©N YEDİNCİ YIL. NO: 5193 Buşberke YENİ FAKÜLTEMİZ bugünkü Moskova'da — ike vus ediblerinin ea den biri bize demişti, Rusya'ya medeniyeti — Asya'dan türkler getirmiştir. Cedlerimize, le öğreten onlar paratorluğundan Garb tefekkürü türk milletine karşı aslâ serbest kalmamıştır: İs- Tamlık nüfuzunun türk saltanı le devam ettiğini gören kilise, şark ile Asya yollarını için son türk saltanatını or- çanlı ve kılıçlı emperyalizm, hareketlerine medenieyt dav: adı vardirebilmek için, ilk mekteb- ten üfiversiteye kadar, gi ve ilim kurumlarında, gazetelerinde türk kelimesini bar- kuy yak bir cinayetti. Geçmişi ve bırakınız: En yeni garb mu- Atatürk'e, türklükten gayri bir milliyet kaynağı ara - mak için senelerce uğraştılar: Şan inkâr olunamıyan her r, türk olma Tarihi, yalnız kendi familyı saının zafer destanı hükmüne indir- Mmekten agyri bir şey düşünmiyen imparatorluğu kültür po- İltikası için bu meselenin ehemi yeti bile yoktu. Onlar, türklüğü dört yüz çadır halkı ile başlatmak fikrinde, frenklerle başka, tarihten türk kaldırarak, yerine, osmanlı kel mesini koydul. “aanlı dışindaki türklük, barbar - lar yığınından ibaretti. 1908 meş rutiyetinden sonra Avrupa'ya gi - den gençlerle, memleket içindeki yabancı mekteblerde okuyan, veya osmanlı mekteblerinde, ni, tercüme ve tarih kital öğrenen gençler, ket ranlıktan sıyırmak ik ne de fırsat bulabildiler. Türkçü lük, garb tefekkürünün zulmüne iddetli bir tepki oldu ise de -stan sınırını pekaz öteye ratorluğunu, türk- şün nasyonal ve enternasyonal tali bakımından, tasfiye eden Atatürk devrini beklemek lözım- geldi. Onun yalnız kendi za- manında değil, tarihinde de kur taracaktık: İleriye doğru zaferler ve geriye doğru zaferler! Milli yarlık, hali ve mazisi içinde geniş- liyerek, hakiki ölçüsünde büyüye- ceki Her — ikisinde de, garb tefek- kürünün taassublarını bir. tarafa atarak, metodlarından ve lerinden istifade edecektik. O bi- ze, bugün için, banka ve endüstri yapamıyacağımızı, dün için de, eski medeniyetlerin hiç biri türk olmadığını söyleyib duracaktı. Biz onun metod ve sistemlerine daya- narak, bir taraftan modern mües seselerimize vücud verecek, bir lan da metinlerin, teorile- rin ve Aaraştırmaların arasından türk izlerini ve eserlerini çıkara - caktık. Bu vazifeyi yapmak, türkler - den başka kimsenin ne faydasına e olabilirdi. Fakat bir ldıktan, ilim ve defa yaj renlite aydınlığı içine alındıktan — sonra, © da, bütün dünyanın malı olaca Bına şüphe yoktu. İşte tarih ve soğrafya fakültesi, birkaç sene denberi üstünde olduğumuz. bu Adımız, andımızdır KAMUTAYIN DÜNKÜ TOPLAN TISI Vekiller memur mudur, değil midir? Vekillerin tekaüd olduktan -sonra aldıkları mauşın varislerine de verilmesi kabul edildi Hayvanlar vergisi hakkındaki kanun ruznameye alındı Kamutay dün Refet Canitezin ve- isliğinde toplanmıştır. Hudud ve sa- hiller sıhat umum müdürlüğü 935 yı- h büdce kanununun sile sarfına mezuniyet verilmiş olan 300.000 liranın 450.000 liraya çıl rılmasına dair kanun projesi görüşü- lerek kabul edilmiştir. Askeri ve mülki tekaüd kanunu- 'nun 25 inci maddesi mucibince teka- üd edilen ve tekaüd edilmek hakkını haiz bulunanların y inci madde- Vapurcuların şükranı kahların sev Öteygünkü sayımızda vapurculuk şirketinin yüzde yetmiş hissesine sa: hib olan Sadıkzadelerden B. Musta- fanın, satış işi karşısında - duyduğu memnuniyeti ve bu meselepin bir mi Ki zarüret olduğunu anlatan beyana: tini yazmıştık. Tavilzade, Kaptanzade ve Alem. darzadeler gibi vapurculuk şirketinin bürük - hisstdarları olan müemisler de, Ekonomi bakanı B. Celi bir telgraf çekerek satış emberleynin Hatıraları | ...Günün birinde Britan | ya imparatorluğu çöker de, Kanada'nın her hangi bir kim- seye verilmesi lâzımgelirse, bu | pay Birleşik Amerika hükü - metlerine düşer. Hindistan Hindistan, Rusya'ya geçer ve yahud da anarşiye yuvarlarır.. Yukarıki satırları bir kaç gü: e kadar tefrika edeceğimiz 'ÇEMBERLİYN'NİN HATIRA ARI” ndan alıyoruz. Dünyanın sıyasal dürümü akkında böyle önemli görüş | e bükümleri ihtiva eden bu | azıları okurlarımız büyük bir tevk ve istifâde ile okuyacak lardır. İngiltere kuvvets ğ gilöre” İ 3 İ Bir harb olursa Akden e yapabilir * büyük davanın laboratuvarı ol mak üzere kurulmuştur. Yeni fakülte talebelerine, Saf- fet Arıkan'ın ve Bayan Afet'in nu tukları üstünde dikkatle durmala. rını tavsiye ederiz: Ne büyük bir işe girişmiş olduklarını, bizim ya şımıza geldikleri vakit daha- iyi görüp, ona, kendileri de şasacak lardır. F.R. ATAY kanunun 49 uncu maddesinin 1 ve 2 inci fıkraları hükmüne göre yetim maası tahsis edilip edilmiyeceği hak- kındaki tefsirin - görüşülmesine baş. landı. Divanı muhasebat raporunda şöy- le demekte idi; Meselenin mahiyeti 1 — 1683 numaralı tekaüd kanu- nunun 25 inci maddesinde (Türkiye teessüsünden itibaren Büyük Millet Meclisi Reivli iinde bulunanlar ve lera Vekilleri olup da bilfül - vekil lik etmiş olanlar tekaüd müddetini ikmal etmemiş olanlar bile kendileri- ne birinci derece üzerinden tekaüd anaaşı bağlanır) denilmiş olmasına mebni bu mevkide bulunmuş ol yata bu madde hükmüne tevfikan te kaüd maaşı tahsis ve Divanca da tes- cil edilmektedir. Ancak kanunun, ye saşları: 'nın süreti hesab ve tahsisine dair bu- lunan 49 uncu maddesi: (Açıkta ve- ya müstahdem iken vefat eden sabit- lerle mülki ve askeri memurların hiz- 'on beş sene veya daha farla ie yirmi beş senelik teknüid maz Jbis.sun Dil Yazdarı —| men veya malülen müteki fat edenlerin almakta oldukları mna- şın, manşa müstahak yetimler adedi- ile hâsil olan adede inden çıkan harici kısmet, ye- timlerin beherine taksim olunur) di- ye yazılı olüp, birinci fıkradaki (ve bunlardan) kaydının açıkta veya müstahdem iken tekaüd olmuş zabit- (Sonu 5. inci sayfada) Komplo maznunları deden evel ağır cezada muhakemelerine devam olunacaktır. Bugün sasit onda komplo maznun- GÜNES-DİL Teorisine göre toponomik analiz tecrübesi X Tut ank amun Üm, umün isimleriyle arap ya- ında Aman kasabasinın adını ve eski Mısır'da mabul de- mek olan Amun'u hatırlarız. İşte (Karnak mabedinin zafer taşı zerinden oğlu üçüncü Thoutmâs'e hitab eden Amon Tanrıdır. Denis saurat, Histoire des Religions s. 75). Musırlılar bu ismi daha kuv- vetlendirerek önc » ank amun biçi: minde insan adı olarak kullandı lar. Ankarada oturaı genç oğlunu geti Tuk tahtına geçirdikleri zamani, bu adı; pek sönük ve çelimsiz bul muşlardı. Çünkü Ankaralı genç prens çok güzel ve çok parlaktı Hâkim, kudretli ve babaç bir fira vun olacağa benziyordu. Güneş demek olan amun ona az geliyor: du. Ay demek olan ank da/ ki gelmiyecek idi. Aynı zamanda sa- hib, esas ve baba demek olan ut kelimesini ilâve etseler yine bi eksiklik kalacak idi. Çok sahip çok esas çok baba demek olan (ut | at) yani utut kelimesini üs tün tutarak genç prense: Utut - ank - amun biçiminde b'1 r. Kabri en son olarak açılan meşhur / firavan - Tüt ank amun'un ismi işte bu suretle yaj mış birçok kelimeli eski Sümer 1 len biridir. O devirde kül türlü hayat yaşıyan bütün millet- ler Sümerceden istifade ediyordu. Ve (Mezopotamya'nın Samice ko: nuşan milletleri, Akadlar isim yaptı Yazan: Hasan Reşit TANKUT ular ve Asurileri Sümer kültürü ile beraber Sümer dinini de almışlar- dı. L. Woolley. vor 5000 Jah. v 106.) Sümer yazısı ve dili Mısır sa- lâddan ı.qıı." dlee Sime Babil ziraatinin esasını ve hubu bat üeşitlerini tanımayı ve onlar. dan ekmek ve bira yapmayı Mısı ya Sami muhacirler (Sümerliler o- lacak) götürdüler. Bu millet Hiye roğlif yazısını da başardı. E. Hu- ber dan Trank opler s. 137. Amun Güneş Tanrı, yalnız Mısır'da yal. nız Mezopotamya'da değil Hind de de yaşıyordu. Ona vedalar Om diyorlardı. Türkler Oma dediler E. Huber Om adının nasıl anıl dığmı şöyle hikâye eder: “İki cu- hani nait ve ilâhi okur ve kor o, okumayı Om ile - karşılar, Di Trank opfer 5. 174). E. Huber bu Om'un Hind - Avrupa - dillerinde dualarda söylenilen Amen olduğu- nu ilâve eder. Biz bunu amin ola rak kullanırız ki eski - Amun'dı başka bir şey olduğunu kimse id dia edemez. Ve Amun Günes Tan- dır. Çünkü Güneş - Dil Teorisi bize onu aşağıdaki analiz kaidex ile apaçık göstermekte ve » maktadır. a) (2 (1) ağ — ana kök olarak kuv vet, küdret ve aşıktır. (Sona 2. inci sayfada) cü sayfamızdadır. — | 25 Mart 1920 Eaki bir kitab karıştırırken, arar — dan 25 mart 920 tarihli solgun * © İstanbul gazetesi düştü. Sanki u- ikâye okur gibi, yenin aldığı son şekil ve cereyan — üzerine zatı hazreti padişahi dün — sadrıesbak Damad Ferid Paşa'ye e dır! Paris'ten bir telgraf: Core zati şahanenin — İstanbul'da — “Lord | ibkasım istemek - üzere gelmiş » lın Hind müslüman heyetine ver- — diği cevapta, müslümanların Tür kiye için şefaat istemelerini anla- — | madığını söyliyerek, Almanya ve — Avusturya'ya yapıldığı gibi, Tür- kiye için de âdil olacağını beyan etmiştir.” Londra'dan bir telgraf: “Mösyö Venizelos dün Avam Kamarası hariciye encümeni tarafından din- — izelos'un nutka de- diye kadar parlamento ile müna- sebettar olmuyan hiç kimsenin, ve bilhassa, bir ecnebi siyasi reci Avam Kamarasında nutkuna saade edilmiş değildi.” ; Nihayet dördüncü sayfada başlık: Küzanan alıyort | 500 dira mükdari cihan dermüsabakası. — 3 Ve altında şu satırlar: “İ va gecesi umuma, meşhur ler imtihan olacak ve S00 lira kâfatla taltif edilecektir. Efendi kavuklu, ve Naşid Bey karşı karşıya! N: İsmail Efendi pişekâr, komik A Rıza Efendi aptal vazifeler deruhde etmişlerdir. (Hasan E- fendinin mehareti, Naşid Be;'a zekâveti| isminde kârıkadim 3 atlık orta oyunu! Ayrıca (: gun çiçek) isimli iki perde dr. kantolar, mükemmel ince saz. san Efendinin leblebici, Naşid 7 v — turşucu kuvantoları! Tafsil “İşbu müsa. | mere Kadıköy ahalü muhtereme- — sinin arzu ve talebi umumile tertib edilmiş olup her ü iz de bir sahnede karşıkarşıya bulunacağımıza vazı imza eyleriz Naşid. Hasan” ğ Feyz “ıılı.mııned ğ H: zivaretleri Afgan Dis İsleri Bakanı Serdar — | Feyz Mohammed Han dün İş ve Zi- raat Bankalariyle - Sümer Bankı ve — | Yüniş fabrikasın: çezmişlerdi Saat 17 de ingiliz büyük ür <i de şereflerine bir çay ziyafeti veril —— miştir. üzmüsı haklandı. yazdığı iki makale, bir iki güne kadar Ulus'tu neşredi- H leceki Eeaferansı î B. Şevket Mümed Ali