LEE YE YŞ TERA Yale, Mütekait Amerikan Amiral Riğart Evelyn Byrd GE HAPER — Aksam Dostası Türkçeye çeviren A.E, Cenup Kutbuna seyahat Dünyanın en büyük buz dağlarını doğuran mınlakaya girdik ve buraya şeyian mezarlığı adını verdik Doğan yavru bir boğa idi. Onu ittifakla verilen rey neticesinde “Ays berg,, tesmiye ettik. Şimdi Z4 saat fasılasız gün ışığ. vardı. Etrafımızda yüzlerce aysberg oldı ğuna göre bu bizim için çok iyi idi, deceleyin bunların arasından geç, mek imkânsızdı. Bu mıntakada en cenubu nokta- ya varmak rekoru kaptan Cook (Kuk) undu. Onun gemisinin izini geçtik ve dümenimizi bilinmez ve ha. ritası henüz çıkarılmamış meçhul su- lara doğru kırdık. Bilinmezlere doğru yol almakta ayrıca bir zevk vardı. Ne var, ne yok bulup görmek de insana ayrıca bir haz veriyordu. 150 inci nısfinnehar cenuba doğru takip et. tik ve çok geçmeden gevşek buzla aysbezglere rastgeldik; bu buz dağ- ları o kadar muazzam şeylerdi ki, ilik gördüğümüz zamn bunları sabit setler sandık. Rupert, bütün hayretimize rağmen 67 derece 09 saniye/”'a cenuba vard:. Oradı gemimizin zayıf yanlarma teh bkeli olabilecek bir bn” kütlesile kar- şılastık, Geminin yezine korunma tertibetı su kısmının #lündaki bazı çelik Tevhalardı. Şimale doğru birkac mil ötele 66 derses 45 saniye cenup ve 149 dere- ce 45 pe ee kütlenin içinde p tehlike, biz! yaresıni gemiden indirdik. Şimdi su yüzünden uçabileceğiriize emindik. Daire dğmye pere 2) özi) uçarak 69 derece 51 saniye arz daire- sine gittik. Yol aldıkça büz kütlesi daha korkunç bir hal aldı, fakat top- raktan eser yoktu, Gemi ve tayyar vasıtasile kaptan Kuk (Kook) un 150 inci nısfınnebar eairesinde miş olduğu en uzak noktadan 350 mil daha uzağa gittik. Bu meçhul sa- hada toprak bulup bulunmadığını bil mek ve isbat etmek meselesi çok mü- himdi. Eğer toprak varsa şarka doğru bu- lunacağını ümit ederek burnumuzn: 120 inci nsfmnehar dairesine, dok-| tor Şarkonun derin bir nüfuz yaptığı yere, doğru çevirdik Orası karan uçuşile 805 mil ötede idi fakat ays- berglere sürünerek, buzları yararak vapurla bir miktar yo! alabilmekliği ! miz ihtimali vardı. K ik aysbergin hafif bir do- ı Ruppertin yannda büyük bir delik açabilirdi. Ancak fevkalâde dikkatli davranmak sartile volu gr çehilereğimizi sanıyorduk. Eğer Ka- tolinaların arıSmda fırtına ikinci ge mimiz olan “Ayr. ye çok geride br- rakmamıs olsaydı bu vol icin herhal de onu kullanırdık. Hatta Küle Amerikaya bile vaktinde varabilmek nlarmı pasa fayrop etmeğ .İ Burası insanı büyülüyen bir mın- takadır! Onun aşılmaz buz engelleri asrlarca müddetle acam oğullarının saldırmalarma mukavemet etmişti Burada insanların henüz nüfuz ede memiş olduğu 690.000 kilometre inurabba ârezi vardı. İlk taarruzu: müz ümit edilmedik meyveler ver- mişti. GÜNEŞİ OLMAYAN ŞEYTAN MEZARLIĞI Buz seddini şarka doğru yarmağa teşebbür ettik ve eski, tehlikeli, çer. tikli bazi buzlarla karşılaştık, Burat yapılacak bir tek iş vardı: Hemen açık deniz« yollanmak.. Nihayet dikkatli bi? surette ricat et mekle kütleden çıktık. Fakat önü- müz daha berbatmış: dünyanm en büyük aysberg doğurun mıntakası nm tam göbeğine girdik ve buraya “Şeytan mezarlığı,, adını verdik. Günlerce müddetle günesi hiç gö- remedik. Şarka doğru aldığımız o millerce yolu, geminin nrsfmneha- bulunanlardan hicbivisinin unutması ihtimeli #otkur. Bu mmtakanm ni. cân cu kadar müdde* İstilâya karar mukavemet edebilmiş olduğunu şim- di ivice anlrvorduk Gemi adeta sürünürcesine yolunu siste sayısız ayebergieiin arasından İ buldu. Yolumuza devam etmek mec da 4 pirinci künnn — 1690. AMİRAL BYRD DONDUĞU ZAMAN KUÇUK AMERİKA KÖ! NUN İÇİNİ İŞTE BÖYLE BUZ KAPLAMIŞTI Dört senelik bir müddet içinde evlerin içinde buz kristalleri teşekkül ve 15 santim boy almuşlardı. Buraları âdeta Salastit'li bir mağaraya benziyordu. buriyetinde idik; aksi takdirde rüz: gârlar ve akmtılar bizi bir buz dağını üstüne sürükler ve #w sathınm altın daki buz mahmuzlarından birisinin dökünmasile batıvernrdik. Birçok des falar rüzgâr ve denizlerin kuvveti yüzünden geminin burnunu hava içinde tutamaz bir hale gelmiştik, Bu da buz dağlarına dokunmadan geç. meği zorlaştırıyordu Kurçıl sisin içinde korkulacak ka- muazzam buz doğları yanı başı mızda dikiliveriyor ve Ruppertin ka- zandığı her elli metrede aysbergler den müteşekkil bir filottillâ dört ya- nımızı kuşatıyordu. Bir defasında makine dkikeke! suyun yağa karıştığı haberi geld; Buhar tazyikımiz 175 den 90 libreye indi; göminin burnunu havanm içir- de tutmak için bu, kâfi gelecek bir #stim tazyikr değildi; Ruppert dalga" denizde çok şiddetli bir surette sar- silmağa koyuldu. Yeşil ve sert bu? tepeleri tehlikeli bir sirette yakmlar. don geçiyordu. Fakat makine daire sinde heyet elden geleni vapıyord #stim yavas vavan yükseldi. Gemide birrok insanlar vardı & Şeytan mezarlığında gömülmeğe n: kadar yakmlasmıs oldukları bugün ' bile bilmezler. Konwdor Git mükemmel iş gördü ve kaptan İergerle vardıyalar ona yardım * Yöolumuzda sebat ettik; lün eteği boyunca zikzak bir * bin milden fazla ilertedik. 120 nısfmnehar dairesinde yolu © döğrü muazzam bir huz kütle p'ordu. Buradaki buz hiç müsait de fakat vaktimiz pek azalmıştı. 3 nunuevvelde buz ssJdine tekref dik. Gemiyi 46 mil senuba 70 € 2 saniye tul dairesine zorladık. (Devamı © Çiçeron Hitahetile bütün eski Roms rihini parlatan Çiçeron'un bü cilmel hali o zamânlârım en yö” tarihçisi Plütark tarafından $ dmuştı. Havdar Rifat'in kalemile limize çevrilen bu eseri kari), tavsiye dduriz, Fiyatı 40 kurustur o Satış VAKTIT kütüphanesi, 302 GÜZEL PRENSES duğu anlaşılıyordu. Zello, Düşes Veradan çok nefret edi-i yordu. Fakat, vazifesi itibarile kralm kızı olan Düşesi himayeye lüzum hisse- diyordu. Zello bunları düşünezek krala vakl:>- tı. Ona yavaşça dedi ki: — Haşmetmaap. Bendeniz de bu ka- dının isticvap edilmesi fikrindeyim, Fe- kat bu isticvap hususi bir yerde yapı- Irsa daha iyi olur, sanıyorum. Kral cevâp verdi: ” — Niçin burada olmasın? Neden gizli kapakli: iş görmeli, Benim aleyhimde de olsa yine hakikatın meydana çıkmasın: isterim, Zello, rsrar etti; — Doğrudur efendim. Fakat herhal- de tahkikat hususi olsa daha iyi olur, Zannederim. Meselenin nezaket ve ehem miyeti vardır. Hancdanın şeref ve hay- siyeti mevzubahsi Kral, biran düşündü. Sonra: — Peki, dedi, öyle olsun. Fakat tah- Yikat esnasmda ben de bulunmak iste- rim, Hatta kızımın da bulunması iâzem- dır. Çünkü o itkam ediliyor. Kendisini! müdafaa etmelidir. Arzunun bu merkez»| de olduğunu hazıruna tebliğ ediniz. Kralin bu cevabı üzerine müşavir Zello yüksek sesle salonda bulunanlara şunları söyledi: — Madamlar, mösyöler. Kral hazret- leri namına söylüyorum ki bu ihtiyar kadının sözlerinin ne dereceye kadar doğru olüp olmadığ anlaşlmak için der- hal hususi surette tahkikata başlanacak- tar. Bu sebeple kral hazretleri adaletten «min olarak misafirlerinin dağılmalarım! &iri ediyorlar. Salöndü bulünanların hepsi heyecan İçinde idi, Bir çingene karısı bütün dev- Yet erkin: ve babasının huzurunda kra-| lin kızını itham etmişti. Bununla bera- ber herkes kralın hak severliğinden emin olduğu için bu hadisede de baki- katı herhalde ortaya çıkaracağına hükm ederek dağılmağa başladılar, Biraz sonra salon tümemen böşal- mıştı. Salonun kapıları kapatıldı. Kra- ln yanımda Düşes Vera, kocası Dük J0:j ve müşavir Zello ile orta yerde de ihtiyar çingene karrsr kalmıştı. Kral Kristiyan, çingene karısına sor- iyotsanız söyleyiniz. z evvel söyledikle- rinjzi elbet & Oğlunuzun bilimuhâkeme Kata ka duğunu söylediniz. Kız Sözlerinizin doğruluğu anlaşılağı ie ha derhal oğlur emtedeteğim. Sözleri, cek olursan ceza göreceksin. Kadın cevap verdi: edik! i kabul ediyorum. m de zaten budur. Kimin kaz ahâti vârsâ O öeza görsün. Avukat Zellö dâyâtâmâdı. kadının sözünü kesti; « Bir takım şartlar ileri sürüp durma. Son defa olarak sâna s0 1 ubakeme edilmeden attıran kimdir? cevap vör. — Kim olduğunu size söyledim. Dü- ş85 Vern.. Son gilnlerde hoşuna gitme için oğlumu hile ile götürüp kalede hapstettirdi. Düşes hazretleri evvelce onu seviyor, yatağma alıyordu. Onsuz bir dakika yaşayamıyordu. Birbirlerini şiddetle seviyorlardı. Söylediklerim ta» mamen hakikattır. Düşesle oğlumun ara sindaki bu muhabbetin mahsulü de var- dır, Güzel b'r kız çocuğu doğdu. Baba ve anasına o kadar benziyordu &i görüp de Şuşmamak milmkün değildi. Kızınız Hiddetle GÜZEL torunumun ânasıdır kral hazretleri. Ben de veliaht makamındi bulunan prense sin büyük valdesiyim! Kral, ihtiyar çingene karısının son sözlerini dinledikten sonra ölü gibi sa- PRENSES 303 rarmış bir halde sandalyeye düştü. Avu-; kat Zello, hemen krala yardıma koştu. Çihgene karısının iltifatları kral için müthiş bir darbe idi. Bunun tesirile csa- sen ihtiyar ölan adamdağızın ölmesi bi- Je muhtemeldi. Babasının, büyük bir dehşet içinde is- kemlesine düştüğünü gören Düşes Ves râ birden yerinden fırladı. İhtiyar çin- gene karısının Üzerine hücum ederek boğazından yâkaladı. Kadını boğarak öldürmek istiyordu. Hiddetle haykırdı: — Alçak, sefil kadın. Bu sözlerin sa- na babalıya oturacak. Canfna oturacak. Sana bir hükümdarın kızmı, bir Dükün karısını rezil etmeği öğreteceğim. Seni geberteceğim., Karısının bu çılgın halini gören Dük Jorj. hemen yerinden fırladı. Karısını kollarndan tutarak geri çekti ve bağra- rak: — Ne yapıyorsun, Vera?. Temiz elle- rini bu kadının kanına mu buldştıracak- sın. Ağlı başma topla. Hal ve mevki- ini düşün. O lâyik olduğu cesaya çarpı- Jacaktır, Veranın elinden kurtulmuş olan S6- scl, düştüğü yerden kalkarak bağırdı: — Bu da sözlerimin ikinsi bir delili- dir. Ben yalan söylemedim. Benimle be- raber geliniz. Kara kaleye gidelim. Ö- rada oğlumun inlemekte olduğunu kor- kunç zindan: size göstereyim. Oğlum Zingara benim henüz söylemediğim şey- leri size anlatsın. Sevgili prensesin ken- disini niçin mahvetmek istediğini size anlatım. Düştüğü ilk yeis ve hayretten kendini kurtaran kral pürhiddet kızına doğru ilerliyerek haykırdı — Bu kadının sözlerine ne diyccek- sin, Bu kadına niçin ei kaldırdın. Bu ha- reket senin kabahatli olduğunu isbat et- miyor mu? Çingene karısı yine çenesini açtı. gilerini krala döğrü uzatarak; — Adil ve merhametli hükümdarım, dedi. Gördünüz ya.. Beni boğmak istedi. Beni öldürürse ağzım kapanacak, bir daha kendisini itham edemiyeceğln. Prensesin bu hareketi de sözlerimin doğruluğunu i“bat öder. Oğlum Zirga- seyı görünüz. O da sözlerimin ne dete- ce doğru olduğunu size söyler. Kral, Zellöya döndü — Ben bu esrarengiz meselenin ni- hayetine kada? gideceğim, Çabuk #im- di. Kara kaleye haber gönderiniz. Zin- gara bügün buraya gelmelidir. Bu ihti- yar kadın da bir yere gitmesin. Burada kaltın. Kendisine bir oda veriniz. Her türlü ihtiyacını temih ediniz. İyi bikr- nız. Böyle arzu eğiyorum. Bununlâ be- rdber kadim kaçırmaymıs. Oğlu da dört beş dante kadar burada bulunma- kdir. Getirllineş bana haber veriniz. Kral, bunlari söyledikten #onrâ kızile damadına döndür — Kızım, şimdi benimle beraber ye- lih.. Sana söyliyteelderim var, dedi. Müttakiben salondan çıkaran hususi odasma gittei, Düşes Vera ile Dük Jörj da ktak takip ettiler, Müşavir Zellö, salonun kapısını açarak kralın emrini sabitlere kıssca ünlettik” tan sonra çingene karısının bir odaya yerleştirilmesini söyledi. İhtiyat Sostle de: i — İsinize bakılacak, Kralın emirleri" ni işitiniz oğlunuz gelinceye kadar bu” rada kalacaksınız. Haydi sizi odanız3