pa Hatıralarmı ânlatân: Alman korsan gemisi “Deniz kartalı” nın süvarisi Kont Feliks fon. Lukner Küçük yelkenlilerden biri, fıçıyı alacak, güverteye çıkınca ben birdenbire kapağı açarak elimde bıçakla dışarı fırlıyacaktım Küçük yelkenlilerden biri, fıçıyı 8- lacak, güverteye. çıkmca.ben, birden - bire kapağı açarak elimde bıçakla di- garı fırlıyacaktım. Bu yelkenlilerde üç kişiden fazla mürettebat olmadığı için gemicilerle başa çıkabileceğimi ummaktaydım. Fakat bu plânı ancak kamp kuman danı İiming bulunmadığı bir sırada tatbik edebilirdim. Çünkü eski kamp kumandanı Turnerin firarımızdan son Ta divanıharbo verildiğini, adamcağı- i ü i kaybettiğin! gazetelerden öğrenmiştik. Şimdi bu - lunduğumuz kampm kumandanı Li - mig”İse bize karşi çok dürüst davra nan Bainuslu ve hakikaten kibar bir adam olduğu için kendisine (o fenslık yapmak istemiyordum. Esasen kumandan yakında mezuni- yetle gidecek, yerine yüzbaşı Jilmor vekil kalacaktı. Bu adam ise'bize kar şı çok kaba davranıyordu... Motulhi- den. kaçacağımız zaman.reçel kutula- riyle bomba yaptığımızi gazetelerde 0 kuyuncda hemen odama bir çavuş gön- deriniş, tenekeden tütün kutularmı bi le'toplatmak “istemişti. Çavuşu odan: dan. koymuş, bü'emri' veren âmirini yollamasını söylemiştim. Biraz sonra yüzbaşı Jilmor odama bizzat geldi. Dedim ki: — Bu tütün tabakalariyle - tahtel - © bahir yapabileceğimi sanıyorsanız â- labilirsiniz. Fakat bir daha gözüme gürünmeyin! Ayni zamanda, birdenbire yerimden kalkmastım. Korktu ve pürtelâş dışarı s HA İğ a “ku zabiti. bizim firarrmızdan mes'ul olacağı hafta da arkadaşım Kirgays'Büslalandı. Gelen doktor mu- ayene ederken mırıldanıyordu: — Burada domuz bile yaşıyamaz! Doktor belki de mübeleğa etmişti, lâkin birkaç gün sonra bizim tekrar Motuihiye naklimiz için emir geldi ve plânım da böylece suya düştü. Beki kampımızda sevinçle karşılan» dık/ Bununla beraber bana kirgm bü- İunanlar da vârdi. Bilhassa temsil hi- kâyesine aldanip üzün uzun roller ez- berlemiş olanlâr, firarımı kendilerin- den gizlememe pek gücehmişlerdi. “Mos” daki arkadaşların hepsi ay- ri ayrı kamplara 'dağıtılmışlardı. Fi. Tarım esnasında aralarından kendi - me arkndaş seğtiğim “Nordoyçerloyd , kumpanyası tayfalarından ilk seferi- me iştirak etmiyerler etrafımda dön. meye başladılâr. Yeni bir firar plânı ma güveniyorlardı. Mottihiye gelişi - min ikinci günü, yelken bezinden bir bot yapmış ve erzak biriktirmiş ok duklarını bani haber © veretek sordü- lar: — Kumandanımız olmak misiniz? > — Peki, diye cevap vördim, fakat vaziyeti esaslıca tetkik etmem lâzım. Kampta yeni” kümandan Şefild'in motörbotu yoktu Ve böyle bir motör sahibi olmasına esasen müsaade verilmiyordu. Haftida iki defa adaya erzak getiren'gemiye de bir top yer. leştirmişlerdi. Esirleri eskisinden da - ha siki bir göz hapsinde bulunduru - yorlardı. Etrafı da tel örgü'ile çevir. mişlerdi. Bu kadar tedbirler yelişmiyormuş gibi gece devriyesi ker iki santte bir koğuna gelip Kirşaysla benim 'yatak- larımızda olup, olmadığımızı kontrol etmiye memuru, Biz ikimiz kaçacak olsak, yatallarımızda yatacak iki ar. kadaş bulup şiighe uyandırmamağı tabii akıl edecektik. Ama ne de olsa kampta vaziyet eskisinden çok farklı Hi; firarımız Yeni Zelanda askeri ma kamlarının zekâsını hayli arttırmıştı. Yeni firar teşebbüsüm için arkadaş istemez olarak Samoa'nm'eski © valisi doktor Şülzeyi seçtim. Adada serbestçe d0 - laşabilen yegâne Alman esir olan bu zat, her gezmeye. çıkışında bir miktar nohut, fasulye ve pirinç alıp tenha yerlerde gömüyordu. Böylece epey er: zak biriktridi, Bezden bir botümuz da vardı ama, kimse görmeden adadan nasıl kaçme- hı? Epey düşündükten sonra adada ken dimize gizli bir yer yapmağa karar verdik. Doktor Şülze ormanda gezer- ken bir irmak yatağında bu işe elvo- rişli bir yer keşfetmişti. Esirler ara sında bulunan Herkül kadar kuvvet li bir Alman, geceleyin bize orada bir mahzen kazdı. Birkaç gece böyle çalıştıktan sonra mah3en hazırlandı. İçersine erzak yı” Zıldr. Bezden bot da oraya saklandı. Ayrıca bir lâmbu tedarik edilmiş, bir! miktar petrol temin olunmuştu. R Firar edeceğimiz gin şöyle hareköt cüecektik: Arasıra golf oynamamıza müsande ediliyordu. Bu behaneyle kamptan âr- şarı çıkacak ve sahile inen yüksek ka- yalıklara ipler bağlayıp oradan denize indiğimiz kanaatini verecek şekilde iz bıraktıktan sonra gizli mahzene koğa- rak saklanacaktık. Kamptaki mubafizlar ve civardan istiyecekleri imdat kuvvetleri bizi de- nizde aradıkları sirada biz gizli mah- zende rahat rahat oturup bekliyecek tik, Mahzenin-methali, hariçten hiç far. kedilmiyecek şekilde gayet mahirane| yapılmıştı. Bir ,dıl'ı, takriben... yetmiş santimetre olmak üzere tahtadan'bir kapak yapmış, bunun üzerini çamur halinde toprakla kapatıp bunları ga- yet ince tellerle tutturmuştuk. En üs- tüne sıvanan balçık ise telleri kapat- mıştı, (Devamı var) 1sön Boynuna kemendin geçmesini bekliyerek şehadet getirdi. Fakât Beşir ağaya çelme takanlar, hiç bir suikast teşebbüsünde Geçen tefrikaların hülâsası: Beşir ağn, Habeşintandan nakledilen hadımağası küçük çocuklar o arasmda bir gö sağinmının bulunduğunu keşfet miştir. Onun mevcudiyetini İlerde kendi menfaatleri İçin kullanmağı düşünüyor. Bu sebeple, tahkikatın derinleştirmek Üzere, geminin koridorlarında yürürken, ayaklarına bir şey takılıyor. (o Sulkasde oğtadığını #ühürak ölüme iüntazir olu yar. id Rg ii 5 Bu,gibi suikastlar, o devirlerde pek çok olurdu. “İnsün canı pek ucuzdu. Kim Yurduya gitmek işten bile değil- âdi. Adamm boynuna bir ilmik takar - lar, sikip boğarlar, sonra, usullacık kaldırıp denize atarlardı. Beşir ağa: “. Bghedük en lâ... -diye salâvat getirdi. - Her halde mahvoldum., Beni öldürecekler... İhtimal ki, çocuğu ta - kip ettiğimin farkma vardılar... Sırla- ri meydana çıkmasın diye'bana pusu kuruldu... Kurtuluş yoktur gayri... Ba ri eziyetsiz öldürseler.. Demek ki bu iş teşkilâtlı bir işmiş... Ele başı da mutlaka Havvâ... Kadın, beni -mahve- diyor... Bittim, bittim,.,, Her an, boynuna idam: kemendinin geçmesini. bekledi. Fakat, o ne?.. Amma da getikiyorlar ha... İşte bu arada, yukarıya yazdığımız bütün düşünceler, dimağindan geçmiş ti.” Bendisine çelme takanlarm hâlâ bir teşebbüse, girişmediklerini “faritedin- ce, Hayretler , N e Olur'gey değil... Niçin hâlâ ö- dürmlyorlar?. .Kurtulabilecek miyim acaba?..., diyerek etrafı elleriyle yok- Parmakları, dağılmış saçlara isabet etti... Kadın kolları ve bacakları. Macera veaşk romanı > bulunmadılar Hiçbiri kımıldamıyor. Bu nası! sulkast böyle? İşte yanıbaşında bir ses: — Neredeyim ?.. Nedir bü başıma gelenler?... - diye mmıldandı. Diğer bir'ses mırıldandı: — İncebel!.. Deminki ses: -— Buradayım; Sarıgül! — Ne oldu bize?.; Fenerimiz sön- müş... Fakat neydi demin gördüğümüz o hayal... — Ayni şeyi, benim gibi sen de gör- dün öyle mi?. — Ah, öyle korktum “ki. — Bana yaptıklarını sana da yaptı mı? — Yaptı ya... Yarı belindön ikiye parçalandı... Üst parçasını attı... Alt parçası Üzerime yürüdü... — Böyle gey'ne görülmüş, ne işiti)- miştir... Desene ki, Ikimiz-.de 'cinle- rin, perilerin karısı olduk... — Öyle... Fakat cin erkekleri hiç'de fena değilmiş... Ne dersin, kardeşim ?| — Ben de o fikirdeyim... Beşir ağa, bu sözlerden bir şey an lamıyordu. Fakat, karilerimiz, bu iki kadının, omuzunda arkadaşı Bülbülün cesediyle yürüyen Sünbtlden bahset - tiklerini anlamakta güçlük çekmemiş. lerdir. Sarıgül: — Ne güzel bir baygınlıktı 0... Bay gınlık içinde ne güzel bir uyuşukluk» tu 0... - deği, - Evvelâ korku N Ta'evkten “Aydin.” Artık Beşir ağa; dayanamadı. © “kızları seslerinden tanımış, ilk tah - minettiği gibi, bir ölüm'mövcut bü - lunmadığını anlamıştı. Fakat şimdi de bu konuşulan manasız sözlere akıl erdiremiyordu. Bununla beraber gene de: Bu taçları Ingiltere hükümetine yardım edenlerin başına geçirmek vazifesi bile sana verilebilir | — En yakini Avustutya tacı — Ya en uzağı..? — Hindistanda bir kaç mihracenin tacı, — Elbette Hint Müslümanlarının Ça- nakkalede ve Gütülemmarede Türklere küme küme teslim olmalarının, onlara silâh atmamalarınm acısmı çıkarmakta getikmiyeceğiz. — Onların mensup oldukları mihra. celerin taçlatını devirmek kolay bir iş midir? — O kadar kolay ki. Bu taçları İn giltere hükümetine yardım edenlerin başına geçirmek vazifesi bile sana veri- lebilir. * — O halde yatalım, Bebi yatalım... Bu tatlı rüyadan ayrılmak Oo #stemem. Haydi, soyun şimdi. Yatağına emniyet. le girer ve uyuyabilirsin! Sarışm kadın soyundu. Karyolasına girdi; — Allah rahatlık versin, doktor! — Sana da yavrum! Doktor Şmit yorganı boğazma kadar çekti: — Allah yalnır Alman» süngüsünün üstünde yazılı değil, Biz de onun himâ- yesin?, önun merhametine 'siğınryoruz, güze! Bebi!., Uyuğdular... *.. Bir tesadüf Yüzbaşı Ştanke kaşlarını çatarak mı-i rıldandı; — Sen çok değişmişsin, Hans! Cep. hede benim maiyetimde iken çok uslu ve uysal bir adamdın! Şimdi çok haşarı, ele âvuca sığmaz bir mahlök olmuşsun! — Ben gene eski bildiğiniz Hansım, yüzbaşım! Vallahi hiçbir yerim değiş medi.. Hele bir dikkatli bakın yüzüme) Ağzım, burnum, gözlerim, kulaklarım., Hepsi yerli yerinde duruyor, — İyi ama, kafan değişmiş senin? — Ne dediniz de yapmadım, a yüzba $ıra? Gene eskisi gibi sarıyı sarı, mavi- yi mavi görüyorum. İnsan ne ise, ölün. ceye kadar odur.. Hiç değişmez. Değiş- miş gibi görünürse, bu apaçık bir şah-| tekârlıktır. Yüzbaşı Ştanke dudakların: kulağına uzattı: — O halde beni dinle: Sana biran. garyem var. Bunu ancak sen yapatak- sm) — Gene mj angarye, yüzbaşım! As- kerlikten kurtuldum ama, angearyeden hâlâ kurtulamadım. — Karavana yıkıyacak değilsin! Si. na güzel, kârlı bir iş veriyorum. — Ne gibi.? — Şeni tevkifhaneye göndereceğim. — Ne var orada? Beni hapis met tireceksiniz? Vallahi benim eskiden 'kal mâ hiçbir mahkümiyetim yok.. — Öyle değil. Benim orada bir'dos- tum var. Onunla görüşmeğe gidecek. Hansm i Yazan; i iskender F. Sertslli — 33 — — Ne diyorsunuz.? Muhakkak bana bir oyun. oynamağa azmetmişsiniz! İm- kânı yok. Gidemem; © yüzbaşım! Ben kendi ayağımla tevkifhane gardiyanla- rına kendimi teslim edecek kadar ser. sem, budala bir adam değilim Yüzbaşı, Hansın (o kulağına birkaç kelime fısıldadı. Hansın yüzü güldü. — Pekâlâ. Mademki işin içinde aşk meselesi var. Sizin hatırınız için kendi. mi ateşe bile atarım. Ben Gârp cephe- sinde sizin bana yaptığınız iyilikleri hiç bir zaman, unutmadım, yüzbaşım! Siz bana geçen yılbaşını karımın © yanında geçirmek için bir hafta izin vermiştinizİ Bu iyiliği karım takdir etmedi ama, ben ölünceye kadar unutmıyacağım. Sonra birden öksürdü: — Pekâlâ. Ne zaman istersöniz git. meğe hazırım; — Hemen şimdi. — Şimdi mi? — Evet, Çünkü yarın ben seni bir.da ha göremem. Bugün de askeri tevkıfha nenin ziyaret günüdür. Haydi yürü. O tarafa doğru seninle birlikte gidelim: Yürüdüler,. gö Yüz başı Ştanke cebinden bir.zarf sin! Fakat, bu adliye tevkifhanesi değil, l gikardız Divanıhasp tevkifhanesi,, (Devamı var) ep a Yazan : (vâ-NO) e “.- Bizim bacaksız oğlan bir mö | Sin rifeti olacak!,, diye şüphelendi. © ,İ*Uz Birdenbire, seslendi: ” üne — Çildırdınız mı, siz bürada, kı” ! lar?.. Nedir böyle'yerlere. serilmişew'Pi ka niz, manasız manasız lâkırdılar edi * yorsunuz.... Hem niçin, beni düşürdü” nüz? i l Bu cümlelerin ilk kısmında, - kei” dilerini yalnız zanneden - kizlar fev * kalâde korktular. Hattâ, feryat ko ai onlârr, Beşir ağa teskin etti: i - dedi, 4 ie — Ay, sen buraya nereden geldin? Ju. » Yoksa sen de bizimle beraberdin?.. İtg., — Nasıl bayıldnız? Ne gördünüz!'/4, Evvelâ siz ahlatın bakalım... tiler, Beşir ağa, gülümsedi: 1 i “- Mutlaka o oğlan... Fakat başın”) Nürk döki neydi acaba?.., diye düşündü. (Mar Bununla beraber, kızlara: Dade — Hakkınız var. Size iyi saatte ol” erin, i örün 1 Cin“padi ie hın oğlu Üzerinize gelmiş... Lâkin ba-j *” na kalırsa bundan hiğ kimseye bahset | meyin. Çünkü hetameli bir iştir, Cim ler, kendilerinden bahsolunmasını hiç sevmezler! - deği, ş Sarıgill: nm oğlu, çenesi sıkı kadınlardan hof” lanır... Hem belki, kimbilir, içinizde$ birini beğenir de, büsbütün kendin zevce diye alır.. - dedi. i Dehlizin öte tarafında ayak sesleri işitildiği için, haremağası, eline ge * çen sönük fenerlerini, iki kıza verdi: — Haydi, artık, işinize gidiniz! Be nim de işim var.. » dedikten sonr yürüdü. Hayvanın kamarası önüne geldiği vakit etrafını dinledi, Kapıyı tıkırdattı. Ttr. Aceleyle çıktıkları, için, Sahte para basan . Japon baânkerleri yakayı ele verdiler Paris (Hususi) — Tokyodan gö mekte olan haberler (e Yokahamsö” âyni zamanda ( nezaretlerde de vasil” dar iki Japon Bankerinin tevkif olan bu şebekeye Japonlardan; maa bazı Fransız, Amerikan ve Rus mili?“ gilerinin dahil - bulundukları mektedir; 5.