Haber 30 Ağustos 1936 sayfa 7 | Gaste Arşivi

30 Ağustos 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

30 Ağustos 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

30 AUSTOS — 1936 -— — — —— — ———0 dalkın verdiği meteliklerle yapılacak olan | Atatürk köprüsünün || * Osmanlı altını, iki gümüş lira, iki elli kuruşluk ve iki yirmi beş kuruşluk İTemeli para könularak dün atıldı iahiliye Vekili ile valinin nutukları y Dün Atatürk köprüsünün temel 'ı. _,“lna Merasimi havanın çok yağmurlu gwhmasma rağmen oldukça kalabalık ? ı'. l:ullk kitlesi önünde ve Dahiliye 4 ;klli Şükrü Kaya, İnhisarlar Vekili f ı“îflîana, Parti grupu reisi Hasan Sa- M ” Mebuslar, Alman konsolosu, şehir K Teclisi azaları ve daha birçok tanın- T Şahısların iştirakiyle yapılmıştır, Valnin nutku Vai M Terasım, Vali Üstündağın bir yi Ukuyla başlamıştır. Vali nutkunda | . mle şunları söylemiştir: — “— Dokuz senelik mazisi olan bü- "l bir teşebbüsün başarılması yolun- M z Bugün temelini atmak için bir ç l»"âlııda toplandığımız eski Unkapanı, €| "4i ve güzel adiyle Gazi köprüsünü w ; Pilması İstanbul hayatında birkaç | —““mdan ölçüsüz, şimdiden verilemi- ı kadar büyük ehemmiyeti taşı- P| tadır., , Muhiddin Üstündağ küsr” Pa bul halki tarafından evvelce ve- J .l'"ı olan para srvesinde noesin * , Yapıldığını ve köprünün hayati e- h nıfniyetini anlattıktan sonra sözü, ahiliye Vekili Şükrü Kayaya bırak- Fo B Y pandıktan sonra şu satırları ihtiva e- den bir zabıt varakası tutulmuştur: “İnşaat masrafı İstanbul halkı- vnın berdiği meteliklerle temin edilmiş olan bu köprü Ulu Önder Atatürk na mına izafe edilmiş; bin dokuz yüz otuz altı senesi Ağustosunun yirmi doku- zuncu cumüartesi günü temeli atılmış- Ürn Zabıt Şükrü Kaya, Ali Rana, Ba- yan Çetin Münir, eski Nafia Vekiii Muhtar, Muhiddin Üstündağ, Mebus Münir, belediye fen müdürü ve köp- rüler müdürü tarafından imzalanarak temele konulmuş, bunun üstü Dahili- ye Vekili tarafından harçla sıvandık- tan sonra evvelce açılmış olan çukur- lara beton kazıklar dikilmek suretiy- le köprünün inşasına başlanmııştır. Davetliler merasimden sonra ha- zırlanan büfede izaz edilmişlerdir. 4| ü “— Vali ve Belediye Reisinin şim- a) &h î:lnn | , kkındaki kanunun tanzimi ve Witteli gihana düşmüştü. Şimdi onu a .taham*îuamı'. Böyle iyi bir şeye va- 'Iıı l &| Va K l“ Kİ Sevkü, fiyatı hattâ ihalesi hakkında WW | #| .ha güzelleşmesi için her vatandaş M u I Tettiği kanaatleri söyledi, müda - w*') ail K J , 1 D E İ K | 4 | aŞ ILJ ı'î | ! da y hiştır. e» — Arkadaşlar, hemşehriler! diye v ' İt#vam etmiştir: Nin ve ferah geçerken herkes gibi | |* Uzun münakaşalar ve müzakere- !' ". Vet ! | ,, Kanaatimiz, bu köprünün taşıdığı ;zldiferi tasavvur ve tatbik edile- EB:I gönüllerinde uzak bir hayal gibi o, ““kukunu bir bir görmekle mesut ! Ü Vurdukları gündenberi, şehri hiç — Tüsluk başlıyan Dahiliye Vekili şöyle bize büyük salâhiyetle şehir içir Jemmiyet ve kıymetini anlattığı bu İPrünün temel atma — merasiminde duğuma çok seviniyorum. Köp- “Yük Millet Meclisinde müdafaası olduğuma sevindim. Köp_riiden# ve Belediye Reisinin dediği gibi, de sevineceğim. Bu köprünün şekli, inşa tarzı, T oldu. Güzel İstanbulun bir kat lIllııı. hissinin, vatanseverliğinin etti. Bunların hepsi lâyık olduk T ehemmiyetle tetkik edildi. Niha & bu şekilde, bu tarzda karar kılm- * ::îük ad'a lâyık olacak evsafı haiz “Unmasındadır. Bu köprü İstanbu- l "_lki güzel yakasını birbiriyle bir ' ecektir. Şehrin muhtelif parçaları ara da muvasala, münasebat ve nak - t te biraz acele etmesini dilemekte hak- Sikâyetler temenniler Üç buçuk aydır sürüncümede kalan bir soyadı işi Istanbulda Tahmis caddesinde Kol- cu sokak 1 numarada oturan M. Veysi isminde bir zat, Kasımpaşa nüfus da- iresindeki birisi hakkında şöyle dert yanmaktadır: “Soyadı kâğıtlarını memlekete ha- valemiz 3,5 aya varıyor. Kaçıncı defa- dır geldimi diye soruyoruz, gelmedi cevabımı alıyoruz. Bu gidişle geleceği de yok: Çünkü kâğıtlar gelmiş öteye beriye yığılmış, tasnif edilmesi ihmal edilmiş bu su- retle gelip gelmediği kaydedilmemiş. Bu yüzden işlerimizin gerilediği için nüfus dairesinin bunları tasnif etmek- İryız sanryorum..,, HABER: Hükümetin halline çok su- hulet gösterilmesini arzu ettiği bir işte vatandaşların böyle aylarca işini gücü- nü bırakıp soyadı muamelesini takibe mecbur olmaları hiç doğru değildir. Alâkadar makamların nazarı dikkati- ni celbederiz. Bu nasıl iş Beyoğlu Sakız ağacı Ermeni kato- lik mektebi idaresinin Türkçe mualli- mine üç aydır maaş vermediğini hay-| retle haber aldık. Bütün yaşayışı, sıhhatı bahasına alacağı beş on kuruşa münhasır olan bir muallimin üç ay maaş alamaması- nım ne demek olduğunu mektep idare- sinin çok iyi bilmesi lâzım gelir, Makamı aidinin nazarı dikkatini celbederiz. Yatı temin edecek sabit vasıtalar el- t bundan ibaret kalacak değildir.| başka köprüler, hattâ bugün ha- gibi görünen tünel ve yeraltı Şİ- 9 zaman şehrin güzelleşmesi ide- taheu İstanbul âşıkları emellerinin la'eaklardır. Teme: atma merasimi hnbüahiliye Vekili bundan sonra İs-i Ulun güzelliğinden bahsederex h kleı-in, bu şehrin eski surları etra- la.ıi akıttıkları kızıl ve kızgın kan- Yle İstanbula ebedi Türklük dam- Madan ve dinlenmeden güzelleş- ve“;:kte olduklarmı tebarüz ettirmiş tanbulu güzelleştirmek için ne- .i :" E_I_rasında değil, fertler arasında tr, Müsabakaya çıkıldığını söylemiş- Dahiliye Vekilinin bu çok güze! 'Gmeî Sona erdiklen sonra davetliler hidai fltllacak yere gitmişler ve Mu in Üstündağ tarafından temele Osmanlı altını, iki Cumhuriyet li- 50 kuruşluk ve iki-de 25 ku- Para atılarak üstü harçla ka- Yeni eserler CAEELELA G eee ADi L LN L Ağaç AĞAÇ mecmuasının 17 inci sayısı dün çok mükemmel bir halde çıktı. Ne- cip Fazılın (Kendimize dair) ve profe- sör Mustafa Şekibin (Deha ve çalışma) yazıları büyük ehemmiyettedir. Ayrıca Ahmet Hamidinin eşsiz bir hikâyesi ve Salih Zekinin bir tercümesile (Klâsik- ler ve Klâsisizma) etüdü, Asaf Halet, Cevdet Küdret, Cahit Sıtkının yazıları kronikler, karikatür, resim. Hukuk gazetesi Cevat Hakkı Özbey tarafından Türk çe ve Fransızca neşredilmekte olan| Hukuk gazetesinin ikinci sene on be- şinci nüshası çıkmıştır. Bu nüshada profesör Erzurum saylavı Saim Ali Dilemrenin adli tıbba, profesör Musta- fa Reşit Belgesayın İsviçre federal mahkemesi kararalrına, profesör Ali Kemal Elbirin deniz ticaret hukukuna, profesör Neymarkın arsıulusal ticare- te, Cevat Hakkı Özbeyin ticaret kanun larma ait makaleleri ve etütlerile, İs- tanbul mektupçusu Osman — Nuri Erginin, Şürayı devlet azasından Cu- dinin daha sair kıymetli zavatın yazı- ları ve tatbikat kısında da istifadeli iç- tihatlar, kararlar vardır. HABER — Akşam Postası 12 yabancı pro fesör 7 — Kurultayda dün konferans Türk Dili Kurultayı, toplanışının al- tıncı günü olan, dün üç — celse yapmış ve on iki yabancı profesör tez okumuş- lar, konferans, vermişlerdir. Atatürkün şeref verdikleri dünkü toplantıda tez o- kuyan ve konferans veren yabancı pro- fesörler sırasile şunlardır: Atina üniversitesi filoloji — profesörü Yorgi Anagnastopulos, Paris şark dil - leri okulu direktör — muavini profesör Jan Deni, Alman Türkiyatçısı profesör Gize, Sofya milli kütüphanesi şark şu - besi şefi doktor Peter Miyatef, meşhur Fransız âlimi Hiber dö Barinton, İstan- bul üniversitesi İtalyan — profesörlerin- den Bartellini, Japon tarihçisi Koji O- kubo, Budapeşte üniversitesi filoloji de- kanı profesör Nemet, Varşova Türkiyat profesörü Zayançkovski, Sovyet profe- sörü Samoiboviç, — Viyanalı profesör Kivergiç... r Yunan profesörü kürside Yunan profesörü Anagnapulos nut- kundada kurultayın ehemmiyetini teba- rüz ettirmiş, daveti geç aldığı için tez hazırlıyamadığını, gelecek — kurultaya kadar türkçe ve grekçenin karşılıklı te- sirlerine dair bir tez — hazrılıyacağını söylemiştir. Fransız profesörünün konferansı Yunan profesörünün fransızca söyle- diği bu nutkundan sonra Fransız pro - fesörü Jan Deni — temiz bir türkçe ile konferansını vermeğe başlamıştır. Profesör Deni, Türk dilinde Fransız- ların substantif adını verdikleri “etre— olmak,, fiilinin bulunmadığını — mesleâ “Ben Türküm, sen — Türksün, o Türk- tür,, denilecek — yerde “Ben Türk, sen 'Türk, o Türk,, denildiğini, cemi sigası- nın ise, “Biz — Türk, siz Türk, onlar 'Türk,, şeklinde ifade edildiğini kaydet- tikten sonra, gaip sigası — zıddının bu şekline hassaten dikkat edilmesine işa- ret etti. : d git aa - tit sster girf yuzuk: kaygusile şahıs - miİrini müsnetter sor-a tekrar etmek itiyadını erkenden edinmiş olduklarını söyledi. Ve şu misalleri getirdi: “Ben Türk ben,, “Sen Türk sen,, “Ol Türk ol,, Fransız âlimi ayni şeklin bugün ve hattâ şark Türk — lehçesinde muha- faza edildiğini söyledi. İki zamirin mükerrer bir eleman| olduğu için daha hefif tekellüm edil- diğini ileri sürdü ve sözlerine şöyle devam etti: “Ol Türk ol,, şekli pek eski zaman- larda kullanılmıştır. Bunun menfi şek- linde (ol) dan evvel bir (dağ) keli- mesi vardır. (Dağ) menfi edatıdır. Bugün kullanılan (4değil) kelimesinin de aslı (dağ — ol) dur. (Ol Türk dağ - ol) gibi. | Demek oluyor ki, (ol) zamiri menfi —şeklinde iz “birakmısş; Tfa- kat müsbet şekilde “dur - mak,, fiili- nin müzarii ile tebadül etmiştir ki, tıpkı lâtince mukabili bulunan (Sta- re) kelimesi gibi o da (âtre — olmak) fiili yerine kaim olmuştur. Böylece (ol 'Türk durur) denir. Ve osmanlıca bir (d) harfinden son- ra çifte (r) konarak yazılır. Ve (dü- rür) diye talâffuz edilirdi. Modern Türk dilinin — (dur), (dür), (dır), (dir), ekleri bu şekilden doğmuştur.., Profesör izahatı neticesinde cemi edatı olan (ler) ve (lar) m (onlar) manasına gelen “olar,, — zamirinden çıkmış olduğu mütaleasımda bulun- dü. Alman profesörünün sözleri Müteakiben Alman — profesörü Gize kürsüye gelmiş ve kurultaya ikinci de- fa iştirak etmiş olmaktan duyduğu se- vinci anlatmış ve almanca olarak çıkan Türk bilgisine dair yeni — eserlerden bahsetmiş, bilhassa dil — âlimi Meyenkofun eseri üzerine dikkati çek- miştir. Bu'gar dokto” kürside Alman profesöründen sonra Bulgar doktor Peter Miyatef türkçe olarak nut- kunu söylemiştir. Bulgar doktor daveti dolayısile teşekkür ettikten sonra ez - cümle şöyle demiştir: “— Bulgar — Türk münasebetleri çok eskidir. Bu münasebetler hattâ akra- halık bağları derecesindedirler. Bizde LA M ü , 2H ği el H M LÜ mevcut olan malzeme üzerinde işlemek işi istikbâlin vazifesidir. Bu vazifeyi kolaylaştıracağını sandığım Güneş-Dil teorisi çok yeni ve Bulgar ilmi için çok meçhul olduğundar — bugün için kat'i bır kanaat — izhar edemiyoruz. Böyle olmakla beraber , bence yeni Güneş -Di teorisi “söylerilen güçlürüne rağmen ehemmiyletli ve enteresan bir etüddür... Fransız ailminin konteransı Bundan sonra kürsüye Fransız âlimi| Sümer tetkikleri mütehassısı profesör Hibr dö Barinton gelmiş ve çok mühim konferansını söylemeğe — başlamıştır. Profesör ezcümle şöyle söylemiştir: “— Bütün diller, hiç değilse bizim şu eski dünyamızın dilleri, kardeştirler. Hepsi de ayni gurette ve doğrudan doğruya ayni kaynaktan gelmedir' hepsinin de menşei bir, anası birdir: ve bütün dillerin bu tek anası, geçen asırda Kalde (Keldan) da meydana çıkarılmış olan Sumer dilidir. Ve bü- tün dillerin analığını Sumerceye izafe ederken, bu kelimenin şümulünü da- ha daraltmak ve o dilde muhafaza e- dilmiş, tek heceli bir kaç yüz köke hasretmek icap eder ki, bizim şu eski dünyanın bütün lehçeleri işte bu kök- lerden gelmedir. Bu iptidai kökler Sumerlerden bi- ze nüansları ve benzerlerile, esas bi- rer fikir ifade eden bir takım Hiye- roglifler şeklinde intikal etmiştir; ve bu hiyerogliflerden herbiri bu esas fikri oldukça vuzuh ile temsil edecek bir şekil ve surette tasvir edilmiştir. Meselâ “su,, anlamını ifade eden hiye- roglif, suları taşımakta olan bir sulama cetvelini tasvir etmektedir. Bu hiyerogliflerin nasıl okunacağı ile bunların muhtelif mefhumları, bi- ze Asuri yazıcılardan intikal etmiş- tir. Ve bu sebeple, her hiyeroglifin ekseriya birbirinden çok Aaykırı bir kaç türlü okunüşü Vardir. Profesör ilmi mütalealarını uzun u- zadıya ve misallerle izah ettikten sonra konferansını şöyle bitirmiştir: Böylece: Türkçe, çince, japonca, ingilizce ve rusçadan mürekkep yeni bir dil grupu buluyoruz. İptidalarda, Türkler, Ruslar ve Çinliler arasında münasebet bulunmuş olması mümkün dür; çünkü bunlar yanyana yaşamış vererek mütalaalarını bildirdi ve hâlâ da-yanyana yaşamaktadırlar. Lâkin Türklerle, Fransızlar, ve yahut İngilizler arasındaki münasebet ler ne olabilir? Bu meseleyi halliçin Türklerle, Rus ların, İngilizlerin menşei meselesini incelemek ve hiç değilse grup halinde bunların — müşterek ecdadı olup ol- madığını anlamak gerektir. ingiliz âliminin nutku Fransız âliminden sonra Londra şark dilleri okulu direktörü Sir Ros Demison türkçe olarak bir nutuk söylemiş ve bil- hassa Britis Muzeumda tek bir nüshası bulunan çinceden türkçeye bir lügatten bahsederek bunun sayesinde birçok es- ki Türk sözlerinin malüm olduğunu an- latmıştır. ifa'yan profesörünün nutku Müteakiben İtalyan profesörü Bar- tellini türkçe bir nutuk — söyliyerek ez- cümle şöyle demiştir: Güneş - Dil teorisi evrensel mahi- yetile, Türkiyenin büyük — insanlık camiasile her gün daha ziyade temes- sül etmek hususundaki azim ve ira- desinin en büyük delilidir. Avrupanın sair yerlerinde hep aç kurt feryatları yükselip duruyorken, Türkiye, insanlara gür sesile hitap ederek “hepimizin kardeş olduğumuz, ve vaktile arzı nura boğan güneşin ezeli manzarası karşısında hep bera- ber diz üstü kapanarak, ilk sözü “A,, sözünü yine hep bir ağızdan tekel- lüm etm'ş bulunduğumuzu hatırla- yın!,, diyor. D'ğer nutuklar Japon profesörü Okudo, Macar pro- fesör Nemet, Leh profesörü Zayançkovs kiden sonra Sovyet profesörü Samoilo- viç kürsüye gelmiş ve türkçe bir konfe- rans vermiş, müteakiben Viyanalı filo- loğ doktor Kivergiç “dünya dilcilik &- tüdleri karşısında Güneş » Dil teorisi,, mevzulu tezini okumuştur5. ! 15354 Top!antı yarın devam ed yor Doktor Kıverkiçin tezini — müteakip başkan bayan Afet yarınki — pazartesi günü tekrar toplantıya devam etmek ü- zere celseyi kapamıştır. Bayan Afet, bugün “30 ağustos zafer bayramımız,, olması dolayısile toplan » tmmın yapılamıyacağını bildirmiştir. Karl| İngilterenin altın istokları 400 milyon İngiliz liralığı buldu Tarihte şimdiye kadar bir misli da- ha görülmemiş azamette —altın istok- larını — İngiltere bankası kendisinde bi- riktirmektedir. : İngiliz bankasının âaltın muhafaza- sına mahsus bütün mahzenleri dol - muş olduğundan yeni yeni yeraltı höc- releri — açılmaktadır. Bu haftaki — mübayaatla birlikte bankanın mevcudu 245.000.000 İngiliz brası — kıymetinde altın çubuklara baliğ olmuştur. — Bu da altınım beher onsu es- ki kıymeti olan 87 Şiling 10 buçuk pe ni (bizim paramızla beher 9 dirhemi 2729 kuruş) üzerinden hesap edilmiştir. Halbuki şimdiki kıymet üzerinden hesap edilecek olursa istekun 400 milyon İn- giliz lirası tutacağı — şüphesizdir. Buna ilâve hükümetin — kambiyo müvazenesi — tahsisatının — 100 milyon İngiliz lirası — değerinde altın çubuğu vardır ki bunun büyük bir kısmı Pa- riste —Fransız bankasına depozito edil- miştir. Mazide bir eşi daha olmryan bu mu- azzam — altın istoklarını İngiliz hükü- m<etinin biriktirmesi mali ve siyasi mah-| fellerde birçok dedi kodulara yol açmak- tadır. Bu — dedikoduların başlıcası İngiliz hükümetinin ilk fırsatta altın pa- ra mikyasına döneceği havadisleridir. İngiliz hükümeti ise altır. biriktir mekteki maksadını şöyle izah etmek- tedir: ' 1 — Daha çok harcıyabilmek kuv- veti: Sanayiin genişlemesi ve son on iki ay zarfında yeymiyelerin artması, cari kâğıt paranın — daha çoğalmasına se - bep olmuştur. Binaenaleyh bu altın is- tekunun tedavüle çıkarılan kâğıt para- ya karşılık ulmak üzere kullanılmak- tadır. Şimdi *edavülde 444 milyon İn- giliz lirası kâğıt para vardır. j 2 — Teslimat programını Finanse etmek: İngiliz maliye nezareti gelecek sene içinde belki de 200 milyon liralık hir teslimat istikrazı aktetmeği düşün- mektedir. Böyle bir tedbir ve müvaze- nesiz bütçe — İngiliz lirasının kıymetini birdenbire — düşürebilir. Aktedilecek istikrazın — yekünundan iki misli fazla clan bir altın istoku, — İngil'z lirasının kıymetini olduğu yerde — muhafaza e- der ve Britanya maliyesinin paniğe uğ- ramıyacağını bütün dünyaya gösterir. 3 — Ecnebi ülkelerde panikler: F- ıansa ve Hollandada maliye buhranları- nın — doğması ilitimali bu memleketlerin altın istandardından vaz geçerek her türlü — mali -- ibirlere baş vurmalarına sebeb olabilir. Böyle bir takdirde bey- velmilel mübadsle ve kambiyo altüst olurken Britanyanın büyük altın istok- ları İngiliz lirasını emin ve istikrarlı tutmağa yarıyacaktır. Havacılık Biz ışık yakmadan, su içmeden, mi- demize lokma indirmeden yaşamasını bilen, fakat açken de, — çıplankken de bayrağını saygile selâmlatan bir ulusun çocuklarıyız. Uçağı olmiyan bir yurt, damı olma- yanı bir eve benzer. Hava kurumunun — memleketin her köşesinde karşılaştığı yardım ve sevgi büyük ulusumuzun havacılığa verdiği ehemmiyetin açık bir belgesidir. HUNBUCERERKMERSEER M ERE NNU YENGHKERERE MN gAA TT .ıı,ı.ıı..ııî:::::::::::::::::::::H:::::SH? Yurdumuz yemiş — memleketidir.i$ Yemiş çok faydalı gıdadır, Yurtdaş! ye ve faydalan! Ulusal Ekonomi ve ı<_;!!!.ıH.I:İ[::_]ı— - ji-;—_-g ölekelikr'ne Yurdunun yemişlerinden bol bolif A V CA Köne ee A G C

Bu sayıdan diğer sayfalar: