11 Ocak 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

11 Ocak 1936 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAYIFA & ULUS 11 SONKÂNUN 1936 © 'YE! Spara dair Umumi sinir buhranı! hiç ilmi bir deyim gibi görünmiyor değil mi? Hat- tâ doğru bir tabir de olmıyabilir. Yal- nız ben umumi sinir buhranından bu- günkü insanların ruh haletini kaste- diyorum. Buna sebeb olan da bir yan- darı makina öbür yandan da elektrik kuvvetleri olmuştur. Geçirmekte ol- duğumuz hayatın şekli bundan otuz kırk sene evelkinden çok başkadır. Velospidle başlıyan çabukluk ihtiya- çı; bizi nihayet havalarda uçurdu. Za- man ve mesafe mefhumlarının mana- sı kalmadı. Ondan başka çabucak yükselmek, ya mevki veya servet sa- hibi olmak büyük harbtan sonra bu da herkesin iştiha ve hırsını çok can- landırdı. Bu iki âmil insanların ceh- dini kökünden değiştirdi. Eskiden bi- zim bildiğimiz cehd muntazam ve de- vamlı idi. Emniyet ve itimad ile bir gayeye ulaşmak için tedricen yürü- — Nnürdü. Dimağ bu kadar şiddetli bir faaliyete maruz — değildi. Bugünün “<cehdi büsbütün başka bir çehre arze- diyor. Şüphe, endişe ve ümid şiddet- li bir hususiyetle onu sarıyor. Bugü- nün cehdi piyangoya, hattâ kumara çok benziyor. İnsan ya birden kaza- — mıyor ya elindekini kaybediyor: İşte bu gibi ahval genclerimizi de — daimi bir halı içinde — yaşatıyor. — Genclerin kanı gibi, kafası da durma- dan kaynıyor. Her şey o kadar çabuk değişiyor ki fırsatı kaçırmamak, a- nında istifade edebilmek için daima — myanık, daima tetikte bulunmak lâ- — zimgeliyor. Buna isterseniz menfaat | seferberliği diyebiliriz. Bütün bu hayhuy içinde bu daimi menfaat kovalı di vVa- fesini kim görecektir? Buna düşün- eden cevab verebiliriz: Cümlei asa- . hükümed ) ak veya daha doğrusu ka - ar doyurmak için nasıl daimi mücadeleye mecbur iseler, yaşa- de yabancı düşmanlarla du- inlı 'den savaş yapmak mec- buriyetindedirler. Bu düşmanların a- Spor umumi sinir buhranının önünü nasıl alabilir? nacağı, ne vakit alınacağı? bilinmez- se her deva gibi bir zehir haline in- kılâb edebilir. Bir misal ile bunu an- latayım. İskrim! çok faydalı bir spordur. Adalelere çeviklik verir, zekâyı, dik- kati, hafızayı işletir, fazla yağları e- ritir. Daha birçok iyilikleri vardır. Fikir yorgunluklarını telafi. etmek için birçok kimselere tavsiye edilir. Ancak fazla bir fikir meşgalesini mü- teakip meselâ Üniversitede bir riyazi- ye veya herhangi bir tabü ilimler im- tihanından sonra yapılan İskrim din- lendirmek şöyle dursun yorar ve fikir yorgunluğuna bir de cümlei asabiye yorgunluğu binerek insanı harab e- der. Öyle ise herhangi bir sporun ya- pılacak zamanını iyi bilmek lâzımdır. Sonra dozunu iyi tayin etmek! kürek çekerken, ata binerken, yüzerken, dağlara tırmanırken, futbol veya te- nis oynarken, bu beden idmanlarının hangi noktadan sonra zararlı olaca- gını kestirmiyen gencler çok kere fay: da yerine zarar görürler ve bu zarar ilk tesirini cümlei asabiyede gösterir. Adaleleri gayet güzel teşekkül etmiş ve koşuda, gülle kaldırmakta, güleş- te veya boksta çok meharet gösteren nice atletler vardır ki sinirleri sakat- tır, çabuk kızarlar. Çünkü sinirlidir ki yani hastadırlar. Bu gibilerin spor bir kat daha sinirlerini hasta etmiştir. Sporun sinir buhranlarını tedavi e- debilmesi için mutlak sükünet içinde yapılmalıdır. Benim ötedenberi (se: yircisiz spor!) prensipimi spor eleba- şılarına dinletemedim. Evet seyircisiz spor! spor bir deva mahiyetini alabil- mesi için bed. fikren lü- zum vardır. Halbuki bugün spor sı- hi bir deva olmaktan çok uzaktır. O bı'_r temaşa mahiyetindedir. Seyirciler sporcuların sinirlerini teskin şöyle dursun tahrik ederek onları daimi bir elektrik cereyanı tesiri altında yoru- yor, yıpratıyor, bitiriyorlar. Yenenle- ri alkışlıyan, yenilenlerle alay: eden seyirciler bilerek, bilmiyerek spor ya- pan genclerin yalnız bedenine değil, ahlakına karşı da bir suikasdda bu- lunuyorlar. Ne yazık ki kendilerini unutup başkaları için spor yapan SA ı_lu_ıd mikrob diyorlar. i ğ - İşte cümlei asabiye bu harbta mu- #ibidir. Gayenin elde edilmesi için V sarfedilen cehd ve gayretin ahengini " © tanzim eder. Vücud ikliminin her- ç vı bir X) y b _ı--' mın tecavüzünü o haber verir. O ka- darla kalmaz, ötekilere de tehlike- nin gelmekte olduğunu bildirir ve te- €avüze uğrayan zayıf noktanın mü- lafaası için onlara tertibat aldırır. — Zihayat olan bir mahlükun bütün — fül ve hareketlerinde cümlei asabiye- min mühim bir rolü vardır. O âdeta hayat dehlizini teşkil eden kemerle- ,ııvı'nıanahtar taşı gibidir. Onu çıkarı- nız bütün bina olduğu gibi çöker. Es- lıglen hekimler sinir rahatsızlıklarını yıf, çelimsiz kimselerin bir hi /— yeti gibi telakki ediyorlardı. Halbu- — ki zamanımızda kuvvetlilere de arız olmakta ve onları bir anda yakasın- |dan tutup yere çalmaktadır. Vakıa Bazı ufak tefek alâmetlerle “ felaket | geleceğini evelden bu adamlara ha- — Ber vermiyor değil, fakat onlar ken- |— dilerine, kendi adeli kuvvetlerine o kadar güveniyorlar ki bu ihtarları bi- /— rer dudak büküp geçiyorlar. Bunu ne “ile izah etmeli? Bence hakikat şudur Bu kuvvetli, sağlam gördüklerimiz - #arkına varmadan kendilerini çok harcamışlardır. Fasılasız cehd onları içinden yiyip kemirmiştir. İşte, bugün — Beşeriyetin maruz olduğu bu sinir — Buhranına karşı en tesirli çare en mü- — kemmel ilâç nedir bilir misiniz? Spor! Ki Bu zevkli, bu eğlendirici, bu gönül açıcı faaliyet insanı muntazam yaşa- mıya her işi vaktinde görmeğe, sıha- — Bine itina etmeğe, suiistimallerden ka- — ramaya, tam manasiyle sağlam, key- fi yerinde, sinirlerine hâkim olmıya < Yarıyan biricik vasıtadır. - Sarsılan sinirleri tahviye edecek, jünsani rahat yaşatacak olan bu sihir- i #lacın nasıl alınacağı, ne kadar alı- - ” & b , başkalarının kurbanı oluyor. Selim Sırrı TARCAN Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Merkezinden: Kışın şiddetli sağuğundan bir çok yoksul çocuklar ve çocuklu an- neler inlemektedir. Bu iniltileri dindirmek bepimize düşen insaniğ ve milli bir ödevdir. Bu ödevi ye- rine getirmiş olmak için evinizde kullanılmıyan eski elbiselerinizi “Çocuk Esirgeme Kurumuna” veri- niz. O her gün başvuran yoksul yav- rucukları sizin bu yardımlarınızla ölümden kurtarabilir. Vereceğiniz eşyaları bir memurumuz almak ü- zere Genel Merkezimize telefon- la bildirmeniz kâfidir. Halkevinde koro Halkevi bu yıl bir koro teşkil edeceğinden bu koro içinde çalış- mak isteyen sesleri müsait Bayan ve Bayların her gün öğleden sonra Halkevi bürosuna baş vurmaları rica olunur. Yazı işleri ayın on beşine kadar sürecektir. Koroya iştirak etmek isteyipte şimdiye ka- dar musiki ile meşgul olmamış o- lanlar da ders görmek üzere ken- dilerini kayt ettirebilirler. Nöbetçi eczaneler Gün: Eczanenin adi: Çarşamba Ege Eczanesi Perşembe — Sebat - Yemişehir eczaneleri Cuma İstambul eczanesi Cumartesi Merkez » Pazar Yeni PN Pazartesi —Ankara ğ Salı Halk " 1.1.1936 tarihinden itibaren iki ay müddetle, şehrimiz eczaneleri yukar- daki cedvele göre möbetçi kalacal: lardır. ' İNGİLTERE KUVVETSİZMİDİR? Bir harb olursa İngiltere Akdenizde ne yapabilir ? Bir Irlanda muhafız taburu Cibraltar boğazını bütün dünyaya karşı müdafaa edebilir H, Viconte Castlerosse imzasiyle Deyli Ekspres şu yazıyı neşrediyor: Buhran esnasında, elinde son ka- lan öon milyon dolarını kemirmekle meşgul bir amerikalıya rastladığım oldu. O zaman fakirliğin ne kadar nisbi bir şey olduğunu anladım. Hava kuvvetlerimizin zayıflığından şikâyet eden bazı ingiliz mahfillerin- de bu amerikalının zihniyetini bulu- yoruz. İngiliz hava filosu dünyanın en mükemmelidir. İşte bizim hava ve deniz kuvvetlerimizle italyanınkileri kıyaslıyan rakamlar, bunlar beliğdir- ler. İngiliz imparatorluğu 15 zırhlı, 64 kruvazör, 164 torpido muhribi, 42 de- nizaltı gemisi ve 6 tayyare gemisine sahibtir. İtalyanın 8 zırhlısı, 39 kruvazorü, 118 torpido muhribi, 88 denizaltı ge- * misi vardır ve tayyare gemisi yoktur. İngiliz hava filosu 1.434 tayyare- den mürekkebtir ki bunların 935 ta nesi harb tayyaresidir. İtalyanınsa 850 si harb tayyaresi o- lan 1700 tayyaresi vardır. Fakat bu rakamların bize aid olan kısmının İngilterenin hakiki harb ka- pasitesini gösterdiğini sanmak hata olur. Kendi şahsınız için son model bir motörle techiz edilmiş bir tayya- re sipariş etmeye kalkışınız. Eğer ta- liiniz yar olursa en az iki sene sonra tayyareyi size teslim ederler. İngiliz fabrikaları geceli gündüzlü çalışıyor- lar, ve imalâtı da dünyanın en iyi cinsindendir. Bu yüzdendir ki Ameri- EĞKE di TERUl Tei euti ka tayyarelerinim çogunda ingiliz mo törü vardır. Bizzat B. Duglas'ın ağ- zından, yeni tayyarelerinden bazıla- rının ingiliz motöriyle çalışacağını işittim ve Şerburg'da motoörleri Bris- tol malı olan iki Duglas tayyaresi gördüm. Almanyanın İtalyaya karşı vaziye- ti sarihtir ve Berlin'de gizlenmiyor. Alman genel kurmayı italyan ordu, donanma ve hava kuvvetlerini biraz hakir görüyor ve İtalya macerasının yürüyüşü onu, fikrini değiştirmeye sevkedecek mahiyette değildir. Diğer taraftan Almanya bize kar- şı, koltuk kabartacak kadar ısrarla dostça hareket ediyor. Ve Zayıflarla kabiliyetsizlere saygı göstermek al manların âdeti değildir. Deniz ve ha va kuvvetlerimize karşı yapılan ten- kidlerden bazılarını da gözden geçi relim. Yüzbaşı Norman Mak Millan ya- zıyor: ee Cibraltar eski bir müstahkem mevkidir ve Liyej'le Namür nasıl al- man ağır topçusunun ateşine muka- vemet edememiş olduğu gibi Cibral- tar'da hava taarruzlarına karşı koya mıyacaktır, Malta, bütün filomuzu çektiğimiz ve müdafaası imkânsız bir adadır.» İngiliz tayyarecileri milli birliği re- isi olan yüzbaşı Norman Mak Mil- lan'a borçlu olduğumuz bütün saygı ile söyliyelim ki Cibraltar, eskisi gibi, hiç bir kuvvetin yenemiyeceği, zaptı imkânsız olan bir kayalık olarak kal maktadır. * B. Mak Millan Liyej ve Namür'den bahsediyor. Fakat 1918 de bütün sı- nır boyunca inşa edilmiş olan beton sığınakları unutuyor mu?Bir sığınak bir mitralyöz ve bir adam, Krup'a, Vikers'e, Şnayder'e vemet etmiş olan kuvvet. işte muka Bu sığınağı bir milyonla darbedin Cibraltar'ı elde edersiniz. Bombalar Cibraltar'a zarar vermez fakat Cib raltar birçok düşman tayyarecilerinin hayatma malolabilir. Sardenya ada sından Cibraltar için uçmazdan önce yenilmez Amada'nın tarihini okumat faydasız olmaz. 1933 & kadar Cibraltar kumanda nı olan general Sir Aleksandr God ley'in söylediklerini dinleyin. Ona gö- r Cibraltar'ın zaptı imkânsızdır. O- nu bütün dünyaya karşı müdafaa için bir İrlanda muhafız taburu kâfi ge- lir. Maltaya gelince, bu adanın o ka- dar büyük bir ehemiyeti yoktur. Bel. ki onu elimizde tutmak bizim için imkânsız olur, fakat italyanlar da Mal- tayı muhafaza edemezler. Şarki Akdeniz'de mutlak üstünlü- ğümüzü umumiyetle herkes kabul et- mektedir. Şu halde Akdenizin iki ucu bu denizi kapayabiliriz. Fransa sahille- bizim elimizdedir, ve gereğinde ri, B. Laval'in vadettiği gibi bize açık olacaktır. Haritaya bir defa bakmak Tunusta toplanacak kuvvetler tarar fından İtalyanın cenubunun tehlike- ye gireceğini ve şimal tarafının da ÂAlp - Maritim tarafından tehdid edi« lebileceğini anlamaya yeter. Ak- deniz bunların kullanılmasına müsaid değildir; Akdeniz suları çok berrak- tır ve ekseriya kafi derecede derin değildir. Esasen denizaltı gemisi ar- tık eskisi kadar tehlikeli bir silah de. Zildir, çünkü şimdi vücudu çabucak meydana çıkarılabilir. Denizaltı gemilerine gelince, Amerikanın bitaraflığı otarşi sistemi için bir teşvik olacaktır Cumur Reisi B. Ruzvelt, Amerika kongresinin açılışıma hususi bir aza- met vermek istedi. Dün kongrede o- kuduğu nutuk, hakikaten, ehemiyeti pek büyük olan bir siyasi hâdisedir, çünkü Birleşik Devletlerin bitaraflığı meselesini bütün genişliğiyle ortaya koymaktadır. Vaşington hükümetinin takib etmek istediği siyaset ile dün- yayı sarsan buhranlar karşısında A- merika milletinin değişmez kaidesi o acak tam bitaraflığın pratik şümulü hakkında şimdi bir fikir sahibi bulu- nuyoruz. Birkaç gün önce izah etti- gimiz gibi, Birleşik Devletler bütün kavgalardan uzak kalmak niyetinde- dir; 1917 de dünya felaketine sürük- ltenmiş olduğu gibi, kendisini yeni bir gına aid olaniyle, “kılıç kuvveti” zihe niyetiyle girişilmiş her hareketi en ağır tabirlerle mahküm eden bilhas- sa siyasi taraf. Birincisi üzerinde yan. lış anlayışa yer yoktur: Birleşik Deve Tetler “Amerikalıları alâkadar etmi- yecek her harbta bütün taraflara kare şı” çifte bir bitaraflık muhafaza ede- cektir. Amerikalılar tabirindeki cemi bilhassa kayde değer: Çünkü bu ta- bir Monroe dokterini gereğince, A« merika dünyasına yapılacak herhan- gi bir müdahale hakkında ihtiyatlı davranmaktadır. Dava şudur: Birle» şik devletler, harb eden devletlerir Amerikadan silah, cephane, materyel almaları suretiyle harbın devamını teşvik etmeyi reddedecektir. Formül Harba sürükliyebillecek olan her şey den sistematik bir surette uzaklaş- mak istiyor. Birleşik Amerika bir har- ba iştirak etmek tehlikesine ve silah la müdahale etmek — mecburiyetine maruz kalmaktansa silah satışının A- merika tebaasına temin edeceği kârı feda etmeyi tercih ediyor. kaeakhk ne kadar ıhtıyatlı biır şekilde hazır lanmış olursa olsun gene de harbı de- vam ettirebilecek maddelerin büyült mikdarlarda harb eden devletlere sa: tılması yasağının genişletilmesini ifa, de eder. Zecri tedbirlerin genişletil: mesi meselesi, birlkaç gün içinde, teks rar Cenevrede konuşmaya başlandığı buna taraftar olanlar B. Ruz: Saldırgana olduğu gibi iz ye re tecavüze uğramış olana da yani bittün harb edenlere karşı mutlak bir bitaraflık; harb eden devletlere yal- aız harb vasıtalarının değil, aynı za- manda harbın devamı için lüzumlu hammaddelerin verilmesinin yasak e- dilmesi, B. Ruzvelt tarafından tasar- 'anmış olan sıyasanın formülü budur. Bu mesele üzerinde durmalıyız, cünkü bu yeni hâdisenin yalnız zahiri manzarasına bakıp geçmek biraz teh- Amerika bitaraflığının, Habeşistan ve Milletler Cemiyetiyle anlaşmazlık halinde bulunan İtalya- nın vaziyeti doğrudan doğruya tesirleri ile, Birleşik Ameri- ikanın mutlak bitaraflığının Avrupa- de meydana çıkabilecek herhangi bir kavga üzerinde yapacağı umumi te- sirler ayrı ayrı şeylerdir. Bundan böy- le, yalnız 1914 den 1918 e kadar ol- Juğu gibi dünyanın hak ve hürriyeti- ni müdafaa için silahı ellerine almış tevletler değil, hattâ kendi haklarını ve istiklallerini müdafaa için çarpışa- cak milletler bile, mücadeleye devam ıçin kendilerine lüzumlu Amerika ma mulleri ile hammaddelerini almaktan umudu keseceklerdir. İstensin, isten: likeli olur. üzerindeki mesin, bu hal, tecavüzi veya tedafüi olsun, herhangi bir harbın şartlarını değiştirecek mahiyettedir, ve bütün milletler, şimdiye kadar Amerikadan sekledikleri eşyadan icabında vaz ge surette — endüstrileşmeye mecbur kalacaklardır. Bu, otarşi sis- temi için büyük bir teşvik olacaktır Bunun bir başka neticesi de, harb ha- linde Amerikadan alınamıyacak olan çebilecek hammaddelerin müstahsili - Sovyeler Birliği gibi - devletlerle olan müna: sebetlere büyük bir ehemiyet vermek slacektır. Bunu söyledikten sonra B. Ruzvel- tin nutkunda, biribirini fakat biribirine karıstırılmaması ge- tamamlıyan reken iki nokta bulunduğunu müşa-: hede etmelivyiz: Amerikanın bitaraflı velt'in nutkunda kendi tezleri lehin& deliller bulmaktan geri kalmıyacaks lardır. B. Ruzvelt, nutkunun siyasi fında, doğrudan doğruya İtalyanış kastedilmiş olduğunu gizlemiyor. Ese ki harblardan doğmuş olan haksızlık« ları doğrultmak, ticaret ve nufuslartıe na mahreçler bulmak için işl mek istiyen ve barışçı meşru ve makul hedeflere varmak için gerekli sabrı göstermiyen millet. leri suçlarken bu sözler aynı zamans« da Almanya ve İtalyaya hitab etmek- tedir. Ve B. Ruzvelt'in bu milletlerin “bir buçuk milyar i içinde yal- nız kendilerinin bir vazifeyle mükel- lef olduklarına ve bütün ötekilerinin kendi derslerini dinlemek ve boyun eğmek zorunda olduklarına inanmake la eski “kılıç hakkı” kanununa dön- düklerini söylerken bilhassa ısrar e« diyor. Otokrasi ve tecavüz rejimleri. ni takbih etmesi, “otokrasi ve tecas vüz ikiz zihniyetleri” ne karşı gelme« si, manevi kuvvetleri müsamahasızlık ve tecavüz otokratik sıyasası aleyhis ne ve fikir hürriyeti, kanun önünde müsavilik ve halk hükümeti prensip- leri lehine harekete getirmek lüzumu: nu teyid etmesi, bütün bunlar doğru« dan doğruya Rama ve Berlin içiti sözlerdir. Amerikalılar; harb eden milletlere karşı en kati bim bitaraflık tutmaya, kendi menfaatle: rine zarar vermiyen kavgalara karışe mamaya karar verirken diğer millete lere faydalı nasihatlerde bulunmakie tan ve manevi nüfuzlarmı sulh ve dev mokrasi davası lehinde kullanmakia tan vaz geçmiyor. B. Ruzvelt'in nuts ku, kuvvetle kaydettiği Amerikanırj umumi temayülleri itibariyle olduğu kadar, İtalya - Habeş buhranında Ce nevre'nin takib edeceği usul üzerime deki tesirleri itibariyle de, het bakım dan pek büyük bir #hemiyet' o'an vie Ve Tempns taras görüşmelerle söylenmiş yasi bir hAdisadlik

Bu sayıdan diğer sayfalar: