Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
| oraday Gr * | | | *m —. < | Ytttaç , 'ı Mabud Gî:v Şam doktor Asımlarda yeme “etliydik. Hayli kalabalık.. Şeh- Ve tüe “€n büyük fabrikatörlerinden €carlarından Mahmut Reşit de | Bir aralık balkona çıktım geniş geniş nefes alındığını üm. Bir de; - diye m %hîrs emnuniyet izhar Bğkt'm Fabrikatör! fark n“ldamşım dan Y mevcudiyetimi hmmgfedersiniz., Hatice Süreyya Ünedi €ndi! - dedi. - Kendimi yalnız l"my(n'duı-ıı Sizin burada bulun- Timi y Zu görmedim.. Az daha hisle k sesle söyliyecektim: ; 'Mhm“udum! Ne mesaduml!,, di- &en dîıehtap tidden pek güzel, bey * dedim. - Bu manzaralar in- Saadet verir. > Hayır, saadetimi i ği _u-üfe Tet min sebebi o değil. « hi ine âsik mı oldunuz yoksa? Yır, hayır!.. Anlatamadım.. %Yleyse mutlaka büyük bir mü- t"hhün kazanarak pek kârlı bir o4 :Ğ giriştiniz..' da eğil, Hatice Süreyya ha- ;:; n'mbnşıîa bir mesele.. Beni iri N, saçları dökülmüş bir k görürsünüz de, hassasi- lıu. fimın pek az olduğunu sanır- '“tl *Ğil mi?, Aldanıyorsunuz. Ben h—ı m:' sıska, soluk benizli ve bil- Ti İr bir gençtim.. Edebiyata hhî!h dım.. Hatta şiir bile yazma. “ M büs ettim de işimden gücüm- îıin ti , lvla,khıatrm Bereket ver- Yo kâfipliği aramağfa kalktım, h._um- edebiyat karın doyurmiyor.. k Tbattı. Mahvolacektım.. Ra- kiş n, bu buhranlı dev- hr n dukwğa karar vermeğe mec- Yürün tan sonra da, derhal, “Bu- %şı dşte size mükemmel 60 lira 1 İyen olmadı ya, —W“İniz? kapı kalmadı. Ekseriyet Ölş verin! Biz | icap edince sizi Ür n " , diyordu. “Ne i iyi adamlar!,, ner&k bu— k %““llı S âğıdın üstüne ya- beka mi., Ve bırakıyordum. "l € babam bekle.. Ne ara- %'G eden.. Belki unuttular di- '—_. 'llrdııtuuı ve “İş arıyo- diğim Zaman, yine aynı bas- & atlatış: “Adresinizi bıra- Sonra, bu sözün bir at- 'hhnu anladım.. Artık ben- N teyenden nefret ediyor- M bir gün, intihar etmek geldim.. Meyüs meyüs, "klarmı beni, Gülhane 'lq,ı ne dÜ Şöyle, burun tarafı- a ı.q__ erledim.. Sıralardan biri- â %ç;îlrdnm._ O zaman karşı- ÖklE 'îlı- .-mr? “İh :ğ' Eıgıı - Yani eski patronum g pederim ve şerikim hly E..ıennelllm halimi görmüş, acı- %li i mxam zeki, vicdanlı, iyi Yu Va 'İa fır.. Aynı zamanda ilmi Ööay”* bak AŞİna olduğunu söyler. Waly kmış ve demiş ki; “Çok Va :&k_ na * çalıskan olduğu muhak Ce “lhm “! Fqş Mmühim bir buhranımı ul'lu kurtaraymı z Yan- Kibritin var mı, evlât?,, * Sonra, bana bir siğara T; “Düşündüklerini söy- Ye Jâkırdıya başladı. - amsîzsm Halbuki, al- aîatım kazanmak isti- di SEL ın.e% ö l'âı:anayımı Başımdan *F'l ıg.ç 2in vaziyetin gibi bir İ '17“ .GM ' Eğer İstersen ticaretha-| I. Seni otaya alayım..,, P “Canla “başla*kabul- et- Vermevince Fe | Sekm :gne İdarehane sürttüm. İpini HABER — AKşâm postası evlesın Mahmud ! tim., Arkasını herkes bilir, hatta uma- rım sizde işitmişsinizdir. Yavaş yavaş müdür oldum. Patronum o sıralarda tehlikeli ve uzun bir hastalık geçirdi. Bense, o yokken işini batırmak şüyle dursun, inkişaf ettirdim. İyileştiği zaman, servetinin iki misline çıktığını gördü ve beni ortak almakla beraber, kızını da teklif etti. 'Meliha ile izdiva- cımızda bu suretle olduü. İhsan beyle ortaklığımız mütemadi biz inkişafla büyüdü, büyüdü. Firmamız, nihayet, bugünkü halini aldı.. Hikâyemi bil- miyor muydunuz? — Bilmiyordum, efendim.. - dedim. — Esasen hayli eski bir maceradır. Bugün, Sultahahmetten doğru otomo- bilimle gelirken, şoförüme dedim ki: “Haydi, sen doktorlara git. Beni ora- da bekle.. Geceleyin alırsın. Ben par- ka gireceğim! Azıcık dolaşmak, sonra da yürümek istiyorum..,, Şoför: “Evet beyefendi, son günlerde fazla toplan- dınız! Yürüseniz fena olmaz!,, dedi.. Bastonumu sallayarak, — ağaçlıklar arasına daldmı.._ “Hey gidi zaman hey! Nerede o sıska Mahmut Reşit, nerede şimdiki ben!..., diye düşünü- yordum, Yirmi sene evvel bu ağaçların al- tında cebimde beş parasız dolaştığım aklırma geliyordu... Halbuki şimdi.. Tevfik Fikretin, büyük ikramiyeyi ka- zanan bir adamın ağzından yazdığı bir manzume vardır; “Eski ben'i bul- sam da o betbahta da bir avuç para vererek sevindirsem..,, der! Ben de ay- nı hissiyattaydırm.. “O betbahtı bul- sam,.;; diye, elimi iç cebim2 götürdüm. Parmaklarrm gişbin hir nartfâv ara- dı. Fakat sonra, gülümsedim: “Şimdi de beş parasızım işte..,, Ha- kikaten de, elbise değiştirmiş, vanı- ma hiç para almamıştım.. Fakat, ne- rede » zamanki meteliksizlik, nerede şimdiki! Arada, dağlar kadar fark var.. Bu tezadı düşünerek yürüdüm ve Lizim mahut kanapenin yanına kadar gel- dim ki, ne göreyim?., Baş'n: iki avucu içine alarak kötü kötü düşünür bir genç oturuyor.. Üstte yok, başta yok.. Büyük bir heyecana kapıldım. Yanma oturdum.. Galiba, sesim titriyerek: “Küçük beyi,, diye seslendim.. Sarı bir yüzün çerçevelediği ateş gibi zeki ve bakışları tatlı iki göz. “Kibritiniz var mı?,, Mahcubane, üstünü yokladı. “Yok efendim.. - dedi. Esasen sigara da içmiyorum.. Terkettim..., Ve ben de, İhsan beyin cümlelerini aynen tekrarladım; “Oğlum! Düşündükleri- ni söyliyeyim mi? Sen İşsizsin! Para- sızsın! Halbuki alnının terile haya- tını kazanmak istiyorsun, Ben halâşi-| nayım! Başımdan, asağı yukarı genin- ki gibi macera geçti. Eğer istersen ticarethanemde bir iş var.. Seni alayım..,, O da teşekkür et- ti. Canla başla kabul etti: “Hayatımı kurtarıyorsunuz!,, dedi Fakat, dokto- ra davetli olduğumu, yanımda da port föyüm olmadığını düşündüm : “Adre: sini ver çocuğum. Ben seni aratırım!., dedim. Adresini aldım. Sonra, dima- ğımda bu oğlana yapabileceğim sürp- leri hazırlayarak yanından ayrıldım. Yarın ona otomobilimi yollayacağım.. Derhal bir terziye.. Sonra, konağım- da bir oda.. Belki de, kimbilir, müz. takbel şerikimdir.. Çünkü erkek evlâ- drm olmıyor.. Fakat, garip değil mi?. Henüz ismini bile bilmiyorum. İsm! haslar zaten aklımda kalmaz.. Feyzi miydi? Feyzullah mrydı? Farj mı,| yoksa Feyyaz mıydı?. Durun baka- yım., Elini cebine soktu.. Evvelâ müte.ac— cip, sonra, heyecanlı, derken çılgm gi- bi aramağa başladı: — Yarabbi! Yarabbi! Adresini dü- Tonton amca bir türlü nazik olamaz v şürmüşüm ! * Şimdi' benim * hakkımda ne düşünecek? Beni de o adresi alıp baştan savan ahlâksızlardan sanacak. Hem de o derece ümit verdikten son- ra zavallıyı bu kadar inkisara uğrat- mak.. Lânet olsun bu dalgınlığıma,, Lânet olsun bu talisizliğine o delikan- İmın... Cidden ben de müleessir oldum. — Vermeyince mabut, neylesin Mah- mut! - diye teselli etmeğe çalıştım, Fakat o, bir türlü teselli bulamı- yordu. Doktorların ziyafetinden ayrı- lirken hâlâ perişanlığı devam ediyaor- du. Yanrma yaklaştı: — Gazeteye ilân vereyim.. Parasile dercediniz.. Bu halimi tasvir edin.. Vakayı tamaâmile anlatın.. Belki okur da size müracaat eder, siz de bana yollarsınız! - dedk. ' Çaj il İ İşte, ben de yazıyorum.. Fahtat ilân parası almadan.. (Hatice Süreyya) « -am böz y *& | ( //ı JAR Yazan : Niyazi Ahmet 143 sene evvel bugün ; Fransa için mücadele eden yirmi Mahkeme, hükmü vermişti. İtirazların Fransa ihtilâlinin kanlı vakaların- dan biri de Jirondonlatla Montanyor lar arasındaki ihtilâftır. Ayrı ayrı si- yasi kanaat besliyen bu iki teşekkül daima birbirlerini itham eder ve her biri fırsat buldukça karşısındakini mahvetmeğe çalışırdı. “Jirondonlar, Fransayı bir takım kü- çük parçalara taksim etmek, mukabil taraf da Danton, Robespiyer ve Mara- yı diktatör yapmak istemekle itham ediliyorlardı. 16 mer Luinin muhakemesi, iki taraf -arasındaki anlaşmazlığı büsbütün ar- tırdı. Bu tarihten sonra bütün Jiron- donlar kralı kurtarmağa çalışmakln suçlu sayıldılar. Halbuki Jirondonların çoğu kanu nu esasinin kabulünden sonra idam cezasının tatbik edilmesini istemekte idiler. İnkılâp düşmanlarının ortadan kal- dırılması için bir ihtilâl mahkemesi- nin kurulması isteği Montanyarlara beklenen farkı verdi. — Jirondonlar, ihtilâl mahkemesi- nin kurulmasına mani oluyorlar. Ev- vwelâ onları ortadan kaldıralım.. dedi- ler. Kurulan mahkeme, istintak ve tem- yizi kabil olmayan kararlar verecek- ti Bu kabul edildikten sonra, bir bele- | Jirontonların millet düşmanlığı yap- tıkları ve Fransayı satmak istedikleri ileri sürüldü. Hatipler, Jirondonların Fransa düşmanı olduklarına dair nu- tuklar verdiler. Vernyo verdiği ce- vapta şunları söyledi: — Bizi mutedil fikre malik oldu- ğumuzdan dolayı itham ediyorsunuz. Halbuki teşekkür etmeniz lâzım ge- lir. Siz ve biz yakmda zuhur edecek dahilt bir harpte mahvolacağız. Biz. sükütumuzla vatana hizmete lâyık ol- duğumuzu isbat ettik. Bazı adamlar vatan severliği başkalarma eza ve ce- fa etmekten, göz yaşları akıtmaktan “ibaret sanıyorlar. Bunlarm halkın re- fah ve saadetini temine calışmalarınıi isterim, Bütün milletin, ihtimal ki, körku ve dehşet ile haktıkları bu milli meclisin bir hürriyet ve ümit menbar olmasını arzu ederim.., Bu sözler, Jirondonları haklı çıkar- dı. Fakat taşkınlık devam ediyordu Bir gün Mara tevkif edildi. Muhake- me edilirken Ssokaklarr doldurar halk: — Marayı öldürmek istiyorlar. Biz buna razı olamayız., diye bağırmağa | başlarlı. - Bu bağrışları duyan hakimler, Ma rayı beraat ettirdiler. Mara, halkın kolları arasında mec- lise gelip yerine oturduğu vakit, Ji-| rondanlar için şöyle dedi: — Hepsi şimdi benim elimdedir. On- lar da alay ile gezdirilecekler, fakat darağacına götürülecekler.. En nihayet yirmi bir mebusun mu- hakemesine başlandı. Bunlar, fikir ve meslek itibarile her biri ayrı ayrı sa- halarda varlık gösteren insanlardı. Onun için. idamlarına hükmetmek güçtü. Dinlenen şahitlerin ifadelerin- den hiçbir suç çıkarılamıyordu. Müd- deiumumi et sonunda “Cumhuriyet birliğini ve Fransız milletnnin refah ve emniyetini ihilâl,, cürmü ile suç: Jandırdı. Mebuslar, muhakeme edil- meğen ölüme mahküm odildiklerini haykırdılar. Fakat ditliyen yoktu. Ve- h-i.lemkararght'bikfedüeoektn —wıı;aza — md S ee Bd e G ee AU ÜD ge mebus inkilâp j meydanında idam edildiler — sorgu yapmadan hiç biri dinlenmedi adındaki mebus bütün sözierin tesir- siz olduğuna kanidi. Düşmanlarının muvaffak oldu. Onu odasında ölü buldular. 1793 yılı 81 ilk teşrin günü, 143 sene evvel bugün yirmi bir mebus beş arâa- ba ile hapishaneden çıkarıldılar. İmn- Mebuzx Vernyo, bir gün önce kendisini öldürmek için zehir tedarik etmişti. mak istemedi. Zehir içmekten vazgeç- yezi terennüm ediyorlardı. nında teşhir ediyorlardı. Satılmayacak eşya, ki- ralanamıyacak ev, apar- trman yoktur! Ancak yo- lunu bilmeli: HABER GAZETESININ UK ILANLARI kiralamak için en emin, en ucuz ve en kolay vası- tadır. t 20 kelimeye kadar beş “defasi 100 kuruştur İstanbulda en çok satı- ; lan hakiki akşam gazete- sidir. Mektep Kolaylıkla almak isterseniz Ankara caüdesinde Telalon : 24370 g AKSAM POSTASI IDARE EVİ Istanbul Posta kutusu : İstanbul 214 Telgrat adresi : İstanbul HABER Yazı işleri telofonu : 23872 O İdarevehân . :24370 ABONE ŞARTLARI Târ&igı EFenebi Senelik 1400Kr. 2700 Kr. 6 aylık 730, 1450 3 aylik 800 » BOO iR * aylık — 180i ;ı_o__gl: L “Sahibi ve .Neşm;at Mudnrı Ha;an Rasim Us Bası ’a'ıg'ılı,ftr fl’ AKITJ mdbaıı;ı keğ elinde ölmek istemiyordu. Arzusuna — kılâp meydanma götürülüyorlardı. — Fakat diğer arkadaşlarından ayrıl- ti. Mahkümlar, mütemadiyen Marsey- 143 sene evvel bugün kendilerini — mücadeleye atmış, çırpınmış, bağırmış — Fransa için çalışmış yirmi mebus, can- sız birer ceset halinde inkilâp meyda- — Kıtabınızı. VAKIT kitap —— evinden alınız Ü HABE&W Ankara Caddesi || — l Üğtana AŞ 5&_ j ı