28 MART — 1936 e MA YA rahat lbafi Li İRİ Tahmin edilen bedelleri 130 lira olan iki adet hurda moför bot teknesi açık arttırma ile 13 Nisan 936 tarihine rastlayan pe tesi günü saat 15 de satılacaktır. Şartname ile motörleri görmel | tiyenlerin her gün ve arttırmaya gireceklerin de belli gün ve saatt 930 kuruşluk teminat makbuz veya mektuplariyle Kasımpaşada lunan komisyonumuza müracaatları. (1635) Tahmin edilen bedeli 56200 lira olan 5000 ton Rekompoze mür 1 Nisan 936 gününe rastlayan çarşamba günü saat 14 de pa İ Nk suretiyle almacaktır. Muvakkat teminatı 4060 liradır. Şa mesi komisyonda 281 kuruş mukabilinde satılır. Pazarlık için y İ gün ve saatte Kasımpaşadaki komisyonumuza müracaat olunmas; (1428) “ii —— rma M.M. V. Deniz Merkez Satınalma Komisyonundan: 1 «- Tahmin edilen bedeli 7250 lira olan 8 adet benzin mü ile muhammen bedeli 6500 lira olan 2 adet Dizel motörü kapalı 2 la münakasaya konmuştur. 2 — Benzin molörlerinin münakâsası 15 Nisan 936 çarşa günü saat 14 de Dizel metörlerinin de saat 15 de yapılacaktır. 3 — Şartnamesini görmek istiyenlerin her gün münakasa iştirak edeceklerin de mezkür gün ve saatlerde benzin motörleri | çin 543 lira 75 kuruş Dizel motörleri için de 487 Tira 50 kuruşlul minatları ve kanan! belgeleriyle Ankarada M,.M.V. binasını komisyona müracaatları, â — Zarfların münakasa saatinden evvel komisyona tevd lâzımdır. (1618) Türkiye Zıraat Bankasından Bankamızın Ordu ve İnebolu şubeleri için askerliklerini yap ve yaşı 30 dan aşağı olmak şartiyle iki kambiyo memuru alınacakt 1) Taliplerin en aşağı Ticaret lisesi veya İise mezunu olmaları fransizca ve ingilizce de bilmeleri matlâptur. 2) Bu lisanlardan başka almanca bilenler tercih olunurlar, 3) Talipler 30 —3 — 936 ya kadar mektep şahadetnamesi, nühal ilmühaberi, nüfus tezkeresi ve askerlik vesikalarını hamiler tanbulda İstanbul Ziraat Bankasına ve Ankarada umum müdü memurin direktörlüğüne müracaat ederek sıhhi muayenelerini ve Fabti meyve usareterile hazır -| lanmış yeğâne meyve tuzudur. dır. Hazmi kolaylaştırır, inkıbaz: izale eder, İNGİLİZ BANZUK ECZANESİ Beyoğlu — Istanbul Çıplaklar içtimai bir dâva, meraklı bir macera, özlü bır san'at Ne zaman, nerede? Bunu yakında öğreneceksiniz! Mg yemeklek PİER A7 el rlın Avrupadan gelen bobin cigara kâğıtlarına ait boş sandıklardan i yıtlarını yaptırmalıdırlar. 200 adedi derhal ve mütebaki 1300 adedi altı ay zarfında tes- | 4) İmtihan 1 — 4 — 936 çarşamba günü sabahleyin Ankari lim şartiyle pazarlıkla satılacaktır. İsteklilerin sandıkları görmek ü- ve İstanbul şubemizde yapılacaktır. 5) İmtihanda muvaffak olanlara muvaffakivet derecelerine # (100) liraya kadar aylık verilecektir. (1289) zere her gün Cibali fabrikasına ve pazarlık için de 2 — 4 — 936 gü- nü saat 11 de Kabataşda alım satım komisyonuna müracaatları. (1606) FAUSTA 89 38 FAUSTA bir ağrı, bir baygmlık hissetti. Son bir gayretle doğruldu. Ayak- ları yere dokunmuştu. Hemen ço- cv”: büsbütün sudan dışarı çikar- dı. Hıçkıra hıçkıra ağlamağa baş ladı. Kolları gerili olarak Viyolet- tayı havaya doğru kaldırdı, Hızlı hızlı nefes alarak yürüyordu. Neh. rin yamacının üzerine çıkınca Notvdam köprüsünün altımda Jüi- veri sokağına çıkan bir aralıkta bulunduğunu anladı. Hemen koş- mağa başladı. Bir kaç dakika son- ra evine varmıştı, Kapıyı çaldı. Bağırdı, çağırdı. Nihayet ihtiyar hizmetçi Dam Jilbert hızlı koşa- madığı için Klod koca omuzunu kapıya dayayınca kapı çatırdadı. Bu anda kaânad ardına kadar açıl. | dı. Elinde lâmbayla Dam Jilbert göründü. Gözleri evinden fırla - muşte, Klod boğuk bir sesle: — Ateş yak! Sıcak çamaşır ver... Çabuk, çabuk ol!... Diye ba- ğırdı Bu şaşkınlık arasında kapı açık kalmıştı Klod odasma kadar koştu Viyelettayı kendi yatağının üzerine koydu. Gözlerini açarak manasız ve karma karışık bir ta - kım sözler söyliyerek kızın üzeri - ne eğildi. — Öldü mü? Ah, acaba onu bulduğum anda ebediyyen mi kay- bettim, Eğer böyleyse ben de ölü- rüm, Dam Jilbert çabuk ol! Dam Jilbert mutfakta koca bir ateş yakıyordu. Klod Dam Jilbertin açtığı ya- hut onun abanışma dayanamıya * rak açılan kapıdan girdikten son- ra bir gölğe Klanodr sokağına gi- rerek eski cellâdm evi önünde durmuştu, Bu gölge Belgoderdi. Haydudun yüzünde müthiş bir ifade, vahşi bir sevincin verdiği büyük bir sevinç izi vardı. Belgoder kapıyı açık görerek yaklaştı. Sonra kocaman hançeri- ni mantosunun altından yoklıya « rak homurdandı. — Oh, ne âlâ... Her şey yalun- da gidiyor. Hemen hemen Klod beni bekliyor diyeceğim. Haydi bakalrm. İçeriye girelim. Ona söy» liyeceklerimi bir ( tasarlıyayım. Söyliyeceğim şeyler onun kalbine kadar sokulmalı, onu çileden çı - karmalıdır. Onun bu şiddetli acı ile gözümün önünde yıldırımla vu - ralmuş gibi düşüp ölmesi lâzım «* dır. Nasıl Metr Klod? Beni tanı - dınız demek? Siz cellât iken bir - çok kimseleri kırbaç altımda, iş kence sehpasında öldürmüştünüz. Bana iyi bakınız. Beni ibret dire. ğine bağlıyan sizdiniz. Halbuki o zaman beni serbest bırakmak, ka- çışıma engel olmamak elinizdey « di, Simdi iyi dikkat ediniz. Kızı « nızı çalan benim! Biraz sabtedi - niz. Her şeyi anlatacağım. Sevdi »« ğiniz, biricik ümit ve sevinç sebe- Nereye kaçmalı? Nereye giz- lenmeli? Pardayanm hayali gözü- Bün önüne gelince, ismini hatrla- yınca vu öyle bir korku alıyordu ki, dünyanın neresine kaçıp git « miş olsa bu duygudan kendisini bir türlü kurtarması mümkün ola- mıyordu. Ö ne istiyordu? Bunu kendisi de bilmiyordu. Birdenbire Meni- veli terketmiş, büyülenmiş bir hal. de, belki tesadüf onu öldürmesine yardım eder düşüncesiyle Şöval - yenin peşine düşmüştü. Ah, onu bir öldürebilseydi Hayır, Şövalyenin yalnız ölümünü istemiyordu. Son dereceyi bulan kini yüzünden onun ayni zaman- da şiddetli işkencelerden sonra! can vermesini istiyordu. Fakat kendisinde kinden daha şiddetli bir duygu vardı. Bu da korkuydu. Her an kafasını kaplıyan, bit mez tükenmez bir korku... Öyle bir korku ki, yolda yürürken yüz kere; 5 — Acaba Pardayan arkamdan geliyor mu? Fikriyle ona belki yüz kere baş çevirtiyordu. Gecele- Yin uykusundan birdenbire uyanr- yor: — Bu s6s, beni öldürmeğe ge- len Pardayanın ayak sesi mi aca- ba? Diye soluk soluğa etrafa ku - lak veriyordu. Pardayanı öldürmeği Moröver yalnız intikam almak yahut bir düşmandan kurtulmak için iste « miyordu. Belki en çok bu korku. dan kurtulmak istiyordu. Şövalye sağ bulundukça o tam manasiyle yaşayamıyacaktı. Esperans otelinin önünde ken- di kendine: oi — Belki de şu belâdan kurtul. manın sırası geldi. Diye #öyleni « yordu. Acaba onu kendisi öldüre- bilecek mi idi? Pardayan yaklaş. mak için kendisinde cesaret bula- bilecek mi idi. Kendi kendine sor duğu buydu. Fakat bir türlü buna cesaret edemiyor ve katiyyen yas pamıyacağını içinden tekrarlıyor. du. Cesurdu. Belki biraz da cana- var ruhlu idi. On düşmana karşı tek başıma karşı koyduğu çok o lurdu. Fakat Pardayana hücum! Hayır... Hayır.. Bunu yapamıya- çaktı. Ortalık kararalı epeyce olmuş- tu. Üzaktan iki kişinin biribirinin kolundan tutarak gelmekte ve kendisine yaklaşmakta olduğunu görmüştü, Moröver tecrübeli bir bakışla bu gelenlerin ayak takr mından iki serseri olduğunu kes « tirmişti, Evet bunlar, verilecek uy- gun bir para karşılığında her şeyi yapacak cinsten iki hayduttu. Hes rifler hemen omun yanma yaklaş- tılar, — Her biriniz ellişer lira ka- zZanmak ister misiniz? Moröver heriflere bunu sor