Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
.Bîr Türk'.-g enci ir Seylan' : adasında başından geçenler — Aş — — Beni korkaklıkla 'nce biliyorsun ki dayanamadım. itbamı ©. cütün tehlikeye rağmen içeri a. “|dım .Cuna da bu cüretimden şa. rmıştı. Beni vuramadı. Bir dola. ı siper ederek mukabil ateş açtım. 'akat ne caâare iyice gizlenmişti. ene külfür etmeye, ağzma geleni iylemeya başladı. Kızıyordum. Fa. vat elimden kaçırmamak için o si. varli yerde kalmaya sebat- ediyor. um; Nihayet öyle bir şey oldu ki ayanamadım, yerimden fırladım. mu böyle dolap arkasından taban. â ile değil ellerimle öldürecektim., Iaydut_ bunu bekliyormuş. Bıçakla veni yaraladı. Gene çabaladım. Bı. rakmak istemedim. — Fakat kaçıp urtuldu. Ahdettim. Yakalıyacağım. “İz nesiniz? Kimsiniz şunu — bana nlatın. Ercümentle Hanri başlarından zelip geçenleri birer birer anlattı. ar. Joe çocukların cesıu—eğ.ine hay. ran oldu. Hele Ercümendin becerik. — Peki şimdi ne yapactaksınız, diye sordu. — Bilmiyoruz. dediler. Joe: — Yollar kapalr Tahtelbahir. lar vapurların serbestçe gitmeleri. ne mâni oluyor, dedi. Hanri bembeyaz kesildi. Kimsesiz, parasız ne yapacak. tarını sokaklarda kalacaklarını dü. Geri döneceğiz, :Ünüyordu. Ercümeı'ıdln de canı — sıkılmadı ceğil, o da bıra.z. sıkıldt ama, ser. tüzeşt aşkı bu fena haberin uyan. dırdığı teesstire gâlip geldi. Joc devam etti: — Fakat burada kalmamız de. mek sokaklarda kalacağız manası. na gelmez. Herhalde size bir yer temin edeceğiz. Hayatinı kurtardı. 'Şınız adam harp bitinceye kadar yanında kalmanızı istiyor. Ercüment derhal atıldı. Mağru. Tâane: — Biz ona karşı vazifemizi yap. tık. Bir adümim - — yardımıma koş- Yazan: N.M. mak her insanın boynunun borcu. dür. Hayır olamaz, Biz çalışmağa hazırız. Eikmeğimizi çalışarak kaza, nabiliriz. . Joe gittikçe bu kahraman çocuğu daha fazla seviyordu. Minnet altın. da kalmak istememesini onun çok yüksek yaradılışlı olduğunu anla,, tryordu. Böyle konuşurlarken içeriye te. lâşit bir yerli girdi. Zavallı gözleri faltaşı gibi açılmış, yüzünden dam.. la damla akan terler vücudunu si. yah bir muşamba gibi parlatıyor.; hyordu Ağzım açtı, bir şeyler şoy. lemek ıstccu Fakat olduğu — yere yıkılrverdi. Joe yerinden fırlıyarak zavallının yardımına koştu. Ercü. ment de su almak için dışarı çıku. Başına gözüne soğuk su dökerek adamı ayıilttılar. Birâz nefes alınca yerli heyecanla anlatmağa başladı, -- Ğuncşin tam başımız üzerinde olduğu zamanda — idi. Müthiş bir gürültü işittik. Daha ne olduğunu anlamadan büyük, çok büyük bir fil kadar kaplanla iki fil kadar bir fil köye hücum etti. Şimdiye — kadar hiç bu kâdar müthiş hayvan gör. memiştik, Ne büyük. Ne büyük Ü. zerimize hücum ettiler. Bir — çok kişiyi öldürdüler, Bütün köy hal, kı kaçtı. Ben de koşa koşa size ha. ber vermeye geldim. Yerli anlattıkça titriyordu. Bel H ki o sahne gözü önüne geliyor. O dehşetli anları tekrar yaşıyordu. Joe Ercümentle yerliyi orada bı. rakarak yukarı çıktı. — Âmirlerine ne yapmak lâzımgeldiğini danışma. ğa gitti. Aşağıya indiği zaman yü. zünden çok düşünceli olduğu görü. lüyordu. Ercüment yüzüne bakınca: — Vallah ne yapacağımızı bilmi, yoruz. Hiç böyle bir mesele karşı. sında kalmamıştık. İki — hayvanın hem de bir fille bir kaplanın bera. berce bir köye hücumu duyulmuş bir şey değildir, dedi, Ercüment: — En doöğrusu gidip — bir kere M | du. Yorgunluktan zor nefes âlabi. ” Bugün müsabakgihizın dorduncu listesini koyuyo- <ruz. Yukarıki resimler arasında tanıdıklarınız varsa bize bildirip gönderenlere birer mükâfat verileceği gi- bi, burada resimleri çıkan okuyucularımızın da gazet&: mizden birer mükâfat alacakları vardır. Cumartesi günleri, öğleden sonra idarehanemize ugrayarak İıedı- yelerini alabilirler. Mektepli okuyucularımız, müsabakamıza!; resims lerini göndererek iştirak edebilir. Yalnız gönderilecek resimlerin arkasına mektebi- nizi, adınızı, ve hangi sınıfta bulunduğunuzu yazmayı- ihmal etmemelisiniz. Resimlerinizin basıldığı zamani iyi çıkmasını istiyorsanız göndereceğiniz resimlerin iyi olmasına da dikkat ediniz. ! M ve ondan sonra karar vermek lâzım maâ konuüşuruz. di, lan var. dedi, bakmak. cevap vermesine vakit bırakmadam Bj e Joe sevinçle: yürüdü. / — Evet, evet, dedi. Gidip görmek : * ** gi yaklaşıa ıhışlırd.r. Atları sürüyorlar, facia yerine bir An evvel — varmak lçiıl acele edıy'.ırlardı. Şehirden çıktık, Joe ile Ercüment köye Koşarak dışarı çıktı. İçeriye gelince yerliye: — Haydi bakalım, Senin için de bir at hazırlattım. larından beri birinin, onları arka, Sonra Ercümentle — Hanriye dö. | JTarından gizlice takip ettiğinin far nerek: kına va.rma.mışlardı. Köyde kimzecikler yoktu. Bütüm halk korkudan ormana — kaçmiştli İlk nazarı dikkatlerini celp edefi şey köyün altüst olmuş' olmasıydı; Yerde kaplanin parçaladığı bir çokk zavallının vücutları yatıyor, yıkılı — Çocuklar sizinle inşallah akşa. Ercüment bir şey söylemek iste. fakat yerli sözünü kesti: — Ben gitmem, ben oraya git. em. Orada büyük fil, büyük kap. miş evler burasına bir harabe mari, Bunları söylerken tiril tiril tit. zarası veriyordu. riyordu. Joe ile Ercüment atlarından ine. Ercüment: rek etrafı tetlctik etmiye başladı. / — Ben geleceğim, dedi Joenin lar, (Devamı var) görr Harflerle resim yapıvorum he eRl e İ ı ü gi 11 SONKÂANUN — 1936 Her hafta cumartesi günleri HABER gazetesine ekli olarak parasız verilir. Miki Arayıcı : 5 KAPTANLA 'GEMİYİ İ DOLAŞIYOR VEİZAHAT *ı ALİYOR ACABA HAYDUTLAR ÇT &E;Ğş OL' BIIE HÜCUM ET MiKi mA- ğE CESÂRET EDE KİNALI TÜ || CİLECEKLERMİ — FEKLE NÖ. G BET BEKLİYOR. Miki, vapurun kaptanile vapuru dolaşıp izahat alıyordu. Her şey mükemmeldi. Vapurun göze çarpmıyan yerlerine birer top, lüfek yer. leştirilmişti. Vapurun ön direği yanına geldikleri zaman kaptan Mikiye yığılı duran keresteleri gösterdi: — Mesşelâ, dedi, şu kereste yığınını görüyorsun değil mi? Hal. buki.... Bunun altında bir top gizlidir. Kaptan “Halbuki,, derken elini bir manivelâya götürmüş ve çektiği zaman da kereste yığınları altında koca bir top görünmüştü. Miki çok memnun olmuştu. Sevincinden ağzı kulaklarına vararak: — Mükemmel bir iş yahu, diye haykırdı. Kaptan izahat veriyordu: — Her hava deliğinde makineli tüfekler kamaralarda tayyare top- ları, halatların altında bombalar... Miki kararını vermişti; — Öyleyse hiç korküumuz yök kim gelmek iâterse gelsin.. Yahü sizin gemi âdeta bir harp gemisine benziyor. Bu sırada uzaktan Bay Hödükün hem koştuğu hem de elindeki bir kâğıdı sallıvarak bağırdıfı görülüyordu. A uai — Kaptan bir telsiz aldık. Buradan iki yüz mil açıkta soyulmuş bir gemi bulunmuş. “BUNUN ALTINDA BİR TOP SiZLİ ; Miki arayıcı: 5 HER HAVA DELİĞİNDE MAKİNALI TÜFEKLE KAMARALARDA TAY. WLE- y YARE TOPLAR, HA-A/İSE H'Ç' PAÜKEMMEL BiR i$ YA HU m EMi ADETA BİRİ HARP GEıHİSjŞ f EYİ AMA Bu SOYULAN GEMİ TİCARET GEMİSİ Ka - A LHER SE"(ıM.ııZ. TAMAM, HER HALDE ESRA RENGĞİZ HAYDUT. LAR BizE TEcA- Miki: — Bize de hücum etmesinler derken kaptamn yumruklarını sıkmış: — Biz hazırız, güveniyorlarsa gelir bize de çatarlar. — Topumuz, tüfeğimiz her şeyimiz tamam onları denizin dibine yollarız, diye öğün. meye başlamıştı .. Bay Hödük bunun üzerine elindeki telgrafı kaptana uzattı: — İyi ama, dedi, bu soyulan gemi ticaret gemisi değil. Büyük bir harp gemisi. * Gece olmuştu. Miki makineli tüfekle nöbet bekliyordu. Birdermbire elindeki makineli tüfek bom diye havalanıp duvara yapıştı. Miki bütümn kuvvetile çekip çıkarmaya çalıştı. Muvaffak olamadı. Bu garip şey vapurun yalnız bu kısmmda olmamıştı. Dışımıın dâ ses. ler yükselmeye başlamış: — Kaptan pusula işlemiyor... Toplar da devriliyor.. Herkes gü. verteye çıksın.. Bütün makineler durdu. Acaba vapura ne ölüyor? Bağırışları göklere yükselmüşti. Miki makineli tüfeğini kurtaramadıktan bâaşka dışardaki bu sesle. ri de işitince büsbütün telâşa düştü. — Herhalde esrarengiz haydutlarbize tecavüz ettiler galiba, dadi ve hemen dışarıya çıkmak için hazırlandı. aü