Basra körfezi yerlileri elle yakalıyorlar Da gi iz IĞI yakalamanın başlıbaşı- ka ğu Yetişmiyormuş gibi, Basra Yetlileri bu balıkları elleriyle Bayı sMaktadırlar, İ » Giskm İsimli bir adada ya-| İpek lar. Ancak, yakaladıkları| Kuduz, ikları, deniz hi yeletinde © DUZ Eİbi gemicilerin bacakla - Baniyy Veya cenup denizi kahra - R Düt m bançerliyerek öldürdükle - İŞ hayvanlar değildir. Bunlar Yerlileri 18 den 30 kademe ka- A bir boyu ığı yağı z. nerler. Ve uyuyan iyice yaklaştıktan sonra, bizi elindeki Kalım bir hala kanca İle denize ve doğrudan en başı üzerine atlar ve! YI köpekbalığının yarı 4-| ima mer, m — A ğe neye uğradığmı bile - i Suya dalarsı da, çok! kayı kuvveti kesilir. Yerliler, bal z karam, yedeğine alarak sahi! ve Münasin bir finta satar! a VeriMiz. Basra körfezi yer.İ İilerini balığın Üzerine atlarken, kan- ca balığa gömülmüşken, ve kancay! balığı belkemiğine kadar çekip onu! adamakıllı öldürmektelerken ve kan - canm şeklini göstermektedir. İLAN “Aeroneflere mahsus mayi mahrukat muhafazası için oÇatlamaz ve Nim Sret Hazine, hakkında ki icat için sanayi! Müdiriyeti umumiyesinden istihasl edil miş olan 20—11-—-935 tarih ve 2088 nu- marah ihtira beratı bu kere ferağ ve ya hut icare verileceğinden mezkür ihti- rat satın almak veya isticar etmek ar- zusunda bulunan zevatın Galatada Tap tas hanında No. 18-20 de mukim vekili Bây Teodor K. Sinanidise etmeleri.. müracaat Operatör Ürolog Doktor Süreyya Atamal Muayenehane: Beyoğlu * Parm kapı tramvav durağı, Roma otel yanında 12) birinei kat 8 Her gün 15 — 20 ye kadar e .GÜZEN PRENSES İcda edilecek gibi değildi. Nihayet ya- Yaşça: Wk onu öldürür. Haydi göster kendini Amerika cumur int.habatı münasebetiyie Amerika cumur- riyeti nasıl idare edilir ? Amerika cumhurreisi salâbiyeti iti - barile, diğer cumhuriyetlerdeki meclis relsile relsicumhurun © salâhiyetlerini kendinde toplar. Her dört senede bir yapılan intihaba rağmen ayni cumhut reisinin birçok defalar intihabı müm - kündür. Nazırlarını (okendisi seçer, ve bunlar kendisine karşı (o mes'uldürler. Yalnız bu vazırlar idarenin iyi işleme * sine nezaret etmekle beraber, rehberlik eden bir fikre muhtaç olmadıkları gibi, siyasi me3'uliyetleri de mevzuubahıs de- gildir. “ Büyük memurların, bilhassa asli şü- ranın azalarını seçmek hakkı gene reisi cumhura aittir, Muahedatı o hazırlar, ve imza &der, orduların başkumandanı- gri. Teşrii salâhiyeti haricinde ayni za- manda icrai salâhiyete de tamaraile sa- hip bulunmaktadır, Fakat, buna mukabil reisicumhurun hareketlerine fren vazifesi gören belli başlı üç mania vardır. I — Hususi devletler. İsminden de anlaşıldığı vechile Birleşik devletler bir tek değil, birçok devletlerin bir araya toplanmasile vücut bulmuştur. Başlan- gıçta bunların mecmuu on üçü bulu - yordu. Ve © zaman bunlar İngilterenin nüfuzu altında idi, fakat bilâhare isyan etmişlerdi. İstiklâllerini o kazandıktan sonra,aralarında bir ittihat mevzuubalıs olunca, ortaya büyük müşkülât (çıktı. Cumhuriyetçiler merkezi bir iktidarı kabul etmiyor, ber devletin o müstakil olmasını istiyorlardı, Federal şekle ta- raftar olanlar, merkezi bir idarede mem leketin siyasi faaliyeti için büyük bir fayda umuyorlardı. Bugünkü vaziyet 1787 de cereyan eden münakaşalardan sonra kabul edilen, ve iki (o temayülün telifinden ibaret olan hlikâmet şeklidir. Her devlet bir nevi muhtariyet muhafa za edecekti. Bugünkü vaizyetile Ameri- ka Birleşik devletleri, 48 ayrı devletten 48 meşrutiyetten, 48 Oo parlâmentodan, 48 validen mürekkeptir. Ve herbiri hu- kuk, adliye, ve idare İşlerinde bir nevi serbestiye sahiptirler. Yalnız menafii umumiyeye müteallik (oObütün işlerde merkezi idarenin nüfuzunu tanımağa mecburdurlar: Gümrük, ç. cemi şehrin seyrek evli kenar mahallelerin » Ankara beynelmilel kömür sergisindı Macarlar Macar sanayicileri linyitlerimizin analiz istiyorlar Budapeşte, 28 (Hususi muhabir. mizden) — Gelecke yılm başlangıcın- da Ankarada tertip edilecek olan Bey- nelmilel Kömür Sergisine Macar fav- rikaları da davet edildiler. Birkaç gün evvel Türkofis Viyana mümessili Bay Aziz Aksüyer Budapeşteye gelip Ms- car İhracat Ofisi konferans salonur- da bu sergi hakkında çok enteresan bir konferans verdi. Konferansta Mu- car İhracat Ofisi yüksek memurlarile Budüâneşte Ticaret ve Sanayi Odası Kâtibi Bay Szökely Artur, birçok alâ- kadar fabrikalar mlldürleri ve Macar Fabrikacılar Birliği Kâtibi Bay Vögh Yenö hazır bulundular. Verilen konferanstan anlaşıldığını güre Türkiyenin birçok yerlerinde bu- lunan zengin İinyit v, 8, madenlerin- den yüksek derecede istifade edebil. mek üzere yapılacak olan bu sergide Macar sanayiini de çok alâkadar eden bir cihet vardır. Malümdur ki, iktısadi buhranm zu- hurundan sonra Macaristan hariçten kömür getirmemeye başlamış ve muh- telif işlerde, memleket içinde bulunan linyitlerin kullanılmasına mecbur ol- muştur, Son beş sene içinde birçok devlet enstitillerinde ve hususi fabri-| kalarda linyitin kullanılması hakkın da yapılan araştırmalarda bu kömür-| te yetler teşkili, dini mesaji, ve ilk, 2 — Senato veya mümeesiller mecli- si. Bunun azalarını, her devlet tarafım- dan intihap edilerek gönderilmiş mü - messiller teşkil eder. Bunlar iki (o sene için intihap edilirler; ve miktarları, ma Ii vaziyeti imtiyaz teşkil etmek Üzere nazart itibara alman bir nisbetle taayyün eder. VeVrgileri tayin, bütçeyi tesbit va zifesi bunlara aittir. Reisicümhur tars- fından girişilmiş olan muahedat senato) nun üçte iki ekseriyeti tarafmdan ka - bul edilmek icap eder. Bundan başka, senatörler reisicumhurla yüksek idari memurları intihap etmek (o salâhiyetini paylaşırlar; ve hükümet rcisi a ümei den ne şekilde istifade edileceği larını bulmuş ve sanayini ilerlet tir. Macar sanayicileri kendi araştı larmn kiymetli neticelerini Türk deş milletine göstermeye memnun le hazırdır. Fakat, hak'katen istif li bir sergi yapabilmesi için ilk ol Bay Aziz Aksiiyek vasıtaslle Ti yede bulunan en mühim İinyitleri nalizini istediği halde Türk Ofis | fından gönderilen analizden maa istifade ed lememiştir. Çünkü bu liz, Türkiye topraklarında bul Tinyit madenlerine zit değil, Zor daktan ihraç edilen maden kömür ne aitti, Macar Fabrikacılar Birliği M İhracat Ofisi vasıtasiyle yeniden ") Uinyitlerinin bir an evvel anali? gönderilmesini istemiştir. Böyle b nalz süratle gelmezse, linyitlerin lenılmasımda yüksek bir derece etmiş bulunan Macar sanayiinin kara Beynelmilel Kömür Sergisin traki belki de imküânsızlaşacal Çünkü Hnyitler türlü türlüdür. todlar, sobalar, kazanlar de türlü Vüdür. Türk kömür ve linyitlerini nalizi hakkında malümatsız kalan car sanayicileri Türkiyeye nasil ede bulunabilirler? aleyh, Amerika hükümetinin faali senato ile curmhurreisi arasındaki a manın neticesidir. 3 — Âli şöra, Dokuz azadan tetek eden bu şüra (reisicumhur tarafn seçilir, fakat faaliyetleri daima sen Dun kontrolü altındadır, ve müddeti vamları dört, eğer intihap eden n cumhur ikinci defa intihap edilirse kiz senedir. Ve bu sonuncu müddet o nihay de yeniden seçilir. Şüranın red ve ki hakkı, reisicumhurun faaliyetleri | şısında büyük bir ehemmiyeti haiz Meselâ Roosevelt tarafından 1936 Minel teli an a j Sile gülen sirasi GÜZEL PRENSES 65 amman mamanın bulunan Anna Paskal birden ürktü, Fa — Yapacağım. Fakat bu (o meydana Basa mahvolduğum gündür. Onu a- Ee buradan uzak bir yere götürürsün. 54 inan ki ipe beni çekerler veyahur “rümün sonuna kadar zindanda br > Merak etme. Ben kızı / aldıktar Bora ortada hiç bir iz bırakmam. Ser Yüzüğü satıp başka bir şehirde ra - Ca yaşayabilirsin. Şimdi pazarlığımı: mi? hat, bite; > Bitti, Fakat sen bn yüzüğü nerc "aldın? e Bilirsin ki ben yalan (söylemem ik benimdir. O halde mesele yok.. Sen şeytan Bibi beni cehenneme ( sürüklüyorsun bi lim ne olacak? İdam © yapıldıktan b Sonra şehrin cenup (tarafınd: vim in bir köşe teşkil ettiği yerdeki e * gel. Kırmız pancurlu ev. — Kızı Oraya mı getireceksin? > vk Evtt., Eskidenberi burada adettir: oanların cesetleri bana aittir. Cesed alır, sonra gömerim. Elbiselerini de de iğ Bu kızın Gzerindeki elbiseleri “ağun ha!, deği Peki, senin olsun. Bana elbisesi Vücudu lâzım, di Sik Yi. Fakat bu işte hiç de zararir| Yors Yoztun. Kıymetli bir yüzük veri Wa ama buna mukabil de güzel bir diy yorekin, Artık vakit geldi. Ben gi- Di hey, Bir saat sonra evime gelir, be- hi, cellâda tekrar şunu hatır - Tözüm gördü: “diğin saatte evine geleceğim. t et, bir yanlışlık olmasın, #ten geçer. Ufak bir dikkatsiz.) — İsti bakalım... Cellât, arkadaşından ayrılıp hapisha- neye doğru yollandı. Biraz sonra Zin- gara da gece İokantasından çıktı. Se - kakta hem yürüyor, hem de şöyle dü- şünüyordu: — Nihayet bu güzel kızı ele geçirece ğim. Fakat Vera bana verdiği bu yü- zükle böyle bir iş becerdiğimi duysa. İşte o zaman muhakkak beni parçalar! Bereket versin ki bünu kendisine duyura cak kadar sersem değilim! #* vw Zingaranın cellâla pazarlık ettiği gece hükümdar Kristiyan sarayında de- gildi. Bütün saray mensupları merak ve endişe içinde bulunuyorlardı. Çünkü kral gündüz ava çıkmış ve gece oldu- ğu halde hâlâ dönmemişti, Kral, ormanda bir geyiği kovalar » ken şehirden bir hayli uzaklaşmış, üste- lik sık ormanlıklar içinde o yolunu da saşırmıştı. Akşam oluyordu. Atını dur- durarak yanında bulunanların boru ses lerini işitmek ümidiyle etrafı ( dinledi. Fakat hiç ses sada yoktu, Kral şok cesur bir adamdı, Hiç bir şeyden korkmazdı. Bundan başka halk kendisini çok severdi. Çünkü 'halka elin den geldiği kadar iyi muamele edilme- sini temine çalışır, memleket menfaati- ni ber şeyden üstün tutardı, O esnada hava da kararmıştı. Müt - hiş bir şimşek çaktı. Kral atını tekrar mekmüzlıyarak sığınacak bir yer ara- mağa başladı. Orman içinde rast gele bir istikamete doğru bir saat kadar hay vanmı koşturdu. Artık gece bastırmış” tı. Gök gürültüleri arasında şiddetli bir yağmur yağmağa başladı. Kral etrafını dört gözle araştırarak giderken karan - lıklar arasından bir ışırk gördü. Hemen den biri olduğunu anladı. £ Biraz daha yürüyünce katşısına yüksekçe bir bina çıktı, Bu binanın demir parmaklıklarla örtülmüş pencereleri, kalımca ve siyah! duvarları vardı. Fâkat birden — irkildi Ay ışığı altında binayı tetkik ederken birinci kat pencerelerinden birinde par-| maklık arkasında çok güzel genç bir kızın ağladığını hıçkırık (o seslerinden anladı. Saçları omuzlarından aşağı dağılmış, gözlerini semaya dikmiş hıçkıran ve mı rıldanan bu genç kız, mehtap altında © kadar güzel görünüyordu ki, Zingara olduğu yerde çivilenmiş gibi kaldı. Fa- kat ayni zamanda dikkatle bakınca kı zın gözlerinden yaşlar akmakta olduğu nu da farketti. Şaşırdı kaldı. o Nihayet bu güzel yüzü ürkütmeden seyretmek için kendisini karanlık bir köşeye sak- Jadı. Etrafta gecenin bu İlerlemiş saatir de hiç ses sada yoktu, Kız gittikçe co- Şuyor, hem hüngür hüngür ağlıyor hem de mırıldanıyordu. Zingara kulak ka- barttı, Kız şöyle söyleniyordu: — Saatler geçiyor, Allahım bana acı, Nerede işe şafak sökecek.. Beni öldüre- ekler. Ölmekten ve cellâttan korku - yorum. Bigünahım. Beni kurtar Allı- him, ç Zingara biranda bu binanın hapisha- ne olduğunu anladı. Bu kız sabahleyin idam olunacak demekti. Faakt bu kadar güzel bir kızı (o öldürmenin çök günah olduğunu düşündü ve kıza acıdı. Daha fazla dayanamadı. Saklandığı köşeden çıkarak yavaşça kıza seslendi: — Korkmayınız güzel kız. Allahtan yardım istiyordunuz. O İnanmez ki işt ben bunun için geldim. Söyleyiniz sizir için ne yapabilirim? İdam mahkümlarına mahsus hücrede kat sonra sabahleyin öleceğini düşüne- rek ne olursa ölsün deyip bu yabancı- ya cevap verdi: — Teşekkür ederim, yalnız (küçük bir ricam var. Belki bu sayede hayatı » mı kurtarabilirim. Bunu benden esir » gemeyin: Lütfen Kont Adoların evine kadar giderek Anna Paskal tarafından geldiğinizi, bu sabah idam olunacağımı kendisine söyleyiniz. Zingara, Annanın okonuşmasına da hayran olmuştu. Lâfı uzatmak için sor. du: — Kont Adolar mı? Bu (o zatın sizi kurtarabileceğinden emin misiniz . — Ümit ediyorum. Bir (Okere beni görmeğe geldiği zaman bunu vaadet mişti. Ne oldu, bir felâkete mi uğradı, bilmiyorum. Yoksa herhalde beni gelip görürdü. Hiç olmazsa bana iki satırlık bir pusulacık yazıversin. — Pekâlâ, merak © etmeyin. Şimdi hemen gidiyorum. Gene görüşürüz. — Cenabıhak yardımcınız olsun. Bu yardımınızı unutmıyacağım. Zingara, hemen oradan ayrıldı. Ne » ye uğradığını şaşırmıştı. Çünkü Anna- yı görür görmez kalbi şiddetle çarpmağa başlamış, o zamana kadar hiç bir kadı- na karşı duymadığı kuvvetli bir ihtiras hissetmişti. Kendi kendine düşünüyordu: — Kont Adoları görüp de ne yapa cağım. Bu güzel kumrüuyu budala gibi başkasına niçin kaptırayım? Eğer kur- tarılması lâzımsa onu ben kurtarmağa çalışayım. Şayet müvaffak olursam gü- zel Anna da benim olur.. Fakat bunun için ne yapmalı? Şeytanla başbaşa verip bir çare bulmalı.. Fakat vekit de yok. Saat dört geliyor. İdam (olunmasına iki saat kalmış. Fakat böyle bir kızm