20 AĞUSTOS — 1936 im yüzünde sileceğini anlatır çizgileri aramağa) Myordu, m n kalkık başı, göz yaşından) çocuk yüzü taşıyordu. İki) Yorgun gözün yardım arayan bır olan alt “ve Yarım saattir N kendisini buraya sür y, Yaydi, haydi, *İf müzekkeresini. iç “Kudum. Geçen güne kac ai muş. İki sene evvel Balıke| İs İstanbula gelmişsi Evler mek hede imişsiniz. Evir nmuş. Burada kı bu hırsı söyle zlığa iz. Sekiz gün evvel mağa- inde elimi ir para çantası nca elimi çektim. ihmıştım, Bu hareketimle Sahibi kadma: “Kend 1 Çalarlar, 7 Yoksa parasını bir çantaya dal bulun Fakat ganta- zl kollayın,| nı demek İstemiş -! şalmağa mı niyet| orum, Bana ina-| yorum. De- imimi Perşenbe günü #dildim, Bir gün evvelkâ çarşan- gü de.. tu. Kendi kendine gayrikabili ta- Değ tiyatsızlık yapıp yapmadığını # ve Mar bar riz bir soruşu vardı ki, genç WİN Hiç korkmadan söylüyebilirsiniz, Wİİ, Ancak ifşa edilmesini istediğiniz edebilirim. Benim vazifem yi #ehberlik etmek ve sizi korumaktır. l İnş İş Peki! Pazartesi günü M. mağaza N > e Alık alık öteye beriye bakt- Parasını sarfetmek üzere gel -| Sn çarpa çarpa dolaşıyor - Başım dönüyordu. Benim de onlar y. Kii şeylere ihtiyacım vardı. lin gibiydim. Mağazadan çıkar - İN her şeyi, kocamı, evimi u- #tum. Yürüyordum; fakat hiç bir tek, Yüzünü farkedemiyordum. O ka- ta i, Söâte bakıyor, saatin kaç olduğu Ru emiyor, 1 labalık ey elimden çantamı düşür. ka, Almak için eğildim, elimi uzattım, İş, © #dım ötede katlanmış bir kâğıt iy rdüm. Saçlarını . Ve yüzü danda idi. İtirafın harare- müş, mavi bakışları sert eği) ve #abit gibiydi. Bir şey verecek; | ii, *YA İstiyecekmiş gibi kollarını ve) ç Kiğe Pâra. Onu çantamla beraber Ta, ga ucumda sakla Sonra sür- ün Mtanarak mağazadan çıktım. in Müddet yürüdüm. Kalabalıkt v kadar baktım: Bir elli Tiralık Şim ar elime bu kadar bil de İRİ. Kocam hayatmı m, idi Ez İstersem onu parça parça e-| İş Le istersem onunla kendime öm ©£ alırdım, < di Üşünmeden bir mağazaya gir bi çok şe eldiven, ipek ço. » Evvelâ, kork , yahud da tlerse? Elimde ar lira“ rhadent par: Dikey, İadım. Bir dondurma yedim. Ve| ir n, y N a ieyler al * Püramı çeri görün- i8ir muhasi ih Yağ a bir taksiye atladım. Her şey, lee NN 3 Na olürsa olsun, bir mucizenin bahtiyarlığı yaşıyordum. p ettim. sasletiiştim. Kendi kendime: “İlk sekiz günde yalnız eldi- venleri ve çorapları giyerim, sonra da kokuları sürünürüm.,, diyordum. Giymeye korktum. Korkum, kocamın parayı, çorapları, çamaşırları görmesin- endi. sorarsa, ne cevap verecektim. Soyunurken titriyor- nr duyuyor Eve çi rısından fazlası; “Bunlar nel, diye yordum. Kocam sordu — Bugün öğleden #ohra ne yaptım? Sokağa çıktın mı — Mağazalarda bir gezinti yaptım. Başını salladı. Çünkü bu hareketimi ötedenberi hoş bulmaz. Üstelik kıskanç- tr da. Eğer, ona paradan bahsetseydim derhal bunu bir başka adamdan aldı decek ve sonrâ.. Yatağa girerken: Hiç bir şe- çok güşlükle uyuya» sıkan bir şeyler vardı mdi, boğazımı sıkan bir şeyler yoktu. Ortalığın aydınlanma- , kocamın gitmesini © bekliyorde yirmiden fazla lirayı arzularımı niden ve bolbol sarfede l u, gene bo - hayet para da aşını avukata doğru kaldırdı. ve garip bir asabiyetle bağırdı! — Bana inanıyor musunuz? İki gün mağazalardan birine gir - n. Yemin ederim ki, çalmayı bir daki ka bile düşünmedim... Önüme bir kadın —— elleri paket yüklü idi, elbisesine $ çocuklarını kalabalıkta sürük- ilieyordu Her gördüğünü İabalıktan biran evvel kurt yordu. Bir şey alacağı zaman satış masa larının üstüne eğilirken elindeki şeyler- le büyük bir çanta arkada (kalıyordu. O zaman, denemeğe kalkıştım. Bu para çantasının içinde epey para bu alıydı. Yeniden zengin olabi dim. Gene arzularımı (o tatmin için öte beri alabilirdim. Evet tecrübe ettim. dına, parası çalınacağını evvelden haber vermeliyim!,, diye Undüm. E- İimi uzattım, para çantasını yakaladım. Anlıyor musunuz? Bu hareketi yapar- ken kendime de maliktim. Eğer, bu sıra da kolumdan yakalanmasaydım, belki hırsız olmayacaktım? Fakat en Nuh CEM Yakacıkta satılık arsa Yakacığın en güzel yerinde toryom caddesinde gayet ucuz fiyatla gatılıktır. Arzu edenler Şeref otel mlüstecirine müracaat Sana- Pp işarıyor Muzaaf usul üzere defter tutmağa muktedir bir muhasip, çok müssit bir ücretle iş aramaktadır, ADRES: Küçükpazar cami: kar Şısında Şark fotoğrafhanesi vasıtasi. leS.B. HABER AKŞAM POSTASI IDARE EVİ Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu: İstanbul 214 Telgraf adresi; Istanpu! KABER Yazı işleri telofonu : 21872 idâre ve hân 24370 ABONE ŞARTLARI Türkiye Ecnebi 1400 Xr 370004. 730 180 Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKİT) matboası mak önti -| “Bu ka-| İ güne kadar sürdü. Düşman, Şarktaı ABER — Akşam Postası Yazan iyazi Ahmet 5 slim GRESTARİ | GE iğ yıl “önce bugün oo bugün mizi H ütün şaşaasile »kiki halâs güneşi Ufuktan doğdu Türk milleti, yabancı kuvvetlerin tehdidi altında iken, onu kurtarmağa ve lâyık olduğu mevkie çıkarmağı melmiş olan Atatürk şöyle düşünü) yordu: “Memleketimizde bulunan düş- manları silâh kuvvetiyle çıkarmadık. ça, çıkarabilecek mevcudiyet ve kud reti milliyemizi fiilen isbat etmedik- çe, diplomasi sahasında ümide kapıl- mak caiz değildir. Filhakika bir fert için olduğu gibi, hir millet için dahi kudret ve kabiliyetini eserlerile izhar ve isbat etmedikçe itibar ve ehemmi- yet bekleyip durmak beyhudedir. Kud- ret ve kabiliyetten mahrum olanlara iltifat olunmaz. İnsanlık, adalet, mürüvvet İcabatını, bütün Yu evsafı haiz olduğunu gösterenler istiyebilir- ler.,, (Büyük nuluk, sayfa 397). İşte, buna İnandığı içindir, ki Baş- kumandanı bulunduğu ordusu ile, bü- in dünyanın “artık öldü,, diye dudak Türki, bi nü kamaştıracak varlıklara di. in dünyanın gözü-| ulaştır-| b 6 Ağustos 1922 de gizli olarak ta- arruz hazırlıkları emri verildi ve 20)| Ağustos günü de Başkumandan oto mobiliyle Ankaradan hareket ederek Garp cephesi karargâhının bulunduğu Akşehire geldi. Herkes onu, Ankarada biliyordu.) Atatürk erkânı harbiyei umumiye! reisi he kuma ve ordu kumandanları ile irüşlük- ten sonra 26 Ağuslos günü sabahı ta- arruz emrini verdi, 26 Ağustos gününe kadar yaptık- ları ile etrafında toplananlara, Tür- kün azmedince her güçlüğü yenebile-| eeğini o kadar kuvvetle telkin etmiş- ti, ki laarruz emri büyük bir sevinç ve neşe ile karşılandı. Her Tük, en büyük âmirden nefere kadar bir an önce yürümek, Türk sınırlarının 80- nunu bulmak istiyordu. Başkumandan, emri verdiği gün muharebeyi idare edeceği mevkie, Ko- catepeye geldi. Taarruz, ufuklaf ağa-| rirken topçu ateşiyle başladı ve akşa- ma kadar aman vermeden sürdü. En kuvvetli mevkiler ele geçirilmişti. Mu- harebe 30 Ağustosa, 14 sene evvel bu- Fevzi, Cep ve Cenuptan ikinci ve birinci ordula- rımız, Şimal ve Garplan süvari kolor- dularımızla çevrilmişti. İşte, bu harpten sonradır ki, Baş- kumandan Mustafa Kemal; Ordular! İlk hedefiniz Akde- nizdir, ileri, emrini verdi, Türk orduları, emri aldıktan son) ra durmadan ilerledi ve yurdu, kud- ret ve kuvvetiyle düşmandan ter di, Dünya harp tarihinin emsalsiz) bir sayfası olan 30 Ağustos muharebe- sini Büyük Önderden dinliyelim: "Tıbkı bugün gibi geçen 38 senesi Ağustosunun 30 uncu günü saat de, şimdi hep beraber bulunduğumuz bu noktaya gelmiştim. Bu üzerinde bulunduğumuz sırtlarda kahraman 1 inci fırkamız şu karşıki tepelerde| muharebeye mecbur edilen düşman kuvayi askeriyesine taarruz için ya- yılarak ilerlemekte bulunuyordu. ! Çarköyü alevler ve dumanlar İ- çinde yanıyordu, Beni buraya kadar getiren saikin ne olduğunu izah ede- yim: 29 -30 Ağustos gecesi, sabaha kar- rp cephesi harekât şubesi müdü. rü bermütat o saate kadar muhtelif gı ; Karargâhlardan ve her taraftan gelen * a göre barita üzerinde tespit| na,, sahip olan Lorin Kr ve işaret ettiği vaziyeti umumiyeri cephe kumandanı İsmet paşaya gi termiş ve o da derhal “Paşaya göster, emriyle bana göndermişti, hofta > Beni uyandıran Tevfik beyin gös-) terdiği haritaya baktım, Hemen ya taktan fırladım. Arkadaşlar, harita- da gördüğüm şey şuydu, ki ordular: mız düşman kuvayi mühimmesini malden, Cenuptan, Garptan müsait bir vaziyet almış bulunuyor | lardı, Şu halde tasavvur ett zami nefayici temin etmesini Ümit et tiğimiz vaziyetler tahakkuk ediyor- du, — Derhal Fevzi ve İsmet paşalar çağırınız. Dedim. Üçümüz toplandık. Va: yeti bir daha mütalea ettik ve gördük ki Türkün hakiki halâs güneşi otuz| Ağustos sabahı ufuktan bütün şaşa asiyle tulâ edecektir. Bir müddet birinci ordu karargi- hmda kaldırı, Ordu kumandanına fahen vaziyeti izah ettim ve dördüncü kolordunun tekmil fırkalariyle ve sü- rat ve şiddetle, işte bu köyün (Çak köyünün) garbındaki düşman kısmı küllisini ihata edecek surette muha rebeye mecbur etmesini emrettim ve ilâve ettim, ki düşman ordusu behe mehal imha olunacaktır, Mütemadiyen gelen muhtelif rüt-| bedeki esir zabitanla görüştüm. Bun- lardan biri erkânıharp zabitiydi. Za vallı verdiği malümat meyanında istemiyerek başkumandan vazifesini alan General Trikopis ve ikinci klordu kumandanı General D'yenis'in bizim çevirmek istediğimiz çenberin içinde bulunduğunu ifade etmiş oldu Derhal yanımda bulunan ordu kumandanma : — Kemalettin paşayı bhülunuz. Bizzat Trikopis ile beraber bütün düş generallerini behemehal esir et-| söyleyi Dedim. Esir zabit, bu emrimi ti tmez, ikram ettiğim çayı içmi- sir Holivudun en güzel dans bacakları ns bacakları #ford volivudun en g son zarfında ade yere« büyük bir baygınlık geçirdi Arkadaşlar, saatler ilerledikçe gözlerimin önünde inkisaf eden man- zara şuydu: Düşman kumandanının şu karşıki tepede &on gayretiyle çır- pındığını görür gibiydim, Bütün düş- man mevzilerinde büyük bir heyecan ve helecan vardı. Artık toplarının, tüfeklerinin, mitralyözlerinin ateşle- rinde sanki öldürücü hassa kalmamış- tı. . Bu ovadan, Şimalden ve Cenuptan birbirini velyeden hatlarımızın guruba yaklaşan güneşin son şuaı ile parlıyan süngüleri her an daha ileri- de görülüyordu ave Bataryalarımızın fasılasız ve a- mansız ateşleri düşman mevziini içinde barmılmaz bir cehennem haline geti- riyordu.. Güneş guruba yaklaştıkça kanlı ve ölümlü bir kıyametin da hissolunuyordu. Bir anda cihanda bü- yük bir inhidam olacaktı ve bekledi. #imiz halis güneşinin tulü edebilme- #i için bu inhidam lzımdı. Hakika- ten semanın karardığını bir dakika da Türk süngüleri düşmana doğru, sırtlara hücum ettiler Artık düşmanda kuvvet kalmamıştı. Bakiyetüssuyuf bir kit rinin dediği gibi, pürhaf r için flürce eriyordu. cenin koyula ateşli kopmak üzere olduğu bütün ruh bir ordu, bir , kendile- ve lerzan Artık ge- an zülmeti bitince gözle görme! çşarktan fu İâuna intizarı zaruri kılıyordu. güneşin tekrar Ertesi gün, tekrar bu muharebe meydanını dolaştığım zaman gördü - m manzara beni çok mütehassis et. ti, O karşıki sırtlarla gerilerindeki bütün vadiler, bütün dereler, sütün mahfuz ve mestur yerler biratılmış toplarla, otomobillerle ve bütün met- rukâtın aralarında yığın den ölüler, sürü sürü karargâhla za sevkedilen esir kafileleri ile katen bir mahşeri andırıyordu. Bu dar ateş ve savlet çenberind kurtulabilenler birkaç bin kişi baretti Türk çenberi fak olamıyarak, başkumandanları i- çinde bulunduğu halde beyaz bayrak çekmeğe mecbur olmuşlardı. # Bursa istikametinde çekilen man kuvvetlerini ber bütün orduyu düş- İzmire yürüyecekti Bugünden sonra İzmirde nizi, Müdanyada Marma için sekiz, dokuz günlük bir ayı zaman kâfi gelmiştir; fakat hatırlatayım. ki ba yanık Çalköyüne gelebilmek © için yalnız Sakaryadan itibaren sarfetti Zimiz zaman bir senedir. Tes'it et imiz zaferi ihzar edebilmek için bir seneyi çok bulmazs'nız zannederim; çünkü efendiler, muharebe valnız kar- şı karşıya gelen iki ordunun çarpış- ması değildir. Harp, milletlerin car- pışmasıdır. Meydan muharebesi mil letlerin bütün mevcudiyetleriyle ilim fen sahasındaki seviyeleriyle. ahlik- lariyle ve harslariyle, hüli manevi ve maddi kudret ve f ile ve türlü vasıtalariyle çarpıştı? imtihan sahasıdır. yager Hüsameddin. inönü Emlök v karşısın da Mlât, E: Bankas,