— Babam evde yok! — Acaba nereye gitti kızım? — Bilmem! Amma, isterseniz biraz bekleyin, yukarı çıkıp kendi- sine sorayım! Misafir kadm — Sizin evde hiç otu” ratak yer yök mu? Ekmekstatistiğ! Bir statistiğe göre İstanbulun en çok ekmek sarfedilen semtleri E- minönü ile Sarıyer imiş. Gazete- ye gelen bu havadis üzerinde ko- nuşulurken bir arkadaş: — Eminönünde fazla ekmek sarfedilişinin sebebi ticarethane ve dairelerin sık olduğu bu semt-| te çok lokanta bulunuşu olsa ge- rek... Fakat Sarıyerde acaba ne- den çok sarfediliyor? Bir başka arkadaş izah etti: — Sarıyerdeki suları unutuyor musun birader? Suyu içen ekmeğe sarılıyor, her halde! Bedbin Bir tanıdıkları ölmüştü. Birisi şöyle dedi: -— Ne fena! Hep iyi insanlar ö- lüp gidiyor! Öteki başını salladı: — Böyle söyleme birader, dedi, sağ kalsalar belki onların da iyi tarafları kalmazdı! POSTA TAYYARESİNDE Ahçı — Listeye ilâve et: ördek kızartması da var! Yabani Sarhoş — Acaba yanyana beş saat koymalarının hikmeti nedir? Birlik Anneleri, iki küçük kardeşi kav- ga ederken görünce sordu: — Neden kavga ediyorsunuz, a- yıp değil mi? İki kardeş niçin bir- lik olmuyorsunuz? Çocukların büyüğü cevap ver- di: — Ikimiz de birlik olduk, anne- ciğim! Kardeşim de, ben de büyük elmayı istiyoruz! Sergiliye mektup! j “Sevgilim, sana denize bakan gü yel şairane bir odadan (yazıyorum! Semanın rengi... 4 Çocuk — Üzülmeyin! Ablam bütün hişanlıları arasnda €n çok sizi seviyor! Sarhoşluk İkisi de bulut gibi sarhoştular. Evlerine dönmek üzere tramvaya bindiler, nedense iki kişilik boş bir yer vardı, taliin bu fevkalâde lütfuna sevinerek yanyana otur dular. İçlerinden biri biletçiye bir lira uzattı; — Bize bilet ver! — Kaç kişilik! Sarhoş şöyle bir baktı, parmak- lariyle saydı ve: — Görmüyor musun yahu, de- di, dört kişiyiz! Biletçi sarhoşla münakaşa etmi- ye cesaret edemedi, dört bilet ke- serek verdi. Fakat sarhoş biletleri görünce hiddetle söylendi: — Görmüyor musun be, bana dört bilet yerine sekiz bilet veri- yorsun! Yazısız hikâye: Gezmeğe Vaktı yokmuşl! Hayretle sordu: — Seni anlıyamadım gitti. ves- selâm! Dün borç istemiştim, bu- gün gelmemi söyledin. Bugün ge- liyorum beni sepetliyorsun! Bu ne iş? — Vallahi azizim, dün o kadar) meşguldüm ki seni sepetlemeğe! bıraktılar? Bir tanıdığının oğlunu arkadaş- larmdan birine tavsiye etmiş, 0- nun müessesesinde gence iş bul- muştu. Bir müddet sonra müesse- se sahibi arkadaşiyle karşılaşınca adamcağız dert yandı: . — Birader, tavsiye ettiğin deli- “kanlı hiç bir işe yaramıyor; ne he- saptan, ne kitaptan anladığı var, me de aklı bir işe eriyor. Üstelik de tenbel mi tenbel! Arkadaşı hayret etti: — Ben kendisini pek tanımat.. Amma yüksek mektepten çıktığı- nı biliyorum. Öteki cevap verdi: — Vah! Vah! Ne diye onu çı- karttılar, ne tedbirsizlik! Mektep- te alrkoysaydılar daha iyi değil mi idi? a — Niçin yanma balta aldın? — Sandığın anahtarını kaybettim, sonra ne ile açacağız? — Otomobilin arkasma neden mik natıs bağladm? Otomobili O kullanmış aldım da| yolda parçaları düşerse o kaybolmasın diyel İ götürülen çocuk, — Şimdi beş yaşmda kadar olmalı, kendisini tarıdığım (zaman şu kadar cıktı, ? | O zaman böyle değildi! — Hayret ediyorum. Kızımızı bu kadar cebi delik bir adamla na- sıl evlendirdiniz. — Merak etmeyin, evlendikleri zaman böyle değildi. ski — Böyüdüğün zaman sen ne iş ye pacaksın? — Babam gibi; hiçbir şey! Hâlâ mı? Bütün hayatınca kendisine müt- hiş eziyetler etmiş olan karısı öl- müştü. Cenaze merasimi yapılıyor- du. Bir yapının yanından göçtikle-. ri sırada yukarıdan bir tuğla yu varlandı ve karısı ölen adamın ko-| Tuna çarparak yere düştü. Adam- cağız ellerini havaya doğru açarak söylendi: — Öldün, göğe çıkar çıkmaz gene benimle uğraşmağa mı başlı- Hasta ( Könsültaryon için topla. nan doktorlara) — Bir kişiye karşı on kişi geliyorsunuz, kuvvetler (müsavi değil! Cevap Şoför otomobilile bir yolcuya çarpmış, yere düşürmüştü. Otomo- bili durdurduktan sonra kabahatin kendisinde olmadığını iddia etti: — Ben on senedir otomobil kul- lanıyorum. Kabahat bende değil, yolcu birdenbire önüme çıktı! Yolcu cevap verdi: — İyi amma, ben de altmış se- nedir yolda yürüyorum! Kilo ile mi? Yeni bir mecmun daha çıkma- ğa başlamış; üzerinde şöyle bir kayıt var: “Senelik abonesi şu kadar li- radır! tane ile satılmaz !,, Acaba bu mecmua yalnız kilo ile kese kâğrtçılara satılmak için mi çıkıyor? — Cesur muyum da söz mü? Bes i aslan avcılığı bile yaptım? emmel azizim. O helde sen den bir ricam var: Bizim eve git, Bu akşam eve gelmiyeceğimi karıma söylel Temiz Türkçel Haber aldığımıza göre tiyatro artisti olmak istiyen gençlere türk çe telâffuz ve şive dersleri vermek üzere şehrimizde bir kurs o açıla- caktır. Bu kursun profesörlüğüne geçenlerde bir müesseseden konfe- rans nakledildikten sonra İstanbul radyosunda çok temiz bir şive ilet “.- Bayanlar, baylar! Simdi or- kestramızi dinliycânız!,, Diyen zat tayin edilmiştir. Mırsıza karşı Arkadaşmı görünce sordu: — Evine hırsız girmiş diye duy» dum, doğru mu? — Evet! — Vah! Vah! Çok üzüldüm doğrusu! Halbuki sen geçenlerde hırsızlara karşı iki yüz liralık cins bir köpek almıştın... Köpek bir şey yapmadı mı? — Nasıl yapsın birader Hırsız- lar onu çalmak için gelmişler za- ten!