-mı İnkılâbı bize neler verdi ? Bir nesil ötekinin söylediğini anlama - Mağa başlamıştı. Evvelki sene yazdı- fımarz bu sene bize yabancı geliyordu. |— Hatta biran daha büyük bir tehlike karşısında kaldık: Kendi yazdığımı- — Zin manasını da kavrayamamak! Çün kü, konuşulan canlı bir dili bırakıp Osmanlıcaya taş çıkartan masnu Yahut ölü kelimelerin vadisine sapı- liyordu, Fakat durmadan hakikatı arıyorduk: Kendi benliğimizi bulma - Ba çalışıyorduk; Arabın, Acemin ma- hevi bir müstemlekesi olmaktan kur- tulmak istiyorduk, Türkiyeyi felâketten kurtaran Türk çeyi de şaşkınlıktan kurtardı “Gü- heş - Dil,,, bize öğretti ki, Türkçe — tekmil dillere kaynaktır! Kullandığı- - Mız ve bundan sonra kullanmak, ya- - Tatmak mecburiyetinde bulunduğu- — Muz kelimelerin özü zaten Türkçedir. “Güneş - Dil,,, bizi realiteye kavuş turdu. Bize mazinin ve bugünün Türk Çesini esas olarak bahşetmekle bera- ber, müstakbel inkişaf için hudutsuz imkânlar verdi. En düşündürücü şey şudur: Türk yazıcısının kalemi altında. Mevcut bütün kelimeler, kaygân, sey- yal bir hal almıştı. Bunlar, düşme- ğe müheyya dişler gibi sallanıyordu. Hal böyle iken, hiçbir manevi gıda al- Mağa imkân yoktu, — O da Türkçe değil, bu da Türk- çe değil!.. - Endişesi içindeyken. Şairin dediği gibi: “Tutunmak iste- rim.. Bir nokta yok. Pişi hisarımda..,, Durmadan basitleşiyor, —mefhüm söylemekten — vazgeçiyorduk; — zira Türkçenin bütün dillere kaynak oldu- ğunu bilmiyorduk. “Güneş - Dil,, den sonra, Türk mu- harriri, kaleminin ucunda kelimeleri sağlam hissediyor. “Bugün yazdığım Şarına kalacaktır.. Yazının muharriri Yyen! kelimelerle lügatçesini genişlet- miş olacak, fakat kullanmakta oldu- ğum gsözler artiık atılmayacaktır; ÖÜ M asadirlar* atabli olmuslar- hdır!, kanâaâtine Varmış bulumruyör Ki, bu, bir fikir ve sanat adamınrıl mah:- sul vermesi için ne büyük nimettir. düşünün! Güneş dil - Tarama dergisile bizi Mazinin nimetlerine bağlıyor; tarihi terakkimizin bugüne kadar erişen Meycudiyeti nirealist bir nmuhafazakâr gibi onun Sayesinde alıkoyuyoruz; (aradaki farka dikkat edin: “Realist Muhafazakâr,,! Mürteci değil!); ve dil İstanbul Türkçesinin dar çerçeve- sini kırmıştır; herhangi bir yeni ta- bir, yeni kelime artık, bu inkrlâptan sonra, kulaklara yabancı gelmiyor; lisan telâkkisinde, zihniyetimiz inkı- lâpçı olmuştur, Mazi, hal ve istikbal.. Bu üç hali birden seciyesinde toplayabilen dil İnkılâbını, bugün kutlulamakla bah- tiyarız.. En eski dil, yaşayan dil, en geniş Mmefhumlarla zenginleşmeğe, asrileş- | Mmeğe müsait dil. Türkçemizin hususiyetleri budur! - Bunu, güneş dilin ışiğinda gördük ve Anladık. Balkan anlaşması hazırlarının Cenevre- ! de toplantısı Balkan anlaşması devletlerinin mu- -|- rahhasları dün Cenevrede aralarında bir toplantı yapmışlardır, Bu içtimada Milletler cemiyeti mese lelerinde takip edecekleri hattı hare- keti tesbit etmişlerdir. Bu oplanıda Balkan devletlerinin siyasetindeki beraberlik bir defa da- ha tezahür etmistir. lirim. ——— satılıyor Parası, hak sahibi göçmenlere verilecek İhtisas mahkemesi, — göçmenlerin malıymış gibi bir şebeke tarafından getirilerek piyasaya çıkarılmak üzere iken yakalanan ve o vakittenberi güm rük anbarlarında bulunan şekerlerin satılarak tutarının hakları sabit olan göçmenlere verilmesine karar vermiş- tir. Gümrük idaresi bu kararı yeri- ne getirmek için kaçak şeker partile- rinden en büyüğünü satışa çıkarmış- tır. Bu parti 177,457 kilodur. Bugün- kü toptan piyasa ile tutarı 50000 li- ra kadar bir şeydir. Bunu diğer par- tilerin satışı takip edecek ve bedeli istihkak sahiplerine gümrük alıkonul- madan verilecektir. Cünkü göçmer malr gümrük resminden muaf bulun- maktadır ve bu Şşekerleri getirmek göçmenlerin hukuku dahilinde bulun- maktadır. Şeker kaçakçılığı davalarından en mühimmi olan Salâhattin Rifat ve ar- kadaşları davasma, ise dokuzuncu ih- tisas mahkemesi. tarafımndan nakzen bakılmakttardır. Mücevher çalarıı bir hizmetçi yakalandı Beylerbeyinde Küplicede 18 numa- ralı evde oturan Sabihanın 600 lira kıymetindeki elmas taşlı bir küpesi ile 20 lira kiymetindeki altın kordonu ve üç altın yüzüğü çalınmıştır, Hırsızlığın farkına varılınca hiz- metçi Ayşe evden hemen kaybolmuş, bundan hırsızlığın yabancı bir kimse tarafından yapılmadığı anlaşılmıştır. ; 4ZüDilandüı siki Dir Lahibli neticesinde ishizmetçi Ayşe Hasköyde tanıdıkların- dan birinin evinde yakalanmış, çalı- nan mücevherler kömürlükte bulun- muüştur,. ——— Bir delinin marifeti Bakırköyünde oturan pamuk tüc- carlarından Kasımın yazıhanesine bir kaç gün evvel meçhul bir adam gir- miş: — Benim adım İzzet, demiştir, si- zi öldürmek için bir tüccar iki kişiye 2000 lira vaadetti! Bu adamın iddiası üzerine iş zabı- taya aksetmiş, tahkikat yapılınca İz- zetin deli olduğu anlaşılmış, tıbbi ad- lice yaprlan muayenesinden sonra kendsi Bakırköy hastahanesine gön- derilmiştir. ——— z — Kaybolan çocuk : - Tophanede Ka- rabaş mahallesin- de Kuyu çıkma- zı sokağında 7 nu- maralı evde otu- ran Fatmanın kı- zı on yaşında Ha- tice bir buçuk ay evvel ekmek al- mak üzere evin- den çıkmış, bir daha evine dön- memiştir. Uzun zamandanberi hem ailesi ve tahkikat kızın akibetini meydana çı- karamamıştır. hem de zabıta tarafından devam eden . Kak şekr'ler arbiy'lilr Ankarada Çok samimi mera- simle karşılandılar Evvelki gün şehrimizden Ankaraya giden Harbiyeliler Ankarada büyük tezahüratla karşılanmışlardır, Harbi- yeliler Milli Hâkimiyet âbidesine bir buket koymuşlardır. Burada şair Behçet Kemal Harbiyelilere (Hoş gel- diniz) demiş ve bir Harbiyeli muka- bele etmiştir. Gece Ordu evinde talebe mümessil- lerine bir ziyafet verilmiştir. Şoförler cemiyeti Eski idare heyetini mahkemeye veriyor Şoförler Cemiyeti yeni idare heyeti eski idare heyeti azalarını ve cemiyet kâtibini mahkemeye. vermeye karar vermiştir. Bu karara sebep şimdi be- lediye müfettişlerinin tetkik etmekte olduğu ve dokuz senedenberi devam ettiği anlaşılan yolsuzluklardır. Öğrendiğimize göre belediye müfet- tişleri vilâyetten verilen bir emirle Şoförler cemiyetinden sonra bütün ce- miyetlerin hesaplarını tetkik edecek - tir. Reykozlu Ibrahimin dövülmesi hâdisesi Beykoz Spor klübü umumi kaptanı Kelle İbrahimin döğülmesi hadisesine ait davaya dün de Üsküdar Ceza mah- kemesinde bakılmıştır. Dünkü celsede dinlenen şahitler dayak işini görme- diklerini, yalnız İbrahimin yüzünde ve vücudundaik bereleri gördüklerini söy|" lemişlerdir. Diğer şahitlerin celbi için muhakeme başka bir güne kalmıştır. Eski Kadıköy iskelesi işe yaramıyacak 27 birinciteşrinde yerine getirile- rek yerleştirilmeye başlanacak ve 29 birinciteşrinde küşat resmi yapılacak olan yeni köprü Kadıköy iskelesinin kullanılmaya — başlamasından sonra eski iskelenin Floryaya veya diğer bir yere götürülmesi düşünülmektey- di. Öğrendiğimize göre iskele pek ha- rap olduğundan üst kısmının parça- lanması müukarrerdir. Ancak dubala- rından kabili istifade olanlar kullanı- lacaktır. CUMARTESİ EYLÜL — 1936 Hicrt 1855 . Recep: 10 Kestane karasşı fırtması ; Gümneşin Doğuşu [ ’ Güneşin Balışı 5.51 18.02 | le franga 4,20 12,06 1İ5,28 18,02 19,84 4 11 eğP. 10.28 6,04 9,27 12,00 1,31 10,1C GEÇEN SSi 6UUUN NE OLDU ? Bugün dil bayramı kutlulanmıştır. Abdurrahman Naci tayyare filosuna mera simle ad konmuştur. Mekteplerde hazırlık Lise ve orta mektep- ler Salı günü açılıyor Lise ve orta mekteplerin bu seneki ders devresine 29 eylül salr günü baş- lamaları takarrür etmiş ve maarif mü dürlüğü bütün mekteplere bu şekilde emir vermiştir. Dün bütün mektep- lerde mualimler toplanarak ders prog ramları ve sımıfların taksimi üzerinde görüşmüşlerdir, Bu görüşmeler pazar- tesi günü de devam edecektir. Lisele- re devam edenlerin bütünleme imti- hanları ekseri mekteplerde dün bit- miştir. Bu suretle bu senenin lise me- zunları hakiki olarak anlaşılmıştır. Bu sene yen'den bazı orta mektep- ler açılmcaya kadar mevcut lise ve orta mektepler namzet talebe kaydet- mişlerdi. Bu namzetler ikamet ettik- leri mmtakalara göre yeni mekteplere | tevzi edilmişlerdir. İstanbul mıntakasında bu sene ilk orta mektep ve lise çağında hicbir ço- cuk açıkta bırakılmamıştır. Bu sene yeni açılan orta mekteplerle daha bir kaç sene ihtiyacın, yeni —Mmekteplerin açılmasıma Jlüzum — hissedilmeksizin karqünnn'hıhım'-ı qamlmak’radrr Türk tarih kurumu toplantısı Türk Tarih Kurumu dün Dolma- bahçe sarayında elli kadar azanın iş- tirakiyle umumi heyet halinde toplan mıştır. Bu ikinci toplantıda 1937 Türk Tarih Kurultayı ile Kurumun hazırlamakta olduğu Türk Tarihinin Ana Hatları ve bu yıl kutlulanacak Türk Tarihinin Büyükleri hakkında müzakereler cereyan etmiştir. S a— — İşlerinden çıkarılan amelenin şikâyeti - Dün Sanayi Müfetitsliğine yeniden bazı ameleler daha müracaatla, pat- ronlarımım, kendilerini İş Kanununun vecibelerinden kurtulmak için çıkar- dığını iddia etmişlerdir. Bu amelelerin ifadeleri almmıstır. Şikâyetlerinin ne derece doğru olduğu tahkık eidlecek- tir. Antalyada büyük bir orman yandı Antalya civarındaki Uzunkuyu or- manlarında evvelki sabah bir yangın olmuş ve geniş bir sahaya süratle ya- yılarak bütün orman yanmaya baş- lamıştır. Zarar ve ziyan milyonlarca İiralıktır. —— Kayseri telefonu açıldı İstanbul - Anakra - Kayseri arasın- da telefon hattı dün umumi muhabe- Teye açılmıştır. , » Bundan sonra Adana ve diğer taraf tan Erzurum telefon hattının gerilme- sine başlanıyor. Bisikletle seyahate çıkan iki gazeteci Danimarkada çıkan Politiken gaze- tesinin muharrirlerinden Grey Jessen ve Frank Vallin bütün Avrupayı do- laştıkları — bisikletleriyle şehrimize gelmişlerdir. - İki gazeteci buradan Berut, Hindis- tan, Singapura gidecekler ve Avus- tralya, Şimali Amerika yoluyla mem? leketlerine döneceklerdir, Açık teşekkür Üç yaşındaki biricik yavrumun çekti- ği dayanılmaz ıstırapları birçok dokto: lar teşhis edememişlerdi. Fakat mesa- nesinde yumurta büyüklüğünde taş bu lunduğu bir anda anlryarak ve çıkararak Şocuğfumu kısa bir zamanda yeniden ha- Yata kavuşturan kıymetli genç doktor- larrmızdan Zeytinburnu hastanesi bel - Viye mütehassısı doktor Süreyya Ata - Mal'a alenen teşekkür'etmeyi vazife bi- “ Kocaeli Gölcük kazası Hamidiye w.köy mualiimi Kâmil Batı .aWE[lR — L lireE. ©4 — £ FWltar Mazinizi gızlememelısımz Ankaradan MR imzasile yazılıyor: Bir genç kız tanıyorum. Onunla evlenmek istiyorum; fakat, boşandığımı ve iki çocuk sahibi olduğumu cesaret edemiyorum; çünkü onu kaybetmekten korkuyo- * .Do z f AĞ bi Ğ SUO WBİZEĞSORUNU ııosiznfı CE VA. ' rum; ne yapayım? CEVABIMIZ: Maziniz önünde gerilemesi için hiç bir sebep yoktur. Gizlemekle iyi yapmıyorsunuz. Vakit henüz itirafa A MA İ Z T STT A A İN geçmiş değildir. Aşkınız bu tarafımızı af, ve endişelerinizi bertaraf ettirebilir. bayram Kurun gazetesinde, Hakla Tarık Us bugünkü dil bayramı münasebeti- le şunları yazıyor: Türk dil tezi, üçüncü Dil Kurulta- yındaki yerli ve yabancı dil bilginle- — rinin işaret ettikleri gibi, tesirini Türk dili sahasından dünyanımn dil ilmi âlemine kadar yaydı, ulaştırdı. Dördüncü dil bayramında ilim sa- hasında hazırlanmış bu zaferin neşe- si ile daha büyük bir övünç duyuyor ve milli varlığımızın güneşi olan Bü- yük Önderimizin önünde en büyük saygı ve hayranlığımızla efiliyoruz, Atatürk, vasfında hiçbir teşbih ka- — bul etmiyen dehasının harikulüdeli- ğile Türk savaş ve siyaset alanından — milletinin halini kurtardı. türünün dünya kültürüne kaynak ol- duğunu isbat eden delilleri keşfedip ortaya koymakla milletinin Türk kül- | . f zamanını kurtardı. Dil yolunda boca- layan ilim kafilelerine rehberlikle de milletinin bütün istikbalini yor. Dil milliyet bağının v gil midir? Ben dil bayramı bir ifadesi de- A kurtarı- - 1$ geçmiş — diyince milliyet — bayramı anlıyorum ve millyiet bayra- — y mını İnsanlık fikrinin zaferi sayıyo- ı | rum; zira bizim milliyetciliğimiz ba- — kımından feriler milliyet camiasında — nasıl ferdi tamamlıyorlarsa insanlık — bakımından da bütün milletler bir — milletin öyle tamamlayıcısıdırlar, V4 Avusturya heyetinin kırdığı pot Buğün gazetemizde Milletler Cemi— yetinin bir odasına Avusturya mmah— has heyeti tarafından asılmış olan ve Türkleri istihdaf eden bir resimli ha- lıdan — bahsedilmektedir. 1683 yılında Viyana önünde ricatini tasvir eden ve altında “Türkler pamk halinde kaçıyorlar” ibaresi bulugıgm Türklerin i ; . .' bu halı, Hariciye Vekilimizin teşehbbiln ,, sü üzerine kaldırılmıştır. SN l 5 Bu mesele hakkında duygularımızı bugiün havadis verdiğimiz sütuna der- cettik. Cumhuriyet refikimizin pek haklı infialini de efkârı umumıı,pye daha geniş.surette tercüman olaîn'l- mek için aşağıya alıyoruz: j . Cumhuriyet diyor ki: Orta devirdenberi ancak şu ve hq millet tarafmdan müdafaa edilmek suretiyle Yirminci asra kadar yetışen- ve Büyük Harpten sonra Nasreddin Hocanın kuşuna döndürülen şu hıça.re Avusturyanın hâlâ Türkiyeden ve Türk milletinden alıp veremediği ne- dir, bilmiyoruz. Daha dün Galıç';raı:ial onun hudutlarmı müdafaa için olen Türk şehitlerinin hatırasından da sı-w kılmıyorsa kendisi için bastan aşagı* '“ hicap dolu olan mazinin sıkletini barl : hesaplıyarak lüzumsuz Türk düşman- lığımdan vazgeçmelidir. Uzun yılar Viyana önerinde ve Tu- z 4 İnt 5 na boyarımndal Avusturyaya taklak &t: | tıran Türk kanının necabetini bütün — dünya çok iyi bilir ve en nihayet ricat mahiyetinde dahi olsa o hâdiselerin — başka manada - bizce kutlulanacak - birer zafer teşkil ettiğini de t'ıhdir eder. Gene Türk kanmın necaheti— n dir ki bizi bu ve bunun gibi nice hqtı-ı 4 raları anmağa bile tenezzül ettirme- — mektedir. Yirminci asrın Avrupa manzüme- - sinde hikmeti vücudu -aşağı yult 'a'q Vi N » a ' devletler beyninde bir ara kapısı ol— : mak derekesine düşen Avusturyacığın — bu çocukluğunu; Cemiyeti Akvam gi- bi milletlerin kardescçe saf tutacakları — farzolunan bir yere kadar götürmiesi nekadar manasız ve gülünc bir bare ketse, Cemiyet idarecilerinin bu r-1'ret ' kârlığı Türk Hariciye Vekili se''nce ve kadar görmemeleri veya Çir rme- mezliğe gelmeleri de o derece esef lâyıktır dağ y Belediye Kurhagalıdereden Ka dağma giden yolun çok bozuldug L 'ı' Kurhağalı dere kayı,ş aa Tw 44 ll dindüm * Ka Li P| GKLT