4 Üç yağız at'tarafından çeki len kezak, ovayı örten beyaz halı üstünde kayıyordu. Kızağı #iren on altı yaşlarındaki çocuk, Kir elinde dizginler, öbür elinde Jamçı, atlarına cesaret vermek ilin durmadan bağırıyordu. Genç Memiş, yüzünde endişe, tavrı biraz ürkek, gözlerini uf ia dikmiş bir balde kızağın iinde ayakta duruyordu. — Vakit geç olmadan, diye © mırıldanıyordu, topal Yunusun damına varabilsem. Tekrar kamçısını şaklatarak atlarının koşmasına yeni bir biz verdi. Memiş bütün arkadaşla : rının selâmeti namına çok tehli- * — keli bir işe girişmişti Karsın köy lerinden birinde oturuyordu, ve köy halkanın geçimi tarlalardan aldkıları mahsulden ibaretti. Bu sene mahsul eski senelere naza- san daha iyi idi, b sert olaca- Bi anlaşılan kış da korkusuz karşılanmıştı. Günler sadece ev işleriyle meşgul olmakla geçiyor. her evin halkı uzun saatleri, en ihtiyarın etrafında toplanarak 0- Dün başından geçen €n mühim vakalarını dinlemekle geçirirler - di. Bir taraftan da ocakta yanan odunların «sıcak sesi işitlirdi. Böylece, işlerin tekrar başlıya- eağı ilk bahar günleri beklenirdi it gün (Sadediller) köyü, her zamanki gibi ,beyaz paltosu na bürünmüş bir halde uyumak- ta İdi. Anzısn yakım ormandan olun toplamağa giden ihtiyar Hasan ağanın nefes nefese koşa Tak geldiği görüldü. Bağırışı bü- tin köyü ayağa kaldırdı. Pence- yelerden başlar uzandı: — Ne var, ne oluyor? diye soranlar oldu. Bir şey mi var? Kesik ve boğulan bir sesle Hasan ağa: — Buraya doğru ilerliyen bir eşkiya kafilesi gördüm dedi, eğer GELİYOR! mahsulümüzü ve hayvanlarımız elimizden alırlarsa vay halimize! Bu küçük köyde jandarmalk eden Zekâi çavuş derhal karar verdi: — Hepiniz evlerinize girecek ve kapılarımızı iyice kapıyacaksı- nız, Hiç kimse benden izin al madan bir iş yapmıyacak, evden dışarı çıkmyıacak. Dalma uyanık olunuz. Evinde “silâhları olan varsa, kullanmağa çalışsınlar. Bu sözlerden sonra, herkes evlerine kapandı. Birkaç saat sonra, eşkiya kalilesi köye ge Tince sokakları bomboş gördüler, Evlerin © kapılar, pencereleri sıtasıkı kapak idi, Eşkiyaların reisi, abin surat- Ik bir Jâz, hoşnut olmadığını an- Istır bir hareket yaptı. Geldikle- rinin evvelden haber verildiğini ve köy ehalisinin de tedbir almış vaziyette olduğunu anladı. Bir. den bir silâh sesi işitildi. Köylü. lerdenbiri, Zekdi çavuşun işâreti- ni beklemeden silâh kullanmıştı. Eşkiyalarn — reisi haykirdı ve şiddetli bir emir verdi, Silâh ate- şi başlamıştı. Şimdi her iki taraf da kanlı bir mücadeleye girişmiş- ti. Zekâi çavuş, yüzü sapsarı, yumruklarını sıkmış olarak, pen- cereden felâketi seyrediyordu: — Sefiller, dedi, başvuracak biç bir çaremiz yok. Israr eder- sek köylü ateşe verecekler Bu sırada, Zekâi çavuşun oğ- lu küçük Memiş, babasına yak Taştı: — Baba, dedi, ne diye jan darma karakoluna haber vermi yoruz?. — Delirmişsin sen oğlum! Aramızda iki üç saatlik mesafe var, — Sen ba sine bakarım. Babasını kucakladı. Ayrıldı. bırak, ben çare. lar. Ahıra koştu, kızağa üç yağız Kurtlar önden arkadan kızağı saldırmakta idiler, at koştu; beyaz ovada © çılgınca bir süratle koşmağa başladı. Yol uzundu. Bir aralık kayvanlarc. a birisi kara gömülmüş bir kütük Ee ayağını çarparak topallamağa başladı, Kızağı durdurdu, tali- ine biraz kızacak hayvanın ko- şumlarnı çözdü. Orada bıra. İki atla yoluna devama başladı. Birden çocuk sarardı. Kor- kunç bir böğürme işitti, Arkası” 1, yakınında cr. adan üstüne doğru gelmekte olan bir aç Yurt sürüsü gördü. Bu defa da, dehşetli ve korkunç bir teblike ile karşı karşıya idi. o Kırbacını gaklatt.. Atlar tehlikeyi sesince etterdilar. Memiş bir ekasına baktığı zaman, kürtlarm koşmakta. olduklarını, ve aradaki mesafenin azaldığını gördü, sarardı. Uzaktan da jan- darma karakolunun karları miş ve tütmekte olan bacası gü- rünüyordu. . Biraz. sevinmişti. Bir aralık kızakta ; bir. mavzer gördü. Eline aldı, ve iyice nişan ik bir bir arkasına birkaç el Ateş etti, Kurtlardan üç tanesi öl. müştü, Birden diğer kurtlar bu üç ölü ve kanları karları kırmır z'ya boyayan kurtun üzerine atıl dılar, yemeğe başladılar. Memiş bu vaziyetten İstifade etti. BİK daha ateş etmek istedi, fakat si- Yihta kurşun kalmamıştı. Kızak atlar tarafından süratle sürül mekte idi. “Bir aralık kurtlar ge- süratlerini Mmarflerle resim yapıyorum O ne arkadan gelmeğe başladılar, hele bir tanesi o kadar yaklaştı ki, Memişin — üstüne asldı; ve pençesiyle çocuğu yaraladı. Bu ağır darbe çocuğu kendinden ge girmişti. Gözlerini açtığı zaman kendisini ocak karşısında, bir ya takta buldu. Yanımda bir. Jan- darma çavuşu, elinde bir bardak sıcak çay, diz çökmüş bir vaziyet te durmakta idi, Çavuş: — Nasil oldu bu iş? dedi. Tam vaktinde yetişmişim Birkaç el silâh sesi işittim. Evden çık- tm, kızak koşmakta idi. Atları durdurdum. Arkasında bir ipe ta kılmış olarak sürükleniyordun, bir kurt seni parçalamak zere idi. Bir İnçakla seni hasmından 'kurtadım. Haydi, şimdi şu çayı iç! Tehlike yok artık! Peki, ne di ye yola çıkın? Memiş: — Çabuk Mehmet çavuş de- di, arkadaşlarını bul, (Sededil. ler) köyünü eşkiyalar bastı, Bı sana haber ermek çin geldim. — Peki yavrum. Derhal haber verilen jandar- malar toplandılar; ellerinde si. ihlarile kızağa atladılar, ve baş ö bir sürale köyün yo unu tattular, Bir kumu da atları na binmişlerdi, İşte küçük Memşin cesareti sayesinde, Karsın bu güzel köyü eşkiyalarm elinden kurtarılmıştı. | Mize moş Gtioj 16 Ikincikkâinun — 1957 Her baf'ta Cumartesi günleri HABER gazetesine ekli olarak parasız verilir. No. 63 İÇİN imi PARÇA BE: ĞiM.4 NER ELİNİ OĞUL! ÇETE// TEŞEKKÜR e e saa KOLLARINDA Yaman güç e SEND, > Ya: ER ai JE SY) TED) Çocuklar: Mecmuanızın 54 üncü sayısile birinci cildi tamamlanmıştır HABER gazete lerini almak suretile hemen hemen para sarfetmeden elde etmiş olduğunuz bu mecmuaları ei'tlettir mek istiyorsanız. Ankara caddeşinde (Vakit Kütüphanesi) ne bir numara mukabilinde bırakınız. Cilt parası icin (25) kuruş getirmelisiniz.