9 Aralık 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ÇOÜ Cenup Kutbumna seyahat Yazan: Müteka ' Amm'ikan Asviralı Riçart Evelyn Byrd —ii Buzun bazı yerlerinde derinliği bulundu. Sed- din cephesinde yapılan istikşaf bunun 1911 denberi 13.8 mil fıareket etliğini gösterdi Bu sıcak ve soğuk havalarm biri- - birine karşı mütekabil tesirleri dünmn- — — yanımı havasmı yapar. Havanın birçok zaman sonra nasıl olacağı hakkında uzun tahminler yapabilmek için ku- tuplarda mevcut şartları, ayni zaman da meskün toprak parçalarındaki şe- raiti bilmek lâzımdır. Yaptığımız işleri hulâsa edelim: Cenup kutbunda bir boğaza dair olan ve şimdiye kadar halledileme- miş bulunan büyük coğrafya muam- ması halledildi. Haritaya yeniden geniş bir plato ilâve'olundu. Pasifik katranındaki kıtanm şimali sınırları çizild.. Havadan ve yerden yaptığı- mız tarassutlar haritaları değiştirte” cek mahiyettedir. Edsel Ford ve Kraliçe Noa dağ sil silelerinde bulunan yüzlerce yeni dağ haritalara ilâve edildi. Her iki silsile- de şarka doğru birkaç yüz mil uza- tıldı. | Sismolojik sundajlar vasıtasiyle BŞ büyük buz seddinin kaidesi esrarı ' meydana çıkarıldı. Kıtayı örtmekte olan buzun bazı yerlerde derinliği bu lundu. Meteor rasıtları istikşafımızın en hayret mihbarükettetiniş olduğuüu görterdi lerdi. İşte size rasathanemizle rasıtlarm resmi.... çan <H 14 Yeni keşfedilen dağların Ececile- ri tetkik olundu. Canlı organizmalı- rın buz cağmna nasıl uvabildikleri a- raştırıldı. Her sene birimizin atmos- ferine düşünüldüsünden. . milyonlar- cadaha cob Meteorun carnmak- ta olduğunu keşfettik. Kurduğumuz-iki hava : 222 yordu. GÜZEL PRENSES tağıim. Fakat sorduğum şeye doğru ce- 10 ' HABER — Akşam postası Türkçeye çeviren e şayan keşfini yaptılar. Havanm berraklığı dolayısiyle rasıtlar he rdakika 60 gök taşmm düş- tüğünü görebildiler. Demek yere şimdiye kadar tahmin edildiğinden çok ; 4 , daha fazla meteor düşüyormuş. Adamlarımız bazan saatlerce oturur ve Sedd hesind lan 460 SÖRTE ; ü 5 P at ,- a îstîkşı;ıf ğîxı:ıuîı;ı'?îlyî::ıîri 138 başlarmı hic bir yana çevirmeden bu gök taşlarınm düşmelerini gözetler- Ö YALNIZ / Z KU A A.E. Z &o i A vv .* saat be: nın garanti fiftir. pudrasının BU TECRUBEYE TAHAMMUL EDEN VULLL L X sabah dokuzdan akşam kadar mat, sat ve sevimli bir ten. Gündüz tekrar pudralanmıya ha. cet yo' . İşte; havalandırıl. mış yeni Tokalon pudrası- muhassenatı bunlardır. Bu cazip hava- landırma usulü, Parisli bir kimyagerin keşfidir, Bu usul dairesinde havası top landırılmış yegâne hafit pudradır. Şimdiye kadar yapılan püudralardan on defa daha saf ve daha ha- Bu usul, Tokalor istihzarında kullanılmaktadır. İşte bu- nuün içindir ki; Tokalon pudrası, daha muntazam ve daha mükemmel bir lik takzası ile kaplar ve rir ve modası geçmiş ve ralardantamamen başka bir tesir yapar. Bu yeni Tokalon pudras, yüze ya- pışık kaldığı cihetle buna “8 saatlik pudra,, tâbir run, ne yağlı cilt görünmi- murun — terlemnin icrayı tesir edemiyeceği mat. saf ve sevimli bir ten görüne- '9 Birincikânun — 1936 ş ' yüze tabii bir güzellik ve- yüze bir makiyaj şeklini vermeden kalın âdi pud: - derler. Artık ne parlak bu- yecek, belki rüzgâr, yağ leri tamamladığımızı tarassııt rassudatı başardık. Bütün işlerimiz hakkında muazzam eserler yazılmak- tadır. Yapılacak bütün fenni tetkil- iddia edecek değilim. İkinci istiksaf heyeti işleri- ne 1932 senesinde calışmağa basla-| mıştık. Bunları:1938 sonunda bitir meği ümit etmkteviz. Cenup - ku'- tarzda yapışır cildi hemen | cektir. hemen görünmez hir rüzel! B cenup kutbunda hiç yapılmamış ta-| bunda yapılacak daha birçok if | mış olduğumuza kaniiz. —SON— GÜZEL PRENSES 273 yi f Nihayet kaçmağa karar verdi. Pren- sin yaverini ormanlar kralı budur, diye tevkif ettiremezdi. Çünkü kimseyi bu- na inandıramıyacaktı. Herhalde biran evvel ihtiyar düşesi görmek, meseleyi 'ona anlatmak icap ediyordu. " Korzakof, büfeye vardığı sırada arka- dan birinin omuzuna dokunduğunu his- gederek geri döndü. — Karşısında genç ve güzel düşes Verayı görünce hürmet- le selâmladı ve sordu: — Madam La düşes, emriniz mi var? ı Vera, cevap verdi: | &— Binbaşı Korzakof, sizinle biraz hu- susi olarak görüşmek istiyorum. Beni kolunuza alrp lütfen hususf bir — odaya götürünüz. Tenha bir yer olsun ve iki- mizden başka kimse bulunmasın. Korzakof, Annayı unuttu. Göğsünü kabartarak Verayı koluna aldı ve onu götürmeğe başladı. bendenize bir Filhakika düşes Vera, babası kralın| verdiği üç sene nefi nezasmı çekmek i- çin kocası Dük Jorj ile beraber seyaha- te çıkmışlar ve gene kralım emri Üzerine evvelâ Sofyaya gelerek Dük Torjun an- nesi olan ihtiyar düşes Doroteyi ziya- ret etmişlerdi. Sekiz gündenberi ihtiyar düşesin misafiri idiler. Bulgaristan prensi, bu akşamki balo- “yu onunla kocası Dük Jorjun şerefin: veriyordu. Korzakof, Verayı fevkalâde beğenmiş ve bunun için onun yalnızca bir odaya gitmek teklifini beklenip de ele geçmi-| 'yen fırsatlardan saymıştı. Biraz sonra binbaşı Verayı — boş bir odaya soktu, Kapıyı kapadılar, Düşes Vera, Bulgar zabitile bulunduğunu görünce dedi ki: — Binbaşı Boris sizden bir şey sora- yalnız vap vermenizi de ayrıca ricaya lüzum görüyorum. Boris Korzakof hayretle cevap ver- di: — Emredersiniz madam La Düşes. Sizden hakikati saklayabileceğime nasıl ihtimal veriyorsunuz. Filhakika güzelli ğinizin beni hayli şaşkın bir hale getir- miş olduğunu inkâr edemem. Bununla beraber soracağınız şeylere doğru ce- vap veremiyecek kadar bitkin değilim. Voera, binbaşının bu sözlerine güle- rek sordu: . — Bü kandırıcı sözleri bırakmız, bin- başr. Biraz evvel beraber dansettiğiniz genç kadın kimdi? — Bir genç kadın mı? Kimden bah- setmek istiyorsunuz, güzel düşes? — Bana cevap vermek istemediğinizi anlıyorum. Kimden bahsettiğimi keşfe- demediniz mi? Biraz evvel hangi kadın- la dansettiniz? — Şimdi anladım. Beyaz ipek elbiseli matmazelden bahsetmek istiyorsunuz. — Evet, o genç kadından bahsetmek istiyorum? — Bu kadıma dair ne biliyorsam, si- ze doğruca söyliyeceğime emin olabi- lirsiniz. — Peki, ismi nedir? — İsmini — sormadım. Siz o kızı ne- kadar tanıyorsanız ben de o kadar tanı- yorum. Çünkü kendisini ilk defa olarak ' gördüm. * — Hangi millete mensup olduğunu da bilmiyor musunuz? — Hayir. Yalnız almanca konuştuğu- muüzü söyliyebilirim. — Merak edip ismini olsun sormadı- nız, öyle mi? Buna nasıl inanayım? — Emin olun ki sormadım. Çünkü kendisile fazla alâkadar olacak — değil- dim. Vera, asabiyetle cevap verdi: — O halde bu genç kızın kim - oldu- ğunu ben size söyliyeyim. Fakat evvelâ şu perdeleri iyice kapayınız da kimse hi- zi görmesin. Binbaşı hemen yerinden kalkarak pen cerelerin perdelerini iyice — kapatmağa başladı. Bu sırada Vera kendi kendine şöyle düşünüyordu; — Evet o. Ben onu ölmüş zannediyor dum. Halbuki tekrar yolumun Üzerine çıktı. Onu yoluma çıkaran herhalde âdi bir tesadüf değildir. Sefile beni — takip ediyor. Kocamla Sofyaya — geldiğimizi haber almıştır. Mutlaka beni mahvet- mek, benden müthiş bir surette intikam almak istiyor. Fakat kendisine — fırsat vermiyeceğim. Bir şey yapmağa muvaf fak olamadan onu mahyedeceğim.. Bu sırada, binbaşı perdeleri — kapat- mış, gelip Veranın karşısına oturmüş- tu: — Düşes, işte emrinizi yerine getir- dim, ÂArtık bizi ne kimse görür, ne de kimse rahatsız eder, dedi. Korzakof için bu ele geçmez bir fır- sattı. Çünkü Sofyaya geldiği gündenbe| ri Düşes Vera ile başbaşa bulunmak ve ona ilânı aşk etmek için vesile arıyor- du. Diğer taraftan Vera bu adamdan u- zaklaşmak istediği halde bir türlü mu- vaffak olamıyor, yolu üzerinde ona da- ima tesadüf ediyordu. Binbaşının ken- disine başka bir gözle baktığının farkı- na varmış ve şimdi bundan — istifadeye karar vermişti. Kaynanası düşes Dorote de ona, bin- başı Korzakofdan çekinmesini, bu ada- mın Sofyada çok serseriyane bir hayat geçirdiğini söylemisti. Vera ise kayın- valdesine; “Merak etmeyiniz, ben öyle binbaşı Korzakof gibi adamlardan kor- kacak bir kız değilim,, demişti. Vera, binbaşıya sık sık — rastgeliyor- du. Çünkü kocası Dük Jorj Bulgaristan prensi ile sık sık görüşüyordu. — Prens ile görüştükçe tabiatile yaverine rast- geliniyordu. Fakat o zamana kadar Ve- ra binbaşıya soğuk denecek tarzda mu- amele ediyordu. Şimdi ise Veranın ken- diliğinden onu hususi bir — konuşmaya çağırması binbaşı için — ele geçmiyecek fırsatlardandı. Vera, binbaşının gözlerine sordu : — Tamamen yalnız bulunuyoruz de- ğil mi? Binbaşı cevap verdi: — — Evet, güzel düşes. Emrinizi bekli- yorum. Şunu da ilâve — edeyim ki sizin için her fedakârlığı göze almış bulunu- yorum,Emriniz ne kadar müşkü! olursa olsun hiç tereddüt etmeden söyliyebi- lirsiniz. Her dediğinizi yapmakta zerre kadar tereddüt etmiyeceğim. Vera, sevinçle mukabele etti: — Sahi mi? Hakikaten sizden bir hiz met istiyeceğim. Fakat bu hizmet garip olduğu kadar da hususidir. — Hayatımı tehdit eden bir kadından beni kurtar- manızıt istiyeceğim. — Nasıl, sizin bir düşmanıniz mı var? — Evet, bir düşmanım var ki bundan kurtulmak istiyorum. Bunun kim oldu- ğunu da size söyliyeyim: Biraz- evvel dansettiğiniz genç kız. ; Binbaşr, itiraz eder gibi: — Fakat o kız bana pek fena kalpli görünmedi. Sonra kimseye fenalık ede“ cek bir kız gibi görünmlyordu. — Aldanıyoörsünüz, azizim. O, öyle görünür ama gayet tehlikeli bir mahlük tur. Düşününüz bir kere. Vaktile bü bakarak dır. Biz oraya gedecek yeni bir'| şaf heyetinin islerini cok kola) . En büyük sevinçlerimden b Cenup kutbunda bir tek adar? seriye götürebil *ş olmaklığr

Bu sayıdan diğer sayfalar: