sonra; — Bekle dinle, Üstadım! dedi. Burası tahminimizden çok fazla meş'um ve teh- likeli bir yerdir. Hanya şu beni evinde bir facia var diye müdüriyetten alıp gö. türen çocuk yok mu? — Ey, ne oldu o çocuk?., — Beni buraya kadar getisdi, Biz lo- kantanın bekçisiyiz, dedi. Beni buraya kadar çıkardı. Fakat, birdenbire tavan arası kapısının kendiliğinden kapandığı nı gördüm. Burada mahbus kalmıştım. Pencereler de kapalı. Her taraf elektrik! cereyanı içinde. Götenberg hayretle muavininin yüzü- ne baktı: — Sersemliğin hâlâ geçmemiş galiba!| Beni telefonla buraya oçağıran sen de. ğil misin? | Genç polis hafiyesi hafızasını yokla- | dı: — Vajlahi böyle bir şey hatırlamıyo- rum. Hemben buradan size nasl tele. fon edebilirdim..? Görüyorsunuz ki, bu- rada telefona benzer bir şey yok. Götenberg hiddetinden yumruklarını sıkıyordu. — Desene beni de tuzağa düşürdüler. Fakat, telefondaki ses, senin sesine çok benziyordu! Hiç şüpkelenmedim., Beni çağırdığın zaman, hemen geliyorum di- ye cevap vermiştim. — Seni onlar çağırmışlar, O üstadım! Benim, namusumla. temin ederim, bir şeyden haberim yok. — Peki.. O çozuk nerede? — Buraya kadar birlikte çıkmıştık.. Bana, (annemi öldürmüşler!) diyor ve mütemadiyen hıçkırarak ağlıyordu, Ben bir çocuğun yalandan bu kadar güzel ağlamasına hâlâ şaşıyorum doğrusu. — İşte tam polis hafiyesi olacak bir! çocuk.. — Bu teşkilitm çok geniş olduğunu, bizi hâlâ burada takip ettiklerini sanr- — Garip şey! Demek en mühim ve) yorum. gizli teşkilât burada. (Fakat, siz nasil (Devamı var) lan ailemi düsünerek.. — Bir vanda annem... Bir bam... Fakat milliyetim, gidi” a mm tarafda! — Anne, abbadan daha , oğlum... İnsan, başı sikisme bacığım!” demez. “of anh Hem, baban daima ben büyüttüm... — Büyütmez olsaydın dâ; ri görmeseydim.. Babam, e0 he altında kald. Casus gibi İ“ Ve sen, buna karşı lâks“ di... Her hahaseti tertip — Oğlum. — Bırak, birak. — Nereye gidiyorsun .. — Biraz sokağa çıkaca ği alacağım... Dolasıp yapacağıma dair kararımı © Ta vereceğim... Hasan, annesinin mesine rağmen, sokağa fo lerce tenha yollarda dolasti Bütün benliğini altüst ceradan sonra, artık y8s' temivordu. Fakat intihar? B di. Çünkü Hasan, dini bül seferde) ettiğin düşüne mâni gir imandı ve dinde kendi könü bis, bir din düsmanı mel'aret mutlaka kendine dö © olacaktı şüphesiz... oldukt (Dev ü