28 Aralık 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Ne dedi? «« Dokttor dilimi muayene etti. — İstirahat tavsiye ettil! llhmtiyatite Genç aktör, kasabaya ayak - ba- sar basmaz yegâne dükkâna gitti: — Sizde çok olgun damates ve- ya bayat yumurta var mı? Dükkâncı gülümsedi: — Galiba bu akşam “Hamlet,, i — Hayır. Ben aktörlerdenim, işi sigorta etmek için çürük yümürta ve domatesleri toplryacağım da! Falz Bay Tevfik otomobild. < ..danın düşürmüştü. Bir hafta sonra bir şo- för çıka geldi: — Cüzdanmızı arabamda düşür | müşsünüz. Daha evvel getiremedim, hastaydım. Affedersiniz. Bay Tevfik teşekkür etmeden cüzdanı alrp paraları saydı: — Tamaml Bin lira 67,5 kuruş 30 para.. Bir hafta — da yüzde 6 dan faizi?... Zihnen hesap edemiyece- ğgim, hesaplrıyayım da borcunuzu söy lerim! ' Cigara Kocasma çıkıştı: — Niçin cıgara içiyorsun? - Bili- yorsun ki tütün insanı yavaş yav öldüren bir zehirdir. ; Erkeğin aksiliği üstünde idi; ho- murdandı: çe N.e yapayım? — Senin hoşuna gitsin diye arsenik içemem yal Merdivenin bittiğinin farkında olm'- | yan dülgin adam! MMantık — Hayrola? İzmire he zaman geldin? — İki gün oluyor. Evlendim de şöyle bir bal ayı seyahati yapayım dedim. — Ya, tebrik ederim. Hanıme- fendi nerede? — İstanbulda! — Ne münasebat? — Ne münasebeti olur mu? Evi kim bekliyecek? Edirne treninde bir kadım yanm- daki yolcuya: — Lütfen, liye rica etti, pencer reyi kapatır mısınız. Yeni hastalıktan kalktım, pencere açık olursa derhal ölebilirim. Adamcağız pencereyi henüz ka- patmıştı ki karşısında oturan başka bir kadın itiraz etti: — Olmaz! Olmaz! Sakın pence" reyi kapatmayın! Havasızlığa daya- namam, derhal tıkanır, ölürüm! Yolcu şaşırmıştı: ; — Peki ama ben ne yapayım ? © Başka bir yolcu atıldı: — Gayet basit. Evvelâ pencereyi kapatırsınız, bir müddet sonra da a- çarsmız. Böylece ikisi de öleceği için ı-ıır*v-'-ı-u-ıf â Sen kimsimn Sabah refiklerimizden “Son Poös- ta,, da “Sen kimsin?,, başlığı altında yaveler neşreden İsmet Hulüsiden bahsediliyordu. Birisi: — Peki ama, canım, dedi, İsmet Hulüsi kimdir? Fikret Adil cevap verdi: — Selâmi İzzetin “Astar,, 1. Çocuk Küçük Mehmede annesi söyledi: — Oğlum, git bak, kasabın sığır ayakları var mı? Çocuk “iraz #onra geldi: — Göremedim anneciğim. Ayak larında kundura vardı! | bir sal üstünde dalgalarla ' aşbaşa — ——— — Yarın adaya gidiyor muyuz? 'j — Evet. Babahleyin yağmur yağd!" sü öğleden sonra, öğleden sonra yağd!" sa süöbahleyin gideriz! İ Acele etme l Gemileri batmış, Salamonla mışlardı. Levi, kocaman bir dalga' nıin sala doğru yuvarlana yuvarlat geldiğini görünce ellerini açıp başladı: —A” m Bizi bu tadir sağ ve salim halâs edersen... Salamon telâşla arkadaşmım si nü kesti: j — Dur! Şimdiden taahhüde g/ rişme, kara göründü! g 't ae Cöze ğ L — n A ASA yüz MART Mazi, atlari tarlanın alt başında, de. renin yanında durdurdu. Ekmekle pey- nirini yemek için, süğüt ağaçlarının göl gelendirdiği köşeye oturdu. Sabahtan beri tek başına çalışmıştı. Zaten böyle yapmağı pek severdi; ovaların sessizlik ve ıssızlığı, arkadaş olafak — yalnız iki kocaman atı, ne de hoşuna gidiyordu. Bu atların yanında öldükça, Mazi ken. dini hiç de yalnız sanmazdı. Gümüş su- ları ve sevimli şarıltılarile akan dere de onun yoldaşıydı. Mazi ara sıra, bu dere ©: rahat rahat ve çırçıplak yıkanmak i- Çi tanyeri ağarırken çiftlikten kaçar. d. Dir gün azıcık geç kalmış, Slag onu an.zın bastırmıştı. Dayak yiyeceğim| diye epey korku geçirmişti. Fakat çiftçi hiç sesini çıkarmamıştı. Kızcağız çabuk çabuk elbiselerini üstü- me geçirirken o gelmiş, biraz itip kak- mıaştı. Hattâ suyun okşamasından henüz |. serin olan çıplak ömuüzüna — elini de koymuştu. Bu kaba ve sert elin harare tinden az mı sıkılmıştı? Baharın henüz başlangıcı olmakla beraber, hava çok sıcaktı. Mevsim epey ilerlemişti. Slag da tohum atmak için iş- lerin bitirilmiyeceğini — homurdanarıak söyleyip durmaktaydı. Çiftlikte insan, hayvan herkes çok çalışıyordu. Mazi de altı saattir soluk almaksızın — tarlaları sürmüştü. Tarlada sürmüş olduğu geniş parça- ya baktı; altüst “edilen karâ toprak da. ha şimdiden güneşin sicakliıği — altında solmağa bâşlamıştı. Daha da slirülecek kocaman bir parça vardı. Tarla sürmek güç bir iştir; erkeklerin yapacağı bis iş.. Lâkin Mazi on altı yaşında — olmasına rağmen güçlü kuvvetli idi. Hem de Ma- dam Slag'ın dediği gibi, ekmeğini ka- zanması gerekti. Slağg'ın toprakları çok genişti. Mar. şal'in gittiğindenberi de bu adam, * tek bâşıma çalışacağım diye, kendini öldü- rüyordu, Genç kız Mazşalj düşündükçe hep i- gini çekmekteydi. Delikanlı ötekiler gibi bir çiftiik yanaştması değildi. Pazar gün leri köye indiği zaman Üstünü — başını görenler, onu Sent Luiz'den gelmiş bir şehirli sanrırrlardı. Anbarda serili yatağı. nın yanı başında, kitaplar durmaktaydı. Böyle olmakla beraber elleri yumuk yu b « BÜĞRE” u ddi inağt YALNIZ v 3 İi ö l aa SÜati muk ve bembeyaz kalmış Bir haylâz da değildi. Üç kişilik iş götüyordu. Buna tağmen Slag'ın azarlarından da kürtülamıyordu. Çünkü çiftliğin sahihi- ne bakilirsa kimse adâm akıllı iş görmü- yordü; daha çok çalışmak lâzımdı. Fa. kat cân sıkan, Madam Slağ'ın bitmez tü kenmez muızmızlıklar, sönsuz. cimriliği idi. Bu kocakarı bir şey — aşırmasınlar diye her tarafı kilitlerler, günde birkaş defa yanaşmaların yataklarını — altüst ederdi. Cimriliği bütün köylerde meşhür olmuştu. Gündelikle çalışmak için gift- Tik çiltlik dolaşan rencberler buraya ya- naşmazlardı bile... Bununla beraber geçen yil Harmaân işlerine gelmişğ olafı — Marşal bu yil da tohüm atma ve ilkbahar İşleri için gene gürilelikle çalışmağa gelmişti. Slag bu gelişe, hi bir şey sezdirmek istemeksi- zin, çok şağmığ ve sevirimişti. , Fakât işte işin tam süntürlü samanın da Marşal başıinı âlıp gitmişti. — Arada çıkan ehemmiyetsiz bir kavgâa, önu bu- ralardan uzaklaştırmıştı. Marşalin kıza &z mi yardımı olurdu? Ağır süt kövüla. rinı taşımağa, kuyudan sü — çekmeğe, arabâyi dışiriya itmeğe hep elini üza- tırdı. Gündüzün yörücü işleri — bitince, Akşamları kapı eşiğitide beraber ötürür İar; üzün üzadıya könüşüyörlürdi. Marşal kizi seviyordu. Mazi, hayatı- tf teşkil eden binbir manasız olup bite. ni; küşük köpeklerin — oynaşmalarını,! bir kutu içinde baktığı yaralr kocaman tırtıİr; çiftlik sakibinin kizı Kori Slag'ın kiliseye giderken giydiği yeni entariyi, bu entarnin eskidikten sonra kendisine verileceğini anlatır durur. Çok defalar da Marşal, kendisini sorguya çekerdi; onun buraya nereden gelmiş olduğunu anlamak isterdi Mazi © zaman derin Hülya ve rüyalâ- ra dalardı. Brovnvil — yetimhanesinden buraya geldiğini biliyordu. Daha sekiz yaşına yeni basmış olduğu bir — yılda Slâg yetimhaneye giderek kızı alıp bu- raya getirmişti, Mazi orada giydiği kaba sâaba, çirkin Üst başı. sârı düvarli ko. tatman galonları, sevgisiz ve merhamet. siz geçen yaşayışı hatırlıyordu. — Slağ'e ların yanında geşirilen hayat — pek de özlenecek gibi değil'di Ancak burada hayvanların arkadaşlığı temiz Havanin verdiği sevinç, #sssiz ovaların kömşulu. ğu vardı. Marşa) kendisine boyuna sörüyordu. Önuü gerilere daha eskilere, — çocukluk hatıralarına dönmeğe — zorlüyordü. Küz ise ancak pek silik bir takım manzarala- rı gözlerinin önüne — getirebiliyordu: İğri büğrü, çukurlu bir yolun kenarıt- daki evceğiz, acıklı ve kederli bit İtadın yüzü, yanı başındâ mum yahan bir ya. tak, sonra da ovayâ doğru — giden mâ- ternli bir âlay... Marşal bu sözleri kendisinden sönira tekrar eder, kızın söylediklerinden örte- ya derli toplu bir şeyler çıkarmağa uğ. — raşırdı. Slag kızı, Marşalle bir arada görmek istemezdi. Onları çalıştırmak için boyu- na iş buluverir, böylece biribiritiden a- yırırdı. Eğer vakit çok geçde, gidip yat. malarını! bağırarak emrederdi. Bünün üÜzerine Marşal omuz silker, kizin buk- leli saçlarını eliyle okşayarak giderdi. Bir sabah Slag pek kaba davranmiştı. Marşal küyunun başğında bir — dakika kizla konuştuğu için, kahvaltı etmetine | midesine bir fincan sıcak kahve indirme doğrudan sine fırsat vetmeksizin önü doğruya İş başma göndermek istemişti. Gevezelikle vakit kaybetmenin ne ide- mek olduğunu ona gösterecekti. Buti.

Bu sayıdan diğer sayfalar: