29 Eylül 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

29 Eylül 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

29 EYLÜL — 1938 İ Lastik min Bir hafta evvel boşanmış oolan karı koca o gün son defa evlerinde buluştu- lar, Beraber yaşamıyacaklarmı anlamış - Jardı, müşterek hayat her için de artık bir azap olmuştu. İki senedir biri- birlerile en ehemmiyetsiz bir (o mesele hakkında bile anlaşamadıkları (O halde nihayet bir noktada aralarında tam iti- 1âf olmuş. ayrılmağa (beraberce kat'i surette karar vermişler, hemen işin mua melesine koyulmuşlardı. Mahkeme ni hayet ayrılmalarına eşyalarının taksimi» ne karar vermişti. İşte şimdi, son defa (o buluşmalarının! sebebi, altı senelik müşterek hayatların da birikmiş ufak tefek şahsi eşyalarını! aralarında dostça taksim etmekti; gele cek resmi heyetin belki hiç ehemmiyet| vermiyeceği, fakat karıkocadan herbiri- nin naşarmda maddi değerle ölçülmiye- cek birer kıymeti olan hatıralar... iik hayatların son iki senesinde un aksine, o gün aralarında biç| münakaşa çıkmamıştı, münâkaşa ve ih- tilâf mevzuu, sonra kalma it ufak tefeği gürültüsüz Keve ya: rım saattir rmaktaydılar, Bir aralık erkek, © zamana kadar bakmadığı bir| gekmeceyi açmağa davrandı, kilitliydi. Anahtarı istedi — Anahtarı kaybettim. Fakat pek keyecanlı ve şaşkın görü- nüyordu; elinde tuttuğu anahtar deste- gizlemek İster gibi bir muştu. Erkek elini u- — Anahtarları ver de bakayım açabi- lecek miyim? — Anahtar kayboldu! — Allah Allah! Sen ver anahtarları| bana! Kadın geriledi, anahtar destesini avu cunun içinde asabi — Kvşt! Vermek istemiyorum! — Niçin? Niçin vermek o istemiyor- sun? — Sebebini sorma! Erkek hiddetlendi. Demek karışı, buy suzluğundan, geçimsizliğinden (başka Üstelik onu aldatmıştı da! O İhtimal bu gekmecede âşıkından gelen mektupları saklıyordu. Bağırdı: — Sırlarını öğrenmemden korkuyor sun değil mi? — Israr etme rica derim ki şüphelerin dı Adam hiddetlenmişti, üzerine yürü -| gü: — Anahtarı ver! diye yoksa... Cevap olarak kadın çekilmek istedi.. *âkin erkek fena halde hiddetlenmişti.! Üzerine atıldı, bileğinden yakalayıp bük *U. Sonra yere düşen anahtarları alarak, , Yemin €- bağırdı, ver, başı ellerinin arasında sessizce ağlayan| kadına bakmadan, çekmeceye koştu, aÇ-| tı. mzrcen İçeride hiç de mühim bir ş€y| gözüne çirpmamıştı. Sinirli sinirli ka 1 rıştırdı. Fakat nafile, çekmecede kauçuk bir bebekten başka bir şey yoktu, kü -| gük, basıldığı zaman ses çıkartan mini- mini bir bebek. Afallamıştı. Eliyle alnmın terini sik d. Ve anladı. .Mazinin derinliklerin - den bazı hatıralar zihninde belirdi: Bu bebek, iki buçuk yaşında ölen kızlarının Bilmeden evvel istediği son o oyuncaktı, Zavallı, basta yatağında bu bebeği koy- nuna alınca, yanaklarına renk gelmiş, soluk dudaklarında sevimli; bir tebessüm belirmiş, öyle sevinmişti ki... Mazi, hafızasında birden, çanlandı Çocuğun ölümünden sonra hayatları değişmişti. K kederle çıldıracak gibi olmuş, kendisi ise eve gelince ağlamak» tan gözleri şişmiş zavslir bir o kadınla kurşılaşmağı, yavaş yavaş, tahammül edilmez bulmağa başlamıştı. Evet, za- Fallr çocuğunun ölümüne o da çok üzül müştü ama ne yapma!:, ölenle ölünmez ki! Kacınnm bu kadar uzun zaman ma- tem içinde kalmasını aklı almıyordu. Hem onun bu halini doğru da bulma- mamaktaydı. İnsen akşama kadar çalı- şıp tüirli zahmet ve meşakkat çektik ten sonra evine döndüğü zaman karşı smda güleryüz görmek istemez mi ya Yavaş yavaş «ws geç gölmeğe, sonra bazı geceler yemeği dişarıda yemeğe nihayet bazı geceler hiç uğramamağa başladı. O zamana kadar mes'ut geçmiş olan hayatları bozulmuştu. Ufak tefek münakaşalar, an geçtikçe büyüme- ge, biribirlerini kıracak s5zlere, ciddi kavgalara varmıştı. Ve işte nihayet bu şanmışlardı. Bebeği yavaş yavaş, ölen yavrusuna vaktile uyurken © yaptığı gibi, okşadı. Sonra gözleri nemli, çekmeceyi sessiz- ce kapadı. Karısı, deminki du. Yanma yaklaştı: — Affet! Kadın ses çıkarmadı. — Affet Şaziye! Bilmiyordum. Bile mezdim. Niçin derhal söylemedin? Kadın yavaş yavaş başını © kaldırdı, karşısında bakikaten samimi olarak a diliyen adama baktı. Yaşla dolu gözl de şikâyet, serzeniş ifadesi yoktu; yal niz derin bir hüzün farkedilmekteydi Mırıldandı: — Neye yarardı ki? o İnanmayacak- tın. Göstersem anlamıyacaktın. Anlama- va da imkân yoltır. Bunu iki sene € yavrum öldüğü zaman isbat © etmi | Anne değilsin ki! Erkek, başmı önüne eğmiş dinliyor- Heyecanla devam etti; — Hem bu bebeği almak istemenden de endişe ediyordum. Evet, ehemmiyet vermezsin ama belki de sırf bana azap olsun diye böyle yapacaktım. Halbuki ben ondan ayrılamam, anlıyor musun ayrılamam? Bu bebek zavallı çocuğum- kalan tek hatıra... — Çocuğum değil, çocuğumuz de Şa- çkırarak ağlamağa © başlamış olan kadın hayretle başını kaldırdı. Erkek başka bir şey söylemedi; heye canını belli etmemek için pencereye gi- dip dışarı bakmağa başladı. Akşam olmuştu. Bulutlarla pökten sanki teşrin akşamın hüznü yağmaktaydı, - sıkmtılr, berbat bir hava... Aşağıda kalabalık balk, ace- le acele gidip geliyor, herkes biribirini itip kakarak başlamak Üzere olan yağ- murdan evvel gideceği yere biran önce varmağa gayret ediyordu. Biraz sonra gidecekti? Bu kalabalığa karışacaktı. Fakat nereye gidecekti? vine mi? Evi yoktu ki! Boşanmalarma sebep olan son kavgalardan sonra © vindeni çıkmış, davalarmın sürdüğü üç ay müddet zarfında hep otelde kalmış- tı. Şimdi de gene bir otele gidecekti. İçini çekti. Kendisini toplamağa ça- bşte ve: — Yapılacak şey kalmadı zannederim dedi, ayırdıklarımı yarın aldırrm. Kapıya yürümeğe davrandı. Bir lâhza mütereddit kaldı. Sonra Şaziyeye doğ- rü ilerliyerek elini uzattı; — Allahaısmarladık Şaziye! Şaziye ayağa kalkmıştı. Hemen cevap vermedi, bir şey düşünür gibi görünü- yordu. Nihayet mahcubane mırıldandı: — Bu akşam yelnızım. Beraber ye- mek yesek... Erkek başmı eğdi, etmemeğe çalışarak — Peki, dedi, nasıl istersen! Fahire Muâtlâ kapalı bütün heyecanın: belli HABER AKŞAM POSTASI IBARE Ev Istanbul Ankara Caddesi © Posta kutusu» istanbul 214 Telgraf ağresı; islanbul HABER Yazı iğileri telofonu , 21A7? iwevehan 1 14şT0 ABONE ŞARTLARI Sahıbi ve Neşriyat Müdürü; Masan Rasim Us Basıldığı yer (VAKIT) matbaâsı yetinde ağlıyor | HABER — Akşım poğfakı Tonton amca avlanıyor Otobüs alıyorum Apele olarak 14 - 16 kişilik bir oto büs almak istiyorum. Satmak isti yehlerin her gün Sirkeci Balıkesir o telinde Bay Bedriye müracaatları, Fatihte Acele satılık arsa Fatihte Kıztaşında Sofuiar cadde ze nazır, tramvaya ve çarşıya pek ya kın, civarı kâmilen mamur, 702 met re mürabbar, kısmı âzamı mülk müs tatilüşşekil ve altı parçaya mufrez arsa acele satılıktır. Taliblerinin saat on dan bire kadar HABER gazetesinde Bay Fethiye müracaatları. iDün ve Yarın Tercüme Külliyatı | İlk beş seri yani 50 kitabı ta- mamlanmıştır, 6 ıncı serinin 8 kita- bı çıkmıştır. Almız ve okuyunuz! Müracaat mahalli: VAKIT kitap evi sinde üç tarafı murtazam cadde, öeni | Yaz Görümlüriki an Niyazi Ahn Ahmet Avusturya ord Muharebe yedi gün s Avusturya kumandanı Dük Alber! 15,000 kişilik bir kuvvetle Lil şehrini muhasara etmişti, 143 sene evvel buj gün, 1793 yılı 29 eylül günü korkunç) top ateşleri başladı. Bu ateşler yedi gün sürdü ve Lil şehrine 60,000 gülle yağdırıldı, 200 kişi mermilerle parça:| landı. Fakat şehri müdafaa edenler bundan yılmıyorlardı. — Şehri bir tek insan kalıncaya ka- dar müdafaa edeceğiz. Harp ephesini| bırakıp kaçan vatan hafnidir. diye ba-! ğırıyorlar. Sokak ortasında dolaşan dellâller: — Başka milletlerin boyunduruğu altında yaşamanın azabını çekmek is- temiyorsanız çocuklarınızın geri ka- ların saadeti için cephede can veriniz, Ülke uğrunda ölmek Insan için en bü- yük şereftir. diyorlardı. Bu birbirlerine cesaret verme halkı coşturuyor ve: — Müdafaa, müdafaa. diye haykı- rışlar artıyordu. Cephede dövüşen topçu kumandanı müdafaanm en çetin bir anında karı- sından şu haberi aldı: “Doğuruyorum. Çok ağır hastayım. Çabuk yetiş, 'Topçu yüzbaşısı karısına çu haberi gönderdi: “Vatan için çarpışıyorum. Top ba- #mdan ayrılamam. Allâh Kolaylık versin. Sağ dönersem görüşürüz el- bet. Ölürsem çocuğuma doğarken ben ölümle karşı karşıya bulunduğumu, kendisini görmek için gelemediğimi söylemeği unutma... Maris adında berber: — Top ateşinden kaçmak mümkün değildir. Nereye gizlensek mermiler- den kurtulamayız. O halde hiçbir şey yokmuş gibi şehrimizde dolaşalım. Cepheye gitmek sırası gelinceye ka- dar, Diyordu. Bu berber bir gülle parçasmı traş leğeni yapmış, sokakta traşı uzayan- ları görür görmez: — Gel şuraya otur, seni traş ede- yim.. diyordu. Maris bu suretle tam on dört kişi traş etmişti. Cepheler cehennem gibi uğulduyor,! Sağa sola demir parçaları ölüm yağ- dırırken ihtiyar berberin bu hali bir Saniye sonra başlarına geleceğini bil miyen halka adeta neşe veriyordu. Fakat bu çok sürmedi. Adım başın. da bir adam inliyerek yere seriliyor. can veriyordu. Düşman biran dinmiyen toplarile nefes aldırmıyordu. Ölüyorlardı, Bi- Je bile, göre göre ölüyorlardı. Bir şe hirli; — Peki dedi hepimizin ölümü ile ne kazunılacak, Eğer bununla düşmanı şehre girememesi temin edilecekse ölelim.. Fakat işte düşman bir tek in-| san kalıncaya kadar bütün halkı kr racak ve ölülerimizi çiğneyerek şehire girecek, Teslim olmakta» # sabo «sre yoktur.,, Doğru söyliyordu, — Öyle yapalım.. dediler, Fakat “Öyle yapmak, kendilerinin | elinde değildi. Cephede harp eden muhafız asker kumandanıma bildir- mek teslim bayrağını orada çekmek lâzımdı. | Kumandan halkın bu arzusunu du- | yunca, biran tereddüt etmeden şu ce- 143 sene evvel bugü usu ei Lil şehrini muhasara etti ürdü. Avusturyalılar 60 bin gülle atarak 2000 kişi öldürdüler — Kumanda etmekle iftihar ettiğim askerler ve ben teslim olmaktansa bu kale enkazı altında ölmeğe karar Yer. dik.. Haydi işinize gidiniz.., Kumandanm bu kararı, bütün asker lerin cesaretini bir kat daha artırdı. Asker: — Düşman kılıcı altında can ver- mektense, düşman ülkesi altında, kahramanca ölelim,. diye bağrıştılar. Biraz sonra imdat da yetişmişti. A- vusturyalılar muhasarayı bırakmağa mecbur oldular, Lil şehri kurtulmuş. tu, ay yy By Yarın Kleopatranın ölümü ve Antoniyos | ile Oktaviyanosun Aksiyom muh beleri 1968 sene evvel, Eyy ga Büyük | Müsabakamızda Tam bilenlerle derece derece | eksik bilenlerin " numaralarını meşrediyoruz 3 derece eksik bilenler 4—5—11 —28 37 — 54 — 56 — Gö e V—0—1—9 8 — 121 — 126 — 128 — 141 — 148 — 14 — 175 — 158 — 184 — 19 — 210 — 218 — 213 — 252 — 264 — 275 < 277 — 310 — 811 — 348 — 340 — 358 — 371 8 — 300 304 — 06 412 — 483 — 499 — 500 555 — 063 — 573 — 576 — 576 — 597 4 derece eksik bilenler 415 — 402 — 528 — BŞ — S4 — S5 derece eksik bilenler —14 117 re — 334 — #20 — 516 — 148 — 1 ” 242 — “2 446 — 474 — 42 — 488 m9 — 565 — 50) — 605 6 derece eksik bilenler 30 —dı — ia — 204 — 176 — 29 - 304 — 335 — S9 — 262 — 401 — 408 — 406 — 411 — 44 — 427 — 445 — 447 — 458 — 470 — 403 — 880 — 589 7 derece eksik bilenler 20 — 30 — 104 — 108 — 110 — iğ7 262 — 166 — 197 — Mİ — 22 — 200 — 312 — 2$8 — 362 — İd 402 06 9 — 433 —- 455 —— 495 — 7 562 — 5Bi — 582 — 8 derece eksik bilenler 29 — 30 — &2 — 10) — 111 — 18 196 — 149 — 192 — 103 — 194 20 — LAN e 24 2) — 2 285 — 297 — At — 389 — 396 — 420 — d4n — 450 — 461 — 496 — 7 509 — 534 — 539 — 593 S9 derece eksik bilenler — 31 — 54 — 100 — VIZ 190 — 188 — 108 — 108 — 208 — 204 - — 254 — 280 — 250 — 202 — 209 — 267 — 832 — 291 — 29 431 — 432 — 439 — 440 — 441 — «49 463 — 476 — 481 — 454 — 400 u—: s1— 3» —— 120 . 170. 197 ği 18 — 420 — İğ 556 —

Bu sayıdan diğer sayfalar: